!Vakıt'ın edebi #efrikası Karam No, 46 Kamely “. lı Kadın : : terceme edem | Alxendre , Dumas fils an ami İzzet — Hâyvanın iyileşip iyileşme- diğini, elmaslarınla şalını ne za - man iade edeceğini sordum. İ Margörit kızardı, cevap medi. Devam ettim: — Hayvanlarm, şalın, elmas- larin ne oldu — Ba — İhi ver- gunu öğrendim. larıldın mı?. asın olan parayı bem den istem3:'öin için darıldım. — Bizim gibi bir rabıtada, «- ğer kadınım biraz izzetinefsi varsa her türlü fedakârlığı yapar ve â- şıkından para istemez. Beni sevi- fakat be- va karşı olan aşk pa- bağlıdır. Kimbilir? dığı bir gün, bu re ırnazca idare edil- eminim; muk ipliği Canının 5: bıtamızda miş maddi vir dalavere sezersin! | Prüdans çok geveze. Hayvanlara | ne ihtiyacım vardı! Sattım, tasar- ruf yaptım, Onlar için artık mas | raf edecek değilim, Sen beni sev, benim başka bir isteğim yok... Be | ni atsız, arabasız, şalsız ve elmas- 8ız da seversin. Bunları öyle soğuk kanlılıkla söylüyordu, ki dinlerken gözlerim | yaş ıd Metres'nin ellerini büyük bir muhabbet ve şefkatle sıkarak: — Marpörit, dedim, bir gün Japtığın İ yacağımı gum gün we, Wil etmiy — Netd —Çönkü nm, seni | mahrum iyordun ve duydu - bu fedakârlığı ka- sektim ana karşı olan aşkı- tek elmastan bile mesini istemiyorum. Ben de, canının sıkıldığı bir anda, | İ benim için fedakârlık yaptığına | pişman oluvermeni istemiyorum. Birkaç gün sonra atların, elmasla- rın, şalın geri gelecek. Onlar sa - na teneffüs ettiğin hava kadar lâzım. Belki de gülünç buluyor. sun ama, seni debdebe içinde da- ha çok seviyorum. — Öyleyse beni artık sevmi- yorsun. — Çılgın!, 'akârlığı nasıl olsa du» ! | miyim?, Borçlarımı ödeyeceksin, parasız kalacaksın ve beni geçin- direceksin. Bu ne kadar zaman | | sürecek?. İki üç ay. Ondan sonra i iş işten geçmiş olacak, Çünkü o | zaman benden her şeyi kabul ede- ceksin ve bunu da namuslu bir in- san yapamaz. Halbuki şimdi s€ | kiz on bin frank gelirin var. Bu parayla yaşıyabiliriz. Lüzumsuz ve fazla şeyleri satacağım bu pa iki bin edeceğim. rayla kendime senede farnk varidat temin Küçük bir apartıman tutup yerle- gelece- | ğiz; ama böyle bir eve değil, iki | kişiye kâfi gelecek küçük bir köş- ke geleceğiz. Sen serbestsin, ben de hürüm. Genciz. Allah rızası i- çin Arman beni o kurtulduğum ha | yata tekrar atma. Cevap veremiyorum. Sevinç- ten ağlıyordum, Margöritin boy- nuna sarıldım, Dedi ki: — Sana bir şey söylemeden bütün bunları yoluna koymak is tiyordum. Borçlarımı ödeyecek, yeni oapartımanımı tutacaktım. i Bir ây sonra Parise gidecektik ve sana her şeyi anlatacaktım. Fakat madem ki Prüdans anlatmış, son- radan kabul edeceğine evvelden kabul et. Beni bunu yapacak dere cede seviyor musun?. | Bu kadar fedakârlığa dayan» manın imkânı yoktu. Hararetle Margöritin ellerini öptüm ve de- dim.kiz — Her istediği yapacağım. Anlaştık. Ondan sonra çılgın bir neşeye kapıldı. Dansediyor, şarkı söylü İ yör, yeni apartımanının yerini ta» | yin ediyor, döşeyip dayıyor bu düşüncelerle vakit geçiriyordu. Bu