amaaan ANNE şuverdiler. Böyle tesadüfler, yalnız roman- larda, hikâyelerde olmaz. Hayatta da olur. Sami durdu.. Mediha otomobil- den iniyordu. Senelere hiç değişmemişti. Saçları, gene kumral ve kıvırcıktı. Gözleri, hep | © derin gözlerdi. Bir zamanlar, bu gözler için yaşamıştı.. İ v | rağmen | Senelerdir, birbirlerini görme: | mişlerdi, birbirlermi düşünmiyor- lardı. İ Kin, hiddet, nefret ve nihayet zaman, onları birbirinden, dağlar ve denizlerden daha fazla muştı. Şimdi, yanındaki adama eherm- miyet bile vermeden, gözlerini on- dan ayıramıyordu Mediha da, biran, maziyi görü- yormuş gibi oldu ve duraladı. Onu karsısında, bitkin, perişan, hasta| görseydi belki de daha memnun o- | Jacaktı. Fakat Sami, her zamanki | gibi güzel, ince, zarif ve şıktı. Biraz çekilerek yol verdi. Me- diha geçti. Arkasından adam yü- l rüdü. Sami onları takip etti. Lokanta salonuna girdiler. | Dansir bir çay vardr. | Oturdular, Sami, iki masa önlerine otur- du. İ Mediha, Saminin bir zamanlar yegâne sevdiği kadındı. İki sene beraber yaşamışlardı. Sonra Sa- minin işleri bozulmuştu, kalmış, Ankaraya gitmişti. :p15 Geldiği zaman apartrmanı boş «buldu. Mediha, Fikrile Avrupaya gitmişti, Fikri mektep arkadaşla” zmdaxndı. Ondan sonra bir görmedi. Mediha ile Fikri sakin görünü- yorlardı amma, hiç te sükün i için- ide değiller. Mediha, iki # nn, birbirlerine öldeğkieri anı bekliyordu. Bir hadise olacaktı. Bubadiseyi Sami yarattı. Kalktı. | Madihanın masasına yaklaştı. E- ğildi: — Bu dansı bendenize lütfeder misiniz, Mediha korkulu gözlerle baktı ve anlamâmazlıktan geldi. Fikri dedi ki: —Kabul etsene Mediha... Sami Bey eski bir dosttur, reddedemez- sin, Mediha, titriyerek kalktı, man tosunu attı, Sami, kolile, sıkı sıkı, belinden kuşak aldı. Fikri de kalkt: ve Ben dışarda oturacağım, dan rince gel... | ayır parasız daha onları ada- sı bi Mediha, yüzerken kuvveti kesi- | ön bir yüzgeçe benziyordu. Dışa: | | ayırdı. uensi, — Hatırlıyor musun, bir gün A- dada, arabadan inerken ayağının | bileği incinmişti. “Uzun topalladın... Hâlâ izi kaldı mı?. Senden ayrıyken, İstanbuldan u zaman | İ zakken, hep apartımanımızı düşü-|.—— nürdüm — Sus... Beni parasızlık senden Parasız kaldın, Fikri gin diye ona gittim, Bu itirafı bir müddet boğdu. Sonra sordu; sessizlik — Mes'ut musun? Birdenbi veremedi... Fikrinin çıktığı kapıya baktı. Sami, dcı acı dedi re cevap çi: Mediha, ben hâlâ fakirim...! nçliğimizi, kaygusuzlu— gumuzu düşün... Erzincanda iyi bir iş buldum. Kazandığım para | ile geçiniriz.. gideceğim... Bir kaç gün sonra Beraber gidelim... Susuyor, fakat ağlıyordu. Sami eğildi, kulağına fısladı: — Ben çıkıyorum, kapıda bek- lerim. Ayrıldılar, Biraz sonra, Mediha, ağır man- tosuna bürünmüş, kapıya geldi. Sa minin bulunduğu otomobile di. Otomobil kalktı. Sami, Medihaya sarıldı ve he-| yecanlı bir sesle: — Demek geldin! dedi. Mediha şaşaladı: — Sami, bu otomobil nedir Bu şoför-nedir?. Bu taksi değil... Demek fakir değilsin. — Hayır, dedi, fakat din. Ve birden camı indirdi, deki tabancayı çıkardı, attr. sen gel- cebin- sokağa BORSA nda yıldız işa lerinde 281 ci k | dır.) Rakamlar kapanış fiyatlarını göste: Mu Taş) öl 4, Je Viyana » Madrit * Berin | Varşava | * Budapeşte 14,50) * Bükreş 834, —| * Relgrar *,- * | * Amsterdam 84, | # Prar * Stokho * Cieşris # Soha 34, | e ni mea (kap, sa, 16) aaa Stdkhol m Çekler Madrit 57142 rı pi Fikrinin arkasından bak; | | Saminin derhal kolu gevşedi. — Şu nihayetteki tenha köşede oturalım. Tereddüt etti... Yürüdüler. Oturdular. Güzel bir vals çalınıyordu. Sami dedi ki: — Hatırlıyor Sonra yürüdü, , musun, böyle bir gece tanışmıştık. | Mediha gene ürperdi, kalkmak istedi. — Gitme... Senelerdenberi ta- hayyül ettiğim bir lâhzalık ânı ben Mediha cevap Sami! * sustu, Bütün eski hatıraları ya | seninle | vermedi, Şark Telefon m, ceza Bomonti 0,-| tahviller. | e 1003da sulkrazlda, 05.00 s1, 4640 | k 9 AM si 5290 zen-| bin- | 44650 İli Yonlü sönmemişti. Aşkı hâ- | i lâ canlıydı. Anlatıyordu: | İy RADYO e : a plak neşriyat oton. 18,40 — 19450 ar- nmlar heyeti, 31 — 33 Süheylâ Bedri heyeti, Bugün ISTANRUL-—: ! 1280 — 1330 mi ayi Msiisi m. 16 — 180 Ek an. 1849 — 19,15 gramofon. 20 a- jane VİYANA: SIRA m — vamı, 14,10 — 15 ta. 25 gençilk saati, 18,30 12,30 komser Bınmay şarkılar BUDAPEŞTE ii kestrası, İ devan amser. 14,30 konser. 19/40 salon or- ,15 opera orkestrası. BÜKREŞ. Sim — 2120 orkestra, 28 Romen havaları. 5 konserin Mm — 31 hafif vosiki, 1920 18 de VARŞOVA 1920 sen Pulonya havaları BELGRAD: 13 plak, 17 plak ler. 25 kunser. ROMA: 21 plak. 71,30 sex konseri, ve orkestra. “im — İ 20 plak, 21 muhtelif şey- | dzm— | 2230 sarkılar PARİS: s3 31 plak. 21,80 Revli besteleri 2310 Jur- 2345 ss havaları. caz Orkestrasi, ..— l nal Şante, 22,55 dans havaları mfonik ems, 4 son haberler. ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri Gündüz matine ;w 265“ my şam suvare saat 19 kü da İİ, İ ra UN Büyük Operet Yazan: Ekrem ve Cemal Re- şit Bey'er. UMUMA © | Almanyanın en eski güzetesi Koenigsberk, 28 (Wolf ajansı) ! — Almanyanın en eski gazetele- | rinden 1640 da tesis edilmiş olan | Hartung gazetesi, 31 — 12 den iti- baren neşhiyatını tatil edecektir. Felgrat mdresi: İsi Posta kutum Na «6 Abone bedelleri: vürldye Bereli 1400 Kr. 8 aylık T 3 aylık 1 aylık ilân ücretleri firari Glnların Hân ashifelerinde santi m) 0 kuruştan — maşlar. Hu ehitede 280 kuruşa kadar çıkas Hüyük, fazla, devamlı Ulm verenlere sit ayrı tenzlidi vardır Goa! Büninrre bir satırı 16 Kuruştur «üçük ilânla Bir defası 30 Ti detası ç detası 65 dört ustam 75 ve on defa uraştar. luk ilân verenlerin bir delam inocca- ört satırı geçen Ufnların fazla satırları beş kuruştan besap edilir. A #00 KOÇ LAME DSA ODEA v0 A0 mini Kayseri vapuru kışan battal e Tezkeremde Abdülhamide hi- tap ediyordum. Aynen şunları yaz | | mıştım: | “Burada bundan ziyade kala” ne pahasına olursa olsun çıkaca- ğım. Eğer buna müsaade etmiye- cek olursanız önümüzdeki rama - zanın 15 inde İstanbula geçtiğiniz sırada bu meydanı (Beyazıt mey- danını) Alemdar Mustafa gibi havaya atacağım. Buna kim » se mâni olamıyacaktır. Harbiye nezaretinde mevku - eli kamalı, gözü kanlı herifler var Kıpırdanmanın o imkânı yok. Abdülhamit gariptir, bu vaziyet- te benden dahi korkardı. Bunun böyle olduğunu bildi- ğim içindir ki, bilâtereddüt tezke reyi yazıp gönderdim. Netekim işte neticesi.. Rama- zanın 14 üncü günü idi ki, Be ağa bölüğüne gelen mahrem bir emirle bizi dibi delik Kayseri va- puruna bindirerek ( İskenderuna müteveccihen yola çıkardılar. Emirler o kadar gizli tutul muştu ki, Halebe nefyolunduğu « mu ben bile ancak vapurda haber aldım. Halepte menfa hayatı Kayseri vapurunda yalniz de- | ğildim. Benimle beraber Jön Türk | lerle münasebette bulunduklarına İ | kanaat hâsıl olarak mesleki aske- | İ riden tardolunan Derviş ve Hurşit | beylerle isimlerini hatırlıyamadı. | ğuım birkaç zat daha vardı, Maa- mafih şunu söyliyeyim ki, ben on lardan daha bahtiyar sayılırdım. Çünkü hiç olmazsa vapurun gü - vertesinde serbestçe dolaşabiliyor ! dum, Onlardan bu hak da kaldı.| rılmıştı. Neredeydiler, kamarala - r mam, Çıkmıya karar verdim. Her | paşa | fum, Etrafımda süngülü hafiyeler | i hassa Yıldız muhiti tam o devre ya- bir gemiydi İ damın bulunması emredilmiş. Bu | Antuan efendi vazifesi: cidden İ muidrikti, Benj öyle yumuşak, ca'li hare- İ ketlerle karşıladı, öyle reverans - lar yaptı, o kadar fazla hürmet a- i sarı gösterdi ki, bu kertenkele kı» yafetli herifin şeytaneti karşısın- da ilk partide. mağlüp (oldum. Çünkü Antuan efendi bana kendi sini Jön Türk olarak tanrtmıya muvaffak olmuştu. Tatlı diller dökerek ikide bir Pariste (Meşveret) i çıkaran Ah İ met Rıza beyden bahsederdi. Hat ta birkaç defa bana gizlice (Meş- veret) bile getirdi. Ne yalan söy - liyeyim, bir hayli vakıt inandım. Şimdi burada bu nevi iki yüzlü görünen, fakat hakikatte tek bir yüzlü olan fartı ubudiyet ve sa» dakat ashabı memurların vaziye- ti içtimaiye ve haleti ruhiyelerin- den bahsetmek zamanı geldi. O devirde birçok adamların İstanbulda dönen fırıldaklardan İ istifade suretiyle kendilerini ter » İ fih etmek yolunu buldukları ma - İ lümdur. Bunlar yalnız jurnal ver- mekle iftirada bulunmakla kal » maz, deruhte ettikleri nazik vazi- fenin icabatı, tarassutlarma me - mur edildikleri kimselerle pek zi- yade dost olurlardı. Vakıa bu dostluk aleyhlerine jurnal verdik- leri adamın gene lehindedir. Çün- kü dost olduğu bu adamın aleyhin de jurnal veren hafiye, jurnalm zehir zemberek olmamasına bil « hassa itinaya mecburdur. Çünkü bu takdirde, hariçte bu dostluğun ca'li olduğu zehabı tevlit edilebi- lir, Onlar isterler ki herkes ve bil- “Aferin filâ. na... Bak, gece gündüz sıkıfıkı gö rüştüğü arakdaşını bile jurnal et- ti,, desinler. Esasen bu gibiler için tanıdı- rında mı?... diye sormak gafletin | ğı bir adamı jurnal etmemek im » İde bulunmaymız. Zavallılarm to | kânı da yoktur. Çünkü jurnal ver pu birden ambara kapatılmışlar * | mese kendi aleyhinde filânca ile dı. Vapur İskenderuna vâsıl olun- | münasebette bulunduğu iddiası i- caya kadar da orada kalmışlar «| le bir başkası tarafından jurnal verileceğine şüphe edilemezdi. Kayseri vapuru tam o devre ya İ Halepte vali sürgündü. Fevka- İ kışan battal bir gemiydi. Makine» | lâde kumandan müşir Etem paşa İ lerinin, kazanınm ne halde bulun | sürgündü. Erkânıharbiye reisi Ma duğunu uzun uzadıya tarife lü-| nastırlı Rifat bey sürgündü. zum görmüyorum. Yalnız şunu bi! O Nizamiye kumandanı sürgün « lin ki, dört saatte bir kere duru- | dü, Halebe muvasalatımdan son- lur, demir atılır, tamir edilirdi. ra süvari kumandanı olarak tayin İ O Rüzgür biraz fazla esecek olur İ sa kaptan köprüsünde heyecanlı edilen ben sürgündüm. Evkaftan, maariften ve daha hareketler başlar.. Alabanda iske- | #air dairelerden birçok memurla leye... Sancağa... o kumandaları | da sürgündüler. biribirlermi takip ederdi. İşte böy ! o Tabii bunların ehemmiyetleri le kurunuvusta kalyonlarında bu- , derece dereceydi. Birçoğunun is - lunuyormuşüz gibi bata çıka, fa. | mi Abdülhamitçe malüm değildi. Hatta müddeti ömründe isimleri» dı. kat izni hüda ile amenen ve sali- mer İskenderuna vardık. ni bir kere bile işitmdiği vardı. İskenderunda hiç odurmadan Bp sürbünler arasında gene | Halebe hareket etmiştik. Halepte ! bir takımları vardı ki, sürgünleri | Aziziye otelinde ilk karşıma gis | İde bir yere kaçırmamağa memur- kan vilâyet tercümanı Antuan &| | dular, Meselâ nizamiye kumanda» İ fendi Elhayat isminde biri oldu. | : fevkalâde kumandan müşir E- İ © Sonraları anladığıma göre bu: | tem paşayı tarassuda memur edil- | nu bana gönderen valii vilâyet | diği gibi, fevkalâde kümandana Raif paşa hazretleri değildi. Me » da nizamiye kumandanını mukay İ ğer Halep hafiye şübesine gelen | Yet olması emri verilmişti. bir şifreli telgrafta istikbalime (Dev ver) İ memur edilenlerin başmda bir a»