VAKIT'ın Tefrikası: 3 Ölüme Susayan Gönül Mamma Yazan : Selâmi İzzet e taksi ğ ÇİN yeti kavrıyarak: e 40 Hayır, hayır, değilim... de - a Pervaz devam etti; Nesrin, bu söz üzerine sarardı. Müteneffir bir isyanla doğruldu: ve Ne demek istiyorsnnuz? €yyaz, gayet soğuk kanlıydı. rinin elinden tuttu, bir kanepe Ye oturttu, kendi de yanına o'urdu. adi da yanına oturdu. Arkasi “ dayandı. Ayak ayak üstüne at- — Çocuğum, dedi, açık konuşa vaziyet, sözü uzatmaya müte- wnil değil, Çocuğunuzu seve- Seğimi söyledim, şaştınız.. Banda “aşacak ns var? Gayet tabii deği Bi? İnsan çocuğunu sevmez mi?.. Şocuk, benim çocuğum olacak. Neirin, bir türlü kavr.yamıyor- Kaşlarını çatmış, gözlerini aç- Miş dinliyordu. Syyaz ilâve etti: >> Kanun nazarında da, o çe- “uk benimdir. “Koca, babadır,, Mesrin, nasıl bir adama sireni $a etiğini anladı. Meyus bir piş- mantıkla baykırdı : — Siz... Siz ha! , > Evet ben... Her şeye rağmen "izinle evlenmek istiyorum. Bu sözle, Ebülcenap Feyyaz, yü! ?ünden maskesini atmış, Cibilli- Yetini, — tiynetsizliğini meydana Muştu. r Fakat Nesrinin cesareti arttı. ikeyi sezince, metanetini top- lağı, Kat'i bir sesle: >— Buna imkân yok! dedi. Feyyaz hafifçe omuz silkti, ho- Murdandı: — Siz ne söylediğinizi kavra « küçük hanım., İmkân ie derken biraz düşünsenize... a lanızın $ ffetmesini, bekler * rağmen o adamla evlenmeme » evlenemiyeceğinize de delil « *- Şu halde ne ümit ediyorsu «| 2832.. Sizin için bütün ümüt ka - kapanmıştır. in başını salladı: > Bir ümidim var? Ty olduğunu sorabilir imi - “ Ölüm! yaz güldü: neşir. ölümden ümit bekle- d 2. Haydi diyelim, ki ken- kiyacaksınız, O fakat taşıdığınız masumun ne hakla kıyarsmız? Siz ?. in agri sarardı, bayılacak gibi ya inat ederseniz, bir ci- ri BATSUNUZ... bu rezaleti haber aldığı . mer, ölür.. o Bune Gözleri kanlandı: Dudakları in celip yayvanlaştı. Avurtları çök tü, Gözleri korkunç kozkunç pars) ladı. i Nesrinin bileğini tuttu, sıktı: ,— Evet, dedi, ben sefil ve alçak bir mahlukum ve seni istiyorum. seni, sevmek için değil, seni kah- retmek için istiyorum. . Benim ço-| cukluğumdandebi en büyük zev - kim, insanlara, elime düşen insan- lara oza vermek, cofa çektirmek - tir. Geçtiğim yere ölüm, elem dolmalıdır. Evler, ohanümanlar söndürmek, fenalık yapmak, inil- ti ve fiğan dinlemek... İşte gön lüm böyle şeylerle eğlenir... Ve benim bu zevkime ortak olacak - sın... Karım olacaksan Nesrin şiddetle ve nefretle ko- lunu çekti, bileğini kurtardı, u- zaklaştı. Sığınacak bir yer arıyor muş gibi etrafına baktı. Feyyaz devam etti: — İşte anladık. Eğer bana var- mak istemezsen, sini rezil ederim. Bir kelime ile, hayatmı allak bul- lak ederim. Böyle bir rezalete, ananın da dayanacağına şüphem var... Nesrin elleriyle yüzünü kapadı. Gözlerinin önüne, anasmın ölü - mü gelmişti: — Anne... Anneciğim... ye inledi. — İki şıktan biri küçük hanım. Ya bana varmağa razi olursun, yahut rezil olursun. İntihap et.. — Sefil, alçak mahlük! j Nesrin, tekrar ediyordu: Birden sustu. Kendini topladı. tavur takındı. : Kapı açılmış, Rıdvan Beyle Dil firip Hanım girmişlerdi. Dilfirip Hanım, merak ve endi- $e ile kızına bakarken, Rıdvan B. sordu: Di- — Neye karar verdin?. Nesrin bir adım attı. Azimli bir sesle, babasının gözlerine baka - rak; — Nasıl istiyorsanız öyle olsu dedi. N ikm Kafadarlar Yarım saat sonra, Feyyaz, oto- mobilinin köşesine büzülmüş, al- nıpı karıştırmış düşünüyordu... Neirinin birdenbire razi oluşu pek hoşuna gitmemişti... Yalan söylemiş te olabilirdi, Ona bir o- yun oynıyabilirdi. Şoförüne seslendi. Otomobili, durdurttu.. İndi. — Sen garaja git, dedi. Kendisi, yavaş yavaş Rıdvan Beyin konağına doğru ilerlemeğe başladı.. Aklında vazih bir şey yoktu.. Her halde konak civarın»! dan derhal ayrılmamasının hayır- ki olacağını tahmin ediyordu. Bu tahmininde (o yanılmadığını pek çabuk anladı. (Devarm var) Sultanahmette San'at Mektebi Sergisini Görünüz. 3 Ağustos Cuma Günü 17 ye kadar açıktır. (40821 eğ, Balki , dilecektir, LIMIZL Su Ezop demiş ki: Acunda en iyi ve en Kötü şey'dildir. Ezop yan- lişdemiş: > Sudur. İlk çağ İnsanları, suyun değeri- ni bizden iyi oranlamışlar. Hele bir Misira bakalım. Orahlar; su işine düzen vermişler. Ot bitmez kupkürü tarlaları sulamıslar; ekip) biçmisler. Yağmuru umurlamaz olmuslar. Kuraklık nedir bilme - mişler. Gelgelelim şimdicek bizim köy- lerde — Mısırda su işleri ekeleş-| mişken — hörkeşin gözü gök yü- zünde yağmur bekler, Yağmur ol- madı mı, ne çitembik kalryor, ne tarla. Bunasalık başlıyor. Ne yalan "leyim, bunları “Tan,, gazetesinde okurken anıma bizim köylerin ura ile yağmur dileğine çıkmaları geldi. . Neysem, yeryü - zünde, susuzluktan . sızlanan biz değilmişiz. Çekintisiz söyleyim, ilkçağ in - sanlarr bizden “üstünmüşler. “Su - suz yerlerden kaçmişlar, vardık - lari yerlerde de aylak kurup susuz Kalmanianın “yolunu . bulmuşlar. Bugünse, koca kermenlerde akar- larnmız kuruyor. ç Sek Bu yazıda geçen öztürkçe de - yimlerin Osmanlıca karşılıkları. Acun — Dünya Oranlamak — Takdir etmek Ekeleşmek — Kamallenmek Çitemlik — Bostan Bunasalık — Buhran İ miş olmakla beraber çok eskiydi. İRAN Tacı Keyani Se ISTANBULA GELEN Hükümdarları Yazan : Niyazi Ahmet “ği niçin Şahın başına olmamıştı? M. Nos'un kostümlü baloda molla kıyafetile çıkardığı resim başına iş açıyordu Mİ ven Mehmet Ali Şaha giydirilecek! olan taç, bütün Kaçar sülâlesin “| den gelen hükümdarlara giydiril- “Tacı Keylâni,, denilen bu taç çok! garip bir taçtı. Uzun senelerden, beri o muhtelif kıymetli taşların ilâvesiyle değişe değişe hakikaten! ağırlaşmıştı. Bundan başka bu tacın Şaha giydirilmesi de bir me- sele idi. Bundan başka bu taç mütehar- rikti, Büyüyüp küçülürdü. Gi - yilecek başa göre şekil verilirdi. Sadrazam, Mehmet Ali Şaha giy- dirirken evvelâ fazla açmış, son - ra bazı kısımlarını kısarak igrilt - mişti, Fakat ne de olsa taç, Meh- met Ali Şahın başında durmamış.| halkın teşe'ümüne yol açmıştı. Bu| hadise münasebetiyle İranın tanın mış şairlerinden biri şu beyti söy- lemişti: Neşut ber söreş rast tacey Keyani Ki Kejji serey şeh nüğgüns âr dared Şair; Şahın eğri başına Keya- ni tacı da eğri geldi, telmihi ile An — Akıl Ura — Batıl itikat © Ma a Akar — Çeşme Bir düzeltme Dr. Hilmi Beyin dünkü sayı - mızda çıkan yazısında erkeklik sözü Ertlik olacaktır. Ertlik sö- zünün bugünkü dilde karşılığı “kudretli, dir, Kâğıt fabrikası Mehmet Ali Şahın menfi ve mu- zir bir adam olduğunu anlatmak istemiş ve devrin zihniyetine ter» NA a Mehmet Ali şah, o meşrutiyete sadık kalacağına yemin etmişti. Fakat bu yemin halkı tatmin et miyordu. Mecliste ( Saidüddevle beş parasız İrana gelerek milyo- ner olan M. Nos'un hâlâ gümrük nezaretinde bulunmasını tenkit e* ti, Vükelâ: — Konturat var. Memleketten İzmitte inşa edilecek olan kâğıt) çıkaramayız. Diyor, meb'uslar: fabrikasına ait hazırlıklar ikmal edilmiştir. Temel atma merasi -| diye ısrar ediyordu. minin 5 ağustosta icrası kararlaş- Bu arada Mösyö Nosun moliz turılmiştar. Temel taşını, nacaktır, ———— Trakya pancarcıları birtayyare aldılar Trakya şeker pancarı müstah - silleri, Alpullu şeker fabrikasına sattıkları pancarlardan ayırdıkla- rı iade ile ordumuza bir tayyare hediye etmeğe muvaffak olmuş lardir. Alpullu şeker fabrikası bü tayyarenin alınması için ehem- iyi; ketipi atis, miyetli surette yardım etmiştir. Tâyyarenin ad könma merasimi 30 ağustos zafer bayramı günü yapılacaktır. 2... gl : Kırklareli bisikletçileri Kırklareli, (Hususi) — Kırk « lareli halk spor klübü bisikletçile- ri: Babaeski, Uzunköprü, Malka- ra, Gelibolu, Maydos ve Ça nakkaleye kadar uzanan bir seya- hat tertip etmiş ve buradan hare- ket etmişlerdir. Seyahat bir haf- ta sürecek ve ayni yolla avdet 6- Başvekil İsmet| ti. Bu resim, birkaç sene evve! Paşa atacak, merasimde İktısat| verilmiş kostümlü bir baloda çı - Vekili Celâl Bey de hazır bulu - | karılmıştı. Bu resmi elde edenle — Tazminat vererek çıkarılsın* kıyafetiyle bir resmi elde edilmiş» M. Nosa müracaat ederek külli- yetli miktarda para istediler: — Aksi takdirde. M, Nos bizim dinimizi tahkir ediyor. Sarık ile fotoğraf çıkartıyor. o diyeceği: diye onu tehdit ettiler. M. Nos bı vaziyet karşısında oldukça boca: ladı. Fakat istenen pârayı verir se şahtajın arkası kesilmiyeceğini düşündü ve: — Kimseye on paru veremi” Bunun üzerine bir gün arab ile çarşıdan geçen Nosun önü ke sildi, tahkir edildi, Bu hal o ka * dar ilerledi ki, meb'uslar M. N“ değiştirilmediği takdirde müza * kerata devam etmiyeceklerin Mehmet Ali şaha bildirdiler. Di- ğer taraftan M. Nosa tehdit mek tupları yağıyordu. Neticede M Nos azledildi. Fakat halk, şahın aleyhindey di. Meclisin bir ecnebiyi azleftir. mek icin ısrarlarına üzün müd. det aldirmıyan şahm © memleket mafi kararları bu kadar göç ve rirse bu memleket uzun müddet daha bu şekilde kalacak deniyor” dir. Bütün - bunları duymakta olan şahın kardeşi Salarüddevle başına topladığı bir takım aşirel- lerle saltanat iddiasına kalkışlı. M “yetlere wi graflar çekti. Birkaç top elde et- ti bir miktar süvari asker toplas dı. Vaziyet Salarüdderlenin le- hinde olması lâzımdı. Fakat şeh- zade cahildi. Şuuru muhteldi. By- nu bilenler ona biat edemezlerdi. Onun için meclisi omeb'usanda dahil olduğu halde asker sevke » dilmeye karar alındı. Kermanşah aşiret reisi Davut han askerleriyle bir miktar kazak neferi ve birkaç top serkedilerek | küçük bir'müsadı telin Salarüddevle mağlüp edildi. Ken- disi Kermanşahta İngiliz konso » loshanesine teslim oldu. İranm her tarafında hürriyet - perverlerle müstebitler arasında ihtilâf artıyordu. 1323 mayısında Tebrizde hürriyetçilerin encüme * ni dağıldı ve birkaç kişi öldürül - dü, Bu vak'a bütün hürriyetçileri ayaklandırdı. Şahın doğum günü pederi Yaktişıyörülz'Tukranda bulunan hürriyetçiler halka bu şenliklere iştirak © etmemelerini ilân ettiler. Ahali itaat (etti hal, Mehmet Ali şahr korkutmuş- tu. Tebrizdeki * hadise ile alâ- kası olmadığını İlân etti. Sebep olanları tedip edeceğini bildirdi. 5 Ve önayak olanlardan Rahim ha- nın Tahrandaki oğlunu sâraya hapsettirdi. Boynuna zincir tak » © tırdı. Fakat şahın o hükümeti ile meb'usların arası açılmıştı. Mec liste şiddetli o münakaşalar olu » yor, vükelâdan asayişin muhafa - zası şiddetle isteniyordu, Vükelâ bütün bunları dinlemekten başka bir şey yapamıyor, hiçbir şeye müessir olamıyordu. Bunun üze » » rine meb'uslar milli asker ihdast- nı düşündüler. Tüfekler, cephane- ler tedarik ettiler. Birkaç yüz genç toplandı ve tâlimler yaptirılmıya başlandı. Fakat bu talimler de çok sürmedi. Gençler talimden bıktılar, Tatsız buldular ve vaz- geçtiler. İranda ticaret tamamiyle sön- müş gibiydi. Yerli, ecnebi herkes şikâyet ediyordu. Bu esnada, Mu- taffereddin şah zamaninda azlin- den sonra Avrupaya gitmiş olan Eminüssultanın şahın daveti üze- rine İrana gelmekte oduğu habe-. ri geldi. Bu haber bütün hürriyet: çileri coşturdu. Derhal protesto ettiler. Hatta silâhlanarak geçe - ceği yerde onu öldürmeğe karar verdiler, Bu haberler dalgalanır- ken Bakü hududunda Eminüstul- ğ tanm yakalandığı sayi oldu. Yas kalanan zat: güdü e Eğ Bon Emindesultan dalım. e << ye yetme ve). sele) PE m Şe