karar onu hem mes'ut et- mişti hem de bu kararla müftehir | di. Artık biribirimize tamamiyle ! bağlanmıştık, Ben de kendi hayatımı tanzi | me karar verdim. şeceğiz. Yazın sayfiyeye | Paramın bilânçosunu çıkar- | | dım, annemden kalan varidatımı Margörite terkedecektim. Margö- — Eğer beni sevseydin, seni is- tediğim gibi sevmeme müsaade €- derdin, Hâlâ bana, lükse ihtirs- olan, lükste gözü olan bir J-- lâkki ediyorsun ve para mecburiyetinde olduğunu 825; yorsun. Ben seni sevdiğımi İspat ediyorum, sen bunu reddediyor- sun, Gayri ihtiyari bir gün ben- den ayrılmayı tasarlıyorsun. Hak- kın var, ama ben başka şeyler ta- hayyül etmiştim. Margörit kalkmak istedi. Oturttum ve dedim ki: — Senin mes'ut olmanı ve ba- na taan edecek hiçbir şey bulma. manı istiycrwm. — Ve ayrılacağız! — Neden Margörit? Bizi kim ayrrabilir?, diye haykırdım. — Sen, sen, çünkü anlamıyor- sen. Benim eski lüksümü idame «mekle aramızdaki manevi açık- İiğı kapatmıyorsun; sen, çünkü sana karşı olan menfaatsız sevgi me inahmıyorsun ve elinde bulu- nan parayla vaşıyarak mes'ut ola aağımea aklın ermiyor mutlaka iflisa sörüklenmek © İstiyorsun, ben senin aşkımı elmaslarla, at ve »rabayla mukayese edebilir ritin fedakârlığına iyi bir muka» ! bele olacaktı. Bana, babamın verdiği beş bin frank kalıyordu, bu parayla da pek âlâ geçinebilirdim. Margörite bir şey söylemedim, | çünkü parayı almıyacağına emin- dim. Bu varidat, bir kere bile gör“ mediğim bir evden geliyordu. Evi bana vefaen ferağ etmişlerdi. Yalnız bildiğim bir şey vardr. Her üç ayda bir, babamın avuka« tı, bir makbuz alıp, bana yedi yüz elli frank veriyordu. Apartıman aramak üzere Pa- rise gittiğimiz gün, avukatla gö- rüştüm ve bu muameleyi de başka birinin üzerine çevirmek için ne yapmam lâzımegidiğmi sordum. (Devam var) Yeni Adana YeniAdana gazetesi on altı ya- şma girmiştir, tebrik eder, deva- mını dileriz. almam Soğuklar Sıvas (Hususi) — İki günden: beri şiddetli soğuklar devam et- İ mektedir. | Maradidi muhitinde i nu durdurduktan sonra, mukabil | Gi İd. 5 — VAKIT 29 Lnci kânun 1935: mumun UMUM! HARPTE& Te İnert YARAN EO ARAR LA Yazan: A. Mi | Sekizinci e derhal Bahaeddin Şakir B. kuvvetlerine iltiha edecek VAKIT'ın yeni Tefrikası : Her zaman fazla nazik, ve faz | | la halim görünen sekizinci alay kumandanı bu raporlara o kadar | kızmıştı ki, durduğu yerde hidde- tinden tepiniyordu. len neferlerle müfreze kumandan | larına raporların nasıl yazılaca - | reislerinden Yakup ta bulunuyor» | İri yarı ve çok cesur gibi gö- şekilde rapor göndermelerini şid- | rünen Yakup, bir dumdum kurşu- ğin: bildirmiş ve kendilerinden o detle talep olunmuştu. Aynı 2x | manda civarda keşif yapmak üze- re bir zabitin kumandası altında bir takım asker de çıkarılmıştı. Ruslar hücum etmişlerdi Bu hazırlıklar devam ederken birdenbire büyük gürültüler işitilmeğe başla- mıştı. Kasabanın sokakları kan | ma karışık olmuştu. Ağızdan a- ğıza işitildiğine göre, Ruslar ani ! bir surette ve faik kuvvetlerle ta- | arruza başlamışlardı. Ve bizim | çeteler de bu taarruz karşısmda | tulunamıyarak kasabaya doğru ricat ediyorlardı. Bu hâdise hiç vakit kaybetmeden derhal yeni tedbirler alınmasını icap ettirdi « ğinden Stange Bey zabitlerini tek rar bir araya toplamış ve onlara bir konferans yaparak herkese ye- niden lâzrm gelen emirlerini ver- mişti. Şimdi herşeyden evvel Rus hü cumunu durdurmak icap ediyor - du. Maradidi tepeleri Çoruh su- yunun karşı sahilinde bulundu « ğundan hemen karşı sahile geçile- rek o tepeler işgal ve takviye edi- lecekti. Bu iş pek kısa bir zamanda © lup bitmişti. Derhal kayıkçılar faaliyete geçirilmiş, ve bütün alay bir iki saat (zarfında Çoruhun öbür sahiline atılmıştı. Alayın a- ğırirkları sahilin © beri tarafında kalmıştı. Hattâ Stange Bey, ta- arruz esnasında, üzerinde ağırlık yapmasın diye, çantasını bile be- raberine almamıştı. Hudut ta -| burları, Stange Bey alayı ve mev cut çetelerin hedefi Rus taarruzu taarruza geçerek Batuma doğru | ilerlemek olacaktı, Vaziyet tehlike kesbetmişt Fakat, bu eshada üçüncü ordu kumandanlığindan (gelen ikinci | bir telgrafname rusların. taarru » | zundan evvel Maradidi cephesini kökünden sarsmıştır. Bu telgraf- namede deniliyordu ki: “Sekizinci alay (derhal bütün kuvvetile hareket ederek en kısa bir zamanda doktor Bahaettin Şa- kir Bey kuvvetlerine iltihak elyi- yecektir.,, | Bu haber üzerine Stange Beyin alayı gayet müşkül bir mevkide kalmıştı. Çünkü bir taraftan a- layın muhtelif kıtaları mevzi al - mak üzere İlerlemiş ve di ğer taraftan da bütün alay Çoruh | suyunu geçmiş bulunuyordu. Bun dan maada (Rusların taarruzu karşısında mukavemet edemiyen çetelerin de ricat ettikleri bildiri- liyordu. Bu vaziyet karşısında sekizin» €i alayın oradan ayrılması müm- kün olamıyacağı için derhal üçün- cü ordu kumandanlığına müsta » cel bir telgraf çekilerek Maradi - dideki ahvalin anlatılmasına ka rar verilmişti. Bu aralık, tepelerdeki mevziler Nihayet ge | den ilk yaralılar da getirilmeğe başlanmıştı. du. nu isabet ederek göğüs ve arkası parçalandığı halde Sedyenin içinde, tüyler ürperte cek kadar müthiş bir sada ile ba- ğırıyor ve herkese o kargaşalık es erzurum nasında fazla bir korku, fazla bir ürkeklik telkin ediyordu. Yakup çetesi ve akıbeti Yakubun çetesi de, o sabah Ma radidi tepelerindeki o mevziler yerleştirilmişti. Çeteden asker o - lamıyacağı için (o Yakup çetesin mensup efrat, etrafı sulh ve sükü- net içinde gördüklerinden bun dan cesaret alarak akşam olunca | ateşlerini yakmışlar ve söz ve soh sökerek bet arasında silâhlarını onları temizlemeğe başlamışlar Onların bu harekâtını uzak tan tarassut eden Ruslar şüphe siz tam fırsatı bulduk diye birden bire o noktaya hücum edivermiş- bu ani İ baskın karşısında tek bir silâh at. lerdi. Yakubun çetesi, mağa bile vakit bulamadan he şeylerini terkedip kaçmağa mec bur olmuştu. Bu gürültü esnasın da bir çok çete efradile berabe: reis Yakup dahi ağır surette ya- Yakup aldığı bu ya ralanmıştı. ranın tesirile vefat elmişti, Rusların hücum ettikleri, ve bi- | kaçmakta olduğu | Yakup çetesinin | di e ei ileri geli. or üçar olduğu âkibetten ileri gelis | katsa vücydüne bir gevşâkiiziii zim çetelerin haberi, işte bu yordu. İtidalini başlamıştı. Şeamet “.— Bu köpeklerin uluması he: Bunların içinde çete | ölmemişti. cephe | bir kaç saat sonra Bu gürültüler esnasında Maradidideki köpekler ulumağa mümkün mertebe muhafaza eden alay ku- mandanı Stange Bey diyordu ki: Idım. Vaziyet nedir, bilmiyo: | Hiç bir şeyden hâberim yok. Teşkilatı Mahsusa | 1 v Pi taraftan düşman hücum &derk m İ ben burada alayımla elim kol bağlr duruyorum.,, Stange Bey bu suretle söyl ken üçüncü ordudan gelen üçün cü bir telgrafnamede ordunun her halde derhal hareke * | muştu. Bunun üzerine Stan * | Bey: Ne olursa olsun, artık hemen | reket etmeliyim!,, Demişti. Fakat Artvin yolun tutmak için Çoruh suyunun W rından kayıklarını falan bir yıkçıları geri çevirmek için etri i miktarı kâfi Nihayet bunlar getirilmişti. İ ge Bey alayı en seri nehirin karşı sahiline geçirilmi: Bizzat Stange Bey askerler tan | en son kendisi geçmişti. ;« Çeteler de çekildi fiyeti üç saat kadar devam elimi; ti. olduğundan vakit ve zamanın ikmal edilebilmiş ve alay Artvi müteveccihen yola çıkmıştı. “İde öbür sahile geçerek Maradit yi terketmişlerdi. Stange Bey alayının ayrılması üzerine & Maradidide tutunmak olduğu için civar tepeler terked liyor ve kasaba da tahliye edili yordu. Hudut kıtaatı ile çete e | radı sekizinci alay geçtikten 40 ra kayıklara binerek öbür Bütün bu tahliye ii lerine sahilde durup nezaret onları idare eden, İstanbul kât © i çıkmışlardı. dediğimiz zat idi. r raber Maradidide m Ş yalnız b j olmakla beraber Ruslarm elini geçerse kendisine esir muamele; edilmiyeceğini için derhal kurşuna dizilei biliyordu, Onun için, kimseye li etmemekle beraber, arkasın, gelmekte olan tehlikenin yi İ tığını hissettikçe fena halde İ mağa başl amıştı. İnsan çok r lir derler. Bizim kâtibi mesul i ye işte aynı hal arız olmuştu. tün bu tahliye işleri bittikten ra kendisinin de bir kayığ rek karşı, sahile geçmesi lâzım gi lirken kâtibi mesul bey, sanki hi bir tehlike yokmuş gibi gidip ki rargâhtaki odalardan birinde | r halde hayra delâlet etmez. Göre- ceksiniz, başıma bir felâket gele- | karyolaya uzanarak orada cek. Sizin hatalarınız yüzünden | kalmıştı, işte çıkılmaz bir yola saptım, kal- | (Devamı vat) m rineği b | etmesi lâzım geldiği tekit olun * dj “— Bu emre itaat etmek lâzım, geçilmesi icap ediyordu. Halbus ki artık gece yarısından sonra ka» yıkçı bulmak kabil değildi. Kas yıkçıların kısmı azamı korkula & fa bırakarak kaçmışlardı. Bu ka asker çıkarılmıştı yakalanarak v tehdit edilerek vazifeleri başın Bunun üzerine Stan surette ei men geçinciye kadar beklemiş vi > Bu sahilden sahile geçme key 5 mesullerinden olup Köprücü Bey | Buzat, bir iki jandarma ile be kalmıştı, Kâtibi mesul Bey cesuli ve çeteci olduğ Fakat sekizinci alayın şafak | sökmeden hareket etmesi matlüp- nı zamanda Rıza ve Naili Beyli