4 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

4 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1, Veoliiecher Beobachter gazetesi- Türkiye mümessili Viktor Mau - yarafından yazılıp gazetenin 9, 11 14 Ağustos 1934 tarihli Müpich & da çıkan yazılardan 'dilimi- Şevrilmiştir. ) iyenin yeni. hükümet merkezi » ye ve bilhassa Cümhu- kral yıl dönümü münase - ELA yada da bir çok mehafil “ de Zn; Türkiyeye teveccüh hali ğ "memleketin kendi dahili ih- Be ve"z Taruretlerine göre devam et- *S'olan iktisadi ve siyast inkişafı aman zaman (takip etmişlerse de Sert bir mesele hakkında öte- beri bir anlamamarlık hüküm sür- *dir. Ve bu mesele şu suali orta- Atmıştır: Ankara niçin Yeni Tür - nin hükümet merkezi olmuştur? Nan cevabını vermekle ayni za- da Alman okuyucusuna Türkiye- © büyük ve mütebariz bir mikiyasta Ta şehrinde bir ifade gekli ala - ti tecessiim ettirilen © yeni ruhunu “atmaya çalışacağız. tay, amamen zahiri bir görüşe naza - Yeni Türkiyenin hükümet mer- — mukasım devletlerin tecaviizün- mMasun bulundurulmak için Ana - İline nakledilmiştir. Fakat ayni sanda bu tedbir ile daha başka şey- &, “de vükübulmuştur :' "Kemalist ida- İstanbulun kozmopolit mahitinin Vane ve itiyatlariyle alâkasını kes - vi, kapitülâsyonlar zibiniyetinden & Sahte bir medeniyet tezahüratı - Nere iğ ie Söyde bir şehir — Ankaranın hü - “© merkezi olarak ener d Sebep: Burasının, Osman! rinde İstanbulu memleketin içi i- şan az miktardaki demir yol e birisinin o münteha notasını ke, <Eniş olmasıdır. O vakitler An- &, ç Salin bir Türk vilyet merkezi i- ül k fakir, civar ve havalisinin son © Bayri iktisadi şerait ve vazi - a oluşundan levantin parazitlerini Yök çekecek ( hiç bir cazibesi Mh Mamafih, bu fakirane, fakat "Yeni “m olan şerait ve evsaf sayesinde *aiden kurma” işinin ihtilâfsız bir yi yapılması ve kontrolü emni - altına alınmıştı. Ankara, - Hammer Purstall'in (3) a tasvirine tamamen zit olarak - Pa mödeniyetine alışan O herkes dür fena, bir göl vaziyetinde idi, Gö - bi, alabildiği kadar geniş, ve krraç ve ak . insana elem ve istirap, gam Şi bi verici bir step halinde ve bazr yerlerde yalçın kayalıklar- Hane sonsuz ve çiplak tepe leri işinde uzanıp gider. Şehrin üs önünde evvelce malarya ba - Tekla, "vardı. Toz fırtmaları eserâi, su yolları ve çeşme- ip olarak gayri kapi Tatmal ba , gelmiş, membalar kurumuş ve ii Mretle memleket gayri mümbit ve Süne” hele düşmüştü. o Bu gayri Yerait altında ve gayet mah - Sakrtalaria hükümet ve idarenin, ve medeniyetin yeni bir mer - bu yazı ile | yeller ön başlı - | kz bu” nç Türk devle- Ne z ait bir takım Ne i'tavsih etmiye çalışaca - ei Yaratmak ümitsiz bir teşebbü - Şnek demekti, (o Fakat o vakit ü,, , m, elem ve ideali maddiyet Ker, galip » ve muzaffer kılarak çi bak “i küdretinin nüfuz ve zindesini tiz, İçin hör hareketinde kati bir im- ave “İP cla — Türke zengin mikyasta na- Bükü — siyasi bir kiyaset ve dur Ma Zöstermek ve fakat ayni za - — hiç bir siyasi (o harekette Ki den geri kalınmıyan — cebir ia Yöag istimal etmek