Ka Yazan İkendre Dumas fils — Acaba halâ metresi mi?. O- a ya var vesselâm. İki gün Ma; €vine kabul etmiyor, ni » davetini kabul edip, tiyat - Tağitmek mecburiyetinde kaldı. sa etti, Birlikte içeri girdiler. için burada beklediğinizi bildiği tüy Kontu fazla oturtmıyacak. Bü bunlar tabii değil mi? Dükü Saten kabul ediyorsunuz. >> Evet ama Dük çok ihtiyar, Margöririn, metresiolmadığına emi aş Hem insan bazan bir münase şa, 109 görür de bir ikinciyi hoş tmez. Bu kolaylık aşağı yukarı — bir hesaptır. Bu hesaba ra- “lan adam bir kat aşağıda bu menfaat temin eden in | tanlara benzer. © > Çok geri fikirleriniz var azi" “ Ne kadar zengin, asil, ve za- Ye insanlar gördüm ki size tavsi- “tiğim şeyi hiç sıkılmadan, hiç j Ayıp görmeden yaptılar, bu ola - P #eyler, Nasıl istersiniz ki, Pa - isin ötekile berikile yaşıyan ka - İnları dört beş kişiye metreslik Mneden sürdükleri debdebeli ha- Ya idame edebilsinler? Margörit dibi bir kadınım masraflarına yeti- Week kadar muazzam bir servet değildir ve olamaz. Fran- birinin, dörenli bir evi vardır, Ma tertibatı, bir çok ta dostları Sirir, seyahate çıkabilir miyim ben Bu huylardan vaz geçemez, çünkü asi takdirde ya iflâs veya reza - ağ aba göre senede yüz bin ; a senede bir kadına : Kirk elli bin franktan fazla ve - çiz, hatt bu bile çoktur. İşte j hay Pepten başka sevdalar kadı - taz için daha kolay, © Allah- dari on milyon sahibi ihtiyar bir ö düştü. Dükün karısı ile kızı r. Zengin o akrabaları var. i bae Dükten senede altmış bin , eray alıyor. Ondan fazlasını is * Dük yeddeder, vermez. daya yirmi otuz bin lira vari « adın ie Margrit gibi bir âşıkı olurlarsa, onun apar anının kirasile hizmetçilerinin pa ine dabi âlâ bilirler. 1, onu bildiklerini ihsas etmez - veremiyeceklerini h ini aldıktan sonra da çe * ie #iderler. Her imi * i Mek kadar gurur gösterir - Mihaya p > gibi iflâs ederler ve , et Pariste yüz bin frank borç İ me» Afrikanın bir köşesinde lag lez Verirler, Zanneder misiniz ki lg» buna mukabil minnettar ka ah Kat'iyyen, Bilikis onunla be - ri, Me fedakârlık ettiği - Ağ > ziyanda olduğunu söy - yo, 2 bu teferruatı çirkin bulu - unuz değil mi?, vi Manleset bunların hepsi pu psi doğru - — Siz sevimli bir adamsınız, si- len severim. Yirmi senedir ve berikile düşüp kalkan ka - Mn bir arada yaşarım, onla - izi mal olduklarını bilirim. Ve siz, de bu kabil kızlardan birinin Bösterdiği sözde muhabbete “oi tiyatrodan evine kadar ona | Maş beş yüz bin frank varidat mü bir servettir. Fakat beş yüz | ie frank kifayet etmez. Sebebini la, Yliyeyim. Bu servete sahip o- | At, arabası vardır, uşakları, avlan a vardır. Ekseriya evlidir, Çocukları ” mey aym gk M Senelik maşrafını tamamlar, | b. salamamazlıktan gelirler ve | Vakıt'ın yese tef rika siman! meilyalı Ka dın Terceme eden KL NG 09 LR A Selâmi İzzet kanmanızi istemem. Hem haydi diyelim ki Margrit sizin uğrunuza Dükle Konttan yüz çevirsin eğer bir gün onlar Margri tin bu münasebetini haber alırlar da, ya sen ya o diyecek olurlar da Margrit sizi tercih ederse, bu onun taramdan cidden büyük, em salsiz bir fedakârlık olur. Siz bu - na mukabil böyle bir fedakârlık edebilir misiniz ve bu fedakârlığı- nız Margritin fedakârlığına eş ola i bilir mi? Heyesinizi aldıktan son- ra artık onu terketmek (isteyince önun bu zarar ve ziyanmı ne ile ve naşıl ödeyebilirsiniz? Hiç bir şeyle değilmi? Ona servet temin edecek muhitten sizin için uzakla sacak, gençliğinin en güzel çağla rını size hasredecek ve nihayet u - i nutulup gidecek, ya, bayağı bir a- dam gibi hareket edeceksiniz, ma» zisini yüzüne vuracak, onu kendi- nizden evvel terkeden erkekler gi- bi terkettiğinizi haykıracak ve onu muhakkak bir sefalete atıp gide - | ceksiniz veyahut namuskâr ve dü» İ rüst hareket edeceksiniz ondan ay rılmamak iztırarını duyacak ve o zaman da kendinizi bedbaht ede- ceksiniz. Çünkü bu gibi rabıtalar gençlikte mazur görülür fakat ol- gun bir adamın mazereti yoktur. Erkeğin son aşkı aile ve içtimat se- viye ihtırasıdır. Halbuki böyle ra» bıtalar bunun her ikisine de engel olur, Sözlerime inan dostum, her şeye değerini ver, kadınları oldu - ğu gibi kabul et ve nihayet her ö - nüne çrkanla yaşıyan bir kıza, her mwetle olursa olsun borclu kal” ma, (Devamı var) | i Kadınlar, hangi yaşta caziptir? Otuz beş yaşına kadar! * Teşki il VAKIT'ın yeni Tefrikası : 43 3 — VAKTT 15 Laci könün 1933. UMUMI HARPTE lâtı Mahsusa | KAMARA Yazan: A. MiL Ifadelerine göre Rus askerleri üç gündenb Kafkas cephesinde elde &dilen ilk zaferden mütevellit büyük se - vince ve memnuniyete yağ ve bal | katan bu ganaim derhal toplatıla» | rak muayyen mahallere sevkedil - ! mişti, Kâğıt ve kalem o kadar çok | tu ki bunlar harbin sonuna kadar Trabzon ve havalisinin kırtasiye | ihtiyacını tatmin edebilmişti, Ame rikan bakır şirketinin ünvanı olan (The Caucasus Copper Co.,Lmtd) başlıklı kâğıtlara hemen her yer * de tesadüf edilirdi, Bulunan dina- mit te çok işe yaramıştı. Bilâhare Çanakkale muharebelerinde boğa zin müdafaası esnasında bile bu dinamitten kullanılmıştı, Kâmil Bey müfrezesinden (Mur | gul) muzafferiyeti hakkında ge - len raporlar teşkilâtı mahsusa ka - rargâbında okunarak ( gönüllüler sevinirken deniz mıntakasının da- hi ilerlemekte olduğu ve bir kaç ta esir aldığı bildiriliyordu. Bunun üzerine hemen Muhsin Beye gön- derilen bir emirde alınan esirlerin karargâha yollanması istenilmişti. Bu maksatla da Muhsin Beyin bu lunduğu mahalle bir motör gönde rilmişti, Çünkü alınan esirlerin bir an evvel isticvap edilmesile Rus kıteatının vaziyetine göre bunlar - ilemi yarıyacaktı. | tu. | (Baş tarafı | İnel anyafummzda) cum hareketleri yapıyor... İzzet Oğlunun sesi kulağımda; — Paçanı verdin mi, gittin gü- rültüye| Yağmurdan buz kesilen islak parmaklarımı şaklattım: — Ooh kuçu! (Hrurrr). Güzel Şirin kuçu! İ | kuçu! (Hanrrrr). i (Hiyirer). Bahçeyi geçtim, Mermer merdi- i venler... ! — Sevimli kuçu! (Haier). Demir kapı.. Zil: — İnsaflı kuçu! (Hinrrr). Kapı açıldı: — Hain kuçu! Kapı kapandı, Selâmetteyim. — Suphiye Hanımefendi... — Evdeler efendim... »*. — Şey efendim... doğrusu... İyi, hoş amma, biraz yaramaz kuçu.... Efendim... Maamafih en emin bir bekçi olduğunu da kabul etmek lâ- zam... Ellerimi uğuşturuyorum: — Suphiye Hanımefendi... He- nüz sabah denilebilecek şu saatte sizi İz'acımın asil sebebiemmeme, * » — Anketlere 5 vermek hiç mütadım değildir... Beni tahattur buyurduğunuza cidden müteşek - kirim, beyefendi... O kadar da güç | Sabihâ hanım, eksikleri olmasa, kadınlarımız dünyanın en cazip kadınları olurlar, diyor... bir mevzu intihap etmişsiniz ki!... Sualler cevapsız kalıyor Gönderilen motör gece yarısı- na doğru avdet etmıştı. Fakat i « çinden bütün teçhizatıyle beraber yalnız bir esir çıkmıştı, “Çağrılan tercüman vasıtasiyle hemen bu e - sirin isticvabına başlanılmıştı. Fakat esir yalnız kendi bildi « Zine dair havadis verebiliyor, on- i dan başka hiçbir şey bilmiyordu. O civarda ne kadar asker bulun - duğuna, kimlerin kumanda etti - ğine ve iaşelerinin nasıl olduğuna dair Rıza bey tarafından soru » lan sualler cevapsiz kalıyordu. Maamafih, Rus esiri Oku -| mandanlarının âciz ve şaşkın hal de olduklarını, ne yapacaklarını bilemediklerini ve bu vaziyet | karşısında rus askerlerinin hep ge riye kaçmakta olduklarını anlata- bilmişti, i Rus askerinin ifadesine naza - ran askerler üç gündenberi aç idiler. Arkalarında, kış olduğu halde, ince bir Rus gömleğiyle bir pantalondan başka bir şey yoktu, o Pantalonunu (manevra kayışıyle bağlamıştı. Paitos harp esnasında kaybettiğini söylüyor » du. Esirin çantası aşartırıldığı za- man içinden iki kaşık kadar çay ve, iki tane kesme şeker çıkmıştı. Çantada bundan başka yiyecek ve içecek namına hiçbir şey yok- Borçka kasabası alınıyor Taarruz başladığı zaman Rı - za bey Viçeden tekrar Arhaviye gelmişti ve harekâtı oradan ida » re ediyordu. Hudut tabur kuman- danlığı da orada bulunuyordu. Kâmil B. çetesi (Murgul) deki va” zifesini bitirdikten ve alman esir leri birkaç gün orada bekletip bi- Değil mi efendim?. Daha hafif sü | Jâhare Arhaviye gönderdikten son jeler bulamaz mıydınız?.. Affını. | ra ileri hareketine devamla Rus - za mağruren...... Ben bu tabiri pek yadırgama- ! dım, etrafıma baktım; — Affınıza mağruren cevap ver mekte itizar edeceğim.,, * Süküt.. Havai bahisler: — Eskişehirde altmış seneden» beri görülmiyen soğuklar hüküm | sürüyormuş... İ — Ankara üç gündür dehşetli bir kış içinde, kutupları andırıyor- muş... | Öyle kasvetli, öyle sinirlendi. | rici hava ki! İ “iü — Böyle bir anda cevap vermek | bilmem ki, nasıl olur? Bendeniz... — Estağfurullah... — Fikirlerimi yazıp gazetenize yollasam!.. Maamafih şimdi de bazı şeyler söylemek pek © gayrı mümkün değil... Efendim, garplı” lara göre cazip kadın tipi başka, şarklılara göre cazip kadın tipi gene başkadır. Şarkıların pek ca- zip buldukları kadınları garplılar çok defa manasız addederler, de- ğil mi efendim?... Garplıların ca» zip dedikleri kadınları da bazan şarklılar soğuk buluyorlar... Bu; AŞ vr i Mükellef, yaldızlı koltuklar. ' İ larla müsademe ede ede (Borç » ka) kasabasını da zaptetmişti. Fakat çetelerin taarruzu daha i - leriye gidemiyordu. Karargâha muhite, zamana göre değişen bir | telakki meselesidir... Bendeniz... — Estağfurullah. — Böyle görüyorum... Güzellik telakkileri değişti. Şimdi artık biz de bile eski tipler cazip bulunmu- yor. Düşünüyor: — Vallâhi beyefendi... Detaşe bir kaç kelime; bunları yazmak doğru mu ya efendim? Buna rağmen bahis daha derin- leşiyor.... « — Biz şarklılar, bilmem ki na sıl diyeyim, biraz basit düşünü- rüz, Bir kadının cazip oluşu, hak- Kında cazip kadın hükmünü der- hal verebilmemiz Ifayet ediyor. Garplılar, şarklılar gibi değil... On lar, “cazip,, diyebilecekleri kadım- da bir çok meziyet arıyorlar... — Bir kadın her yaşta cazip o- labilir mi, hanımefendi? — İmkânsız... Gençlikteki cazi" be, ihtiyarlıkta nasıl olur? Değil mi efendim? — Ohalde bir kadın hangi yaşta eri açtılar gelen son raporlarda gerek sahil mıntakasında, gerekse Borçka ta- raflarında Ruslar şiddetli muka- vemet göslermiye başlamışlardı. Yeni kuvvetler gönderilmedikçe daha ileriye gidilmesi kabil de « ğildi. Rıza bey bu vaziyet karşısın - da Nail beyin Trabzonda (teşkil ettiği mevkufin alayını bekliyor « du. Nail bey alayı ise bu esnada Trabzondan motörlere (o binmişti ve Arhaviye doğru geliyordu. Çe te efradı sanki hali harpte değil- miş de İsviçre göllerinde tenezzü- he çıkmışlar gibi şarkılar söylü - yorlar, biribirleriyle şakalaşarak vakit geçirmeye o çalışıyorlardı. Motörlere eytişemiyen (o yelkenli kayıklar motörlere (o bağlanmıştı. Bunların birisi geride kalsa diğer- leri onu bekliyorlardı. Sonra hep birden gene yollarına devam edi- yorlardı. Trabzondan hareket ettikten sonra üç gün gidılmıştı. Ortalık kararınca sahildeki konaklardan birinde gece geçiriliyor ve ertesi sabah gene yola çıkalryordu. Nail bey çetesinin gelmekte olduğu ko naktan Arhavi karargâhına tel « grafla bildiriliyordu. Artık Ar - haviye üç dört saat kalmıştı. U - zün bir yolculuktan sonra nihayet karargâha yaklaşılmakta oldu - ğundan dolayı herkes seviniyor » du. Bu esnada nahiye merkezle - rinden birinin önünden geçiliyor du. Birdenbire sahilden motörle « re doğru mendillerle işaret verik meye başlanmıştı. e Motörlerdeki kumandanlar ve efrat kendileri - ne selâm veriliyor zannederek on lar da mendillerini çıkarıp salla» mıya ve mukabele etmiye başla - mışlardı. Fakat bu verilen işaretler mo- törleri selâmlamak için değil, on- ların büyük bir teblikeye maruz kaldıklarını anlatmak içindi. (Devamı var) cazip görünebilir? iğ — 20ile 35 arası, kadının cazip olabileceği yaştır... j — Cazip görünmek bir kadının elinde midir? — Bir dereceye kadar... “Cazip görüneceğim!,, diye gülünç olma: mak şartile... ği — Siz garp kadmlarını mı, yok- sa Türk kadınlarını mı daha çok cazip buluyorsunuz efendim? — Türk kadınları yaratılış iti» barile daha cazip geliyor bendeni” ze... Yalnız, bazı noksanları olma- sa!... N — Ne gibi? — Fikir, görgü, terbiye... Garp kadınlarındaki seviyei irfan kadm larımızda olsa, emin olunuz efem dim, Türk kadınları dünyanm en cazip mahlükları olurlar... ; T ci Bir şemsiye altında beş Ü Kaldırımda şakırdıyan yağmur © muzlarımı vuruyor... iğ : Reşat ENİS A