Meşhur düellolar .. Uzun zamanlar düelloların merkeziolan ingilterede bu âdet k Geçen gün bu sütunda (Sta-| Viski) hâdisesinin sebebiyet ver- | diği bir dücllodan bahsetmiştik. | SPahya ve Macaristan meyanında Pranga en çok düello yapılan bir Memleket olarık tanılmıştır. Bil. P son asrın sonlarına doğru Mâssda bir çok siyasi düellolar vuku bulmuştu. j (Bonapart) tarıftarlarınm teş- kil ettikleri sağ cenahın en hara- Tetli müdafilerinden (Cassagnac) İraderler onların en azılı rıkıp- leri olan (o (Clemenceau) daima tamuslarını meth veya tabancay» la müdfaaya hazırdırlar. Siyasilerden (o (Rodiefart) ta Yüksek düelloculardan / sayılıyor” du, Fakat bunların düelloları © kadar ciddi değildi. » Seyircileri düello edenlerin dostlarına inhi-- sar ediyordu. En meraklı Fransız düellosu! meşhur Fransız ceneralı ((Bau-| lenger) » nin parlâmento (reisi (Fioguet) ile yaptığı düelle idi. Ceneral kısa bir müddet zarfın- da rakıbini mığlüp etmeğe mu vaffak olmuştu. Onun bu düelle- da akıttığı kan taraftarlarının art- masına vs kendisini ondan sonra “Cesur censral,, unvanının veril- mâsine vesile olmuştu. Macaristanda meşhur adamlar arasında en ziyade düelloya tı rağtar olanlar Macar bâşvekille- sinden (Tisza), (Wekerle) ve Hır- vat mebuslardan (Ugron) idi. Bu ?at mükerreren düello meydanla- rında rakıplerile boy ölçmüşlerdi. Berlinde (yapılan düellolar içinde en feci Berlin polis müdü- rü (Hinkeldey) ile (von Kleist) arasında yapılan ve polis müdü- İ rünün ölümü ile neticelenen düel- | lo idi. Bir de sarsy mareşallarm- | dan (von Kotze) ile çarpışmış ve | bu düelloda (Sehrador) un ölümü ile peticelenmişti, (Hiâkeldey) Berlinde bir ku: | marbaneyi bastırmıştı. (Kleist) te | o kumarhanenin âzasındandı ve onun için çok | kızmıştı. Bir gün| Berlinde bir süvari müsabakaları icra ediliyordu. o (Kleist) müsa-! bakanın icra komitesinden olduğu | için (Hinkeldey) yanında bir ma- dam olduğu halde müsabıka ma- halline geldiği - zaman (Kleist) kendisinden dühuliye kartı olup olmadığını sormuştu. Her ne ka: dar (Hinkeldey) polis müdürü olmak itibariyle her yere girebile- ceğini söylemiş ise de (Kleist) o- nu sert ve kaba bir (surette geri çevirmişti. Hâdise krala aksedin. ce kraldüelloyu menetmiş ve (Hinkeldey) de » yapmıyacağına | dair vermiş ise de düello gene vuku bulmuş ve (Hinkeldey) in ö- | Tülmiyle neticeleninişti. Saray mareşallarında (Schra- | der) ile (Kotze) nin düellolirr- | na gelince bu da şu sebepten ileri | gelmişti: (Kotze) (oOimzasız bir mektupla (Schrader) i tahkir etti- dinden dolayı krsl (tarafından işinden çıkarılarak hapse atılmış- ti. Fakat (Kotze) rin masum olduğu sonradsn an.