9 Temmuz 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

9 Temmuz 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—5— VAKIT 9 TEMMUZ 1934 Meraklı bir sergüzşet romanı Edgar Pip'in son maceraları Yazn : Arnold Galopen Allahın belâsını tekrar bulduk. Artık yanımızda tutmamalıyız, dedim ei Konçitayı cesaretlendirmek i- cap ediyordu: : — Bana bak, dedim, cesur olma- lısın ve gerdanlığın burada bulun- duğundan haberin yokmuş gibi gö“ rünmelisin. — Kim inanır buna ,dedi, deliği güzelce aradın mı? İçeriye doğru kaymış olmasın? Bunun üzerine elini daha içeri- ye sokmak suretiyle deliği tekrar araştırmağa başladı. Ansızın par- maklarımın bir şeye değdiğini his- settim. — Oh Konçita, dedim, işte ger- danlık burada!... Yanıma yaklaştı ve gerdanlığı kendisine uzattım. — Mademki bu Allahm belâsı- nı tekrar bulduk, dedim, artık bir dakika bile yanımızda tutmamalı- yız. Koridoru dinledim, Sabah ü- gü olduğundan ses seda kesilmişti. Yavaşça kapıyı, etrafı gözledinm, Ve merdivenlere doğru giderek gerdanlığı birinci basamağın altı- na yer!e-tirdim ve geriye döndüm. — Oldu, bu iş te oldu, dedim. — "seni kimse görmedi ya? — Hayır. — Tamamile emin misin? Tam bu anda koridorda ayak| ederim, m sesleri işittim, Kalbim âdeta bo- ğazıma geliyordu... Bundan sonra, bir kapı gıcırtısı oldu ve ayak se3- leri kesildi. — Barda gecikmiş biri olacak, dedim. Beni görmüş olması kabil değildi, çünkü koridordaki ışık çok hafif idi. Boş yere telâş ediyoruz... Üzülme, Konçita bir çocuk gibi bana sa- , rılmış, daha iyi dinliyebilmek için nefes almadan vazgeçmişti.. Bin türlü heyecan içinde saba- hı bulduk. Sabahın yedisinde güverteye çıktım hava çok serin idi. Yanım- dan geçen kaptanı selâmladım, fa- kat görmemezlikten geldi. Bu da bana yeni korkular vermekten hali kalmadı. Heyecanı zail olmuş eski neşe- si avde etmişti. Hattâ biraz fazla şen idi. Acaba tekrar başkalarile kur etmeğe kalkışacak mı? diye kalbime endişeler çöktü. Baralım aramızda hâsıl olan bu yeni münasebatın neticesi ne olacak? Karaya çıkınca benden korkması için bir sebep kalmıyaca ğından belki beni atlatır ve yeni maceralar peşine düşer. Bu ihtimal kalbimi kemiriyor - du. Könçitaya divane cesine abayı asmış bulunuyorum. Kolon'a yaklaşıyorduk. Gerdan lığı kimse bulmamıştı. Şişman Ma dam Gonzeles ağlaşmalarma de «| vam ediyor. İ — Dört yüz bin franklık o ger-| danlığım gitti... deyordu. Bir akşam kamarada yalnız ba- sımıza bulunurken Konçita ded: ki: — Sevgilim, yakında vapurdan çıkacağız. Vapurdan çıkacağımız anda gerdanlık hâlâ merdiven ba- samağının altında bulunuyor ise Bizi-atmaktan kim menedebilir? — Hayır, dedim, bu hareket ih- tiyatsızlığın en büyüğü olur. — Sen bu fikirde misin? — Evet! Zira merdivenden iner ken bütün yolcuların birer birer a- raştırılmasından korkuyorum. — Yazık... Bu gerdanlıktan bü yük bir para elde edebilirdik. — Düşündüğüne bak... Para te- min edecek başka bir fırsat bulu- Tuz. — Ne demek istiyorsun ruhum? — Senin perestişe sayan bir ka- dın olduğunu, ergeç kıymetli mü- cevherat bulabileceğini ve icap e derse bu işlerde sana yardım ede- ceğimi söylemek istiyorum, — Sen mi?.. Kabil mi?, — Niçin kabil olmasm?, — Fakat sen polissin?, — Polistim, fakat seni tatırmak sadetine r “hr , olduğum gün - denberi me kten vazgeçmeye karar verdim. Zaten polislik ba « na usanç vermeye başlamıştı. — Zannetmiyordum.. doğrusu. — Öyle mi?. — Beni fena halde aldattın! Ben ne kadar polis isem sen de o kadar.. — Polis olduğuma seni temin Ni ayırr.. n pol dın üzerinde bir hüviyet varakası bulunması icap ederdi. Halbuki sende böyle bir varaka yok!.. — Olmadığını nereden biliyor- sun?. — Sen uyurken ceplerini karış- tırıp aradım.. Korkma, hiç bir şe- yine dokunmadım. Paralarını sa- yabilirsin. Cebinde büyük bir meb lâğ var. Bir poliste hiçbir vakit bu kadar para bulunmaz. Ne kurs naz adammışsın?. Beni kıskıvrak ettin. Oh.. Müteessif ve sana tes- lim olduğumdan müteessir bulun- duğumu zanntme.. Sen benimsin, benim sevgili erkeğimsin. Bu son sözleri söylerken beni çılgmca öpüyordu. Beni sevdiği » ne ve benim kalacağına inanıyor- dum. ? xl Kolona yaklaşıyorduk.. Bir sa - bah kaptan beni çağırttı. Kaptan kamarasına girdiğim zaman va » pur polis komiseri ve ikinci kap - tan da oradaydılar. Kaptan beni görünce: — Efendi, dedi, siz hakikaten M. Cems Rolls'inniz değil mi?, — Evet, dedim, bu sual neden icap ediyor?. — Bankersini değil mi? — Evet. — Şu halde eşkâlinizin telsizle vapura bidirildiğini size tebliğ et | mekten müteessirim. Hakkınızda vaki olan şikâyetin haklı olup ok madığını araşlırmak bana taallük eden bir iş değildir. Vazifem, Ke- lona varır varmaz sizi polise tes- lim etmektir. Bunun için Kolonda yolcular vapurdan çıkarken ka - maranızda kalmanız ve bir gürül tüye meydan vermemeniz lâzım - dır. (Devamı var) Hayreboluda sir mekani Yeni mektepler Maarif, imar ve bele- diye işleri mızda yedi köyde sıhhi veterbiye- vi ihtiyaçlara göre mektepler ya - pılmakta, köylülerimiz bunları başarmak için canla başla çalış - maktadırlar. Mekteplerin yapılmasında kaza kaymakam vekili Mustafa ve ilk tedrisat müfettişi Mustafa Beyle - rin çok büyük mesai sarfettikleri görülüyor. Geçenlerde kazamıza Tekirdağ vilâyeti maarif müdürü Tevfik, Nafıa heyeti fenniyesinden Şükrü Beyler gelmişlerdir. Yanlarına mü fettiş Mustafa Beyi alarak inşa- at mahallerinde tetkikat yapmış - lar, köylü ile kıymetli hasbıhaller- de bulunmuşlar ve yapılan işler - den memnun olmuşlardır. Kasabada imar faaliyeti göze çarpmaktadır. Genç belediye re- isi Nazmi Bey ve arkadaşları ge- celi gündüzlü çalışmakta ve kasa- ba halkı memleketlerinin güzel - leşmesi etrafında görüşmektedir - ler, Kuraklıktan müteessir olan ka- zamıza bugünlerde bereketli yağ- mur yağmış ve kaza halkının yü- zü gülmüştür. Karısını öldürmüş Edirnenin Havsa nahiyesine bağlı Hasköyünde Kuşçu Hasan, rısımm kaybolduğunu iddia etmiş- tir. Hasan telâşlı hali ve üzerin-| de görülen kan lekeleri jandarma») nım şüphesini davet etmiştir. Sıkı bir sorgu ve tahkikat neti- cesinde bir kaç saat evvel karısı ile orak biçmek üzere tarlaya git- tikleri ve burada karısını 2 iyerin- den bıçaklamak suretile öldürdü - ğü anlaşılmış, nihayet cani de cür- münü itiraf etmiştir. | Samsunda | arşaf İ Kadının sekiz buçuk ayirk ha - mile olduğu anlaşılmıştır. Hasan bu cinayeti, zevçesinin namusuna sürdüğü lekeyi temizlemek için yaptığını söylemiştir. Hasan ev- rakı ile birlikte adliyeye teslim e- dilmiştir. Trakyada koza Trakyada bu sene koza mahsu- lünün arkası alınmış, satış bitmiş- tir. Borsaya en fazla mal geçen hafta içinde gelmiştir. Edirnede bu seneki istihsal yekünu 45.000 kiloyu bulmuştur. Geçen sene ise 52.000 kilo koza istihsal edilmişti. Bu seneki istih- sal düşüklüğü böcek tohumları ku- tularındaki gram noksanile besle- me devresinde çıkan hastalığa atf- olunmaktadır. Kırklareli, Kavaklı, İnece ve U- zunköprüden getirilip Edirnede satılan kozalar da bu yeküna da” hildir. Koza fiatleri 40, 48, 53 kuruş arasmdadır. Tekirdağ vali vekili işe başladı Tekirdağ, 8 (A,A.) — Beş ay müddetle mezun bulunan vali Az- mi Beye vekâlet edecek olan mül- kiye müfettişi Cevdet Bey dün; buraya gelmiş ve vazifesine başla” muşkir. Ne zaman kalkacak ? Hayrebolu, (Hususi) — Kaza-| (o Samsun, (Hususi) — Bizim ga- zetenin “Memleket haberleri,, sa- yıfasında bu sırada sık sık rast geldiğimiz çarşaf ve peçenin kalk- ması havadislerini okurken Sam - sunun da bu derdini hatırlamamak mümkün değildir. Samsunu ya - kından tanımıyanlar birinci dere- cede ileri şehirlerden sayılan bu memlekette çarşaf, peçe meselesi mevzuu bahsolacağını bile belki tahmin etmezler. Fakat Samsun kadınların yüzde sekseninin çar- şaf giydiklerini söylersek kimse i hayret etmesin. Bu mesele ortaya atıldıkça çar- şaf taraftarlarının şöyle bir müda- faası var: — Samsunda çarşaf, çarşaf ola- rak kullanılmaktan çıkmış artık.. O bir nevi süs olarak giyiliyor. Medeni kıyafet istiyenler şu ce- vabı veriyor: — A efendim, dünyada başka süs mü kalr.1mış7. Şıklığın bü tün kerameti kara çarşafta mı imiş?. Hakikaten Samsunda çarşafın tesettür ve taassup için giyilmedi- ği muhakkak.. Bu da peçenin pek nadir kadınlar tarafından kulla - nılmasından ve ekseriya yüzden başka göğüsün ve saçların bile a- çık bırakılmasından anlaşılıyor. Süs meselesine gelince: Bura çarsnlları, hig,bir yerinkine uymı- den yapılmakta ve fakir kadmlar üzerinde bile bu şık fantazi çar - saflar pırıl pırıl parlamaktadır. Bazıları çarşafın mantodan daha iktisadi olduğunu ileri sürerek fa- kir aileler için güya bir müdafaa silâh: gibi kullanmak isterler. Fa- kat yirmi beş liraya manto çıkan bu sehirde iyi bir çarşafın otuz Uraya mal olduğunu söylersek işin bü bakımdan da müdafaası iflâs etmiş olur. Bir çok şehirlerimizin belediye- leri, umumi meclisleri çarşafın, peçenin kalkması için isabetli ka- rarlar o verirlerken . Samsunun bu hususta daha ne kadar bekliyece- ğini bilmiyoruz. En medeni kıyafetlerin, en mo- dern giyinmelerin nümuneleri bu- lunan, en lüks tuvaletler teşhir e- dilen bu şehirde gerilik timsali çarşaf, her yerden daha çok göze batıyor. Buraya uğrıyan her yol- cu sehirin bir cok güzelliklerine imvenirken çarşafa sinirlenmeden geçemiyor. Bilhassa tütün fabri- kalarında çalışan iki bin kadın a- melenin paydos saatinde caddele- ri çarşaflılar kesafeti altında bı- rakması tahammül edilmez bir hal alıyor. F. D. Antalya muallimleri geziyor Burdur, 8 (A.A.) — Antalya muallimlerinden bir grup dün bu- raya gelmiştir. Arâlarında 15 ha- nım da vardır. Heyet İspartaya kadar gezintisine devam edecek - tir, Dün akşam şereflerine beledi- ye tarafından bir ziyafet ve mual- limler tarafından da Halkevinde bir müsamere verilmiştir. Bir cinayet Bir keçi hırsızlığı yüzün- | den çıkan vak'a Mecidözü, (Hususi) — Kazaya bir saat mesafedeki Kozveran kö- yünde feci bir cinayet olmuştur. Cinayetin sebebi şudur: Kozveran köyünden Kara çavuş oğlu davar çobanı Bektaşın bir ke- gisi çalınmış, Bektaş bir hafta sonra bir kaç kişiyi keçinin hırsızı olarak yakalatmıştır. Bunlar Ba- yındır köyünden Mehmet oğlu Rüstem, Halil oğlu Aziz ve Mah- mut oğlu Ömerdir. Bunlar Bekta- $a hiddetlenerek bir kaç gün sonra Bektaştan intikam almağı arala - rında kararlaştırmışlardır. Bayındır köyü civarındaki mer- ada otlıyan dayarları yanında gece uyumakta olan Bektaşı yakalıya- rak kafasının müteaddit yerlerin- den bıçakla yaralamışlar, göğsü - ne de kurşun sıkmışlar, Bektaşı katletmişlerdir. Maktulün yakımında yatmakta olan diğer cobanlar silâh sadasma uyanarak bu feci manzaradan korkup kaçmışlardır. Katiller bun- ların da arkalarından silâh atmış- lardır. Suçlular, ertesi gün gelen jan - darma tarafından yakalanarak ad- liyeye teslim edilmişler, haklarım- da tevkif kararı verilerek hapis - haneye konulmuşlardır. Suçlular vakayı inkâr etmektedirler. Antakyada Münevver Türkler şapka giymeği umumileştirdiler Suriyeden Adanada çıkan Türk Sözü arkadaşımıza bildirildiğine göre Antakyada şapka giyeneler süratle ve her gün artıyor. Bil - hassa münevver esnaf ve gençler arasında şapka giyenlerin adedi her gün daha çoğalmakta ve bu medeni kisve ile şehirin simasi değişmektedir. Gençlerin bu mütezayit ve şuur” lu rağbetini gören bazı tüccarlar şapka ihtiyacını telâfi etmek üze“ re Beruttan külliyetli miktard8 şapka getirtmektedirler. Bir beygir bir kadını öldürdü Kozanın Gedikli köyünde otu * ran Ali oğlu Hasanın kırk yaşla * rındaki karısı Fatmanın karnın* aynı köyde oturan Ali Ömeri” beygiri bir tekme atmış, kadınc#" ğız karaciğer ve dalağı patlıyaraf derhal ölmüştür. Bre Kaza Adapazarında kereste tüccarl! rından Ali Efendinin kardeşi ? yaşında Hafız Vahit Efendi arif ağacından düşmüş, başı pati beyni dışarı fırlamış, ölmüştür. ai A Muhafızgücü bisikletcile"" Tokt'ta a Tutak, 8 (A.A) — Muhal cü bisikletçileri saat 19 da Tutsf? gelmişler ve samimi O bir şekild” karşılanmışlardır. | V #ŞEEAEE E > e si , EA TETESİİ # SİSEE İZEŞEEŞE EŞ ESEZ İzp z #İZE ğa

Bu sayıdan diğer sayfalar: