— !—VAKIT a a ayy Sevdiğim ... ARKADAŞ ... A WE ir Tg Selâm — Al. İrfan!.. Nereden çıktın İrfan ?.. İrfan, kendine doğru uzanan €- İli görmemezlikten geldi: Omuz kırarak, kalabalığın arasından yol açtı, uzaklaştı. Cezmi, İrfanın bu hareketine mâna veremedi. Meraka düştü... Peşi sıra gitti.. İrfan, fumuarda masalardan birine dayanmış duru- yordu. Cezmiyi gene (o karşısmda görünce haykırdı: — Senin başka işin yok mu?... Benim peşimi bıraksana... — Aman neden?. Niçin?. İrfan sigarasının ucunu çiğne - di, uzaklaşmak istedi. Cezmi omu- zundan tuttu: — Sen bu gece çıldırdın mı?. Nen var diyorum sana?... İnsan arkadaşına cevap vermeğe mec- burdur. — Bir şeyim yok... Tiyatroda u- 3 ŞUBAT 1934 yy yy yg Hikâyeler İ İ yay vga ar yy Eer birbirimize anlattık. Ben ona metsli reslerimi saydım. Sayısının © faz- la olmadığını bilirsin. Ben senin gibi çapkın değilim. OO da bana, | ikendisini sevenleri söyledi. Bunla» irn başında sen varsın, Bunu da iti- İraf etti... Sana dargın * değilim. Bir gün gelip benim de Leylâyı se- İveceğimi nerden bilecektin? Hattâ isana acıyorum, çünkü hâlâ Leylâya lâşık olduğuna eminim... İnsan Ley»! lâyı bir kere sevince, bir daha unu- İtamaz...: Fakat birân seni bana İtercih ettiğini düşünerek seni kıs kanıyorum... Kadın, dostluktan kavidir.. Bizi ayırdı... Cezmi, başımı avuçlarınm içine almış, düşünüyordu: — Bu Fatma Leylâ OHanımda i&imdir?.. Ne diye İrfana böyle ya: ilanı söyledi?. İ © Bumu anlamak lâzımdı. Bu me sakını halledecekti... © Belki yirmi| defa mektubu okudu: | | İ sar, 19,80 dans musikisi, 20 ajana haberleri, zun perde aralarını sevmem. Cezmi gü İrfan bütün bü- , ün sinirlenmişti. Birden, soluk al: | vince, bir daha peel pale mamatasına konuşmağa başladı: | — Hay sersem budala hay. İn- gi Melâm, ben budalanın biri- İsan rakibine böyle şey söyler mi2... ya Bunu buna mekteptenberi | İrfanı düşündü. : Onun çocukluk söylersin. Bu gece budalalığın son arkadaşı, mektep arkadaşi, asker» basamağına çıktım değil mi? Sa- lik arkadaşıydı, Bir sırada okumuş” na manasız cevaplar veriyorum. (lar, yâhyana yataklarda yatmışlar. Açık konuşalım öyleyse. Sinirli- |bir siperde dövüşmüşlerdi.... yim. Hiddetliyim. Biraz evvel, Fakat, gene İrfanın hakkı vardı. suratına bir yumruk indirmemek | “Kadın dostluktan kavidir. Bizi için seni görmemezlikten geldim. | ayırdı. Hâlâ avuçlarım kaşınıyor, kendini | Saat dörtte giyindi, süslendi, ha-! koru... Haydi, bırak ta gideyim. Ti | fif bir kolonya sürdü, sonra telefo- yatroda rezalet çıkarmıyalım. au açtı: “Kendi açtı, kendine bu “Cezmi hayretle arkadaşımın yü- | arayı... diye söylendi. Ve Leylâ! züne bakıyor, bir türlü onu bira- Hanımla konuştu. kamıyor, yol vermiyordu. İrfan devam etti, tan Fatma Leylâyı dinliyor: — Nem var, diye soruyorsun | — Geldim. Size izahat vermeğe | öyle mi? Öğrenmek, bilmek isti- |mecburdum. Kadınlar, birile ev- yorsun... Altı aydır sana bir kart (lemek istedikleri zaman, her çare- bile yazmadım, mektuplarını ce- |ye baş vururlar, İrfan beni çok be. vap vermedim. Ben seni bir kâr- | ğeniyordu. Başımdan bir çok ma - deşten fazla sevdiğim halde, ne- |cera geçmiş olması, beni gözlerin. den senin kafanı kırmak istiyo- de büyültüyordu. O, böyledir... Si. rum ! Hayır, deli değilim... Evli- zi ismen tanıyordum. o Sizden bir yim.. /Don Juan gibi bahsediyorlar.. Met. > Benün için mâl aklın övün: Jreslerinizi saymakla bitiremiyorlar, smdan fırladı! nsan, sizin gibi bir âşığı derhal iti.