vie” altin iş dj ari; EM ri j le kete * e 4 pi i kk bil üzerine yürüyen İN. “hü E 4 e Ye N Di ça İSKENDER çö No 2 “bitleri (Volga) mehri Kenarına kadar takip vE os, a hg, * Arzamesin elçi b Yaka| İ ap iy nb a k; e, y “alı Na Ya du, > $; ile, 1 hah Miri iç Zünde duramıyacağını | aç ma) nin o havalideki i, Ziden istifade ettiğini | » e... ç de (Zaros) belâsı! | büyük bir ördü ile o günden beri, dağ | Yi hayatını ka- ! ardan eser kalma” gani az İ *tki *d eg, da, z Nin adan, ai rin eu eli ha, ri a P içi * Göre, ; © başını sema- m ad, » Sisler; , kada, eri Volga nehri iy aftan la küm dayı; simim Acoma'yı diri ola- keş şveskiyanın derhal boy- , “Wyordu, wii inde bir şeki, Lübnan zieyi Araş di. y. dergi Dir İh b Ni > akşam sini a Iranilere i i kena- | 'P etmişti, | yi Armazes Suriyede- wirken, diğer taraf- | al (Acoma) nın Yordu. mistanın cenup hava- | ükten sonra, bir müd- almağa mecbur ol- madığıma müteessi- Babile bir kaç defa: rin kralını yakalayıp sr göndermişti. bile dönmeğe karar halkın o anbarlerini birine çıkarak Damas | şi, Arzames muhafız | a Zaros'a göndere- asını blidirdi: Açarsan ve dağa kal- aynen iade eder- ala ve muha- 4 sana da bir mev- ed in, in muhafızı bu lk dağlarına çıkarak a likleres erzak nş inden fazla in- aydalı Zaros, İ- * ı ettikten sonra, » Ağzına kadar ia günü Arza- asıtayla şu habe- Üstü güneş | Yap VE x €receğim, Sek- Peca; dir bu ha Pakaş erden bir. şey : İs garip bir A çehej in üstü her-| i meydanına | a deri Sota ra için- | ” Mmeimavi | Ein mucize, be- , » Zıdaki' şehre fırlatmıştı. Yerliler, Zarosu amak için kız kardeşini sıkıştırmay! tavsiye İ sonra dağın tepesinde h | tüne oturtmuş ve geri j te. İ ninle orada değil, burada anlaşa- | İ inden herkes müteessirdi: i birçare buldukları İ geçinen i tiyle müstakil kalmıştı. ma düşünce, | in tepesin- | ük siyah bir | YAZAN: ISHAK FERDİ Çimişli.. yüksek bir dağın tepe- | ettiler . cismin yuvarlanarak indiği görül dü, Zaros İran kumandanının gön“ ce doyurduktan derdiği elçiyi epey azırladığı bir sapanın üs- li yayı boşal- tınca, zavalİ: adamın dağın tepe-| sinden aşağıdaki şehire fırlatmış- büyük ve kuvvetli İran elçisinin düştüğü dağ iki bin'dört yüz metre yüksekliğinde idi. Arzames'in muhafızı yere dü | şünce parça parça olmuştu. Muhafızın göğsünte şunlar ya- zılıydı: “Neye ve kime güvenerek beni | dağdan şehire davet ediyorsun? Cesaretin varsa yanıma gel,. . Se- biliriz!,, Arzames, uzun kahramanlık se- nelerinde böyle bir istihzaya ma- İ ruz kaldığını hatırlamıyordu. Bütün İran ordusu ve şehir hal- | İki, yerde parçalanmu n mu bizm Taksan takağı öde 8 Bu müthiş ve tüyler ürpertici faciaya ağlamadık kimse kalma- mıştı, Zaros'un bu vahşiyane hareke- -- Kahrolsun Saydalı sakiler!.. Diye bağrışıyorlardı. Şehir halkı o gece Arzames'e gelerek Zaros'u elde etmek için nı söylediler. Arzames halkı dikkatle dinle- di. Yerlilerden biri anlatıyordu: — Zaros'u dağdan şehire indir. menin kolayi var» Zaros'un - kız kardeşi Sayda prensinin karısıdır. Bu kadın Sayda da zenginliği ve gözelilğiyle tanınmıştır. Hattâ Say dı. prensi bile onu zenginliği ve mıştır. Zaros bütün İ Bursada 43.493 çuval üzüm satıl- TİCARET inmeli . Birinci Teşrinde yi incir, üzüm satışı | Birinci Teşrin ayı içinde satı- lan incir miktarı 58.475 çuvaldır. Geçen ayın son haftası zarfında | piyasa hararetlenmiş ve fiatlar bir | kuruş kadar yükselmiştir. Fiatla- rın bu yükselişine sebep Alman - yanin son zamanlarda Türkiyeden yaptığı istekdir. $ Birinci Teşrin ayı zarfında mıştır. Bu suretle birinci teşrinin sonuna kadar satılan üzüm mik * tarı 189.364 çuvalı bulmuştur. 5 VAKI'ın Edebi-Tefrikası No. 13 Kanadı Yaralı Kuş HEME EZ! Nazarı dikkate çarpmamak için | şapka giymedi. Arka kapıdan fır- da oturuyor... Daha doğrusu iki odası var. Biri bomboş, tamtakır, öbür odada bir demir karyola, bir tahla masa, bir çatlak ayna.. — İskemlenin ayağı kırıldı, ya- tağın ucuna oturuveriniz. Mektubu okudu, sonra etrafr- Bu seneki üzüm fiatları geçen senenin fiatlarından bir iki kuruş kadar yüksektir. Fındık piyasası »on hafta zarfında kırk üç kurus” tan yüz elli bin kilo iç, yirmi bir kuruştan üç yüz doksan bin kilo kabuklu fındık satılmıştır. Mahsul iptidasından — birinci İ teşrinin sonuna kadar 714.492 li- ra değerinde iki milyon kilo iç, on bir bin lira değerinde altmış bin İ kilo kabuklu fındık ihraç edilmiş- tir. Tütün mahsulünün yarısı satıldı Yeni tütün piyasasının açılma- sındanberi geçen bir hafta zarfım- kilo tütün satılmıştır. Bu mikta- rm sekiz yüz elli bin kilosunu in- hisar idaresi, bir buçuk milyon ki- losunu Gary Tobaceo kumpanya- sı, bir milyon üç yüz elli bin kilo» sunu Glen Tobaceo kumpanyası, bir milyon iki yüz elli bin kilosu- nü Felemenk tütün şirketi; geri İKâlati türünü de bazi tüccarlar al mıştır, Eğe mintakasınm bu seneki tü- tün rekoltesi (onüç milyon kilo tahmin edilmektedir. Bu miktarm Hemen nısıfı ilk hafta zarfında satılmış olmaktadır. Fiatlar umu- beş ile doksan kuruş Alım hararetle de * Akhisarda fi » dar yükselmiş - i miyetle elli | arasmdadır. vam etmektedir: atlar yüz kuruşa ka tir. Uzak Şarkta Yunân üzümleri n ofisinden verilen ba - Yunai şarkta ve bil - berlere göre, uzak hassa Japonya ve Çinde Yunan üzümleri rağbet görmektedir. Yu- nan ofisi bu râğbetten istifade et- mek üzere her yıl uzak şarka Yu: nan üzümlerinin nümunelerini gön dermektedir. Fakat nakliye üc de iiğiicin Bl mis tini kız kardeşin” ır, Parasız kalınca amsız kalınca ondan Siz bu kadını ya” Zaros'un bü Güvenece- di ayağı ona kaçar.Ad yardımcı ister. kalayıp esir alırsanız. tün ümitleri mahvolur. ği bir yer kalmaz v€ ken ile size gelir; teslim olur! Arzames bu teklif karşısında Sayda Prensi” düşünmeğe başladı. nin karışımı esir » ak için, prensle arâsi : Prensi İranilere tabi değilse de, ordusu ve kuvveti olmadığı için İran devletinin hi- | mayesi altında yaşıyor i, Her sene İranilere diğer eya den çok fazla vergi vermek $u lâzımdı. Jetler» | re- | /Fenex göki hi LAN > : Halise betin “Kaldırmak için Sayda Prensinin karısını tazyika karar verdi. hmmm, emi (Devamı ver) fiatı elli kuruştur. yeti ve gümrük resmi fazla oldu * ğundan kaliforniya üzümleriyle Yunan üzümleri rekabet edeme - mektedir. Muğlada bir aylık ihracat Muğla, 12 (A.A) — Vilâyeti- mizin Küllük, Bodrum iskelelerin- den birinci teşrin ayı içinde 8 at, 3 merkep, 95 öküz, 67 inek, 121 dana, 3 domuz, 398 keçi, oğlak, 1254 kümes hayavnı 41 koyun ve 940 kilo sünger ihraç edilmiştir. Giresonda fındık piyasası Giresun, 12 (A.A.) — Kabuklu fındık 20, iç fındık fop 43, kabuk- iz 12 den 13 e kadar, ceviz lu cev 5 e kadar muamele içi 31 den 4 görmüştür. Yeni neşriya: Mazı Kurşunla Bey tarafından yarılan milli roman basılarak satış sa hasna çıkarılmıştır. 131 sayıfa tutan ve Ülkü matbaasınca basılan bu eserin - öld Trabzon fındık piyasasında | na bakındı: — Cevap mı yazayım?.. Ney» le?. Ne kalem var ne kâğıt. — Çantamda var. — Hayır, hayır. Söyliyecekle- imi tekrar ödersin. Darılmadım. İşi anladım. Amma Şefik Beyin de alacağı olsun. (Yarın Selma Hanımı muhakkak görmeliyim. İ Bir çaresini bulsun ve her zaman- İ ki yere gelsin. Bütün gün bekli » yeceğim... Yüzüğe gelince, nere - ye koyduğumu bilmiyorum... A » rarım. Haydi artık git. Selma Süheylâ ile dost oldu: — Aferin arkadaşım. Bu işi iyi becerdin... Bundan sonra ba- na çok yardımın dokunacak.. O - İ nu gördün demek.. Uyuyor mıy - İda Eğe mıntakasındı altı mil mtakasında altı milyon | Sp. Çok kızğın değildi ya?.. E -| vi nasıl?.. Sade değil mi?. O hiç züppe değildir... yaş konuşalım... Hem ne fenalı yapıyoruz sanki?. Resmim duru- yor mu?.. Masanın üstünde mi?.. İ Her halde yüzüğümü kaybetme - miştir.., Teşekkür ederim Sühey - a İri e rabij İkinci kısım baliğ ei Bir yaz gecesi Sekiz sene geçtdi. Süheylâ on sekiz yaşında. Şa- kir yirmi yaşında. Nermin on üç Evin bütün işlerine Süheylâ bakı- yor. Kışın Avrupaya, yazın Avru paya gidiyorlar. Süheylâ yalnız kalıyor. Bir kaç kere fabrikada çalışmak istedi, Selma birakma” dı. Artık Süheylâdan ayrılamaz” dı. Ona çok yardımı dokunuyor » du. Artık Faruktan bahsedilmi - | yor. Şakir nihayet bakaloryasını verebildi. İngiltereye gidip gel - di. Fakat gene de cevval ve faal değil, Gene uyuşuk, beceriksiz. Babası onunla ; artık hiç meşğul olmıyor. Selma yalnız sıhhatiyle meşgul. — Doktor Şakirin fazla çalış - masmı yasak etti. , Nermin çabuk büyüdü, çabuk serpildi. Hayatı romünlardan öğ“ reniyor. Nermin güzel değil, fakat bü- yüdükçe güzelleşecek. Bunü bili - Şefiğe görünmemek lâzım. Sü- | heylâ mektubu göğsüne soktu. | sakinleşti. O sene yazm Nise git sahiden | . Yavaş, daha ya” | | ANNE — VAKİT 13 Teşrinisani 1934 — e leden : Selâmi Izzet yy O, Faruk hâdisesinden sonra tiler; Bir ay sönra Şefik yalnız geldi. e Süheylâ onu ihtiyarlamış ladr.. Yol yirmi dakika tutu. Fa- i buld özleri “e eyer 1 uldu. Ne olduğunu gözlerile sor- du. — Bir şey yok. Amma çok sı » kıldım.” Selmanın konuşmaktan zevk duyduğu insanlarını $ıktr, Şakir esniyor. O çocuk insanı bo- ğuyor. Nihayet geldim. Kitapları- mı kolleksiyonlarımı düzeltece ğim. Sen de yardım edersin.. Mü- him işler bahane ettim, Bıraktı » lar. Sen nasıİsm Süheylâ? Bura» da canın sıkılmıyor ya?.. 2 Neden sıkılsın. Eğlenceden başka ben herşeyle eğlenirim. — Teşekür et öyle ise. Süheylâ evi baştan aşağı temiz İetmiş. Her taraf pırıl pırıldı. — Seninle evlenecek adama imreniyorum Süheylâ... Kendine iyi bir koca intihap et. — Ben intihap edecek deği- lim.. Meğer ki, kendisi zorla be « ni alsın. Eğer böyle biri çıkmaz- sa evlenmem... —— Fena da etmezsin... Biliyor sun ki. Süheylânın odasıma bitişik bir odada idiler. Bu odaya “Bitaraf oda” ismini vermişlerdi. Selma a- | yak basmazdı. İ Açık duran pencerenin önüne oturdular. Uzaktan uzağa kuş cr- vıltıları, duyuluyordu. Şefik rahat bir nefes aldı: | —Oh.. İnsan iradesinin mü « İ kâfatını görür, Az kalsın gelemi- yecektim,, Selma. oo & | Sustu. Bu huzura Selma ismi - ni kattığına sanki pişman olmuş” tıs & — Hayatta bir kere ölmek iyi şey.. Halbuki asıl ölüm gelinciye kadar insan bir çok kere ölüyor. Onu çok sevmiştim Süheylâ.. Bu- günse yalnız. acıyorum... Şakir ömrünü esniyor, Selma o haytını raksediyor:. birbirlerinden fark - ları yok. Konuşmadığım için benden şikâyet ediyorlar. Ne di - yeyim?. Artık dilimden senden başka anlıyan kalmadı. Evvelden kendi kendime konuşuyordum. Dinletiyorum sanırdım. Selmanm sesizliği cevap yerine geçerdi. Selmanın elâ gözleri uğruna ne ümitler beslediğimi tasavvur edemezsin. Onun hayat arkada - şım olduğuna kanidim. Sahiden de üç çocuğum var.. İhtiyarım de- mek. Geri kalıyorum. “Büyük ba- ba bize yetişemiyorsun!” bütün bunları alaya: almak... Çaresiz. Fakat benim için mazinin kıyme- ti vardır. Senin için de var. İşte bunun için anlaşıyoruz.. Sana çek- tiklerimi söylemeğe utanıyorum. Zengin adam derdi... Etrafımdan maddi zenginlikten başka her şey çöküyor.. Daha kırk altı yaşın - yor ve sabırsızlıkla bekliyor. Süheylâ fevkalâde. Misafir ol- duğu zaman herkesin gözü onda.. Odada bulunmadığı zaman: — Süheylâ Hanrmı çağırsa - nıza, diyenler oluyor. | Kenan Bey ölürken ona bir kaç İ bin lira da bıraktı. Parası da var. Bunun için kendisiyle evlenmek istiyen bir kaç kişiyi reddetti. Cekmecesinde, babasiyle ana- m 8lümünü yazan (gazeteleri saklamıştı. Arada sırada, kimse - ye göstermeden, odasına kapanıp orları okuyor. dayım!.. Fakir bir ihtiyarım Sü « heylâ,. Her şeyimi verdim.. Böy * le bir akşamdı, Selma beni gör - miyordu.. Karanlıkta hülyaya “dalarıştı, Gece alçalıyordu. Gece bizi sırıyordu.. Selmanın aşkı ürper « dim ve gayri ihtiyari onu himaye etmek ister gibi elimi kaldıtdım.. O geceden sonra bu himayekâr el bir daha inmedi... Şefik gene | elini kaldırmıştı. Süheylâ da onun gibi elini kaldır. dı. X ile (Devamı var)