e PRIKA NG; ya e Nil kıyılarında eni avalideki kum Yanın oğulları Jnı Ovalarken,. işti, (Nil) Yadisinden ötelere araplarının miktarını tahmin dı T Yı RE askerler Taspayı hiç arşısında mağlup e lr > dar kuvvetliydi. İda çi isinin maiyet zabitle- erken Taspaya sordu- Di "p kabileleriyle şimdiye- “ttiğiniz vakimidir.? e. ki dedi, kum Arapla- "a edim. Niçin soru” Mısırda bulunan İran sanayiinden istihfaf eden bir karga resmi. Mıstr valisinin maiyet zabit- leri: — Burada kalmamız tehlike- lidir.Araplar tarafından bir baskı- na uğraya biliriz... Dedikleri halde Taspa geçit ye- rinde karargâh kurmakta israr et- mişti, Taspa iyi bir askerdi. Ordunun harp fenni ve hangi arazi üze l rinde ne şekilde çarpışmak lâzım | geldiğini herkesden iyi bilirdi. Taspa Babilden imdatçı kuv- ren biri cevap verdi: a Milad alideki kum arapları" ti ne tahmin etmek Bir, en bire görürsü- Melmdaki boş sahada bin- irmiş. Onları püs- i Salişırken, öbür taraf- âyni ON mıktada belki de İN di arabın kumlar içinden ğı görürsünüz! Bun- A Mesel “ İze ek cesaretten ziyade esidir, güveniyorum. Asi - le geldiğimiz o zaman | vetle Mısıra geldiği için, Omaiyet ket edeceğimizi sizler | zabitlerinin kendisini çekemedik- çi lerine hükmetmişti. m buraya gelirken | (o Taspanm bütün makul ve man- Yİ Nİ i <2 yin 0 g a, a YAZAN: İSHAK FERDİ ( Şeytanın oğulları) nı kovalıyordu!.. etmek çok güçtür. Bir- İTE görürsünüz ki, sağınızdaki boş sahada binlerce insan belirmiş!,, bronz bir şarap tas: ve üstünde ölümle zağına düşmemeğe çalış! Bunun için ben bir tedbir bulmuştum: Geceleri sabaha kadar uyanık» bulunurdum. Kum arapları güneş doğduktan sonra uyurlar. Ve baş- larını bulundukları yerden kaldır- mazlar. Sende onlar gibi yap, Taspa! Sen de onlar gibi güneş doğduktan sonra uyu! Bu suretle hareket edersen, şeytan oğulları- na mağlup olmaz ve ordumu ölüm tehlikesinden kurtarırsın!,, TTaspa o geceyi uyanık geçir- mişit, Zabitlerin hepsi uyuyordu. Ku- mandanla beraber uyanık bulu- a hiç bir kabile | tığa uyğun fikirlerini maiyet za- bitleri tenkit ediyorlardı. Taspa kendi askerlerinden et- rafına küçük müfrezeler gönde rerek düşmanı araştırmağa baş- n lamrştr Geçidin iki tarafı da İran irlerdi? ordusunun elinde bulunuyordu. var.. Kuvvetli bir! Oo Taspa çadırda otururken, (Dâ- Ne İdiniz; Fakat, araplar | râ) nm sözlerini hatırlamıştı: Sen alacak yerinden “Taspa?' Çölü muvaffakiyetle mip aş azan bir küçük a - | geçerek esrar beldesine vardığı iş, Yolun din büyük bir ordu- | zaman, kumların içinden birden- sevirdiği görülmüş- | bire türeyen vahşi kabilelerin tu- *T Yanımızda arap yol Vardı. Hiç bir kabile SiRmadık, Zaten karşılaş- arşı kendilerini nasıl mi Ni araplara dem) di bir Türk müdafaa © | kadar korkak bien ressamı iz dan mr sanıyor Moskova, (Tas) — Geçen gün ıç Sularında cesa» Rus ressamlaryle Rusyaya gelmiş olan genç Türk ressamı Abidin Dino B. arasmda dostane bir top- Tantı olmuştur. Bu toplantıda Rus ressamlarından Deineka, Gerasi » ls tanınmış bir Sizin gibi Mısırda ki Parmakla gös- az im, Fakat, kum mof, Katzmam, Grigoriyef, sine - &vel dediğim gi» | ma rejisörü Jutkeviç ( vesairleri ie