a e) v “San'at My Ertuğrul Muhsin i için um UMUMI HARPI / TEŞKİLÂTI VAKIT'ın Yeni Tefrikası : 141 $ — VAKIT MAHSUSA LAK AMA AAA TAE 30 MART 1934 E Gmirsli Yazan : A. MiL v Dün gece Tepebaşı tiya tiyatrosunda merasim yapıldı Bugün Halkevi tarafından bir çay ziyafeti verilecek İstanbul Şehir tiyatrosu rejisö- rü Ertuğrul Muhsin Beyin san'at hayatının yirmi beşinci yıl dönü- mü dün gece Tepebaşı Eee da kutlulanmıştır. Tiyatro tıklım tıklım dolmuştu. | | yurduna faydası olmıyacak San'at ve fikir âlemine mensup | bir rejisörlüğün hiç bir değeri ok pek çok zevat toplulukta bulun - | madığını söylemekte, bir mektu mak üzere gelmişlerdi. Merasime, saat yirmide tertip | cek en küçük hizmetin bütün Al - heyeti azasından Refik Ahmet Be- yin bir hasbuhaliyle başlanılmış- | hizmetten daha değerli olduğunu tır. Refik Ahmet Bey, dinleyicile- | rin Ertuğrul Muhsinin aktörlük, | rejisörlük ve tiyatro muharrirliği bilmek isteğini tahakkuk sahası * sahalarındaki kıymetini pek âlâ bildiklerini söylemiş, san 'ntkârım | nasıl yetiştiğini, nasıl anlatmıştır. Ertuğrul Muhsin, 1892 yılında doğmuştur, İstanbulludur, harici- ye nezârti v. Hüsnü Beyin | oğludur; ipte, Tefeyyüs , Soğuk çeşme rüştiye- inde, Mercan idadisinde okumuş- tur, Babası oğlunu saraya kai olarak yerleştirmek isterken OEr- tuğrul Muhsin, tiyatro hayatına girmeği üstün görmüştür, Meşruti- | yetin ilk senelerinde İstanbul sah» | nelerinde iki yıl m sonra | vay e 1 e “Kömedi Pelin temiaillerini takip etmiştir. 1914 te İstanbulda Da-| -“lbedayi bir tiyatro mektebi ha- | İnde kurulurken Ertuğrul Muhsin de:müessesede muallim muavini | olmuştur. Bir zaman sonra te- | şokkül eden Darülbedayi © temsil | heyetine de aktör olarak iştirak et miştir. 1916 da Berline giderek gezeleri Lessing tiyatrosu ve Al man san'atkârları tiyatrosu sah - nelerinde, gündüzleri film müesse- şelerinde çalışmıştır, Daha sonraları İsviçreye gide- rek meşhur rejisör Mavriç Ştille - rin ve Rusyada rejisör Stanislavs | kinin ve Meyerholdun çalışma | tarzlarını tetkik etmiştir. Refik Ahmet Bey, Ertuğrul Muhsinin garp memleketlerinde ça | lıştığı senelerde kendi memleketi- ne karşı duyduğu alâkayı, sevgiyi ve faydalı olabilmek (isteğini de anlatmış, Muhsinin on beş yıl ev- vel Berlinden Paristeki bir arka - daşına yazdığı hususi mektuplar salıştığını | lemiş, sözlerini bitirirken şöyle dan bazı parçaları okumuştur. On beş yıl evvel Berlinde Er - tuğrul Muhsine rejisörlük sıfatı ve- aga yazılan bu mektupta , yabancı o memlekette bunda da “Biz halka yapılabile - manyaya yapabileceğim en büyük bugün anlıyorum!,, demektedir, Refik Ahmet Bey, (Ertuğrul ! Muhsinin memlekete faydalı ola - na da koyarak tiyatro hayatımız » da bir çok özlü işler yaptığını söy- “Ertoğrul Muhsinin gezip dolaş- tığı, çalıştığı yüksek medeniyetli garp ülkeleri onun san'atkâr şah- | siyetinde Türkün yüksek san'atır nı, Türkün zekâ ve kabiliyetini, Türkün liyakatını takdir ve teslim etmiş oluyorlardı. Refik Ahmet Bey, Ertuğrul Muhsinin memleketimizde cumhu- riyetin kuruluşundan evvelki sene- lerde neşretmiş olduğu makaleler» | idea bimer peneenları da © aleme, | ! Muhsinin memlekette taassubun | yıkılması, kadınların serbestlikleri | ni kazanmaları, sahneye çıkabil - meleri hakkındaki dileklerini ha - tırlatmış, bu dileklerin Gazi Tür - | kiyesinde artık tahakkuk © etmiş bulunduğunu ve Muhsinin inkilâp | Türkiyesinde inkılâp tiyatrosunun çatısını yükseltmek için ömrünün sonuna kadar çalışacağını söyle- miştir. İ Refik Akmet Beyden sonra M. Kemal Bey sabneye gelmiş ve Er- | tuğrul Muhsinin san'at hayatının yirmi beşinci yıl dönümü münase- | betile muhtelif yerlerden, muhte- lif teşekküllerden gelen tebrik mek tup ve telgraflarımı okumuştur. Ondan sonra (Hamlet) piye - sinden bir perde temsil edilmiş, | Hamlet rolünde Ertuğrul Muhsin ! Bey şiddetle alkışlanmıştır. Hamletten sonra Per Günt, Lü- küs Hayat piyeslerinden birer per- de temsil edilmiştir; o temsilden sonra Ve il tarafından tiyat Bulgar komitecilerinin kararları Ayni zamanda Burgas civarın- l yerine geçmişti. Merkez komitesi- | da köy muallimliği yapıyordu. Sa- rafof ile Garvanof Paniça tarafın- ! Balkan harbinden evvel ve harp 'le yerini buluyordu. Herhangi dan katledildikten sonra Vemere- onun harici mümessilliği kâtipli- ğine tayin olunmuştu. Ancak 1908 senesinde meşrutiyet ilân. edildik- ten sonra Aleksandrof Makedonya işlerinde rol oynamağa başlamıştı ve o vakit Bulgar hükümetile anla- şarak Makedonyanın Bulgaristana ilhakını temin için meşrutiyet ida- resine karşı bir mücadele açmıştı. İttihat ve Terakki idaresinin o de- virde anlıyamadığı mühim bir nak “İta varsa, o da Bulgar hükümetinin | âletleri olan Aleksandrof gibi o a- damların icraatile Makedonyalı Bulgarlırın maksatlarını birbirle- rinden tefrik edememesi idi, İtti- hat ve Terakki her ne zaman bir suikast yapılsa, bundan Makedon- | darof, Milef ve Paliçefin fikirleri- | yadaki Bulgarları mes'ul tutarak tazyik ediyor ve bu suretle Verho- vistlerin ekmeğine yağ sürmüş olu- yordu. Şayet meşrutiyetten sonra iktidar mevkiine gelen hükümetle- rimiz Makedonya için birbirine çok zıt iki muhtelif Bulgar cereya- | nı olduğunu anlamış ve Makedon- ya muhtariyetini istiyenleri bir par | ça memnun etmiş olsa idi, belki i Balkan muharebesinin o zuhurunu menedebilirdi. Halbuki bu hakikat anlaşılama- yınca Aleksandrof Makedonya su“ ikastlarını oyekdiğerini takiben tertip ve icra etmek sayesinde Ma- kedonya efkârı umumiyesini Türk idaresine karşı hali galeyanda bu- lundurmağa muvaffak oluyordu. Bu suikastlar da Aleksandrof sah- san biç bir rol aynamamıştı. Esa“ sen onun hayatında hiç bir zaman şahsi bir cesaret göstermemiş oldu« ğu rakipleri tarafından iddia edil- mektedir. 1911 senesinde Verhovistler Sofyada bir kongre akdetmişlerdi. Bu kongrede Aleksandrof, Çanlef ve Çernopeef merkezi komitesi â- zalığına intihap olunmuşlardı. Pro togerof ise âza vekilliğine intihap edilmişti. Biraz sonra Çernopeef'in istifası üzerine Protogerof onun v...meere TEE EEEENEEEEE ER EAREEAAEEEEEEAANN ronun üstündeki salonda bir supe verilmiştir. Bugün saat on altıda Alay köş- künde Halkevi temsil şebesi tara- fmdan Ertuğrul Muhsin Bey şere- fine bir çay ziyafeti verilecektir. inin hakiki reisi Aleksandrof idi. | esnasındı Mekedonyaya çeteler ! garları vesair anasırı hep Aleksandrof idi. Bulgar Nazırlarının ve Make- i donyalı politikacıların katline ka- rar veren de Aleksandrof idi. O bu isler için hiç bir zaman O Protoge- rof'un muvafakatini almağa (o lü- zum görmezdi. Hele Çanlef"e hiç itibar etmezdi. Velhasıl 1932 sene- sine kadır devam eden bu suikast- i ma kendi bildiği gibi hzreket et- miş ve diğer merkez (okomitesini azasının reylerini almağa tenezzül İ etmemişti. Olsa olsa Aleksondrof Sofyadaki mutemetleri olan Bay- ni sorardı. Onun bu suretle hare- ket etmesinden muğber olan Çan- lef 1923 senesinde açıktın açığa Aleksandrofun tarzı hareketini tenkit etmişti. Yalnız Çanlef de- gil, Protogerof dahi Aleksandro- fa aleyhtar olmağa başlamıştı. Makedonyanın Bulgaristına il- hakı veya muhtariyeti gibi iki ce- reyan arasında biribirleriyle çar- pışan Bulgar komitecileri o yalnız bir defa 1924 te Viyanada aktet- tikleri bir kongrede anlaşabilmiş- İerdi, Eski Osmanlı mebusların- | dan Vlakofun teşebbüsü toplanan bu kongreye Aleksan- drof ve Protogerof da iştirak et- mişlerdi. Bu kongrede o tarihten itibaren Makedonyanın muhtariyet için müştereken çalışmasına ka- rar verilmişti, Fakat bu anlaşma uzun zaman devam (edememişti. Ona ihanet eden ilk komiteci A- leksandrof olmuştu. Bunun üze- rine Makedonya davasına karşı namında iki komiteci tarafından katledildiğinden (o Protogerofun, Bulgar alaylarından O verboorist Atansofun ve keza maruf verbo- vistlerden Vasilefin de haberleri vardı, Onlar bu katli tasvip etmiş- lerdi. Velhasıl bu katillerin ırkası ke- | silmiyordu. Garibi şu ki katillerin hiç bi gönderen ve oradaki Türkleri, Bul | katlettiren | lar ve idamlarda Aleksandrof dai- | üzerine | ihanet eden bu komiteci 31 ağus! i tos 1924 te Vlabof ve Vretemarof | cezaya çarpılmıyordu. Bu | ceza o katilin bir gün başka bir iel til tarafından katledilmesi suretiy» bir katilden sonra yakalanan katil ler mahkemeye de verilseler, gene kurtuluyoralrdı. o Çünkü Sofya hükümeti Bulgar emperyalizmine | hizmet eden adamları Katil olarak cezaya çarplırmak istemiyordu. o (Devamı var) Mimar Sinan i z Yarın büyük Türk sanatkâ- İri Mimar Sinanm ölümünün 1346 ıncı yıl dönümüdür. Bu mik nasebetle Halkevi tarafından bir ihtifal tertip edilmiştir. Mimar ve, mühendisler namına birer hitabe söylenecektir. Gece de radyoda | I müzeler mimarı Kemal Bey tara fından bir konferans verilecektir. Sebze hali Belediye tarafından inşasına başlanan Kerestecilerdeki sebze ve meyva halinin demir aksamı Avrupadan gelmiş ve inşaat yerine konmuştur. Halin bu yaz sonuna ikmali kat'idir. İnşaatın hitamında buralara kâfi miktardı memur ve müdür konacaktır. ; Londrada Geceleri ğ (Baş tarafı 5 inci sayıda) Ierdan birinin göğüssüz ve kalçasız olu İşundaki eksikliği bozuk bir türkçe ile ya» İnindakine tefsir ediyor. “ Bu Babilkulesinin esirleri kimlerdir? | Onlari da görsem de teşbihimi tamamlar sam diye düşünürken; bir kenara büzül. müş beş on Hintli talebeye gözüm ilişi. yor. Fakat onlar, bütün imparatorluk wi 4 ikesinin Babil esirleri... v İçime dönüyorum; görüyorum ki: His. lerim, bir Babil esareti yaşıyor; hepsi ei İlecak, hepsi olacak ve memlekete, bu /histen kurtularak dündükleri zaman, b si, kâmil, faydalı ve daha çok ii dönmüş bulunacaklar . - Gene içimi: gecesini ire Fakat Londrada herkes kendi içinin gecesini. yatıyor. Sis, Londranm havasmda iğil; Ingilizin ruhunda... Uzaktan & m px ve siyaset bakımmdan birbirine bir. Jiesik görünen İngilizler, tpkı uzaktan 'o kadar yakın ve eş görünen yıldızlar gi ibi ayrı birer âlemde yaşıyorlar... cak birbiri ardı sıva, “gözler yerine, dudak ilara götürülen birer teleskopu © andıran ikadehler birbirlerine ruhlarını söner İliyor, o zaman biraz açılıyorlar ve gülme isini deniyorlar ..; Behçet Kemal — Yok on liradır, on lira! — Benim gördüğüm, bunlar eski ku-” marcılardır, adama acımazlar, — Ben de onlara acımam. — Sen mi? Ehiyi.... — Zaten ben çok oynamamki.Ya beş Tira alırım, ya beş lira veririm. Bu sözler olduktan birkaç gece sonra Aptülkerim Beyle karısından kırk elli li- ra daha aldılar, Bu karı koca için Turan Hanımın oda- sında açılan yeni yaşayışın en büyük en- geli çocuktu. Geceleri oyuna düştükten sonra çocuğa büsbütün bakamaz oldular. Ansı babası geç yatıyorlar, çocuk erken »yanıyor, cocuğu hizmetçi alıp dışarı gıkarıncıya kadar, odada bir kızılca kı- yâmektir kopuyor, İffet Hanım sinirle nip Kkocasma çatıyor, her sabahda bu kaygılar oluyordu. Çocuğa da her hiz- Mi ME İN va metçi m m Hizmetçileri bulun- madığı günler oluyor. Böyle (günlerde babası sabah rahatsızlığına katlanıp ç0- cuğuna bakmak istedi, beceremedi. Hiz- metçisiz kaldıkları günlerde Halideye beş on para verip ona baktırmak istediler. Halide bunların çocuklarına bakacak yer» de kendilerini azarlamağa kalktı: — Onların hepsi işsiz adamlar, ço- cukları da yok, akşama kadar da yatarlır siz Turan Hanımla ppi mi atacaksınız, diyordu. Halidenin bu sözlerine (o katlınıp da gocuklarını onun eline bıraksalardı kaza- nırlardı. Halide anasından babasından ve başka hizmetçilerden çocuğa hem te miz bakıyor, hem de kendini saydırıyor- du. Bunlar Halidenin lakırdılarına, azar- larma dayanamadıklarından © ber hafta bir hizmetçi getirerek çocuğu büsbütün huysuz etmeğe koyuldular! Aradan bir- kaç hafta SN İffet Hürlimti iy Ermez uğa, kocası karısının diline dayınamadı, karı koca çocuklarını başlarından savmak için bir yol aradılar ve sonunda İffet Hanım oğlanı İstanbula kendi anasının © yanına götürüp bırakmağa, çocuğun masrafına karşılık olmak üzere de aydan aya bir para vermeğe razı oldular, hemen ertesi gün de İffet Hanım Turhanı İstanbula gö- türdü. Çocuk aradan çıkınca bu karı koca da- ha kavgasız yaşıyorlar, ikisi de rahat edis yorlardı. İkisi de kendilerini istedikleri gibi kumara verebiliyorlar, geceler saba- ha kadar oturup, gündüz de akşıma ka- dar yatıyorlardı. Aptülkerime çalışacak “e na kalmıyordu. Xx iü Turan Hanımın kocası Hâki Bey, Gelibolu, yahut Çanakkale taraflarında bir tekke şeyhinin oğlu imiş. Bu şeyhin : | kısaca boylu, tonbul, sarışm; beyaz tenli, az şaşı gözlü, eli, ayağı ufak, otuz beş, kırk yaşlarında görünür bir adam, Turan Hanım kocasının kırkla elli arasında Mi duğunu söyler. ii Hâki Beyin çocukluğu tekkede geç tir. Çocuk iken çok dalgın ve saki derslerine çalışır fakat sınıfı babasının hatırı ile geçerdi. Babasının hatırı geç” miyen yerlerde sınıfları bir durup bir ge çerek ağır ağır bitirdi. Yüksek tahsilini Yaptığı mülkiye mektebini de böyle dü“ şüne düşüne bitirip İstanbulda bir köşeye ilişip kalmak isterken yakâsın: askerliğe kaptırdı, soluğu e zabit mektebin- de aldı. < dan buralara gelmiş imiş. 5 Haki Bey i