ET TE TER YG 7 Al TEFRİKA Ne: 30 YAZAN: İSHAK FERDİ Babiliilk önce, büyük göçten sonra Sumerliler tesis etmişlerdi Dârâ (Babili zaplettiği zaman Asur hükümdarının mezarımı açtırdı, Fakat, > > e parayı bulamadı. Ve kendisini mahcup eden bir levha ile karşılaştı | Babilde (Babil kulesi) samile | söhret alan (Baal) mabedinin i - kinci banisi ve (Nabo Polaser) in büyük oğlu tarafından Babilde ya- pilmış üç büyük mabet vardr. (Merduk) mabedi de bunlar ara- sında hâlâ ihtişamını muhafaza e den ve göze çarpan mabetlerden biriydi. Dârâ, Geldaniler tarafın- dan yapılıp benüz harap olmamış bütün mabetlere İran mabutları - nın heykellerini doldurmuş ve ka: pılarma: “Dârâ tarafından yeni - den tesis edilmiştir.,, levhalarını astırmıştı. Döârâ, kendisinden iki bin sene evvel (Hamorabi) tarafmdan ya- pılmış olan eski kanalı temizlet : miş, tarlaları sulamak ve Dicle ile Frat nehirlerini birleştirmek için yeniden kanallar açtırmaıştı. Bu maksatla Babil civarma yetmiş ki- lometre muhitinde büyük bir” göl kazılmış, Fratın taştığı esnada | fazla gelen sular buraya doldurul- | muştu. Bu göl kuraklık zamanın - du bir su hazinesi gibi kulle -*İr - | yordu. Dârâ yeni seferlerden ge * rdiği esirleri sur dahilinde iskân e yayıt. 001 Mİ ara NU arttırmıya çalışırdı. Geldaniler ve Asurilerde oldu- ğu gibi, İranilerde de Babil As z Yanın en birinci ticaret merkezi olmuştu. O devirde Hindistan ve Arabistandan gelen gemiler Bas * ra körfezinden Frat nehri boyun: | ca ilerliyerek Babile kumaş, misk ve anber, baharat, fildişi, abanos ve taş getirirlerdi. Ermenistan taraflariyle ticare- ti temin için söğüt'dallariyle ya * varlak bir çerçeve yaparlar, bu çerçeveye 'deri kaplarlar, içine sa- man doldurduktan sonra, küçük bir sal şeklinde suya bırakırlar ve hamule yüklerlerdi. Bu kayıklar iki kişi vasıtasiyle -sevkolunur ve ancak bir merkep taşıyabilirdi. Babil şehrine Dicle ve Frat nehir- lerindân bu suretle inilir, emtia boşaltılır, sonra kayık | bozulur, kerestesi satılır, deriler merkeple- re yükletilerek dağlara, ve daha uzak şehirlere gidilirdi. Bahil şehri muhtelif devirlerde istilâlara uğramış, birkaç defa tahrip ve imar edilmişti, Babili il- könce Sümerliler tesis etmişlerdi. Sümer Türkleri büyük göçten (1) ve kuraklıktan sonra Asyadan Dicle - Frat kıyılarına inerek bu - ralara yerleşmişlerdi. Sümerler Babilden evvel, Ba - bilin kırk kilometre şimalinde Sert elli — Sirtella) şehrini kur- muşlar, ondan sonra Babile geç - mişlerdi. Babil, Sümerlilerden sonra, Geldanilere, Asurilere merkez ol- Asur hükümdarlarından (Ni - hos) ve (Semiramis) şehri yeni - den tesis etmişler, bilâhare (Ni - Bos) un ölümü ile başlıyan (Semi- Tamis) saltanatı uzun müddet de- “vaintetmiş ve Babilin meşbur as - ma köprüleri Semiramis tarafın * dan yapılmıştı. (Ninos) ölürken, Asür hazinesi dünyanın en zengin hazinelerin - den biriydi. Ninos, kendisini şehrin kapıla- rından birine. bakan tarasaya gömdürmüş ve mezarına ölmeden evvel şu kitabeyi astırmıştı: “Babilde bana halef olacak hükümdarlardan biri paraya muh- taç olursa, bu mezarı açıp kendi- sine ne kadar para lâzımsa bula- bilir. Fakat, mezarımı başka şey için, bir de paraya , pek ziyade muhtaç olmadığı zaman açma - smn!., Asur hükümdarının mezarı İ- ranilerin istilâsıma kadar kapalı kalmıştı. (Dörâ) Babili zapteyle- diği zaman bu kadar çok paranm mezarda kalmasını muvafık gör - miyerek mezarı açtırmıştı. Fakat mezarın içinde hükümdarın mum» yalanmış cesedi ile şu kitabeden başka bir şey