Meliha ve madriye — Hanımlar, sinemada karşılaşınca, önce bu! buluşmadan duydukları sevinci | anlattılar. Sonra, şundan, bundan bahis açıldı. Meliha Hanım, sordu: — Münir Nurettinin konserine gittin mi? — Hiç fırsatı kaçırır mayım? — Ben maalesef bu sefer gele | | medim. Uzaktan misafirlerim vardı. Ey, anlat bakalım, — kimle: vardı, neler işittin? Kadriye Hanım, bir çok isim s:- raladıktan sonra, sözlerine şöyle, devam etti; | — Arif Beyle Şadiye boşanıyor- larmış. Neclâ Hanrefendi, bir banka kâtibine gönül vermiş. Kâ- oluyorsun, | , geçen konsere demem. Eski | tense, evde otu” rurum, , demiş. Annesi, yanayakıla dert yandı? | — Beşka?.. Sermetle Nazmiye: | nin arası düzelmiş mi? — Onu öğrenemedim. Bir bu- çuk saat süren konserde hepsini sorup öğrenmek mümkün olmu yerki..... — Sen, böylesinidir. Her işi ek- sik yaparsm. Bak, ben konsere gelmediğim halde, Naimenin ikiz çocuk doğurduğumu haber aldım! — Yan! yy Ingiliz Edibi Şovun Cevapları ingiliz ediplerinden Bernard Şov “İroni,, yapmakla meşhur bir adamdır. Herkesle alay etme ğe mütemayil olan bu edip, bU huyu dolayısiyle bir çok düşman edinmiştir. Bunlar da kendisiyle alay etmek fırsatını hiç kaçırmaz” lar. o Hattâ, zoraki vesileler bw karlar, Bir gün İngiliz (kraliçesinin “Gardenparti,, sinde, kendisinden hoşlanmıyanlardan birisi sorar: — Sizin babanız, eğer yanık! mıyorsam, bir terzi idi?, — Evet!, — Şu halde siz niçin terzi ok madmız?. Bernard Şov, gülümser: —Müsande ederseniz, ben de size bir şey sorayım?, —Hay, hay! — Sizin babanız, U bir centil- mendi, öyle deği mi? — Şüphesiz! , | G Betovenin — Şu halde siz niçin bir centil- men olmadmız?. e m em Al (a — Kim kırdı bu vazoyu — Kedi, Hanımefendi ! — Bizim evde kedi var mıya? Sonatı © — Ben de tıpkı sizin gibi düşür nüyorum, Hem notası pek ucuz bir m Ni Sonradan görme bir adam, bir harp zengini, kızma en maruf mar kalı, çok pahalı satılan bir piyano | havadan bö i N Ml im Mek gr ders vermesini temin etmişti. 7 .. 3 Misafirlerin önü sıra yemek sa“ isafirler'ne | !0UnA doğru yürürken, gürültülü , kahkahalar atıyordu... bunu bâştan sona kadar falsolu yy çalmakla beraber, zengin adama dalkavukluk etmeği lüzumlu sa: yan misafirler, kızın tam mânasile| Â muvaffak olduğunu ittifakla tas- dik ettiler: — Mükemmel doğrusu! Fevka-| * 4 lâde, harikulâde! Parmakları pi- yanonun üzerinde adeta uçuyor ve uçtukça en zengin nağmeler | ka- hatlanıyor! Kız, sürekli el şakırtılarile alkış landı. İri yarı, göbekli bir adam o- an baba, ağzı kulaklarıma Vara e oturduğu koltuktan — doğrul- Kız, koltuğa yangelmiş, niko- tinin sıhhate zararlarına dair bir kitap okuyor! Ty yy yy .. Bilgi Farkı ... — Zamanını nasıl geçiriyorsun? — Bol bol kitap okumakla, azi- zim, — Eskidenberi olduğu gibi... — Evet. Fakat, ne kadar kitap okursam okuyayım, bilgimin dere- arar Tabii böyle bir sualle karşıla - şan adam, ediple alay etmeğe kal kıştığna bin kere pişman olur. . Bernard Şova ait bir fıkra da- ha... Onu fevkalâde takdir eden Amerikalı bir kadın, bir gün bir mektup yazar. Bu mektupta ken- disini nasıl takdir. ettiğini uzun boylu anlatır ve evlenme teklif e- | cesini tayin edemiyorum. Ben, â- der, lim sayılırım, fakat... üyü — Ben ne kitap okurum, ne de en zeki erkeği en | âlim olduğum idd'asındayım. An- güzel kadını... ir. | cak, senden daha bilgili olduğum sek, bizden doğacak çocuk, tam mânasiyle mükemmel bir insan o- ur, , senin bilginin dere cesini, senden daha iyi biliyorum.! İd — Sana geçen sene beş lira ö- dünç verdiğim zaman, bu paraya ancak bir kaç gün için ihtiyacın ol- « Bernard Şov, şu cevabı gönde- rir: “Hepsi iyi... Fakat, ya bir yan. lışlık olur da, çocuğumuz be. nim kadar güzel (£ ve sizin kadar yy kolayca bulsun. Beş, on adım doğup büyüdüğü şehrin bir çok| Sonra gene dön..... Sapacağın 80- dim atmamıştı. Gü: le, şehrin hı görmek, merakına kapı Bir gün, yolu Samal halka aldı. Ayni zamanda ondan semtin görülecek Tek Eldiven nas ayyy gl 7—VAKIT 15 ŞUBAT 1934-— yy yg yy Çift Eldiven yy şunlar: Bu akşam karıma bir çift el ukadder- diven hediye etmek mı daha yürüyünce, | miş! , : — —— ca, dön köşeyi... Yürü genen.. | Balik avlamak yasak olan bir. | yerde, bu yasağı tatbik etmek vazi- fesi olan memur, bir adamm elin köşe bucağını öğrenebileceğini düşündü. de olta, sahile çömelmiş olduğunu — Sen, bu semtte mi oturuyor- adi z sun? Yanma yaklaşarak, ka — On senedir buralıyım, bey! | tıp sordu: — Burada şöyle görülmeğe de-| — Kioy, bana bak! Ne yaj e İ sun orada? Simitçi, bu suali yadırgaymca, Celâl Bey, maksadını o muhtelif cümlelerle anlatmağa çalıştı. Niha | yet şu cevabı aldı Karı, En Zengin İ Bu konuşma, da.. Iki ahbaptan — Bir oğlunuz Tebrik ederim. Allah uzun ömür- lü, mesut eylesin! — Hepimizinkiyle beraberms Teşekkür ederim, birader.! — Çocuğa ne isim koydunuz? — Daha bir karar veremedik. | susunda karımla bir türlü mutabık —— Nasıl olur, canım? İsim kıt: | kalamadık! mame İki kardeş arasında kavğa çık: | — Veriyorum, amme! Yokuş a- miştr, Karlı havada kavganın 46- | şağı kayarken kızak bende, yokuş bebi ne olabili yukarı çıkarken de kardeşimde! © Anneleri, iki oğlunun biribirile w ğ bu yüzden kavga ettiklerini öğ” elinde tutan Meh- mede, şöyle söyledi: : — Oğlum, Ahmet yıbancı de- ğil, senin kardeşin. Kardeş, kar- bir şey esirgememeli- dir. Ver kızağını, biraz da Ah- kızağı renince, deşten hiç met kaysn!.. Mehmedin bu sözlere karşı söy- lediği şu: pan Ressam Atelyesi zeki olursa?. O zaman düşündü- | duğunu söylüyordun! Zünüz hasıl © olacak yerde, aksi) — Doğru söylemiştim. Beşlira, vücut bulur?,,, bir kaç gün içinde bitti? , şimdi anladım ne demek istediğini... Git bu yolun © boyun- Elinde olta ile yakalanan adam, hiç istifini bozmadan, £ şu cevabı verdi: — Balıklar çok açıkmış ta.... A- cıdım,.. yem veriyorum | Koca, Amcaların Da ini Arıyor! lığına kıran mı girdi? Alaturkası da var, alafrangası da var, yeni... Henüz isimsiz çocuğun babası, ahbabınm sözünü kesti: — Alaturka bir isim koyacağı" iki erkek arasm- biri, şöyle diyor: dünyaya gelmiş. hangisinin daha zengin olduğu hu Iki kadın, yol üstünde konuşu” yorlardı. Yanlarmdan geçenlerden söyle bir sual ve — Doktorla nişanlandın. de mek! Eh, parası var mı bari? ! — Onunla sıhhi sebepler dola- yısiyle mi evleniyorum £ sanıyor- sun! — Iyiki buraya kapılanmadan morgta hademelik etmiştim.Yoksa ödüm kopardı!