ziyade | hazır bulunmuşlardır. ikten korkarlar. RE ok aş dediklerinize Abidin Dino Beyi s#elâmlıyan ressam Grigoriyef Moskovada bir Türk ressamları sergisi açılması arzusunu izhar etmiştir. m ii Sak: yerden mantar» Mere 7ete gömüldükle- Ondan sonra, İstanbuldan ye - mia nasıl saklan. | Di dönmüş olan ressam Gerasimof asri Türk sanatı hakkındaki inti « balarını anlatmış ve Türk ressam - oğul» lariyle Moskova ressamları tara « torunları de. | fından Moskovada açılacak olan ön ipe öyle mi? sergide teşhir olunacak (o resimler a Rün, hakkmda izahat vermiştir. a eden bu sr | İ ia yi İculuktan sonra “Cumhuriyetin Kalecisi,, ünvanlı | ona tepesinin | filmin montajına iştirak edeceği » lamışlardı. | nihaber vermiştir. Bu film Lenin- Sovyetler ülke - İTMSPOR | Jutkeviç Abidin Dino Beyin | da Dino Bey tarafından nan gözcüler ve karakol nöbetçi- lerinden başka kimse yoktu. As- kerler dinleniyordu. Etrafa giden araştırıcılar geri dömüşlerdi. Geçite yakın sahalar- da vahşilerden hiç kimseye rastla- mamışlardı. Maamafi Taspa (Dâ- râ) nın tedbirine riayet ederek sa- baha kadar uyumamıştı. Sabahleyin “> doğarken or- du uyandı.. O Ve Taspa uykuya yatitr. (Devamı var) YAŞ RR SPOR 1 SA) Kış üm dde İ. 5. K. (İstanbul Su Sporları klübü) reisliğinden: 1 — 18- 10 - 1934 tarihinden itibaren Beyoğlu Halkevi idman salonunda klübümüz azalarına mahsus olmak üzere kış idmanla” rma başlanmıştır. İdmanlarm i- daresini Her Aumann üzerine al- mıştır, İdman günü ve saatleri her perşembe saat 15 — 17 dir. Azamızın bu güzel fırsattan is- tifadelerini temenni ederiz. 2 — Bu sene voleybol ve bas- ketbol müsabakalarına girecek a- zamızın 25 - 10 « 1934 perşembe günü Halkevine behemehal gel - meleri rica olunur. ee grat film fabrikasında çevrilecek - tir. “ “Sovyet Sanatlar Mecmuası,, n- yazılan bir makalede muhtelif ressamlık meseleleri hakkında fikirler yürü tülmektedir. kkk RR ŞAŞI | İ raya daldı. Biraz sonra hizmetçisi | $ — VAKİT 22 Teşrinlevel 1934'mmump VAKTI ın Tefrikası: 85 Ölüme Susayan Gönül Yazan: Selâmi İzzet Tekrar yerine oturdu. Manza - İ »i anlatayım. — Hacet yok... Buraya gel» geldi. | mek istediniz, komedi oynıyarak — Ne var? | gelmeğe muvaffak oldunuz... — Bir bey geldi efendim, sizi | Evet Hanımefendi, fakat görmek istiyor. | her komedinin bir entrikası var - — Bu saatte mi!,. Deli mi o? dır. — Uşakla bağçıvan kapı dışarı atmak istedik. : İmkânsız, tepini - yor. haykırıyor. — Nasıl adam bu? — Vardır ve malümdur... ğil mi? — Aşk veya aşk yalanı, — Aşk yalanı mi? — Genç, güzel, iyi giyinmiş bir — Size mademki doğru ismi» bey. | mi, kim olduğumu söyledim, bü « — İsmini söyledi mi? İtün hakikati de anlatmalıym.... — Söylemedi, bağırdı, haykır- | Evet, aklıma Düyntaştanı Sil mİ dı, Selim Sami Salim beymiş. datacaktım. Sizi sevmediğim hal- —— Tuhaf isim, de, sizi sever görünecek, size ya- — Hem de muzikacı. lan söyliyecektim. Siz beni se- — Nereden anladın? j vecektiniz ve ben sizinle alay e- — Elinde bir de kitara var: öddekikim. — Ha, şu biraz evel şarkı söy- Şikita doğruldu: liyen adam olacak.. Bırakın gel — Anlamıyorum. “ Siz benle sin bakayım, düşmanımsınız?.. Ben