bulamamıştır: “Pâfaya doymaz haris bir in : san olmamış olsaydın, . ölülerin Kabrini açtırmazdın!,, » * * İraniler, Babili zapt ve işgal ettikleri zaman, şehre (Nabo Na- hit) ailesi hâkimdi. Dârâ, Babili işgal ettikten sonra, (Nabo Nahit) ile ailesini Karaman taraflarına sürmüştü. (2) Dârâ kendinden evvel gelen hü- Kümdarların Babil şehrine çok e hemmiyet verdiklerini görerek, bütün mesaisini şehrin imarma hasretmişti. © Geldaniye hükümdarı (Nabo Meşhur Babil Kulesi Polaser) in yaptırdığı muazzam tarayın temellerini yeniden inşa öttirmiş ve bu saraya birçok ilâ - veler yaptırmıştı. Sarayın kapısında (Nabo Po » laser) in oğlunun büyük mefmer kitabesi duruyordu. Dârâ bu kita- beyi indirtmişti: Kitabede şunlar yazılıydı: “Mabut Merduk bana saltana- tı ihsan kılar kılmaz şehri inşaya başladım. Gözümün bebeği gibi sevdiğim Babile insanları hayran edecek bir saray inşa ettirdim. Hükümeti burada tesis ettim, Bu saray Frattan Varoşa kadar düz bir arazi üzerine inşa edil- miştir. Sarayı Babam Nabo Pola- ser yaptırmış ve burada ikamet etmişti. Fakat bir feyezanı müte- akip temelleri kâmilen çökmüştü. Ben bu temelleri temizletip suyun seviyesine kadar indirdikten son- ra, ziftile tuğladan dağ kadar yüksek bir set yaptırdım ve büyük sedre direkleriyle, salonlar, tunçla. mücehhez kapılar inşa ettirdim.,, Sarayın bilhassa şehir tarafın- daki kısmı cidden fevkalâde zarif ve gösterişli idi. Yan köşesinde mazgallı ve tabyalı ayrıca müs- tahkem bir bina vardı. Dârâ bu binayı da ihya etmişti, Babil eski saltanat ve ihtişa- mı buluyordu. (Devamı var) (1) “Asyadan bir güneş doğuyor. birinci kısım — (Türklerin Orta Asya- dan Mezopotamya'ya inişleri) İskender Fahrettin (2) Tevrat ta (Babil) in zaptmi şü suretle hikâye ediyor: “*O zaman Babi- i VAKTI ın Tefrikası: 53 8 — VAKTT 20 EYLÜL 1934p Ölüme Susayan Gönül Yazan . Selâmi İzzet — Vay!.. Demek artık çalışmı- | onu dışarı sürükledi: ya başlıyacak?. — Buna eminim, Cavit parmaklarını şaklattı; — Alâ, dedi, eğer çalışmıya başlarsa kurtuldu demketir, Fakat birdenbire afalladı, kı - zardı. Şahende derhal sordu: — Kurtuldu ne demek?. Ne de- mek istiyorsun?., — Ben mi?.. — Evet.. — Ben böyle bir şey demedim. — Saçmalama Cavit, Eğer ça- lışmıya başlarsa kurtuldu demek- tir, dedim. Cavit bu sözü ağzından kâçır- dığına bin kere pişman oldu. Şa - hende, Celilih Mmazisini haber a- | lırsa felâketti, Kendini topladı, kaçamağı bulk du: — Celili müdafaa etmekte hak- ısın.. Hakkın var, müdafaa et. — Ne diye müdafaa 'edeyim?. — Bana karşı müdafaa et.. E - diyorsun da; — Anlamadım. — Ben anladım.. Bana kızdın.. — Ne diye canım?, — Kızma, darılma.. Madem ki Celilin iyi bir “ressam olduğuna kanisin, pek âlâ. — Anlamıyorum Cavit, — Artık bu meseleyi . kapıya - lım. Resim yaparsa fena yapar dedim, kızdın. .Susuyorum.. Bir daha söylemem. Şahendenin itirazına vakit bı « Paylan Cari mükemmel bir ressamdır. Fevka- | lâde güzel resim yapar. Ve derhal ilâve etti: — Hem bana ne! Suya sabuna dokunmak istemem. Bu sırada ihtiyar hizmetçi sö - ze karıştı: — Ama dokunacaksmız, gelis niz de ellerinizi yıkayınız, sabun getirdim. Ayni zamanda Cavide gözü i- le işaret etti. Cavit yürüdü, ihityar hizmetçi darın ismi Baltazar idi Baltazar pay- tahtı zaptedilemez zannediyor, sarayın- da zevceleri ve neğimeleriyle zevk ve sefa eyliyordu. Bir gün döstlarma bü- yük bir ziyafet vermiş ve bu” ziyafete bin kişiyi davet eylemişti. Baltazar iş- ret ede ede mestolmağa başlar başla mar, Kudüs maböğinden zapteylediği altı ve gümüş kâpları getirtmiş, ne- dimeletiyle berabör bu Kaplardan şarap işmişti. İşte tam bu sırada “ salonun düvârma meçhül bir elin bir takım ya- #ilar yazdığı görüldü. Baltözat bu parmaklarım hareket ettiğini - görünce korkusundan sararmış, dizleri titre meğe başlamıştı. Hükümdar derhal bir çığlık kopar- dr. * Kâhinleri, sihirbazları yanma ça- ğırarak; "İçinizden şu duvara yazılı 9- Jan şeyleri kim okur we izah ederse, kendisine mükâfatan bir erguvani elbi- se ile bir altın gerdanlık vereceğim. Rütbe olarak ta hükümet ricali arasım- da onu-üçüncü, olarak nasbedeçeğim.. dedi. Fakat maiyetlerden hiç biri * bu yazıları okitmağa muvaffak olamadı. Nihayet: Yahudiye peygamberlerinden Danyal gelmiş, - yazıları hallederek de. miş ki: “İşte duvarın, üzerindeki yazı» lar şundan ibarettir: Mane, Tesel, Fa- res, — Mane: (Ceaabıhak senin krali; Zını tetkik etmiş ve nilayet vermiş- irt, demektir. “Tesel: (Sen, teraziyle tartildm ve pek hafif geldin!) demek. tir. Fares de: (Krallığın taksim edil miş, Midyalılarla o İranilere “ verilmiş- tirl) manasmadır. O. gtce İraniler şe- hire kolayca girmişler ve Baltazarı te- Mi İranilere karşı müdafaa eden hüküm-!. lef eylemişlerdir.) — Beni nereye götürüyorsun?. — Elinizi sonra yıkarsınız. — Neden?. — Size vereceğim var, — Bana mı?. — Evet. — Ne vereceksin?, — Buyurun. Hizmetçi Celilin bıraktığı mek» tubu uzattı, Cavit zarfı evirip eçvirdi: — Mektup?. — Evet mektup. — Kim verdi?, — İstanbuldan gelen bey. — Celil mi?, — Evet.. — Allah allah.. Banane diye mektup yazıyor?. Muhakkak alay ediyordur. <— Hayır. — Ne biliyorsun?. — Çünkü bana tenbih etti. Ca vit bey mektubumu yalnız okusun, dedi. Cavit zarfı yırttı: — Garip şeyl.. Mektubu cıkardı. Tam okuya - cağı zaman hizmetçi kolun tut » tu. — Daha söyliyeceğim var. — Söyle.. — Küçük hanım duymıyacak... — Bunu da mı Celil tenbih et- ti?, — Evet. — Öyleyse sen küçük hanımın yanma git, onu lâfa tut. Cavit, mektubu bir an-evvel.o » kumak için sabırsızlanıyordu. Ors talık karardığı için pencereninya- muna gitti. Birkaç satır okumuştu ki doğ «' ruldu, gözleri yerinden uğradı, sa- rardı. Dudakları titredi, parmak - ları takallüş etti, — Hayır.. Bu imkânsız. Celil böyle bir şey düşünemez.. Celilin mektubu şuydu: “Azizim Cavit, “Bugüne kadar beni sözümden dönmez bir adam sanırdın.. Al - dandın. Bugün sözümden dönüyo- ram.. Çünkü bir ölünün sözünü “tutacağım diye, sustum, saf bir kıs zi aldatamam. (Devamı var) Ecnebi mektep- . .. 1 . lerin ücretleri MM Gaş tarafı 8 üncü sayıfada) İ Dil tedrisatını salah için: J 1 — Yabancı mütehassıslar getire miştir, 2 — Yabancı dil tedrinatına ilmi bir istikamet vermek için kurslar aç miştir. 3 — Yabancı dil tedrisatına ehem- imiyet verdiği için fransızca todrisatm- da bulunan Galatasaray Bsesini takvi. yeyi vazife bilmiştir. i 4 — Galatasaray gihi yabancı dil. Je tedrisatta bulunmak için Ankarada Gazi lisesini tesis etmiştir. Budisede | İngilizce tedrisatta bulunulacaktır. Bu maksatla iki Oo Amerikalı mütehassıs bugün Ankarada bulunmaktadır. Bun- | lardan biri fen sınıflarında, öbürü e debiyat zümresinde (ders okutacak » | tır. Mi“ Bu temayüller gösteriyor ki, hükü. metin maarif politikasmda ecnebi mek teplerinin, kollejlerin dil mektebi © » larak yapmak istedikleri rolleri karşı lamak vazifesini üstüne almıştır. Bi -* naenâleyh ecnebi mekteplerin ücret »« leri üzerinde devletin ısrarda bulun « masını istemek hatalı hir görüş tarzın. dan başka bir şey değildir. i Sadri Etem süülü *