6 Kasım 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

6 Kasım 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 YİNE taratı 1 dei sayıtada) il Nİ indi, ze Sa, şapkalı büyük maliye- | BE ha yeriyle huzura çıkar. bei t8, Osmanlı devletinin if- By, , olan bir mukaveleyi ma- A tadi Hirsch okutmadan Ba. ettirmişti, azeri “Pis herifler” 1, Alfmızı dilerim. Di, Vi herifler kokan, tükenmek VA tani ve bilhassa tali; diye i Avrupa sade zminin o mümessilleri - ndikleri z pe eye (kapitâl) aleyhtarı kah beraber sosyalizmin ;, » me aleayhtarıyım. Şu ia birinin. propagandasını tef Silim, Bu iki mesleği ten - Yalaz Mdedimin dışarısındadır. batı SasimI siz aziz okuyucu - rlat, i E şi la, tacağım ki, bulunduğu - vti ime kapitalizm vazifesi. SBöremiyor. büyü ti ag tarih dolambacındayız. ukabil kapitalizmin taban. olan sosyalizm de âlemi i- ez Ne ol Ne o! Her ikisi | ak Ne, İN ürmumü felâkete sebep o *dı Kapi çi, Pita; vana İSİ a üm haksrzlları, pis herif. | Mini, v9 Zararlı zenginlikleri, mü- | b Ar, rüşveti, irtikâbr doğur : N başvekillik, on bir defa na- M, 4» hâlâ Fransız vükelâsm - in Tardicu'nun son İcta - müz, Kapitalizm (Müellif NE ing değildir) © Fransayı bir e bir irtikâp panayır | İn yıl on iki ay tahaddüs e- amala elbette gazetelerde Mx. Pis İeriflir, baran ye » ik, * ii mikroplar gibi ortalığı . Ağdırıyorlar, İİ inni emebeze eden sosya - | İk içrista yerden — göğe kadar ihan buhrahınm hâd bir de- | ağı, SEsinde başlıca müsebbip ha- | Nİ m vaktiyle Osmanlı der - ç otuğu maliyecilerin ise he- Milletleri köle gibi çalıştar- Ne hiç rine şim bilmiş, rüşveti, iyi Mi veitnkiyet âleti telâkki İN yaş şıerdi. Geçende bunlardan dığı hatıraları okudum. tane Söyle, a Nm e Arzederken mert Kıpti | . Bu adam da, utanma - | an büyükleri nasil av - Yazıyor, 1 Kiraz, > Gl Ka min bocaladığı,* fertlerin | desine göre serbestçe $ i, henüz yeni bir ikte. | b de maatteessüf belirme- | mey) Türkiye Cutıhuriyeti, aya larla memleketimizde Ny lama, irmak, nakil vasıtalarını — Seralar ülkeyi bir Avrupa kolo- | a iç Sıkarmal istiyor. Hükü- | > nl a eta, et etme, Tankla hü | tik a, ile. Kadın kalbin- | ie e ken mevkiinde İm, di Sibidir. Tükenmeyince 1, Yüz a Ren an, ha Zam. a bu askerce buluş- R yg lerle verdiği kon- rinin O başında bir | artan sıcak bir tek - Mmandana sokulu - i iddiacı taraf da üzbaşının hikâye - Na da bak. verdirti - ilerden başka bü - . alebesinin uyuduğu lay, “İ yatakhane - a, Pu tatlı sohbet Payg dar devam etti, Bü, , “Una girdikleri için Yü; Pılacak işleri yoktu. i : onları daha fazla | i rakım amak için kalk - | | met, bu meslekte devam (etmektedir. Her sene bu usulün yeni tecellilerine şöhit oluyoruz. Statistikler meydan - da. — Avrupa kapitalizmi devrin değişti- ğini iyice bilmelidirler. Sumatra adasında milyonlarca in - sanı soyan bazirgnlera, Fransada za- man zaman zuhur edip vatandaşlara İ milyarlara mal olan Rochette'lere, Sta- | viskilere, basılı irili ufaklı pis herifle- re, inhisarları, imtiyazları, şirketleri bir haydut konağı sanan medeni ha - ramilere artik memlekette yer yok - tur, Sabık Reji şirketi, memlekette, rüş” İ veti yegüne idare ület ve vasıtası ad- detmişti. Bu şirket adam ördürtmeği mubah bilirdi. Emin olunuz ki, Avrupadan gelen kapitalist şirketlerin kaptanları reji