suretiyle im- ea olmuş ve davayı ka- Yermtier — Ankara bügün daha iz Yekdiğeriyle âhenktar olmıyan Variz diyetler beldesidir. As - bulunuyordu. Ke- | Bir yabancının görüşüyle Türkiye a a a m Ankara niçin hükümet merkezi olmuştu? Kemalist idare; Istanbulun kozmopolit muhitinin an'ane ve itiyatlarile alâkasını kesmiştir falt caddenin yanında kum stepinin başladığı ve bu stepten de son derece modemi bir resmi daire binasının yük- seldiği ve bu muhteşem binanm bir kâç adım arkasında çamurdan yapıl - müş hakir bir kulübenin harap ve yı - kılnıya mahküm bir halde bulundu - ğu görülür. İnsan bu manzaralara © alışsa bile yine bir deve kârvaninm caddelerdeki seyrüsefer kalabalığı ( içinden nasl etaniyetle geçtiğini (ve : seyrüseferi tarizim eden cihazdan (kırmızı) işare- ti verilince durup, (yeşil) işareti ve - rilince yürüyüşüne devam ettiğini ve yüzlezce leyleğin Vekâlet binalarının tavanları özerinde nesillerini üretmek gayretine ne derecelerde ısrarla de - vam ettiklerini görünce hayret eder. Her yerde inşaat faaliyeti vardır. Çi - mento, taş, kum, kiteç (o ve tuğlanın hem öküz arabalariyle (hem de ayni zamanda Bussing kamyonları İle ta - | ri görülür. Ana caddelerde radyo hoparlörleri önünde okuyup yazması olmıyan A - nadolu köylüsü: “Sahibinin sesi” ni dinliyor ve Millet Meclisinde sırtın - daki caket atayt itina ile fırçalanmış bir mebusün yanında, Ararattaki ço- tan elbisesiyle yakalıksız ve başındaki saçı dibinden kesilmiş olarak oturur ye kâtiyen mümkündür ki, o kendi is- minden başka bir şey yazamaz, fakat o göksünde İstiklâl Madalyasını taşı- yor ve başında kurşunun sıyırıp g©$- tiği iki yara nişanesi görünüyor. Ati ve istikbale sit plânlar — Ye- nişehir, bir Alman mimarının plânma göre yeniden kurulacak. > Bu plânda iklim ve topografya İcap ve zaruret - leri, pazarı itibare alınmış, halkır iş ve yaşayış” arasındaki müna- sebetler bakkiyle takdir” edilmiştir. Eski ve Yeni Ankara âhenktar bir tarzda bağlanmıştır. Pahalr olan ve araba münâkalâtı için gayri müsait bulunan dairevi caddeler yerine müs- takim caddeler ve bunlarla amudi ir- tibat ve muvasalalar tercih olunmuş- tur. Mesken, © iş ve devairi resmiye semtleri, resmi devairin bulunduğu yerler yekdiğerinden geniş mesafeler- le ve — daha heniz vücüde getirile - “ cek — yeşil sahalarla ayrılmıştır. Da- ba sekiz sene evvel bataklık olar yer- lerde şimdi büyük spor sahaları, park- lar ve göller vücut bulacaktır. Bura - larda “su, Çıbik vadisinde yapılmakta ölan büyük behdden getirilecektir. İstikbalin münakale vasıtası omni- büs olacak ve belediyeye ait bir şir - ket tarafından işletilecektir. Ankara, daha evvelden beri Anadolunun yün ve tiftik mahsulünün o toplandığı bir yer idi ve bugün de yün, Ankara vi- lâyetinin en mühim ihracat malıdır. Ankara hükümet merkezi olunca bu- rada bir takım inşaat malzeme fabri - kalariyle mensucat fabrikaları ve mü- teaddit değirmenler yapılmıştır. Bun- lar, halkım daima artmakta olan ihti- yacı karşısında şüphesiz inkişaf ede - ceklerdir. Ankara müteaddit