— $ — VAKIT 16 AĞUSTOS 934, Sovyet Rusya seyaha- tinden çıkan neticeler | yenilmemek için neler yapmalıyız? Sovyet Rusyaya giden sporcu - | görmüş bulunur, sonra seçme bir larımız, güreş müstesna, şimdiye | takım olmak, Türkiyenin en ma- kadar yaptıkları maçlarda hiç te | hir oyuncuramdan mürekkep bir | iyi olmıyan neticeler aldılar. Fut- i takım olmak vaziyetini ve iddia - bolcularımız arka arkaya üç de- fa yenildi, Yüzmelerde futbol kadar bile bariz bir varlık göste- remedik, Yukarıda güreş müstesna dedik. Bunu yazarken bir hayli tereddüt geçirdiğimizi de Çünkü güreşçilerimizin de bu yıl aldıkları neticeler, geçen yıl al - dıklarından iyi değildir. Meselâ Motskovadaki güreşme neticeleri - saklamayalım. | ni hesaplarsak, bunun ancak mü- | savat ifade ettiğini görürüz. Bu niçin böyle oluyor ve niçin harice yaptığımız seyahatlerin 40- nunda içimizden müteessir oluyor ve üzülüyoruz? Vakıa Sovyet komşularımızda spora bizdekinden fazla ehemmi - yet veriliyor. Karşılaştığımız ta- kımlar, koca bir spor ordusunun seçmeleridir. Bunu unutmuyor ve bunların » ne demek olduğunu bi- fiyoruz. Fskat derhal işaret ede- lim ki bunlar hiç bir zaman seri halinde mağlubiyetlere tek s:bep teşkil edecek mahiyette değil- dirler, Güreşçilerimizin kazandrkları galebeler meydanda.. onlar da ko- en bir spör ordusnn seçmeleriyle karşılaşıyorlar. Fakat, hemen ek- seriyetle kazanıyorlar. Aldıkları en fena neticeler bile ftboldaki en iyi neticelerin üstünde çıkıyor. Şu halde demek ki başka se- bepler aramak zaruretindeyiz. Bizce bu sebepler için Ouzun boylu hesaplar, araştırmalar yap - mak lâzrm değildir. Her şeye “basit, ten başlamalıyız. Hariç - le temas etmek istiyor muyuz? İs. tyorsak her şeyden evvel hariçle temas edecek bir takım hazırla - mak zaruretindeyiz.Bu bir “milli,, takım,, bir “seçme takım,, işidir ki bu, hele birkaç senedir bize büsbü- | tün yabancı bir mevzu haline gelmiş bulunuyor, Vakıa bu yol da rastlanacak müşkülâtı bilmiyor değiliz. Bir milli takım, bir seçme takım nasıl hazırlanır, bu her gün münakaşasını yaptığımız bir iş - tir. Bununla beraber hemen bü- tün milletlerin böylece hazırlan - mış takımları vardır ve biz yep yeni bir şey yapacak değiliz. Bütün bunlara rağmen, eğer böyle bir takım hazırlayamıyor - sak bu takdirde hariçte bizi temsil hakkını doğrudan doğruya tek bir klüp takımına vermeliyiz. Mese - lâ bu yıl içinde bu işi İstanbul, İzmir veya Ankara şampiyonla - nndan birisi pek âlâ yapabilirdi. Böyle bir takım, evvelâ belki an- cak müsabaka gününde yan yana getirilmiş oyunculardan terkip e- | sını daha az taşırdı. ... mak değildir. Fakat muhakkak Görülüyor ki ne kadar seçme 'u- zuvlar da olsa, ancak böyle tem- sili müsabaka günlerinde yan ya- na getirilmiş oyunculardan mü - rekkep takımlar pek az muvaffak oluyorlar. Birbirlerine alışık de - ğillerdir. Takım oyunu yapamı - yorlar ve bütün müsabaka heves- lerini beyhude yere harcamış olu- yorlar. Şu halde yukarıda da işaret et- tiğimiz yola girmekten başka ça- re yoktur: A — Seçme takım hazırlamak, B:— Bu mümkün olamazsa, temsil hakkını o yılın en muvaf - fak olmuş takımına vermek. Bu kayıtlara şunu da ehem- miytle katalım: C — Hariçte yapacağımız mü- sabaka tarihlerini tesbit etmek. Şunu işaret — edelim ki hariç- te yaacağımız müsabaka tarihleri- lanmak, sonra o tarihlerde başka angajmanlara girmemek nokta - sından.. Meselâ, Sovyet sporcu arkadaş- larımızla her yıl bir temas yap- mak bizi çok sevindirecek bir spor hadisesidir. Fakat bu temas- ları, ağustos ayı yerine lig maç- larram biteceği aya, yani haziran başma veya ortasma almak çok faydalı olur. Hiç değilse futbol - cularımız ve (klüp takımlarımız tam formlarında, ve yaz tatilleri- ne başlamamış bulunurlar. , . * Güreş kımına gelince; bu şu- bemizden gene çok memnunuz. Fakat bu yıl yaptığımız müsaba - kalar, geçen yıllardakinden daha iyi olmadığını da göz önünde tut- mak lâzımdır. Bu “daha iyi olma- mak,, belki takım kadrosundan ek- sik gençlerin yerine getirilen gü - reşçilerimizin henüz gidenlerin yerini dolduracak dereceye gel - mediklerini gösteriyor. Fakat me- selenin en can alacak noktası bu değildir. Asıl ayni ayarda güreş- çilerin pek güçlükle yetiştiği nok- tasında ehemmiyetle durmak ve hiç değilse bir kaç takım güreşçi yetiştirmeğe itina etmektir. Kıy- metli güreş federasyonu reisi Ah- met Beyin de bütün mesaisini bu noktaya doğru yürütmek istediği- ni görüyoruz ki, bu bizi çok se- vindiriyor, A. Sırrı dilen bir takımdan daha fazla iş| Sporda gaye, muhakkak kazan» | kazanmamak ta olmasa gerektir. | ni evvelce tesbit etmenin büyük | faydaları vardır: Evvelâ, hazır - | | | Şehrimize gelen profesyonel güreş Taksim stadyomunun önünde | bir yığın meraklı... Çocuklar, kadınlar, seyyar satı- | cılar kalabalığın ekseriyetini teş - | kil ediyor... Sağlı sollu konuşu - İ luyor: — Ne var? — Ne olmuş?. — Pehlivanlar mı güreşecek?. — Allah, Allab.. Yahu böyle habersiz pehlivan güreşir mi? Ha- İni bunun davulu, zurnası?. — Oğlum, evlâdim... VAKIT gazetesini okumadınsa, pehlivan- ların güreşeceğini o duymadınsa yuf sana be!,.. Bir de güreş me- raklısr geçinirsin !. — Geçinirim zahir... E, kim- miş bu güreşçiler bakalım?, — Bunlar bir haylı azılı kuv- vetler imiş... Şimdi de içerde gü- reşeceklermiş.. İstanbul spor mıntakası kongresi T.İ.C E İstanbul mıntakası re « isliğinden: Mıntakamızın 1934 senesi kongre- si 31 » Ağustos - 1934 Cuma günü tam saat 10 da İstanbul Cağnloğlun- | da Halkevi salonunda toplanacaktır. Mıntakamızda mükayyet ve umumi merkezimizce müseccel müttefik klüp- lerimiz üçer murahhas ile bu içtimaa iştirak etmek hakkını haizdir. Bu mu- rahaslar tahriri salâbiyetnameleri ha- mil olmadıkça müzakerala iştirak ve vey ita edemezler. Ruznamei müzakerat: 1 — Kongre divanı riyaseti intiha- bı, 2 — Mımtakanın idari, fenni, mali, raporlarının okunması; 3 — Hesap müfettişlerinin rapo - runun okunması, 4 — Mıntaka mesaisi hakkında müzakerat; 5 — Yeni heyetlerin ve hesap mü- fettişlerinin intihabı. Brafasyekei güreşçilerle bir arada Pehlivanlardan birkaçı ringe atladı, eller enselerde şapırdadı! . Hariçte yaptığımız müsabakalarda “Evvelâ en şişmanı, sonra en uzun boylusile boy ölçüştü! ötekilerle de ölçüşecektim amma..,, e Mİ şampiyonları dün Taksim stadında gösteriş hareketleri yaptılar. Bu Feyağifi ada alınmıştır. m Stadyomun önü gittikçe kalabalıklaşıyor. Demir parmak- lıklar henüz açılmamış.. Arada bir iri yarı kasketli adamlar hal- kı yararak demir kapıya ilerliyor ve içeri giriyor.. Belli ki bunlar pehlivan... Aradan yere bakarak pehlivanların bacakları arasından içeri sıvışmak istiyen küçkler gö- rülüyor... Küçüklerden biri, kendisinin on misli olan pehlivanlardan bi - rinin bacakları arasından böyle bir tecrübeye girişti. Girişmesile beraber de: — Aman!.... Feryadını baslirması bir oldu. Bacağı ezilmişti. Devâsa pehlivan ayağının altından gelen sese doğ- ru eğildi ve İngilizce: Oh... Escuse me yi savurdu. Pehlivan çoktan içeri dalmıştı, Adapazarı idman yurdu- Istanbul spor maçı Adapazarı, 13 — Cuma günü Adapazarı idman yurdu ile İstan- ! bulspor birinci takımları arasında bir maç yapıldı. Çok heyecanlı olan bu oyun (idman yurdunun !1 — 2 galibiyeti ile bitti. İstanbulspor, birinci devrede İ hakim bir oyun oynuyordu. Oyu- İ nun 25 inci dakikasında bir sayı kazandı. Fakat bu hakimiyet ya- vaş yavaş Adapazarlılara geçti ve sol içleri vasıtasiyle beraberlik sayısını temin ettiler. İkinci devrede İstanbulspor ne- fessizlik yüzünden oyunu idman yurdunun hakimiyetine terketti. İdman yurdu bu devrede çok mu- vaffakiyetli bir oyun çıkararak sol içleri ile galibiyet sayısını ka- zandı. Oyun bu netice ile ve id- man yurdunun 1 — 2 galibiyetile | bitti. İ meyi ring üzerindeki boy mesi zannetmeyiniz.. Sa Stadyomun kapısının di konmuş olan siyah tabtedâ on yirmi milletin bayraklarının simleri yapılmış; bir kısım larda siyah tahtanm önül mutalâa yürütüyor... Derkefi fendim, pehlivanların içeriye ! züldükleri parmaklıklı kapı v denbire açıldı. Eh, itişme mayı bu sırada görmeliydiniz. i pinın önünde biriken halk bif luk su gibi içeriye aktı, genif | hanın etrafına dağıldı. Stad mun etrafındaki (o parmakl! halkla çevrelenmişti. Her 2 sporcuların karşı karşıya gi mutat merasim yaptıkları, alıp verdikleri yere 'büyükç* ring yapılmış, üstüne de minderi konulmuştu. Ringin fında da göğüsleri, allı, morlu, mavili, - boyundan kurdelâlarla sslü boy boy vanlar dolaşıyordu. Stadyomun bir günlük bed cı seyircileri, kuruldukları # lık balkondan, bir liralık € lerden bu iri yarı adamlara ! a MAŞ AŞ yl yor, boy, en şişmanlık ve 2! lerine göre mütalâa yürül Tahta perdeyi açtım. çıktım. Hepsi ayrı millete süp pehlivanlar ileri geri yor, göğüslerini gererek nefe* liyor, zıplayorlardı. e Bir kısa boylulardan birinin yaklaştım. Şöyle bir boy yim, dedim. Sakın bu bo” det? ölçüşmek... Göbeği dışarı haylı ferda! lan bu pehlivan, kolumdan p Yekta Raf" (Devamı 10164 sayıfanm 4 DES