size ne fe Biraz sonra Selim Sami Salim, | nalık ettim?.. Ben sizi tanımı « | kani kitarı salona girdi. Yerle- göğü; re kadar eğildi, Şikita yer göster- İN öle Böle Yanya tiz Ve sesini alçalttı: — Yani uzaktan tanırdım.... Dedikodu... Aldığım (o malümat... İşittiğim sözler... Bütün bunların İ iftira olduğunu anlıyorum.. Ma- lüm ya insan yakından tanımadık- İ çün Şikita ilerledi, Cavide yaklaş - tı, elini omuzuna koydu: — Benim hakkımda herkesin dedikodu yaptığını biliyorum. Fa- kat bu dedikodular, rastgele bir adamın evine girip, kendi kendi- sine eğlence yapmasını intaç ede- cek kadar şümullü mü? l | Aşk de — Buyurunuz. Nİ) Oturdu, sustu, derin bir sessiz- lik oldu. Nihayet Şikita sordu: — Kimsiniz? Neye geldiniz? Ne istiyorsunuz.. Misafir başını kaldırdı: — Siz çölün evlâdı değil misi- niz? ——Hayır.. — Nasıl olur.. .İsminiz... — Biliyorsunuz? — Elbette: Şikita... Kadın sabırsızlandı: — İsmimi nereden öğrendiniz? — Bunda güçlük yoktu.. İsmi - | niz saklı değil ki.. Sizi herkes ta- (Devamı var) nıyor. u| — Peki ama, ismim Şikita ol- B I duğu için mi duvarımın dibinde | u maca şarkı söylediniz? Bugünden iti ol Si — Huzurunuzda şarkı söyle- ra bike iile erimi rımıza, bir taraftan, türkçemizde- ki güzel sözleri öğretmek, diğer fendi., mi z taraftan, boş vakitlerini eğlence Kitarın a a başladı. ile geçirmek üzere, yeni bir bul- Şişika kulaklarını kapadı: maca gerisi takdim ediyoruz: — Hayır, hayır. — Hanımefendi, insanın en bü- yük muvaffakıyeti, ata sahip ol - maktır demişler.. Yanlış: Kitara - ya sahip olmaktır. Şikita tekrar sordu: — Rica ederim, neye geldiniz, kim olduğunuzu söyler misiniz? — Söyliyeyim hanımefendi. Benim ismim Cavittir. Fakat fa- kat namuslu bir aile evlâdıyım. Si- zin ayaklarınızın altma istidadı - mı, kitaramı ve kalbimi (o atmağa geldim. Şikita dayanamadı, bir kahka- ha savurdu. Cavit, kitarayı kadı « nın ayakları dibine koydu: — Hanımefendi bu kitara be - Şeklinde gördüğünüz gibi, yer- lerine kondukları takdirde, soldan sağa doğru, birer mana ifade ede- cek olan beş kelimenin ilk harf- leri boş bırakılmıştır. Bu kelime- ler, ilk harfleri bulundukları tak» dirde şu manalara gelir: nim en mesut günümdür. Şey ge | 1 — İlim, cemdir. Çünkü bana cennetin ka- | 2 — Anlayış. pılarını açtırdı. Bunu şükran his | 3. — Mahmuz. 4 — İntibak etmek, uymak. 5 — Bir isim. Sadece bulunan harflerden son- — Hayır, henüz değilim.. Fa-| ya busmranın, baştan nihayete kat... doğru okunduğu zaman, “Kahra- Genç kadın gülmekten vazgeç- | man,, manasına gelmesi lâzım- ti, biraz çatıldı; dır. — Artık şakayı bırakalım. İti- Yeni bulmacalarımız haftada raf edeyim, ki bu şakayı hoş gör“ | iki defa, Pazartesi ve Perşembe mem ama... günleri çıkacaktır. Sekiz bulma» —Bendeitiraf ederim.. cayı da doğru bulup çrkaran oku- — Fakat artık hoş görmiyece - | yucularımıza, gazetemiz, seve se ğim. ve saklıyacakları güzel bir hatıra Cavit doğruldu, o da ciddileşti. | yermeği vadeder. — Hakkınız var, dedi, size ne- Bulmaca müddeti on beş gün- | ye böyle davrandığımın sebepleri- ! dür, lerimle beraber takdim ediyorum. Şikita gülmekten kırılıyordu: — Siz deli misiniz?