demir - yollarının iltisak noktası halini almış olduğundan burada sihhi bir muvasa- le tekniğine uyğun bir inkişaf husulü ve şehirin iktisadi ehemmiyet ve kıy- metinin artması için kat'i imkânlar el de edilmiştir. Ve bu, Ankaranın mev- cudiyetini devam ettirmek ve yüktelt- mek için şüphesiz en mühim bir me » seledir. Zira, hükümetin cani: faaliyet ve gayretlerine rağmen bugün Anka- ra daha hâlâ dünyanm en pahalı şe- hirlerinden biridir. Kiralar fevkalde yüksektir, gda maddeleri ve su fiati pahalıdır. Bu pa- halılik diğer taraftan da çok yüksek nakliye masraflarından ve âz sürüm - den ileti gelmektedir. Ankara, haddi zatında 900 metre irtifar ile bir Avru- palı için de müsait ve hattâ ; yarari: bir iklim 've her spor nev'ine elverişli, güzel ve hatti bazı yerlerde nadir gö- rünen mucizev? manzaralı bir muhite ve havaliye maliktir. Bununla beraber i hayat ve maliyet | masrafları vo Türk 7 — VAKİT 4 EĞLÖOLM 1934 söz - Bir Amerikalı muharrir kaç para kazanır? Her eseri için beşyüz bin dolar telif hakkı alan adam! Yazmayı sevmiyen fakat yazmıya başlayınca masasından kalkmıyan Araerikalı Levis'in ömrü nasıl geçer? Sinclair Lewis Amerika muharrir leri içinde Nobel edebiyat mükâfatı. nı küzanmakla memleketinin ende - gerli ve en büyük o muharriri olarak tanındı. İlk önce şunu söyliyelim ki, bu A- merikalı yazrcmm en sevmediği şey, yazı yazmaktır. Fakat yazıyı sevme banların vekili sırtındaki kaba kumaş- | diği halde mükemmel yazar. Onun bir | roman tekmilliyerek yeni bir romana | başlaması ve yeni bir mevzu ile uğ - | raşması için bir çok ayların geçmesi lâzımdır. Fakat bir kere de çalışmağa başladı mı yaman çalışır. Sar'a nöbe- tine uğramış gibi yazı yazar, eserini bitirinceye kadar ber gün sekiz saat masasının başından ayrılmaz. Lewis'in gündelik hali de tuhafça- dır. Daima kımıldanır, Bir sandalye » ye veya bir koltuğa oturup, ona Isın- madân, başka birini dener, konuşur - | h kep. bir mevzudan hir mevzua çatlar, bir siğarayı söndürmeden birini. kar, ve sigarasının küllerini, / sizera tabağından başka her yere silker. Karısı Dorothy Thomsan, onün en belli başlı eğlencesinin konuşmak ol- duğunu söyliyor. Bu kadın, onun i - kinci karısıdır. (Muharrir ilk karısın. dan boşanmıştı). Muharririn, dostları içinde ehemiyet verdiği şahıslar pek azdır. Bunlar, onun aklma estikçe zi- yaret edebileceği, bir meseleyi konuş- mak için uykularından uyandırabile - ceği kimselerdir. Muharririn en hoşlanmadığı şey, intizamdır. Onun için hiç bir kimseye haber vermeden gece yarısı on on beş arkadaşını toplayıp eve getirmesi, ve onları eğlendirmesi çok defalar teker- rür eder, Karısı İse tam onun zıddıdır. Çok muntazam, çok temiz bir kadındır. Lewis'in gözleri, yüzünün en ca. | zip ve en kuvvetli tarafıdır. Gözleri - nin içi vahşi bir periltt ile yanar. Bu | — yüzünü © kadar genç göş- terir ki, bir kimse onun bu sene elli. sine bastığını tahmin edemez. Kendi - sine çök dost kazandıran en büyük meziyet, samimi cazibiyeti ve dilinin tatlılığıdır. Hele onun © hayirbahlığı, vefakârlığı, eşsizdir. Amerika içinde, onun kadar, Amerikalı muharrirlere A şehirlerinin esas kaide, ve seviyesine indirilmedikçe halk hükümet merke. zine akın ve göç etmiyecektir. Maa. matih bu işlerin — Ahval © ve şerait tesbit edildikten ve şimdi gayretle de- vam etmekte olan inşaat ikmal ve bil. hassa devletin esas fikir ve düsturları ile iktisadiyatın meli ve pratik icâp ve zaturetleri arasında bir muvazene ve teadül husul bulduktan sonra — kendiliğinden vukua geleceği katiyen muhakkaktır. Zira, Ankara, Kemalist siyasetin tam bir timsali ve ifadesidir ve bu timsal kendine göre bir eser, İ kendine göre bir şekil, ve kendine gö. re bir vüs'at ve büyüklük yaratmak arzusunun sembolüdür. (1) Jos. v. Mammer Purgstall Şark edebiyatının tetkikçisi ve tercümecisi olup 1774 te doğmuş ve 1856 da öl - va — Matbuat U, M, — yardım eden bir kimse yoktur. Lewis'in en belli başlı şöhretlerin- den biri de budur. Amerikalı muharrir, toplantılar i- çinde bulundukça içer, eğlenir, hattâ onun kadar içip eğlenen bir kimse bu- Junmaz. Fakat kendisi bir de yazı ma- kinesinin başıma oturdu mu, eserini bitirmeden bir tek damla içki içmez. Bütün dünyayı gezip dolaşan mu - harririn en çok hoşlandığı şehir, Ve- nediktir. İlk karısından doğan oğlunun adı- nı Welles koymuştur. Sebebi bu adı taşıyan meşhur İngiliz o meslektaşını sevmesi değil, bu ismin ahenkli oldu- ğuna inanmasıdır. doğan oğlunun adı ise Mişeldir. Ken- disi bu oğlunu çok sevdiği için Ko - nn gittiği zaman onu da bir - likte götürmek üzerinde israr etmiş, © Danimarkaya vardığı © zaman orada verilen şahane ziyafette Danimarkalı- ların dili ile nutuk irat etmekle herke- | si hayrete düşürmüşlü. Lewis, yalnız bu bayreti uyandır- mak için bir gramofonun önünde sa- yısız santler geçirerek (o bu yeni dili öğrenmişti. Lewis de karısı da (o ecnebi diller öğrenmeğe pek meraklı oldukların - dan Alman hizmetçiler kullanırlar, ve onlarla Almanca konuşurlar. Lewis, şakacı, taklitçi bir adamdır. Günde sekiz on kere karısma telefon ederek Avrupada tanıştıkları büyük a- damların taklidini yapar ve onu gül dürür. Lewiş'in karısı mümtaz bir gar zeteci olduğu için bütün (bu büyük adamlarla konuşmuş, onlarla yaptığı mülâkatları neşretmiştir. o Lewis, bu Ayrupalı büyüklerin teklitlerini yapa- rak karısını güldürmekle kalmaz, ba- zan yemek arasında sofradan kalkar, kendine bıyık sakal takar ve Avrupa büyüklerinden birinin kılığına da gi rerek herkesi gülmekten katıltır. Lewis'in taklitçilikteki mahareti o- nun yazı yazmasına (yardım ediyor. Çünkü kendisi, bu sayede yazdığı e - serlerdeki karakterleri aynen yaşar, onların rollerini tamamiyle üzerine a- lar. Levwis'in ailesinden sonra en çok a- Tâkadar olduğu şey, çiftliğidir. Onun bu çiftliği nasıl aldığı da nakle değer bir kâdisedir. Bir gün muharrir ile karısı ötemo- İkinci karısmdan billerinde geziyorlardı. Yolun solun - | da çiftlik ile içindeki köşkü gördüler. Gerek köşk, gerek çiftlik satılık de - gildi. İkisi de biraz dinlenmek için buraya sığındılar. Çiftlik ve ev sahibi ikisini de yemeğe alıkoydu. Yemekten sonra kahveler içiliyorken satış mu - kaveleleri de imzzlandı. Ve o gün ev sahibi şehire indi, karı koca Novyork- tan üst baş getirtüler ve çiftlikte kal- dılar. Burası oldukça eski, fakat çok va- si bir yerdir. Lewis'in odası daçok ge- niştir ve güzel bir manzaraya hâkim- dir. Odanın dört duvarı tavana kadar yükselen kitaplarla doludur. Muharririn en hoşlanmadığı şey, vakitli vakitsiz şu ve bu tarafından zi- yaret edilmektedir. Onun için misa « firlerine bir misafirhane tahsis etmiş, ; ve onları orada serbest bırakmayı dü- şünmüş ve böylece hareket etmiştir. Lewis'in en çok hoşlandığı #por yürümektir, Bugün Lewis'in eserlerinden her biri 500.000 dolar telif hakkı getiri - yor. Onun için muharrir, bir zaman- lar hayatını bin bir güçlükle & idame ettiği vakitleri zehir hand ile hatır- , lar Filhakika, Lewis bir zamanlar ga- zetecilikle meşiğul oldu. Gazetecilik 6- nun istidadma uyğun gelmediği için bu işte muvaffak olamamış ve onu bi- rakmağa mecbur olmuştur. Lewis, bunun üzerine yiyeceğini bir kâğıda sararak Novyorktan Kali'- forniyaya gitti ve orada, sıkıntı için- de, yazı yazmağa başladı. Fakat bir senelik çalışma neticesinde bir nükte- ciği beş dolara satabildi. Onun yazdığı ilk roman, hiç bir iz bırakmamıştı. Otuz beş yaşıma girdi - ği halde ne olacağı belli olmıyan bu adam, borca batmıştı. Fakat yılmadı ve “Ana cadde” manasında olan Main Street adir romanmı yazdı. Bu eserle edebiyat ta; Lewis bir daha sıkıntı yüzü görme - dikten başka refah içinde yüzdü. O halde Sinclair Lewis, Nobel mü- kâfatı olarak aldığı 10.000 zg Ni» rasını ne diye aldı? Bu sualin cevabını muharririn ken- disi şöyle anlatıyor: “ Bu parayı, Amerikalı bir muhar- ririn yazı yazmağa devam © etmesini temin için ailesine verdim.” ö.R. Nümayiş mi? Harpten sonra yapılan manevraların en büyüğü Berlinde çıkan “Berliner Bör. senzeitung,, gazetesi son İtalyan askeri manevralarından bahseden bir başmakalesinde bu manevra » ların büyük harpten © sonra orta Avrupada yapılmış olan manevra- ların en büyüğü olduğunu yazdık- tan sonra diyor ki: “Bu manevralar misline barbi umumiden evel dahi pek az rast » lanmış olan kıta talimleri şeklinde olmuştur. Zaten her tarafta dik- kat nazarını üzerine çekmesi de bundan ileri gelmiştir. Fakat bu dikkati mucip olan her şeyden €- vel manevraların yapıldığı arazi- dir. Zira bu havali ayni zamanda hem İtalya — Yugoslavya hemi de İtalya — Fransa hadutlarındaki toprak vaziyetinin aynidir.,, Alman gazetesi bu manevrala» rın Fransa ve Yugoslavyaya karşı bir nümayiş olduklarını iddia et- mektedir - ——— Antalyada Antalya eşrafından Ömer efen- dinin oğlu Ahmet Bey, birkaç ar» kadaşiyle Bordurda kendi malla- rı olan Yuva çiftliğinde otururken meçhul şahıslar tarafından ve meç hul istikametlerden atılan kurşun- larla öldürülmüştür. Zabıta cina- yetin failleri hakkında şiddetli ta- kibat yapmaktadır. Ahmet Beyin babası Ömer efendi de 20 sene e- vel ayni şekilde ve tahtacılar tara- fından öldürülmüştü

Bu sayıdan diğer sayfalar: