e O e YA» e Moe ar MİOOŞANE YE Mg e salondakileri, Peranı görmüyor- — s—VAKIT 22 ŞUBAT 1934 in Sevdiğim Hikâyeler ya Arzulanan Kadın... My . e, $ elâm I Şu koltuğa yaslanan, hatta gö- mülen, gömülerek uzanmış olan, dudağının ucuna sigara ilişmiş, elleri cebinde, gözlerini karşısın- daki kadından ayırmıyan beyi görüyorsunuz ya.. Karşısındaki kadın da, saman çöpü ile, lime- natasını karıştırıyor, buzu eriti- yor.. Onlar kimdir bilir misiniz?.. Biribirlerini seven iki kişi.. Ciddi bir aşk, bu sözüme itimat edin. Tiyatroda, rejisör, âşıkla maşu- kanın oturacakları yeri evvelden tayini eder, Kanape vardır. Kana- peye, kanapeden o sedire geçer, sevgilinin dizlerine kapanır. Fakat biz tiyatroda değiliz. Sa- londayız. Beyin yeri de hiç fena değil.. Çünkü bey, Lemi bey, sa- hiden Perran hanrma âşık, o'cid- den seviyor.. Ama öyle çok kıdın sevmiş, ki güvenmek kabil değil, İnanmazsanız, Peran hanımın gülüşüne bakınız. Fena sinirli. — Lemi, diyor, hangi kadını gördüğün zaman çarpıntıya yakı- | landın?. — Bir mecmua için iyi bir an- ket. i l ; —“Alayıbırak. En fazla “ hangi kadını azarlıdın?. En çok hangi kadm içini çekti?. — Sen. — Bu da ankete verilen cevap. Sualden kaçmak için söylenmiş bir söz. Ben sana bunun gibi ce- vaplar bulayım: “Yedi yaşındıy- ken, komşumuzun kızı — para verdiği zaman büyük annem.., genç erkekler, on altr çağların- davken, bir kadının peşine düşer: ler. Kalpleri çarpar, gözleri ışıl: dar, dudakları kurur, elleri tit- rer,. Söyle, seni bu hale hangi ka- dın soktu?. — Ne bileyim ben. Sizin aklı- nıza neler geliyor. Çok sıcak, © | — Bin bir tane değil mi?, Evet evet, sen kolleksiyoncusun. Ama bir gayret et. Hafızanı topla. Ara. Bana bakma. Beni unut. Gözleri- ni kapa. Ara, Lemi, söz dinlemiş önek” için gözlerini kapadı Canı sıkılıyor du. Beyhude yere zihnini Yyor- makta mana yoktu. Peranın dedi- ği gibi, kolleksiyoncuydu. Haya- tında bin bir kadın vardr. Fakat kolleksiyonu pek kıymetli değil izzet vetli bir kız vardr. Evet, bir kadını içi çekmiş, bir kadını arzulamıştı. Bu aşk değil- Dudaklarınm kuru- ! duğu, ellerinin titrediği, kalbinin çarptığı zamanlar olmuştu. Pen- i eresinin altmda dolaşmış, onun İ uğruna, rakipleriyle kavga etmiş, di, arzuydu. döğüşmüştü. Uzun boylu, geniş omuzlü, kir- mızı yanaklı, adi bir kadındı. İs- mi Mariydi. Küçük bir köyde han hizmetçisiydi. Ama enfesti; çünkü tek kadın- Galiçya dr. Hatp &snasındaydı. cephesindeydiler. Dört acuze İe yirmi yirmi beş erkeğin arasm- da tek kadındı... Aylar ve aylar kadın yüzü gör- memişlerdi.. Nihâyet yirmi yirmi beş kişi etrafını sarmişti.. Kadın almak, | kendini satmıyordu bile, kapmak, kaçırmak lâzimdi.. Ne anlardı onlar! Peran, biraz daha asabi bir gü- ! Tüşle: — Anladım, dedi; buldun. Lemi: — Evet, diye fısladı. — Anlat, R Tereddüt etti. Baktı. Bu; zarif, i mükellef salonun dekoru içinde, | Peran ne güzeldi! Gözleri parlı” Ve sabır sızlıkla âşığının macerasını dinle- yordu: Kıskanıyordu. | mek istiyordu. O kadını, Lemiyi deli eden kadını ancak kendisi u- ' nutturabilirdi. Hayır, benim sualim ciddi. Hani | di. Filvaki hepsi güzel, sevimli, kaçı samimiydi. Ama işte bu kadar. Hiçbirinin fazla bir de- geri yoktu. Lemi uzun aramadı. i onu çarpıntıya düşürme- miş, gözlerini ışıldatmamış, du- daklarmı kurutmamış, ellerini tit- retmemişti.. Ölesiye, çıldırasıya bir arzu duyduğu kadın yoktu, ol- mamışiı, Filvaki Lemi, söz. dinlemiş ol- | yumar yummaz da maceraları geçit resmine başladı... Bu kar- k bir kalabalıktı. Ta ilk tanıdıkları kadınlar- Me son zamanlara kadar okşadr- ğı kız, hepsi göründüler.. Ne kı- | dar da biribirlerine benziyorlar- dı!.. Kimisiyle üç dört günlük bir komedi oynamış, kimisiyle salon köşelerinde vakit geçirmiş, gez longta yatmış, otel odalarında kal mış.. Fakat haçbirinin karşısında heyecana kapılmamıştı. O Hayır, böylesi yoktu. Fakat birden bire titredi. Göz“ ler; açıldı. Ama gene gözleri ka- pahıymış gibi bakıyordu. Sslonu, 0 Lemi: > Venedikteydim... dedi. Gon- dolla geziyordum. Yanımdan, ha- rikulâde bir kadın geçti.. Ertesi olduğumu gün prenses Şarmioni öğrendim. Baktı, gülümsedi.. ISTANBUL BELEDİYESİ Temsitter Şehir Tiyatrosu Akşam Saat 20 de KURTLAR Piyes 3 perde Yazan ; Cevdet Kudret 23 Şubat Cuma günü akşamı “HALKEVLERİ, nin kuruluş senesi kutlulanacık- tır. Bu münasebetle “İstiklâl, piyesi meccanen temsil edilecek- tir. DİKKAT: si) operetinin o tems$illerine başlanacaktır. VAKIT Yazı işleri telefonu; 24379 İdare telefonu — ; 24$70 Telgraf aöresi: İstanbul — (VAKIT) KUÇUK İLANLAR: Bir defası 30, iki de*am 50, üç defna 65, dört defası 75 ve on defast 100 kuruştur. Üç aylık ilân verenlerin bir defası sacea- uy yy yy yy | TAKVİME Sepee me j Yenibahçenin yg lr yy du. Karşısında, iriyarı, güçlü kuv- (İstanbul Efendi: | 27 Şubat Salr akşamından itibaren (| Restmil #tânlarm bir astarı 10 kuruştur. | ye 2 ŞUBAT 7 Zübiece Gün doğuşu Gin sarışı Sabah saman Öğle namazı ş İkindi namazı 2s Akşam namazı — 170 Yatsı uşrazi 1980 Imsak #0 Yılın geçen yünler 53 Yılımkalan » s1? Cuma 23 ŞUBAT 8 Zilhicce G4 17.30 60 SR 1,0” deni 50? “ an SAT iz 00 12es İ Bugünkü Radyo | İSTANBUL — 18 Pk” neşriyatı. 19,30 ajans ve muhtelif neşriyat, 21 Ki) mal Niyazi Bey Srupu tarafından Türk- çe musiki, (Kemal Niyazi © B, Hayriye H. Müzeyyen H. Mahir Bey), 21,30 Ki jars ve borsa haberleri ve avukat Haşim Refet Bey tarafından konferans, 22,30| | dans musikisi. ANKARA — 1230 Gramofon o 18| orkestra, Urbini Ouverture | Mirka La İbohemienne Borodine Eine Steppenskizz Ans mittel Aslen Tsekaikovsky 1 ve 2 inci Suite Casse Noiset, 18,45 — alaturka saz, 20 ojans haberleri, l VARŞOVA 14ism, — 16,40 Salon! orkestrası, 17,40 haberler, 17,55 operet! parçaları, 18,20 Schleichhorn, ( aletile konser, 18,50 genç köylülere neşriyat, 119 iktısadi konferans, 20,05 O müsnhabe, (20,25 aktünlite, 20,40 spor (haberleri, 21,02 Cbopinin gençliğine ait eserlerden imürekkep konser 22,05 Milânodaki Ska- İla opera binasından naklen . Rossini'nin Moise isimli operası. BUDAPEŞTE 550 m, — 17 Zirai mü- isahebe, 18,30 konser, 19» konferans, (19,30 Somogyi salon takımı, 20,10 ha- rici siyaset, 20,30 büyük operadan nak- len bir opera temsili, 21,30 haberler, 24 Telefonken pramofon plâkları. VİYANA 507 m: — 18,05 Frans Lisz. İtin eserlerinden piyano konseri, 18,25 6- peretlerden duet parçaları, 18,55 ticaret- te intizam, 19,20-Amerikaya dair, 19,50 müsahabe, 20 askeri konser, 21,15 aktü- alite, . 21,30 Karl Schönherr kendi eser- lerinden, 22 mukadderat ve yıldızlar, 23 Jakşam haberleri, 23,20 kâr haberleri, 23,35 akşam konseri. BÜKREŞ 1875 m. — 13 Borsa, plâk; 14 haberler, plâk,:17,15 çocuk neşriyatı, 718 Gt, Disiko orkestrası, 19,15 devamı, Z. 2.950 üniversite radyosu, 21,10 konfe- rans, 20,30 Rumen operasında verilecek temsili nakil; sonunda haberler. , BRESLAU 316 — 17 Hafif musiki, 118 muhtelif * haberler, 18,15. öğleden sonraya #nahsus musiki, 19 Valleastein”. in 390 uncu ölüm senesi münasebetiyle neşriyat, 19,20 © aktünlite, 20 milli bir skeç, Zİ müsahabe, 21,30 o Avusturya musikisi, 23,50 Enrio salıyor, 24,05 gece konseri. * Nevyort * Paris » Milâno » Brüksel . Atina # Cedevre Sofya Amsterdam e Belgrat « Yokohamı g Avn 5 * Prap w |» Mesidiye öp, “Çekler kap sa, 16) Londra tşayif * Stokbolm - 400-1 e Nerşorı 0786931) Viyana 4403 | « Paris .20ğ Ja Maöri 23445 | « Milo ço) Serti 19960 | # Btükse 3065) * Varşova aj ski #2716106 Aidtpetie O x5155 İİ » Gence >< F4925) * Mükreş 04670 | « Sofya 64 vön)* Belgrat o as möşa) ole Yokohama » Moskova 01.7 ilat « Amsrerda. « Priz Veriş 0 > * Çimemin aw 43 26.45 İş Bankas » Anadolu kei —un), Cayon Dey —, Şir. Hayriye oo) Sarkma o) Trarovay o) Balya —,00 |) U Siyorm —,00) Şark m. ceza -00 Vİ Romowii —eol Telelon — 00 - istikrazlar İle 148 5Türk Bor. 145.60 Elektrik *. . İzaasİ Trameae sol. “. « Misto; Riktim —0 | ilki: Dadı. —<0) « Anadolu! 4798 Ergani istitrazı Ni Ol) 4 Anadolu Wo 45,95) 1994 Mü 4 - G0) Asadom in —.00f -Mİ Mümessii a -.00 Fatma doktoru.. “Hu ismail ağa Fatma doktor geldi mi? Fatma doktordan bir eczacık alayım!,, Dr. Fa.ma H. Yenibahçedeki Gureba hasta- hanesinin Fatma doktorunu ( bil- mem tanır mısınız?Kendisini o ci- varda tanımıyan hemen hemen yok gibidir. Asıl adı Fatma Şâ- kir olan bu genç kadın doktoru- muza esasen o ismi, yani (Fatma doktor) ismini o civarın halkı tak- mıştır. Bundan bir kaç yıl önce hastahanenin dahiliye mütehassi- sı rahmetli Hacı Kemal Beye u- 7zun müddet asistanlık yapmış o- lan bu hanım, şimdi de hastaha- neye yeni ilâve olunan Şehremi- nindeki pavyonlarda Tevfik Sa- lim Paşanın baş asistanı olarak her gün polikilnik yapmaktadır. Ve artık o civar halkının dilinde hep Fatma doktor (aşağı, Fatma KC Sabahleyin “bakarsiniz, “ kucâ * ğndaki çocukla o Tatlıkuyudan Şehremini yokuşunu tırmanan or- tayaşlı bir kadın yokuşun yarı ye- rinde bir bildiği ile karşılaşır: — Nereye böyle kardeş?. — Fatma doktora!.. — Ne o hayırola?. Kucağındaki yavruyu göstere- rek: — Yüzünüze . güller, çocuk üç gündür şey olmuş da... Bir taraftan, Topkapı 'yolun- dan sökün eden dört beş kişilik bir kadın kafilesi tam pavyonla- rn biraz berisindeki rastladığı beyaz gömlekli bir hasta hademe- sine sorarlar — Hu, İsmail ağa! Fatma dok- tor viziteye başladı mı?. — Çoktasaaan!., — Bari kalabalık mı?, — Kıyamet gibi.. — Desenize ki gene akşamtara kadar nöbet bekliyeceğiz!. Öteden Edirnekapı yolundan kuşaklı, poturlu, çarıklı ve ihtiyar ii bir köylü, değreğine dayanarak ıhlaya ıhlaya tramvay yoluna çı kar, orada ilk rast geldiği hasta” hanenin diş hekimi Arif Beye s0- Yar: — A be'evlât, bu yanda bir | Fatma doktorun eczahanesi var- İl mış, acep ne yanda?. — Eczahane değil, hastahane.. Bak; şu gördüğün okapıdan gir içeriye, gösterirler. Köylü baba, semi bir tavırla kapıdan girer, sora scrar . polikil. niği bulur, kalabalığa ( karışır. | il Kendisine numara veren memur sorar: — Senin nen ver baba? — Geceleri mide . çanağım ya» nar durür, geldim ki, Fatma Dok. İ tordan bir eczacık alayım! rahim Safer Bey subatın 25 inci günü Tıknaz, yaşlıca, kır bıyıklı, kır- mızı yüzlü, çıplak başlı, mütekait tavırlı bir adam elindeki evrakla muayenehanenin yanına dikilir: — Canım efendim, benimikis resmi iş! Buraya Evkaftan havale olundu. Ben umumi muayene için geldim. Göz, kulak, burun, cilt; sinir, hepsi dün oldu, bitti. Şimdi iş yalnız Fatma Doktora kaldı. Hey Allahım, oda şimdi sağlam dedi mi, tamamdır keyfimiz! Bir erkek hasta — Yeniden me- muriyete mi giriyorsunuz? — Ücretle bir işe gireceğim de! Bu aralik Fatma Doktor mua- yene odasının kapısmı açar, bir iş için dışarıya fırlar ve sesler yükse- lir: — Hah çıktı işte, Fatma Dok: tor çıktı işte! Mütekait tavırlı adami taaccüp- | le: — Aybumu Fatma Doktor? Ayol o daha çocuk be! Belki be- nim lorunum ondan daha yaşlı? * Bir kadın — Çocuk mocuk.. Be- nim kıza bir tertip ilâç verdi. Kız- cağızın içinde ne mitamin kaldı!! i Ne de kalori!! Hepsinden pirü- pâk oldu, kurtuldu. Başka bir kadın — Hani Fatih Belediye Daktoramenyur. Oşmar” Şevki Bey var, ciğer hastalıkların.” na bakar. O bile ciğerlerde azot buldu mu, hastaya sitematoğraf! (Poinemotoraks olacak) yapılma- si için kendisini Fatma Doktora yollarmış! Zavallı Fatma Doktor, bütün bu çeşitli hasta meşheri arasında sabahtan öğleye, bazan ikindiye kadar durmadan fahriyyen çalışır ve ondan sonrada hastahaneye gelemiyen bazı hastalarn evlerini “ dolaştıktan sonra eski ustası rah- © metli Hacı Kemal Beyin Ankara yokuşundaki muayenesine gelip o ak sakallı, nur yüzlü yelmişlik ihtiyarın boş kalan yerini doldur- maya çalışır, 1 Osman CEMAL P.C.N. programında kemik dersi Fen fakültesi P. C. N. progra- mına kemik dersi ilâve edilmiştir. Bu Yeni dersen imtihan vermek mecburi değildir. Dersler | yeni yapılın teşrihane binasında pi zar, çarşamba günleri saat 15 t 16 ya kadar verilmektedir. Yak nız talebe adedi çok olduğundan konferans salonu pek küçük gele mektedir. T-lebe bu müşküle bi çare bulunmasını rica etmektedir. ml ye Galatasaraylılar cemiye- tinde ilmi bir konferans “ Galatasaraylılar Cemiyetinden: Galalasaray muallimlerinden Dr. (b*