İŞARETLER Hürmüz teyze ve Hf. Hz. Gene günün meselesinden, bilgi randmanı işinden bahsedeceğim. Size uzun uzadıya ukalâlık etmek niyetin- im. Ancak bir iki misal gös- Ben çocuktum. Bir komşumuz var. dı: Hürmüz teyze, bu yaşlı ve fakir bir kadındı. Tek bir torunu vardı. Onu mektebe götürdü: “ — Hoca Efendi, dedi - benim.. diye teslim etti. üz Hanım toroyunun mektep hayatında yaman bir mürakipti. Müt- hiş bir müzakereci idi. Torununa sene- lerce müzakerecilik etti. i, bu ihtiyar Kadın bir mektep mezunu idi, Böyle bir şey ak- İmiza gelmesin. Hürmüz Hanım adam» akıllı bir ümmi idi. Ömründe bir tek satır yazı yazmayı değil, okumayı da beceremezdi. Fakat (bu ümmi kadın torununu gayet iyi bir şekilde okut - eti senin ta, Nasıl okuttuğuna hayret edersiniz. Ben yakından biliyorum. Hürmüz Ha- nim torununu ertesi sabah mektebe vaktinde yetişsin diye © yakitlere kadar uykusuz (bırakmaz. (O Çocuğu vaktinde yatırır, vaktinde kaldırırdı. Geceleri çocuğu mangalın kenarına yerleştirdiği minde rüstünde çalışmak için serbest bırakırdı. Torun, bakır mangalın kenarında defterlerini yazar, derslerini ezberlerdi. İşleri bittiği za- man büyük anne torununun döşeğini seri Sabahleyin © ortalık ışırken Hürmüz teyze kalkar, mangalı ya- | kar, çaydanlığını sürer. Sonra da to runu uyandırır. Çocuğun akşam ça - aştığı kitabı eline alır: “ — Haydi Ali, der, oku bakalrin.. AK güldür güldür okumağa başlar. Ali bir yerde biraz aksadı mı kocaman maşa Alinin sırtında şaklar.. Hürmüz Hanım okumak, yazmak bilmez, £ fakat çocuğun durakladığı yerde kendisinin çalışmadığına hük « | mederdi. Böylelikle Ali zamanının. © kur yazarı oldu. Hürmüz Teyze zengin değildi. Fa kat Ajisinin hocasına ara sıra hediye- ler gönderirdi. Bayramlarda onun ha- | tirme sorardı, Ve hoca Hürmüz Hanı- ma göte dünyanın en yüksek içtimai kıymetlerinden biri idi, Kadının na - mazlardan sonra duasına şu sözler ka- rışırdı: — Yarabbi Aliyi cahil birakma. Bir adam olsun!. Size haber vereyim ki, Ali oku - du. »* Geçenlerde misafirliğe gitmiştim. Orada pek kibar beyler, pek nazik ha- nımlar vardı. Beylerin dillerinde pöker ıstılahları ve otomobil markalarından başka bir şey yoktu. Hanımlar yıldız- lardan bahsettiler, otomobilden bah - settiler, apartımanlardan (bahsettiler, birbirleriyle tanışmıyan hanımefendi - leri, beyefendileri şatafatlı, şatafatlı birbirlerine tanıştırdılar. Dikkat et - tim, kenarda bir taze kaldı. Onu ne zaman takdim edecekler diye düşünü- yordum. Hanımefendi hazretleri mi - safirlere onu da takdim etti: * — Kızımın hocası! Ne isim söyledi, ne de takdim e - derken fazla bir alâka gösterdi. | Takdim edilen kadın o Üniversite mezunu idi. Ve bir lisenin hocasıydı. sermayesi Hükümet, sermayenin Türk parası esasına göre tutul- masını teklif etti, Elektrik şirketi, sermayesinin Fransız frangına çevrilmek sure - tiyle eski haline iade edilmesine İ itiraz etmiş, ve buna sebep olarak frangın sabit bir para olmamasını ileri sürmüştür. Vekâlet, senelerdenberi istik- rarı temin edilmiş olan Türk pa - rasının şirket sermayesine esas tutulmasını teklif etmiştir. Diğer taraftan Nafia Vekâleti, elektrik şirketi tarifesinin tesbiti için Avrupanın bir çok yerinde ka- bul olunmuş umumi bir formül üzerinde tetk'kler yapmaktadır. Tarifeler bu formülle tesbit edil - diği ve nisbetlerde hayat endeksi nazarı it'bare alındığı zaman bu- günkü tarife dört kuruş inecek, e- lektriğin kilovatı 11 kuruş Oola- caktır. —————— Senelik ölçü muayenele- rini kimler yapacak ? Iktısat Vekâletinden vilâyetlere gönderilen bir tamimde, belediye ayar memurluklarının senelik öl - çü muayenelerini yapmak mecbu» riyetinde oldukları bildirilmiştir. Bu tamimde hulâsaten denili - yor ki: Belediye ayar memurları, grup merkezlerinde evvelâ damgalama ve ölçü işlerini bitirecekler, ondan sonra ölçü normalları ile yardımcı âletleri alarak en kısa yoldan grup merkezlerine bağlı diğer be- lediyelere gidecekler ve ölçüleri muayene edeceklerdir. Böylece belediye teşkilâtı olan ması temin edilmiş olacak ve mu- ayene edilmemiş ayar ve damga- sız ölçüler kullanılmaktan men olunacaktır. Belediye sınırları dışında bu - İ lunan yerlerdeki halkm ölçüleri < nin muayenesine de bulundukları kaza ve nahiye belediyesi ayar memurları kullanılacaktır. Adliye vekili Izmirden şeldi Bir müddettenberi İzmirde bu- nan Adliye Vekili Saraçoğlu Şük- rü Bey, dün, Ege vapuru ile şehri- mize gelmiştir. Adliye Vekilini rıhtımda İstan- bul müddeiumumisi Kenan Bey ve bazı dostları karşılamıştır. —— Ekalliyet mekteplerinde Fakat bu mecliste o sadece hanıme - fendi hazretlerinin kızının hocası ol mak sıfatı haizdi. İsmini bile hatır- Inmak istemiyordu. Ihtiyarsız aklıma Hürmüz Teyze geldi. Onun içindeki bilgi kıymeti ile bu hanımefendilerin yanındaki bilgi kıymetini İstemiye istemiye ölçtüm. ». 4 # Kendi başımdan geçti. İmtihan za- manları çok defa analardan, babalar» dan, amcalardan, münevver zatlardan çocuklarının iyi not alması için gönder! dikleri mektuplar vardır. Bazan resmi makamlara bile müra- caat edenleri hatırlıyorum. İmtihan zamanlarında tomar, to - mar mektup açmaktan parmaklarının İ rın bilgi seviyesi Türkçe dersleri Bu seneden itibaren ekalliyet ve ecnebi mekteplerindeki Türk - çe derslerinin kuvvetlendirilmesi- ne ehemmiyet verilecektir. aşak ndan Çocuklara şefaat istiyen mektuplar bana daima Hürmüz Teyzeyi hatırla- tır. Netice: Hürmüz Teyzenin iyi bir pedagok olduğuna kani değilim. Fa- kat Hürmüz teyzede bilgiye susayan bir ruh vardı. Bu ruh onun her hareketinde göze çarpardı. Eğer bugün çocuk ataları, çocuk babaları Hürmüz Teyze kadar bu işe inansalar emin olunuz çocukla. yüzde elli yüksek randman verir. ucu nasirlanan hoca bu memlekette az değildir. l Sadri Etem yerlerin bütün ölçülerinin yokla - | Yemek meselesi Birinci mevki yolcularına mecburi mi olacak? Deniz yolları işletmesinin (Kas radeniz) vapuriyle yolculuk eden» i ler bu vapurun yemek servislerin- i den hakikaten memnun gö yorlar. Karadeniz ovapurunun kaptanı Hüsnü Bey bu hususta gö- rüşen bir muharririmize şöyle de- miştir: — Vapurlarda verilen yemek- labilir. Hem de fiatleri on para arttırmamak şartile. Yemeklerin bu nefasetine mani olan (o bir şey vardır. Bu da yolculardan kaç ki- İ şinin her gün yemek yiyeceği ma- | lüm olmamasıdır. Birinci, ikinci mevki bileti alanlardan hiç biri evvelden yemek yiyip yemiyecek* lerini söylemiyorlar. Vapur 8€- fer esnasında her hangi bir lima- na uğrarsa bir çok yolcular gez“ mek için dışarıya çıkıyorlar. Öğle, bazan akşam yemeklerinde © bile vapurda bulunmuyorlar. Halbu- ki vapurda yemek verenler daima yolculara yemek pişirebilmek için İ fazla hesap üzerinden hazırlanı- yorlar. Bu suretle cok defa ye- | mekleri döküyorlar. Yemek işin- | den vapurlar daima zarar görü" yor.,, İşte deniz yolları işletmesi bu vaziyeti nazarı dikkate alarak hiç olmazsa birinci sınıf yolcularmın yemeklerini mecburi yapmak ar- #usundadır. Ancak böyle bir ka- rar verebilmek için deniz yolları işletmesiyle hususi vapurcular şir- ketinin birleşmesi lâzım gelmek- Bu birleşme henüz olma” tedir, mıştır. Şimdiye kadar yapılan teklif - lerde hususi vapur şirketi yemek mecburiyeti meselesinde müşte - rek hareket etmemiştir. Deniz yolları işletmesi bütün milli deniz teşekküllerinin iştirak- leriyle büyük bir istihlâk koope « ratifi vücuda getirmeğe karar vermiş ve nizamnamesini de ha * zırlamış olduğuna göre hem va » purlarm iaşe, ve hem yolculara mahsus yemek servislerinin, hem de alâkadar teşekküller memurla- rının ihtiyaçlarını en ucuz ve en iyi malzemeyle temin edecek olan bu teşkilât faaliyete geçtikten sonra yolcu yemekler meselesinin de halledilmesi imkân dahiline gi- recek demektir. | Nikel paralar Güzel sân'atlar akademi- sinde buğglin bir toplantı yapılacak Yeni nikel paraların üzerlerine basılacak şekiller için açılan mü- sabakaya on iki sanatkâr girmiş ve Darphane müdürlüğüne 27 kalıp verilmiştir. Bugün Güzel sanat - lar akademisinde bir toplantı ya - pılacak jüri heyetine girecek beş sanatkâr seçilecektir, Bunlar dört maliye murahhası ile beraber yarın (o Darphane ve Damga matbaasına toplanarak birinci eseri seçecektir, Müsaba- kayı kazanan 'ki eser sahibine bi- ner İira verilecektir. Gümüş paralar cin kabul edi - len nümune tashih edilmek üzere sahiplerine verilmiştir. Kalıpları ler bugünkünden, daha çok iyi 6- | ! Tamir devam ediyor getirilebilmesi için yüz bin lira harcanacak Müze haline konması kararlaş- tırılan Ayasofya camiinin tamiri için keşifler yapılmaktadır, Söy- lendiğine göre, bu için için yüz bin lira kadar bir para lâzımdır. Şimdilik camiin yalnız dış sıvaları ile ikinci katta srvaları dökülen ve döşemeleri sökülen kısımları tas mir edilecektir. Cami müze haline konulunca Narteksin ortasındaki büyük cüm- le kapısı açılacak, şimdiki kapanacaktır, Camiin önündeki boşluk ta düezltilecektir. maklığın altındaki yüksek duvar- lar kaldırılarak Sultanahmet par kinin etrafındaki gibi zarif par - maklıklar konacaktır. da da bir park yapılacaktır. Bu suretle hem Ayasofya, hem de ü- çüncü Ahmedin tarihi çeşmesi ve saray kapısı ortaya çıkarılmış o - lacaktır. Darülâcezede muhtaç münevverler için paviyon Yüksek tabakaya mensup olup ta muhtelif sebeplerle Darülâce - zeye sığınmağa mecbur kalanlar için ayrı bir pavyon inşasına lü- zum görülmektedir. Gelecek se - neki şehir bütçesine tahsisat ko « nulacak, hayatlarmın sonlarında bimayeye muhtaç münevverler, sa- natkârlar, seviyelerine uygun ol- mıyan diğer acezcile bir arada kalmak mecburiyetinden kurtula- caktır, l — Muhtaç ilkmektep tale- belerine yemek Hilâliahmer Cemiyeti, ders se- nesi başından itibaren, ilk mek - teplerde muhtaç çocuklara öğle yemeği dağıtmak üzere hazırlık - lara başlamıştır. Cemiyet bu işe 7000 lira tahsisat ayırmıstır. Yemek tevziatı haftada dört gün olacaktır. eanliiimmknini Halkalı ziraat mektebine rağbet fazla Halkalı ziraat mektebine bu sene ragbet fazladır. Mektebin 20 talebe alınacak olan ilk smıfı- na kırk talip çıkmıştır. Bunlar a- rasında müsabaka imtihanı yapı - lacaktır. —a Arnavutluğun Istanbul ceneral konso'osu Arnavutluğun İstanbul ceneral konsolosu Abdul Sulo Bey, Arna- vutluk hariciye nezareti siyasi iş“ ler umum müdürlüğüne tayin e - dilmiştir. Arnavutluğun Selânik ceneral konsolosu (Abdul Sulo Beyin vazifesine geçecektir. mekmemlğleiizizi Edirnede toplanâcak kongre Edirnede toplanacak olan Trakya içtimai ve iktisadi kalkın- ma kongresine İktısat Vekâleti namına iştirak edecek olan heyet dün akşam Edirneye hareket et - önigtir. alar Li â salı günü ikmal edilecek ve çelik kalıpları dökülmiye başlanacak - tır. Ayasofyanın müze haline | 8 — VAKTT 22 EYLUL 1934 çi SOHBETLE, Halkı müzelere alıştıralım Dünyanın en zevkli gezinti yerle - | rinden biri de müzelerdir. İnsan, çek defa, gidecek bir yer düşünür, Bula « maz, Nereye gidecek olsa cüni sıkıla « cağını tahmin cder. — Nihayet aklına müzelerden biri gelir. Kalkar gider, İ Yalnız gider, arkadaşla gider, hem hoş | vakit geçirmi kapı | Par - | Camiin adliye enkazı tarafın - | | asılamak için, birar fedakârlığa kat - ş, hem istifade etmiş, her en kıymetli hazinele « rinden biri örmüş olur. Bu, bütün medeni memleketlerde böyledir. İstanbul da müzeleri olan bir şe « hirdir. Askeri müze, Topkapı sarayı müzesi, Türk ve İslâm eserleri müze « si, Asarı atika müzesi, Yedikule hisas lâzmi olan de memleketi ri, görülmesi, gezilmesi mürelerdir. Fakat ne yazık ki, bizde müze gez- mek zevki kemale ermiş bir zevk de - ğildir, Ecnebi akını olmadığı zaman- lar, müzelerde tek tük gezitiler görü » hür, Bunun bir sebebi de, © müzerelere Filvaki bizim müzelerin duhuliye ücretleri, - diğer garp memleketlerindeki müzcelrin du- huliyesinden ucuzdur ve müze kapı « para ile girilmesidir. larının parasız açıldığı memleket yok- tar. Amma biz, halka müze zevkini lanmalıyız. Mektep ve Üniversite talebeleriy» le, askerler, mensup oldukları idare » nin resmi tezkereleriyle Cumadan başı | Ka günlerde müzeleri bedava gezer - ler. Fakat bu da müzeleri gezmeğe a“ lışması için kâfi değildir. Hiç olmazsa ayda bir gün müzelerimizin kapılarını halka bedava açmalıyız. Her ayin mus kannen bir günü, halk istediği müze yi gezip görmelidir. | Bu teklifimiz yalnız İstanbul şehri için değildir. Ankara, Konya, İzmir, müzeleri de, ayda bir defa halka açık bulundurulmalı, girmek serbest olmas hıdır. Selâmi izzet Hüseyin Ragıp bey gitti! Yeni Roma Büyük Elçimiz Hü- İ seyin Ragıp Bey dün akşamki &- kispresle Romaya hareket etmiş- tir, i Hüseyin Ragıp Bey istasyonda * bir çok dostu tarafından uğurlan: mıştır. —uo— Bir amele düştü, yaralandı Yeni postahane arkasında Aşi; efendi caddesinde 32 numaralı boş mağazayı tamir eden amele Keğo, iskeleden düşerek bacağım- dan ve kolundan yaralanmıştır. Keğo Efendi, tedavi edilmek üzes re hastane Mirrlmiştir, si dün Bakırköyünde akli hasta lıkları tedavi müessesesinde açıl « Kongrede bir çok mese Bugün ve mıştır, leler görüşülmüştür. tir. —aımm. Damga matbaasında sor sistem makineler Maliye Vekâleti damga mat baasının son sistem makineler zenginleştirilmesini kararlaştır mıştır. Bunun için 30 bin liralıle yeni tahsisat konmuştur. Posta damga pulları ile ica bımda hükümet esham ve tahvil « lerini ve kâğıt paraları taydüş şekliyle, temiz bir surette basa bilmek için Darphane ve damga matbaası bir Taydüs makinesi ale mıya karar vermiş ve alâkada; la ra müracaat etmiye başlamıştır. ©