| — Biliyor musun kiminle evlen raf eder... Şimdi anladınız mı? İrfa dim?... Karım kim olduğunu bili-| 09 bir roman anlattım, kahramanı | yor musun? İsizdiniz... Arkadaş olduğunuzu bil elimi Diy la vü miyordum. Geç öğrendim. Fakal mi â Leylâya âşık olduğu” na eminim... İnsan Leylâyı bir kere Şimdi, karşısında oturmuş anla: Lüküs Hayat tdi beni sevmeniz ve benim kendisini! seydin, bilirdim, İtercih etmem pek hoşuna gitti... Bu İsebep oldu, daha çabuk evlendik. — Halâ onu seviyor musunuz?. i Lâkayt cevap verdi: İ — Fena adam değildir. Birden Cezmiye bir hüzün çök- Bu sefer İrfan, iki eliyle Cezmi- nin omuzlarını tuttu ve gözlerini gözlerine dikerek: — Fatma Leylâ ile dedi. Sonra, adetâ kaçar gibi uzaklaştı, evlendim! İscelardani birine girdi. | tü... İrfan, sözün tam mânasiyle Cezmi bütün bütün afalladı. | Kirk Yıllık dostuydu. Ona kalbini — Fatma Leylâ?... İrfanın bu) *S'0!$. içini dökmüştü... Bu kırk | hanımla evlenmiş olmasından bana yıllık arkadaşa ihanet mi edecek- ne?... ti?., MA y i Hem Leylâ da çok iri yarı, çok Ty Düşündü, taşındı, tanıdığı bü-| esmerdi.. Üst odağı üsi tün kadınları gözlerinin önüne ge-| töylüydü. Cezmi ufak tirdi. Fatma Leylâ isimli kimseyi) M4“ ci vak tefek sar Bea. şınları beğenir... OSeside dik.. Burnu kıvrık.. ” ” ; Kadının eldivenli eli masanm vi Diye se Örme söylendi, son-| üstündeydi. Son bir gayretle bu — “Tanımıyorum Ertesi gün İrfandan şu mektubu aldı: Cezmi bu kokudan nefret ederdi. «Ben her şeyi biliyorum Cezmi,| (Bunun üzerine İrfanm hayalı Ben âşıkım veya deliyim; hepsi bir| tekrar canlanı. Mektep sırolarını, yola çıkar. Leylâyı tanıdığım za-| yatakhaneyi, kışla (o koğuşlarını, man, açık konuştuk. Genç yaşında| harp siperlerini gördü.. dul kalmıştı. Güzel kadındı. El.) Kadın, munis bir sesle sordu: bette başmdan macera geçmişti...| o — Sizinle tekrar ne zıman gö- Biz yalanım, riyanın fevkinde in-| rüşebilirim?. eli tuttu. Eldiveni biraz dudaklarına getirdi.. Öf!.. İris levantası sürmüştü « sıyırdı, sanlarız... Başmmızdan © geçenleril — Avdet eder etmez size tele- | paya hareket ediyorum.. fon ederim © Mermi iie) si e TAKVIM Cumartesi Pazar 3 ŞUBAT 4 ŞUBAT 18 BAYRAM 19 BAYRAM € oğuşu Z12 gil Ikindi damazı Akşam Damar Yatsı samaz' imsak Yılın geçen gürler Yıhgkalan « a | RADYO ik maa aaa la İstanbul: 11.30 gramofon, 18 franszon ders, 18,59 Belkin Hasım, 1950 tanburi Re- fik Bey ve arkadaşları, 21 gramofon, 3180 ajans haberleri, sant ayarı, Ankara: İZS0 gramofon, 18 orkestra! (Betboven B isci Symphonle), 18,45 alaturka Varşova 1512 m: 18 Yilnadan nakil, 19,20 cğn musikisi (biyana, keman), 20 muhtelif bahisler, 2 dans süvaresi, 23 müshabe, 21,20 Chopin'in eserlerinden o würekköp ve Madam Sophie Rabesvioz tarafından piyano sonatları, 28 ders, 23,15 plâk Me dans musi- kisi, 178 müshabe, dansın devem. Budapeşte 550 m: 18 milsahabe, 1850 amele Korosi, *0,30 konferan, 21 gitar ile 21,25 haberler, #145 Triyo takım tarafından konser, 280 Budapeşte mmıslki heyeti tara fından konser, 2.15 car masikisi, Viyana 507 m: 18 kadınlar Senfonik he- yetinin kanseri, 19,80 Aktünlite, 20 tanınmış | tenor muzannilerin plâkları, 2000 saat © | yarı, vesaire, 21 nasihat, 71,05 Madam Suit. ner isimli musikisi neşriyat (Max Sehrnherr), 7245 haberler, vesaire, 23,95 akşam konseri, İ (radyo orkestrnsr, Joset Kolzer). Bükreş 384 m: 1$ borsa haberleri, Oo plâk, M hüherler, pliâk, 18 bir şekerci dükkünm- dan naklen konser, 19 haberler, 19,15 makin devamı, 20 ders, 30:20 pllk, 20,45 amatör postası, 21,50 Melle Derothy Humpbreys ta- rafından taganni, 31,15 muhtelif radye mer- Werlerinden nakiller, ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsiller Akşam suvare iy Il Saat 19,30 da İL Tl OPERET! Yazan Ekrem ve Cema Reşit Beyler, Maslak kazası Maslak faciasr üzerine Dahiliye Vekâleti İstanbula (iki mülkiye müfettişi göndermiştir. Bu mü- fettişler İstanbulda sık sik vuku bulan otomobil ve otobüs kazala- rının sebeplerini tahkik ederek bu | dance Universelle,, adir Maziyi avucunun içinde büken adam ! Eski Fransız maarif nazırı Türkiye hakkında bir Son posta ile gelen “Correspon- Fransız mecmuası sabık âyandan M.G. Reymald'un oObir o makalesini neşretmektedir. - Makale bi bu yazısında sabık ma nazırı M. de Monzie'nin “Yeni Türkiyenin küçük rehberi, isimli kitabından bahsediyor. Bu yazıyı naklediyoruz: “Monzi kolleksiyonu bize “Ye. ni Türkiyenin küçük rehberi,, gibi mütevazı bir başlık altında, vesi- kalarla dolu bir eser sunmaktadır. Bunun müellifleri Jan Döni ve Rö- ne Marşandır. Başlangıcını M. Moris Sarro yazmıştır. Bu salâhi- yettar tavsiyeye sığınan kitap, bi- ze bugün göründüğü hali ile, Türk milletini pek ziyade alâka uyandı: | ricı, eksiksiz bir küçük hulâsadır. Evet, bahsin mevzuu Türk mil. letidir. Osmanlı imparatorluğu, hasta adam, kapitülâsyonlar reji. mi geçmişe karışmıştır. Bu sarsak, meyus, içindeki yabancı millet- lerden dolayı sıkıntılı imparator- | luğa yek vücut, kendinden emin ve gecikmiş bir şarklılığa mahsus €s- ki dekoru fırlatıp attıktan sonra e- nerjili ve mağrur, kalkman bir mil. let halef olmuştur. Bu değişiklik nasıl olmuştur, ye- ni Türkiyenin çehresi (one biçim- dir. “İşte bize bunları bu kitap an- latıyor. Kitabin iki müellifi işi a- ralarında paylaşmışlardır M.Jan ' Döni tarihi kısmı üzerine slmış- tir. Osmanlı imparatorluğunun in- / hitatından başlıyarak hâdiseler a- İ rasından bizi istiklâl harbinin mu- İ zafferane neticesine kadar götür- mektedir. İfadesini Büyük Millet Meclisinde bulan vatanperverlik İ ğında meknuzdur. Mustafa mal yeni Türkiyenin ruhu olmuş kitap çıkardı dının serbestliğinj kazanması içti. mai hayatı değiştirip onu ırkın en eski ananelerine eriştirmekte ve aynı zamanda İâtin alfabesinin kas İ bulü de Türkiyeyi Avrupanm ge ri kalan kısmından ayıran mania- ları devirmektedir, Kendini müdafaa endişesiyle hareket eden bu millet sulhu atzu- lamakta ve Balkanların teskinine uğraşmaktadır. Hürbir milletin hâkimiyeti ile telifi imkânsız bazı imtiyazları artık kaybeden Fransa bundan böyle, kendi mukadderatı- na sahip bir milletin daha emin © landostluğuna güvenebilir. Bütün bu hâdiseler, başarılan | bütün bu terakkiler birbirine bağ- İ hdır. Bu birlik vardır, çünkü bir- lik düşüncesi bir tek adamın dima Ke- bulunmakla, iradesinde milletinin dağınık iradelerini toplamış ve on- da bunları tahakkuk ettirmek kuv- vetini bulmuş olmakla bahtiyar- dır. O gazidir, muzafferdir. lâhatçıdır, kanun vazııdır. Her şey onun görüşüne ve emirlerine göre yapılmıştır. Mesai arkadaşlarını seçmeği bilmiştir. Bunlar arasında harici müna- sebetlerdeki güçlüklere karşı koy- masını bilen, yabancı memleketler hariciyesinde hür vatanın liyakat. li mümessili, mahir diplomat Tev- fik Rüştü Beyi selâmileriz: Mustafa Kemal hakkında Vik- tor Ügo'nun. mısralarını kullan” mak ve şairle beraber: ». » « Romalılardan da daha büyüktü Maziyi avucunun içinde DUKE. Demek mitr-kündür.,, zihniyetinin uyanışma şahit oluyo ruz; Sultanların kaybolmuş oto- ritelerinin remzi olan saltanat ve| hilâfet Yüvarlanıp giderken Mus- tafa Kemal'in sesi ile Türk mille! tinin ayaklandığını ve müdafaa işi“ İ ni teskilâtlandırdığını görüyoruz M. Jan Döni bu hikâyeye renk | vermiş Ve hâdiselerin © biribiriyle Polis haberleri Esrar çekenler! Şehremininde evelki gece yapı” lan araştırmadı Nevbahar mahal- lesinde Arap Osmanım hanesinde sabrkalılardan Çankırılı Yusuf, Ahmet, Süreyya Cezmi Cemal İh- san, Şükrü, Muammer nam şahıs» feci kazalarm önüne geçmek için | olan rabıtalarını pek güzel temin | ların kabak çektikleri anlaşılmak» mevzuatı oOkanüniyede ( Yapıla- cak tadilâtı tesbit edeceklerdir. VAKIT Gündelik, Siyasi Getete İstanbul Ankara caddesi, (VARFT) yurdu —— TELEFON NUMARALARI; Yazı işleri telefonu: 24539 idare telefonu 1810 Telgraf adresi: İstanbul - (VAKIF) Pata kutasu No w ABONE BEDELLERİ, Ecnebi TO Kr. M0 #00 100 6 aylık $ aylık 1 aştık ILAN ÜCRETLERİ; Ticar ilârların İlin süyrfalarında çan timi 30-kuruştan başlar. tik sayıtada 250 kuruşa kadar çıkar, Püyük. fazla, devamh Han verenlere ait İN ayrı tenzilât vardir Restmii Mânların bir satır 10 kuruştur KUÇUK İLANLAR: Bir defası SÜ. İki defası 50. üç detası 08, dört dota 79 ve on defası 100 kuruştur. Üç aylık ilân verenlerin tir defası mecca endir. Dört satırı göçen İlânların “feza satırlı ş kuruştan hesap edilir hanrmefendi. Size ş etmiştir. Genç cümhuriyeti sara- ! hatle anlatmak vazifesi M. Röne | Marşana düşmüştür. O da bu va- zifeyi yalnız doğru ve dikkatli la yakalanmışlardır. Halı hırsızı Birkaç dafı tımaraneye giren İ bir müşahit gibi değil, siyasi me- | İrfan İsminde biri, dünSelman ağı selelöre ve içtimai inkılâplara aşi. | camiinin halılarını çalıp kaçarken na bir tarihçi gibi yapmıştır. Doğ- makta olan Türkiyeye hususi bir İ sevgi ile dönmüş, gayretlerini al- kışlamış ve kendine gelen ve bin | türlü imtihan geçirerek daha me- | İ tut bir istikbale doğru koşan Bu) milletin süratli canlanışına alâka | dar olmuş bulunduğu hissolun- | | maktadır. | İktisadi ıslâhat, içtimai terak- ki, her şey atbaşı beraber ilerle- mekte ve M, Röne Marşanın kolay | a | | İ usulü sayesinde teferrüattaki 83: | hat heyeti umumiyedeki genişi i| İ iyice göstermektedir. Sanayi zira- İ atten daha az yardım görmemek: | İte, milli ve nakdi kalkınma büyük İ şlerivle beraber yapılmakta, | bir demiryolu şebekesi Anadoluvu İ örtmektedir. © Liberal o kanunlar İ çocuğun korurmasmı, maarifin in- İ söylemedim giliba, yarın oAyru- İ tişarını ve lâikliğe hürmet olunma- sını temin etr-"etedir, N:k-yet, a ty müezzinin bağırması üzerine ya kılanmıştır. Bir ev yıkıldı Yeşilköyde sabaha kadar devam eden yağmurlardan bamya tarla- sında kâin 9 numaralı hane yıkıl- miştir. Alacak meselesi Otakçılarda oturan Hasan oğlu Hüseyin evelki gün Edirnekapı caddesinden geçerken kendisine 5 . | Vira borcu olan Cibalili Yasefi'gör- müş beş lira alacağına mukabil Yasefin omuzunda bulunan bir ha- | ıyı zorla aldığı için yakalanmış” tir Yankesicilik Tepebaşında Tünel kişesinde bi let almakta olan Eyüpte oturan Ferendaz Hanımın cebinden 256 kuruşunu aşrran yankesici sabıkalı Bedri yakalanmıştır.