ıslmıştı. Bu- nun üzerime (Koize) kendisine karşı yanlış o İsmıdatta bulunan (Sehrader) $ düelloya davet et- L-48 Tina | olmuştu. Bu çoktan kalkmıştır mişti. (Schrader) karnına isabet eden bir kurşunla ağır surette ya- ralanmış ve bir iki gün sonra vefat etmiştir. Kral hanedanına mensup olan l İ iki prens arasmda vuku bulan bir düelloda zamınında pek ziyade nızarı dikkati celbetmişti. İtal- İ yanlar Habeşistanda (Adua) mu- harebesinde mağlüp olmuşlardı.. Bu muharebeden (sonra Fransız prenslerinden (Henri d'Orleans) Habeşistandı seyahat ederken İ- talyanların cesareti hakkında ha- karetamiz sözler söylemişti. Bu- nun üzerine İtalyan prenslerin- den Victor Emanuel (o Fransız prensini düelloya davet (o etmişti. İki prens Paris o civarmda kılıçla | düello etmişlerdi. İtalyan prensi düello kaidelerine nazaran tama- miyle mağlüp etmeğe muvaffak düello sayesinde prens (Victor Emanuel) uzun se- neler İtalyan hanedan: kralisinin en cesur âzasından adolunurdu. Bir zamanlar Rusya çarlığında da düello moda olmuştu. Rusların en büyük edibi olan (Puşkeir) | kayın biraderi olan hassa zabitle- rinden (Charles d'Antes) ile yap- tığı düellodı terki hayat etmişti. Uzun zamanlar Odüellolarn merkezi olarak tanılan İngilterede düello çoktanberi kalkmıştır. Miralay (Fvcett) in düelloda kayin bitaderi mülâzim (Monro) | tarsfından öldürülmesi üzerine lerini istemitşi. düelle zabitler arasında şiddetle menedilmiş ve bu suretle büsbü- | yetle bunların O masumiyetlerini tün ortadan kaldırılmıştı. Dedikoducu Mısır dil akademisi Mısır gazetelerinin verdiğ ma- lümata göre, Mısır kralı kârunu- saninin 30 uncu günü Mısır dil a- kademisini açmıştır. | Akademi, Mısırm dil âlimlerin ! den teşekkül ettiği gibi Mısırdan | arap memleketlerindeki dil âlimleri davet edilmiş ve Avrupa» nm en tanınmış müsteşrikleri de bu akademiye aza tayin olunmuş- lardır. Mısır hükümeti, akademiye ay- rı bir bina tahsis etmiş bulunuyor. Akademinin en mühim vazife- si, yeni bir arapça kamus yapmak yeni kelimeler bulmak, ilim ıstır lâhlarınr tespit etmek olacak, aka- demi bu vadilerdeki mesaisini göstermek için aylık bir mecmua | çıkaracaktır. Akademi her sene yerli, yaban» cı bütün âzasmın iştirakile bir kon gre aktedecek ve bu kongre bir ay devam edecektir. Akademi azası resmi küşattan evvel toplanarak nizamnamelerini hazırlamış bulunuyor. Mısır hükümeti, akademiye iş» trak edeceklere gidip gelme yol! masraflarını verdikten ve Mısırda- ki ikametlerini temin ettikten baş- ka kendilerine her celse başma da huzur hakkı vermektedir. o Hakkı huzur yerli azaya da dir. D NYA HAB RLERİ O d di 9— VAKIT 3 ŞUSAT 1954 —— Beraet ettiler, fakat hâlâ hapisa- neden dışarıya bırakı'mıyorlar! Rayiştağı (oyakmık suçu ile maznun olanların (muhakemesi neticelenmiş, bunlardan Van Der Lubbe isminde olanı idam edilmiş ti. Fakat bu maznunlardan bir kısmı beraet kazandıkları halde elân serbest bırakılmamışlardır. Times gazetesi bu mesele hakkın- da şu mzkaleyi yazmaktadır: “Rayiştağ yangınında methal- dar olmak töhmetiyle muhakeme- leri icra edilen ve fakat bir ay ev- vel beraet eden Dimitroffun ve diğer iki Bülgarm tahliyelerinde gösterilen teehhür çok fena bir tesir uyandırmıştır. Bilhassa Di- mitroffun anası — tarafmdan Ak man dahiliye nezaretine vukubu- lan müracxatta mezkür nezaretin, merkumun ve arkadaşlarının mu- ayyen olmıyan bir zaman içinde mevkuf tutulmaları muhtemel ol- duğu yolunda ceavp vermesi bu tesiri arttırmıştır. Bu, fevkxlâde bir muhakeme- nin fevkalâde (bir neticesinden Dimitroff ve (arkadasları on bir #Y evvel vukubulan Rayiştag yan- gınından dolayı tevkif edildikleri vakit aleyhlerindeki delillerin tam ve kâfi olduğu söylenmiştir. Buna rağmen muhakemelerine ancak yedi ay sonra başlandı ve o vakit te delillerin azlığmndan do- layı bizzat müddei umumi beraet- 37 gün süren muhikeme kat'i- | ispat etti. 23 Birinci Okânunda Belgrat beraet kararı verildiği vakit her- kes bunların Almanyadan kalmı- yacaklırı için hududa kaflar sali- men izamlarıtemin edilir edilmez derhal tahliye edileceklerini ümit etmişti, Fakat bu adamlar, elân hspiste oldukları gibi, gayri muayyen bir zman için mevkuf kalabilecekle- ri de ima ediliyor. Almanyanın hsriçteki şöhreti- nin vikayesi için bu haberin teey- yüt ememesi ve üç Bulgarın müm kün olan süratle tahliye edilmele- ri temenni olunur, (o Dimitroffun tahliyesi hakkında derpiş edilen mahzur, merkumun Alm-nyadan çıktıktan sonra nasyonal — sosya- list hükümeti aleyhine propagan- daya girişecektir. . Bu, kanunun ve adaletin en basit mefhumları- na karşı sadece garip bir alâka- sızlığı göstermekle kalmıyor; tat- bik edilen muamelenin çok kısa görüşlü bir siyaset olduğunu gös- teriyor. Dimitrof ne kadar ehliyet- li bir itiş-şçı olursa olsun, n#syo- nal — sosyalizme karşı hissiyatı ne bulunursa bulunsun kabil de- gil Almanyanın bu tarzda hareke- tile kendi şöhretine iras ettiği za- rar kadar zarar yap-mazdı. Muha kemeden evvel ve muhakeme es- nasmda bir sürü hâdise olmuştur. Bunların başlıcası ceneral Goe- ring'in muhakeme esnasında ken- dini zaptedemiyerek yaptığı hü- cumlar ki, Almanyanın hariçteki haysiyet ve şöhretini bir hayli te- vezzile uğratmıştı, Yalnız üç Bulgar hakkında de- ğil, müddeivmumi tarafından ida» ma mahkümiyeti talep olunın Al man komünistleri Jideri Tolger is çin de beraet kararı vermekle &i- yasi tazyiklerden âzade olduğunu ispat eden muhakemenin kararı İ bu z'rarı büyük mikdarda tamir etmiş bulunuyor. Nazi Almanyasında, hattâ ikti- dar mevk'inde olan fırkanın siya- si muhaliflerini alâkadar eden me- selelerde bile hâkimlerin mevcut delillere istinaden hüküm verebi- leceklerini görmekle ecnebi efkâ- Ti umumiyesi müsterih olmuş, ve İ yeni rejimin iptidadı bıraktığı gayri müsait intibaları (o tashihe karşı bir temayül uyanmıştı, An cak beraet eden mahpuslar tah- liyesinden imtina edildiğinden do- layı bu temayül bir tezelzüle uğ" || ramıştır, ve eğer tahliyeleri gayri muayyen bir zaman icin gecikirse büsbütün de zail olabilir. Muhakemenin hailevi bir saf- hasında ceneral Goering, Dimit- roff'a şiddetli bir hücumda bulun- muş ve Rayiştag'ı kendisinin yak- tığını ve yerinin darağacı olduğu- nu söyliyerek “hapisten çıktıktan sonra elime geçersen pişman olur» sun, rezil adam,, diye b-ğırmıştı. Ceneral Goering Prüsya başves kili ve Almanyayı idare eden a- damlardan biridir. Almanyanın. bütün dostlirımın unutmak istedi- ği böyle bir hadiseyi hali hazır». daki şerâit altında hatırlamama- ğa imkân yoktur... sokaklarında bomba atan Bulgar komitecilerinin muhakemesi rile tethiş tertibatı yapan Lar aldıkları haberlere göre (o Bulgar 1932 senesi eylülünün 2 inci gü- nü Belgrat halkı korkunç bir infi- lâk ile uyanmış, sokaklara dökülen halk tarakanın geldiği tarafa akm | etmeğe başlamıştı, fakat Belgrat! zabitan klübüne doğru ileriledikçe sokakların kapandığını görmüş ve | büyük bir hâdisee olduğunu anla- mıştı. İHâdise şuydu: Bulgar Makedonya dahili ihti- lâl komitesine mensup bir o fedai Curo Kresoviç namında bir hama- la küçük bir çanta vererek zabitan klübüne gitmesini ve kendisini o- rada beklemesini söylemiş Çan- tada ne bulunduğundan haberi ol- mıyan hamal, tarif veçhile, zabi- tan klübüne gitmiş ve hol'dı çan- ta sahibinin kelmesini beklemeğe | başlamış. Fakat bir kaç dakika | sonra esrarengiz çanta müthiş bir taraka ile batlıyarak hamal Kre- soviçin iki bacağını ve bir kolunu hayaya uçurarak öldürmüş o sıra” da holü temizlemekle meşgul olan klüp hizmetçisi Boj'çi ağır surette yarslamış ve klüp b'nasmda, 122.770 dinarlık tahribat yap- mişti. Bu suikastı yapan Bulgar iht'lâ! komitesi mensuplarından Lyubor- çe Stankof kaçmağa ve polisin e- İlinden kurtulmağa muvaffak ok! mustur. Fakat Pulgaristandan Yu dahili ihtlâl kom'tesi mensupla- rından D. Grancef, Tz. Curof, G. Cigof, G. Yovanof tevkif edilerek suçlarını we Makedonya ihtilâl ko- mitesi namına Yugoslavyada sul- kasilar yapmağa memur bulunduk larını itiraf etmişlerdir. Belgratatan alınan son haberle- re göre Bulgar komistecileri, ilk tahkikat bittikten sonra Belgratta “Devleti müdafaa malhikemesine,, verilm'şlerdir. “ ulgarların muhakemesine bas- lanmış ve ilk celsede yalnız müd- deiumuminin iddianamesi okun- muştur, Belgrat gezetelerinin Sofvadan Sabih tayyare | . karargâhı Berlin, 2 (Wolff Ajansı) — Luft Hansa kumpınyası motörle iş'iyen Schwarzefels vapurunu sa- tm almıştır. Daha evvelce Afrika ile cenubi Amerika arasında yarı yold” sabih bir ada vaziyetinde yerleştirilen Westfalen gemisinin eşi olan bu vapur Atlas O'xyanosunun cenu- bunda y-pılscak tayyare seferleri için sabih bir istinat n-ktası ola- $ | goslavyava bombalar getiren ve | rak kullanrlncnk ve Af-ika — Ce. | , verilmekte | bunları Balgraim muhteVf yerle-| mubi Amerika hava yolu üzerinde | ifade edeceği kazanç hükümete rine koyan velhasıl Stankofun em- | bulundurulacaktır. i ui zabıtası, “Garp havalisi teşkilât:,, namını taşıyan ulgar (o teşkilâtma mensup bazı kimseleri, geçen a- ğustos aymda dahiliye nazırı M. A. Girgmof ile demokrat fırkası- na mensup mebuslardan M. Lore Gürofa karşı suikast tertibatı yap” tıklarından dolayi yakalamıştır. Sofya zabıtası bu suikast terti- batı hakkında hiç bir şey söyleme- mektedir. “Garp havalisi teşkilâ- tı,, &zasmdan bazı kimselerin tev- kif edildiklerini itiraf etmekle be- raber dahiliye nazırma suikast ya» pıldığına dair olan iddiaları tama- men reddetmektedir. Amerikada altın stoku Vaşington, 2 (A.A.) — Maliye nezareti Amerikada bulunan ve mülkiyet hakkı hükümete geçen altın stoklarmın kıymetinin dört milyar yirmi dokuz milyon doksan iki bin dokuz yüz doksan sekiz dö- ları bulduğunu bildirmiştir, Bu stoklara yeniden kıymet bis çilmesi şimdiki kiymetlerini tak- riben altı milyar sekiz yüz milyon dolara çikaracaktır. Bu iki miktar ar-smdeki farkm ait olacaktır.