müdürlerinden ehven değillerdi. Bir banka, daha evvelisi gün, bize, Afrika müstamerelerinde siyahilerin derilerini soyanlardan — birini umumi müdür olarak saldırmıştı. Filerimce, Avrupa sermayesinin hu | kukuna zerrece halel gelmemek, kapi- talizmin hakkı tanımak şartiyle, şir - ketleri zaman icaplarına göre yeni baş- tan ıslah etmek gerektir (ki, bu ameli- yeye son muahedeler dilinde “Röndap- tation” deniyor). Kolonyal zihniyet sahibi, frenkçe tabiri İle (profiteur) olanlara Türkiye- de yer yoktur. Türkiye iktısat husu « | sunda hakka, fazilete doğru gidiyor. Sermayeye, (o Avrupa kapitalizmine Türkiyede yer vermek, memlekete bir sürü Baron von Hirsch'leri saldırmak ile müteradif olamaz, Fransada bile millet bu kabil heriflere karşı geliyor. Biz ise, evleviyetle bunları isteme- yiz. Bu pis herifler, eğer feraset sahibi iseler, kendiliklerinden pılıyı pırtıyı top lamalıdırlar , o (Anlıyana saz, anlamıyana davul, zurna az). pis sivrisinek Avrupa sermayesiyle birlikte ça - lışmak başkadır, pis heriflerle iş orta- ji olmak başkadır. Namuslu metotlarla Avrupa ser - | İ mayesinin bizde çalışması ise, pis he - riflerin ortalığı (infectö) etmeleri de- | ğildir. Bütün nafia zamanın yeni icaplarına mek lâzımdır. ve iktwsat şirketleri tevfik edil - Celâl Nuri MEVLÜT Nafıa müfettişliğinden müteka- it mühendis Mustafa Beyin ruhu - na Aksarayda Valide camiinde i kinci teşrinin 7 nci çarşamba gü - nü öğle namazını müteskip mev * lât okutturulacaktır. Merhumu ta- nıyanların ve sevenlerin teşrifleri rica olunur. (3334) RR ni tı: — Haydi bakalım arkadaş - lar, dedi. Sabaha dört saat kaldı. Alay kumandanı erkenden dam- lar. Onu ayakta karşılamak için yatalım. (Altay) şu hazırlop ka- dınları biraz da rüyasında avla- İ sın bakalım. (Atilâ) da Edirne - deki nişanlısının vefasından şüp- | he etmiyerek horul horul uyu - sun. Haydi yataklara marş! Kasatura çatırdısını andıran sert, kuvvetli kahkahalar ara - sında Yüzbaşı koridora çıkınca Altay sık sık dilinden eksik et - mediği bir şarkınm parçalarını tekrar etti: — Aşka inanma Seviyor sanma Billâh yalandır! - Fakat ötekiler artık uyumak istiyorlardf. Şarkının bu son par- çaları yatakhanenin taş duvar - larma çarpa çarpa eridi, söndü. İ mektupta Foçada olduklarını öğ- DİLİMİZLE. Sergiyi gezdim Değerli ve eski arkadaşım İzmir me- | busu Rahmi Beyefendi, sessiz, gösteriş- siz ve bilimli çalışkan bir yurttaşlır. Ankaranın güzel bir yerinde kurdu- ğu sergi evini, çalışa, uğraşa bitirdi. Şimdi o güzel ve göz okşıyan yapıda bir | sergi açıldı. | Ben de, her yurttaş gibi bu sergiyi | gezdim. Gazi köşesi, bize cumurluk önleneli topu on bir yıl olmuş ikân neler yapıl» | dığını anlatıyor. Bin yıldanberi bakımsızlık, benimse- memezlik yüzünden bir yıkıklığa çevril- miş ana yurdun bağrında ne bitmez, tü- kenmez enlik kaynakları varmış ta hiç kimse aldırmamış., Kalm bir softalığın karanlıklar: dığı titrek ve ince bir ulusun üs! örten toprağı silkilince altımdan arik ve dinç bir ulus çıktı. İşte büyük önderin bütün şu yurtta yoktan yarattıklarını bize gösteren bu köşeden bir kıvanç ve | kulduk duyarak eğilip geçtim. | Kutlu ve değerli eski arkadaş ve inan Kardeşim Celâl Beyin iş bilen ka- fasından çıkan (İş) ürünlerini birer bi- rer gezerken Türkün neler yapabildiği- ni bir kez daha görerek inanımı pekleğ- tirdim. Pamuk, kömür, ipek işleri önünde| durdum. Sumer Bankın sahtiyan, kösele işle- ri beni çok kavradı. Fransa bundan yüz yal önce bizden, löğün köseleler alır, çizmeler yapar imiş, Bana bunu bizim dabaklarımız anlatırdı. Bir Şimdi, elimizden giden bu güzel işi, Beykozun kocalmış eski yazmada da okumuştum. İ değerli fabrikası gene elimize * geçirtti, başaranlar var olsun. > Hele kalın halatlarla ipleri göründe ne kadar sevindim, göğsüm kabardı. | Gezici (İstrabon) Trakyadan geçerken | Türk kadınlarının kendirden, ketenden “örgüler ördüğünü yazıyor. Bizim Meriç kıyılarında dört metre uzunluğunda kenevir kendiri. oluyor. Bunun ana yurdu orası olacak sanırım. | Adapazarının pamuklu dokumaları | çok güzel ve artık bizi dışarıya kop maktan kurtaracak çağa gelmiştir. Sergi bu yıl bir başlangıç ve alaşlar maca olduğu için bir çok eksik yerler göze çarpıyor. İş başlamıştır. Artık her yıl ge$ tikçe daha bilimli ve düşünceli yoldan bu iş yürüyecek, yurdun yetiştirdiği şeyler birer birer göz önüne konulacak: | tır. | l Edirne meb'usu: Şeref Bir iki dakika sonra koca kovuş- ta kuvvetli nefeslerden başka ses kalmamıştı. ; * : Zabit namzedi Erğin on beş | günlük tatili İzmirdeki yengesi- | nin yanmda geçirecekti. Onlardan en son aldığımız bir renmişti. Kaç yıldır birbirlerini görmemişlerdi. Balkan bozgunundan Anadoluya geçen bir çok aileler muhaceretin verdiği şankımlıkla birbirlerini kaybetmişlerdi. Onlar da Drama tarafların - | dan gelmişlerdi. Erğin o zaman ! Selânik rüştiyesinde okuyordu. | Babası daha evvel ölmüştü. Ana- sı da Edirnede yerleşen amcası- nm yanma sığınmışlı, Bozğundan sonra (Erğin) İs- tanbula Kuleliye yerleşti. Her yıl | sıla vakti gelince anasının yanı- na Edirneye giderdi. Fakat Har- sonra , , — VAKİT 6 Teşrinisan! 1934 emma Eski vakıflar kanunu Lâyıhanın ana düşün- celeri nelerdir ? 4 Teşrinievvel 1926 dan ön - ceki evkafın idaresi için hazır İ lanıp T.B. M. M. Ericiimenlerinde bulunan lâyihanm son şeklinden okuyucularımıza malümat ver - miştik. Lâyihanım mütevelliler ve vazifelerine dokunan hüküm. | lerinden bazıları da şunlardır: Vakfedenlerin şartlarına ve bu kanun hükümlerine göre mü- 1 den dolayı cezsen ve hukuken tevelli olması lâzım gelenlerden a ç nizami vasıf ve şartları haiz o - lanlara © tevliyet tevcih olunur. Cemaate veya bazı sanat ashabı. | veya fertler tarafından idare e - dilmekte olan vakıfların tevli - yetleri teamüle göre tevcih olu - nur, Milli hudut dışında kalan va- kıfların tevliyetleri hakkında vakfiyelerine göre muamele olu- nur, N Tevliyet umum müdürlükçe tevcih edilmeden mütevelli vak - fa vaziyet edemez. Nizami vasıf ve şartları haiz olmadıkların - dan dolayı tevliyet tevcih edil - miyeceklerin müddeti hayatımca ve küçüklerle mahcuzların şah - si ehliyetlerini iktisaplarma gö - re vakıf umuru bunlara niyabe - ten Evkaf umum müdürlüğünce idare edilir ve tevliyet maaş ve hukuku kendilerine tanılır. Azledilen mütevellilerin yer - lerine. vakfedenlerin şartlarına ve bu kanun hükümlerine göre mütevelli olması lâzım gelenler varsa tevliyet onlara tevcih olu- nur. Tevliyetin inhilâline yeni mü. tevelli tayin olununcaya kadar vakıf umuruna Oo Umum müdür. lükçe bakılır. Mütevelli lâzım gelenlerden hayatta kim- se kalmamışsa o vakıf mazbut vakıflar arasına alınır. Mütevelliler vakıflarının mü- messili olup: 1 — Vakfın hayrat ve akarla- rını görüp gözetirler; 2 — Tahsili kendilerine tev - di edilen varidatı takip ve istifa | ederler; 3 -—— Mezun oldukları masraf- | ları yaparlar; 4 — Vakıfta vazifeli olanları | mürakabe ederler; 5 — Her sene vakfın hesabını biyeye geçtiğinin ikinci yılı an - nesini de kaybetti. Şimdi hemen hemen yakm kimsesi kalmamıştı. Edirnedeki amcası hayırsız, ne kokar, ne bu- laşır bir adamdı. Anası da öldükten sonra artık Edirneye gitmek ona güç geli - | yordu. Tatil zamanı gelip arka - daşları her biri bir tarafa ayrıl - mağa hazırlanınca içine derin bir acı çöktü. Babası yoktu, anasını da kay- bettikten sonra onu özliyen, dört gözle yolunu bekliyen kimi kal - mıştı, Pike eri lalenin Meri gün ufak tefek İstanbul hediye- | leri topladıklarını, bunları valiz. lerine yerleştirirken bir çok i- simler sayarak bu hatıralardan duyacakları sevinci şimdiden İ sezmiş gibi heyecan geçirdikle - | yüreği sıkışıyor, | rini gördükçe olması | na mahsus olup müntahap heyet | menkullerin mülkiyetleri, İ veya mükataaların yirmi İ bağlı oldukları Evkaf daireleri » ne verip tasdik ettirirler; 6 — Sair mezun oldukları va- zifeleri yaparlar; Mütevellilerin vakıfları namı- na istikraz yapabilmeleri Umum müdürlüğün iznine bağlıdır. Vafizelerin ifa sureti nizam. | namede gösterilir. Mütevelliler muamelelerin - mesuldürler, Mevcut mukataalı toprakla - rın veya icare (oteyinli (gayri icare misli bir taviz mukabilinde mütesar - rıflarma devrolunur. Taviz is - ter toptan, ister taksitle ödensin ilk tediye senesiiçin tahakkuk ettirilen. icare ve mukatam üze - rinden hesap olunur, (Bitmedi) Pariste 400 bin / apmak için de hususi rilmiştir. bulunan ve yeni polis afımdan kontrol edil - Gündelik, Biyas Gazete Utanbul Ankara caddesi, (VAKIT) yurdu TELEFON NUMARALARI; Yazı igleri telafomu: SEYTD Idare telefocu dd Telgraf adresi; İstanbul — (VAKFI) Posta kutusu Na 4 ABONE BEDELLERİ: Türkiye 00 Er. 70 400 180 (LAN ÜCRETLERİ: Ticari Uünlarm Hfn sayıfalarında san timi 30 kuruştan başlar. İlk sayfada 280 kuruşa kadar çıkar, Büyük, fazla, devamlı (An verenlere &it ayrı tenziikt vardır » Kesimli Uünlarm bir satırı 10 kuruştur. KUÇUK ILANLAR: Bir datası 30, 1k! de'aan 50, Gg defa 68, dört defn 75 ve ön defam 100 kuruştur. Üç aylık ilân verenlerin bir defası meooa- bendir. Dört satırı geçen Wünlarm fazla satırları beş kuruştan hesap edilir gözleri doluyordu. Fakat hayalinde sönük bir yıldız gibi yaşıyan İzmirdeki ha- las ona biraz ümit veriyordu. Selânik o Rüştiyesinde iken Dramaya döndüğü zamanlar a - 1a sıra gördüğü yengesi ince, se- vimli bir kadındı. o Bozğundan sonra anası Edirneye, kendisi de İstanbula geldiği için bir zaman yenğesinden haber lardı. Sonra sonra dağılan aile birbirlerinin izlerini Yengesinin de İzmire ni bir iki yıl sonra öğ « rendiler. Bayramlarda birer mek tupla hal hatır sormaktan ileri gitmiyen bu münasebet (Erğin) © boşlaktam uzanan bir imdat 1 - Ecnebi 110 Er. 5 ". .00 Senelik 8 aylık 3 aylık 1 ayık alamamış - parçaları şareti gibi geldi. İzmire yazdığı mektuba Foçadan cevap aldı. Eniştesi Foçaya tayin edil « diği için oraya gitmişlerdi. Er » ğin, iki gün içinde hazırlandı. (Devami var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: