yy ee —2 Vakıt'ın Kısa Roman Tefrikası yap Umay Neden Evlenemedik ?.. e Kg Perran, harikulâde (güzel bir kız dağildi, fakat çok sevimli bir | kızdı. Babası gibi uzun boylu, ç€- vik endamlı, esmer tenli, simsiyah saçlıydı, Ağzı büyüktü ama, yay- van dudiklarının gülüşü, göze hoş görünüyordu. Gözlerinde, saf temiz, masum ruhunun ifadesi o- kunuyordu. Onunla konuşmakta zevkalıyor dum. Onun sade hali beni cezbe- diyordu. Bir erkek elinde büyü- yen ve bir erkek terbiyesi alan bu kızın, sahte ve yarmacıklı hiç bir hali ve tavrı yoktu. Hayir, Perrena âşık değildim... Günlerden bir gün, ihtiyar bir hanım geldi beni buldu ve Perra- nm hoşuna gittiğimi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimizi sordu. Bazı insanlar vardır, asıl “Çöp çatan,, onlardır. Düğün temeli st- | mak ve insanları evlendirmek, İ hayatta yegâne şiarlarıdır. İşte bu hanım da onlardan biriydi. “Düşününüz, dedi, Muhlis be- | yin de çok zengin olduğunu unut- mMaYInIZ..,, Muhlis bey, kızıma on beş bin lira veriyor, ayrıca yüz lira maaş bağlıyordu. Gözünü kapayınca | da, Perran, hiç değilse, yüz elli bin lira servete konuyordu. O gece, sabaha kıdar gözüme uyku girmedi. Doğrusu bu izdi- vaç benim için bir devlet kuşuy- du, gelip başıma konmuştu. Gü-! lay ra servi, gün tereddüt ettim. Tasavvur e üğim ideal kadın Perran değildi. | sene sonra adam ölmüş. bundan İruşa ve 1932 senesinde 1172 kuruşa düş- Ben namuslu adımım. Namuslu | sonra İzmire, ihtiyar teyzesinin Jmüş ve 1933 senesinin başında 1094 ku» Nakleden Selâmi Izzet yg 1 yl içinde nazlı büyümüştü. Ben hil katen kabayım.. İtiraz etmeyin, pek ince nezaketten (o anlamam.. Anlaşamıyacağımız malümdu. Neyse, olan oldu. Karım İzmirli. dir. İzmirde oturuyor. Kızıyle muntazamen mektuplaşır ve ya- zın iki ay İstanbula gelir, kızı ile görüşür. Kızmı çok sever, bunu bilirim ve bütün kabahatlerine rağmen, iyi bir kadın olduğunu itiraf ederim. Anasının rızası ol- madan kızımı evlendirmek iste- mem.. Şimdi birkaç gün daha dü- şününüz.. Bir söylediklerimden soinra ,gene Perranla evlenmek isteyip istemiyeceğinizi niz. Eğer “evet,, derseniz, o za- man karıma yazarım, kslkıp ge- lir, kendisiyle görüşürsünüz, ni- kâhımızı kıyarız.. Muhlis beyin bu hareketine ba- yıldım. Bana hem düşünecek, hem de sorup #oruşturacak za- man veriyordu. İzmirdeki dostlarıma bir mek- tup yazdım. Muhlis Beyin karısı, on sene denberi, münzevi bir hayat sürü- yordu. Henüz genç ve güzel ol- masına rağmen kimseyle görüş müyordu, Sürdüğü dürüst hayat- la, gençliğinin yegâne rezaletini unutturmuştu. — Selma hanımı 16 yaşınday- ken Muhlis beye vermişler. Bir bammül edememiş, kaçmış, beş buçuk sane sonra Selma, «kr bir biyâta ve Sikcni bir kocaya ta- sene kaçtığı adamla yaşamış, beş söylersi |* Hayat ucuz'uyor Geçen senenin son ayında geçinme vaziyeti İstanbul ticaret ve sanayi odası 933 se- inin son aymdaki geçinme vaziyetini m bir istatistik hazırlamıştır. Ba istatistiğe göre 1914 senesi (birinci altı ayındaki paranın vasati kıymeti 100 ku- ruştur. 1933 birinci kânunundeki kıy- met ise 1053 kuruştur. Masraf maddelerine gelince 1914 s6- nesinde ekmeğin okkası 60 para (iken 1933 senesinde 8,5 kuruştur. Gene 1914 senesinde su fıçısı 5 kuruş, etin okkası 7 kuruş, balık 3, taze #€b20 1, fasulya2, nohut 2, soğan 0,5, sade Yağ 10, zeytin yağı 8, şeker 2,5, pirinç 25 makarna 2,5, peynir 8, zeytin 25, Vw murta 0,5, süt 2, kahve 12, meyva 2 kw-! ruştu. 1933 senesinde ise bunların kıymeti #8 e tesbit e ir. İ Su fıçısı 30, et 52, balık 35, taze sb İze 6, patates 7,5, fasulya 17, nohut | soğan 4,5, sadeyağ 115, zeytin yağ “7 şeker 52, pirinç 27, makarna 24, pirin$ İ60, zeytin 27, yunmurta 2, süt 20, yoğurt (40, kahve 100 ve meyva 17 kuruştur. Bunların yekünü ise 1914 senesinde 426! kuruş ilken 1933 senesinde 3667,5 kurut olmuştur. Yıkama ve aydınlatma ve temizleme Jmaddeleri ite 1914 senesinde 104 kurut İtedarik ediliyordu 1933 senesinde petrol kömür, odun, sw, sabun gibi bu mad İdeler 1168 kuruşa tedarik edilmektedir. Giyecek eşya ve ev eşyası da 252 ku- ruşa ilen şimdi 2850 ev kirası 150 kuruş iken 2500 kuruş, cişara, bütün © vesaiti nakliye, sıhhat masraflar: o 140 kuruş iken 1375 kuruş olmuştur. Sigorta da 89 kuruştan (o 762 kuruşa yükselmiştir. Bu rakamlardan anlaşıl- İdığıma göre 1914 senesinde 1161 kuruşa İgeçinebilen bir aile için 1933 senesinde (12224,5) kuruşa ihtiyaç vardır. Maamafih 1933 senesi diğer senelere nazaran çok ücuzlamıştır. 1929 senesin-| de emi meddeler içim 1331 kuruşa ihti. yaç varken o bu rakam 1930 senesinde 1272 kuruşa, 1931 senesinde 1203 ku- İ bir adam gibi vicdanımla konuş- | Yanma gelmiş ve dünyadan çekil. |* iken sene sonunda bu — miktar 1053 tura, kalbime danıştın. Hayır, Pesrana âşık değildim, onu sade- ce bir arkadaş gibi seviyordum.. Düşünmeye başladım. İyi ama, dünyada ideal kadın var mıydı?. İdeal kadın bulacağım vebhmiyle, bekâr yaşamanın ve kimsesiz ihtiyarlamınm manası yoktu. Birden, ömrümün O boşluğu, gözlerimin önünde bir uçurum gi” bi derinleşti.. Kadınlı, çoluk ç0* cuklu bir yuva tahayyül ettim. Perrana âşık değildim, fakat her evlenen âşık olduğunu kadın” la evlenmemiştir a... İnsan karısı” pi aşki- sevmiyor sanır, Ona kar şı basit bir muhabbet besliyor muş gibi gelir ve ilk çocuğun be- | şiği başında anlar ki, karısına çılgınca âşıktır, Ilk teklifi yapan hanım, tekrar | geldi. Evlenmiye karar verdiğimi | söyledim. Ertesi gün, Muhlis beyden bir kart aldım. Beni, görüşmek için çağrryordu. İki elini UZattr, ili elimi sekte, Hemen gittim, koluma girdi i 1 ürüdük. girdi, çamlara doğ Konuştu: za tüledir “diyorum Ratip Bey. Sizin gibi bir damaila ifti- har ederim. Yalnız ie Mö0| evvel, size anlatarak gayem bir şey var Ben bekâr değilim. | On beş senedir karımdan e sıyorum. Karımın batan çal büz yüktü, Bunun için, kezmız, ben bü Benim de hatam, a Kirk yaşmdayken, genc, bende, | çok genç bir kız aldım. O pamuk A miş. En uzun diller bile kapamışlar. Eski bir aile felâketinin yükü- mü, masum ve günahsız bir kıza yükletmek haksızlık olurdu. Muhlis beye, Perranla evlen- mek fikrinden caymadığımı söy- ledim, ağızlarını On beş gün sonra: — Karım geldi, sizi Tophane- de halasında bekliyor, dedi. Güzel bir gündü. Eylülün dur- gun, Tenkli, berrak günlerinden biriydi. Tophane sırtlarındaki es- i konaklardan birisinin kapısını saldım, Dört peşli entarili, başör- tülü, Yüzü temiz, üstü başı temiz bir kalfa kapıyı açtı. İsmimi söy- ledim.. -— Buyrunuz! dedi. O önde, ben arkada yukarıya çıktık. Geniş bir odaya girdik. Yeşil kadife döşeli, abanoz kon- sollu, ağır saçaklı perdeli odada, koltuklardan birine oturdum.. E- vin içinde cıt yoktu. Şehrin gürül- tüsü, uzaktan uzağa du. Neden sonra, dışarda, hafif bir ayak pıtırtısı oldu, kapı açıl. dı, Selmx Hanım girdi. (Devami var) ——— KONFERANSLAR. Kadınlar birliği tarafından ter» tip edilen konferanslardan ikinci- si yarn akşam üniversite profesör. lerinden Her Lipman halkevinde verecektir, Mevzu kadın hastalık. duyuluyor- | kuruşa düşmüştür. Ancak 1933 senesi içinde en geçiş ayı elüldür. Eylüldeki İ#aziyeti 1027 kurus idi. ucuz geçinme Kış sporları Zakopane, I3 (A.A) — Ka. yak — Koşu şampiyonluk müsaba- kalarının neticesi almıştır. 50 kilometrelik koşuya 39 mü- sabık girmiştir. Çek musil 3 saat 34 dak'ka 25 saniye ile birinci gelmiştir. Çek Novak ikinci, Polonyalı Karpiel ü- çüncü olmuştur. Kayak şamp'yonası o kadrosu dahilinde yapılan Slav memleket. leri maçları tasnif neticesi şudur; Birinci 1323 puvanla Çekoşla. vakya, ikinci, 1318 puvanla Po. lonya, üçüncü 1108 puvanla Yu. goslavya.. Varşova, 13 (A.A.) — Ayın 17 ve 18 inde Varşova veya Polonya- nm kaşka bir şehrinde Alman ve Polonya takımları arasında buz ü- zerinde hokey maçları yapılacak- | İbr. Şubat sonunda da Berlinde inti- Amerikada altın toplamak yasak! Vaşington, 13(A.A.) —Cam pbell isimli bir adliye (memuru, bankada mevcut altını olduğundan dolayı hükümet tarafından açılan bir davada mahküm © olmuştu. Campbell ali divana müracaat et-| miştir. Fakat, ali divan bu talebi reddetmiştir. Bu suretle ali divan altın toplı- larıdır. Konferanstan sonra bir de konser verilecektir. yanlara karşı yapılan kanunun me- riyetini tasvip etmiş oluyor. 5 —VAKIT 14 ŞUYAT 1934 MUMI Mahsusal a Smear ra KARMA VAKIT'ın yeni Tefrikası : 102 Yazan: A. MIL Nail Bey bu sözleri işitince. — “Azizim, Rıza bey bugünler- | derhal yatağından fırlıyarak etra» de İstanbula avdet etmek © üzere! fma bakınmış ve alelâcele giyine- bulunuyor, binaenaleyh burada i- | rek dışarıya çıkmıştı. kimiz kalıyoruz. Böyle olunca iki- Nail bey aradan beş on dakika mizin vaziyetine bir şek'l vermek | geçmeden ortadan kayboluvermiş- lâzım geliyor. İti. Rıza ve kâtibi mesul beyler 0- Harekâtımızı intizama sokmak | nu aradıkları zaman Nail beyin ye- için senin geri hizmetlerde çalış. | Vi karargâh aramak üzere gerilere manı muvafık buluyorum. Ben iş doğru gittiğini haber almışlardır. itibariyle senden daha kıdemli ol- | Nail bey acelesinden arkadaşları” duğumdan tabil ileri hatlarda daha | va haber vermeğe bile vakit bula- #Teşkilâtı Mahsus 20,| iyi meşgul olabileceğim. Tabif sen vereceğim emirlerin haricine çıkmazsın!,, Nail bey bu sözleri söylemekle adetâ kendi kendine gelin güvey oluyor gibi bir şeydi. Onun teşki- | lât kumandanı olmasında bir mah- zur yoktu, Fakat böyle bir kuman- danlık esasen mevcut olmadığı için kim o esnada kumandan diye or- taya çıksa ,0 sıfat onun üzerinde bir süsten ibaret kalırdı. Cephe- nın hakiki teşkilât kumandanı or- dudan verilen emir o mücibince (Stange) beydi, bütün teşkilât o- nun emrinde ve ne Nail ve ne kâti- bi mesul bey kendi başlarına ha- reket edemiyecek iken “ben ku- mandanım!,, diye ortaya atılmak- ta hiç bir mana yoktu. Kâtibi mesul: bey böyle olduğunu bildiği için Nail B. tarafından vakı olan teklife verdi- ği cevabında demişti ki: — “Çok iyi Nail bey, ben han- gi tarafta olursa çalışırım, Ancak ben çok yoruldum ve hastalandım. Buradaki vazifelerime devam ede- bileceğimi hiç zannetmiyorum. O- nun için İstanbula dönmekten baş- ka çare kalmıyacaktır!,, Nail bey bu sözleri işitince: — “ Nasıl olur?,, falân demeğe başlamıştı. O da Rıza beyle konuş- tuğu zaman İstanbula dönmekten başka bir çare kalmadığını nihayet anlamıştı. Yeni çeleler toplanacaktı Keyfiyet İstanbula yazıldıktan sonra üçü de İstanbuldan İttihat ve Tarakki merkezi umum'sinden talimat beklemeğe başlamışlardı. İstanbuldan gelecek emire göre hareket edilmesine karar verildik- len sonra üç arkadaş cephede müm kün mertebe çalışmağa başlamış- lardı. Başları boş gezen çete ef- radmı tekrar toplıyarak işe yarıya. bilecek yeni bir çete vücuda get'r- mek istiyorlardı. Şayet kendileri İstanbula döner lerse bu çete ordunun emrine ve rildikten sonra çekileceklerdi. Bu işle meşgul olurken bir sa- bah Rusların Arhavi karargâhının karşısmd ki tepeleri zapettiklerini görmüşlerdi. Ruslar 6 tepeleri ge- celeyin işgal etmişlerdi. £ Sabah olur olmaz o tepelerden Arhavi ü- zerine şiddetli ateş açmışlardı. Bu ateşe mukabele etmek mümkün de- ğildi. Teşkilâtı mahsusadan o es- nada bir hizmet beklemek imkân haricinde idi. Nail bey sabahleyin uyku sersemliğiyle bu ateşi işitince vaziyetin | İ mamıştır. Arhavide uzun müddet tutun- | manın imkânı olmadığından biraz | sonra Rıza ve kâtibi mesul beyler dahi efradı toplıyarak ricat eyle- İ mişlerdi. Bu ricat kolay bir şey değildi. Çünkü bütün (harekâtı Rusların şiddetli top ateşi altında İ yapmak ve hayvanları toplryarak j geçirmek icap ediyordu. Cephe- | nin bir müdafaa hattı olmadığın- dan o esnada büyük bir karışıklık ve intizamsızlık hüküm sürüyor, İ karşılarında mukavemet göremi- İ yen Rus kuvvetleri de mütemâdi- yen ilerileyordu. Rus tayyareleri Ricat edenler arasmda (otabif (Siange) beyle alayının bakiyesi de bulunuyordu. Arhaviden çe- kilen teşkilâtı mahsusa zevatı bir İ müddet etrafı araştırdıktan sonrn düşmandan, ateşinden bir derece ye kadar masun kalabilecek olan koytu bir yer bulmağa muvaffak olmuş ve orasını yeni karargâh it- İ tihaz etmişti. Ruslar akşama ka” dar ateşlerino devam etmişlerdi. Fakat ihtimal ki yeni mevzileri- ni aldıktan sonra artık ilerlemiyor- lardı. Ateşi akaşm üstü kesmiş lerdi. Bu suretle yeni karargâha rahat rahat yerleşmek için imkân basıl olabilmişti. Bu vekayi 1331 senesi martın nihayetlerine doğru cereyan ediyor du. Soğuklar yavaş yavaş zail olmuş, havalar açmış ve her tara- fı bahar kokuları istilâ (o etmeğe başlamıştı. Teşkilâtı mahsusa ay- lardanberi şiddetli soğuklar içinde titreştikten sonra şimdi Kafkasya İ semasında parıldıyan güneşi göre- rek ısındıkça seviniyorlardı. : Fa- İ kat güneşle beraber Rus tayyarele- İ ri de havada görünmeğe başlamış- Ur. Yeni alınan karargâha yerles- İ üğinin ertesi günü bir Rus tayya- resi gelerek karargâh üzerinde uç- muştu. (Stange) bey hemen ala- yına mensup efradı dışarı çıkarta» rak onları arkası üstü yere yatır- mış ve o vaziyette tayyareyi tüfek ateşi altına aldırmıştı. Fakat düş- man tayyaresi arkası üstü yapılan bu yaylım ateşinden hiç müteessir olmamıştı. Çünkü bözle garip bir vaziyette endahta alışmamış olan efrat lâyikiyle endaht yapamıyor- du. Bumüthiş yaylım ateşine rağ- men Rus tayyaresi vazifesini yap- mış ve geri dönmüştü. Bu Hâdise de anlatmıştı ki tay- yare hücumlarına karşı hiç bir ted- bir alınmamış, cephenin bu hücum. lara maruz kalacağı düşünülmemiş ve müdafaa tertibatı alınmamıstı. (Devamı var)