—8 — VAKIT 10 Z.nci teşrin 1933 I- Uyandır 2- Reklâm mmm Yaza : /7Z2757OGLU | 1 - Uyandır — Bu vagonun biletçisi siz mi- sınız?. — Evet efendim. — Rica ederim, beni Eskişehir. ! de uyandırınız. — Peki efendim. — Uykum çok ağırdır. Seni belki de kovarım. Ama $iz zorla- yın ve beni indirın. İtirazlarıma kulak asmaym. Ben çok aksi, çok lânet uyanırım. Hiç kulak O asma, kolumdan tutunuz, o bacağımdan çekiniz, indiriniz... Al size bir lira Bahşiş, — Teşekkür ederm efendim. Bey vagonuna girdi, uzandı, u- yudu. Birden gürültüyle" uyandı, gözlerini açtı, bir de pencereden | ne baksm?... İzmitteler!.. biletçiyi yakaladı: — Yahu hani beni uyandıra - caktın?, — Haberim yok. — Sen bunadın mı?, Ankara- dan daha trene binmeden evvel, beni Eskişehirde indirmeni rica ettim. Aksileşirım, aldırma, indir dedim, bir lira da bahşiş verdim. — Ha!... O yolcuyu indirdim e- fendim. Çırpmıyor, tepınıyor, küf | rediyor, inmek istemiyordu, ko - Hemen | Ve bangır bangır haykırdı. Bir asistanla iki hasta bakıcı koşarak geldiler. Doktor güldü: — Biraz çizdim diye haykırı - yor. Canı pek tatlı. Yarım saat sonra Ali Vehbinin. çıbanı temizlenmiş, yıkanmış, sa- rılmıştı. Hemen bir kahveye girdi, bir zarf kâğıt aldı ve tanıdıkları bu - lunan gazetelere şu haberi “yazıp yolladı: “Meşhur hanendelerimizden A- li Vehbi bey, dün (Can kurtaran hastanesi) nde bir konser vermiş- İtir.,, A'i Vehbi ,rklâm fırsatını kaçır mazdı. i İ Toplantılar | Farmakologlar arasında Türk Farmakolog Birliği Reis- liğinden: 10 — 12 — 1933 cuma günü sa | at 14 te İstanbul Halkevinde sene- | yapılacağından ! muhterem meslektaşlarımızın gel. i meleri rica olunur. Ruzname şu -| lik toplantımız idur: 1 — Senelik raporun okunma - sı, 2 — Hesap müfettişlerin se - lundan tüttum, bacağından çek - İ çilmesi; 3 -— Encümen azaları se - tim, tam tren kalkarken zorla in - | çilmesi, 4 — Serbest mevzular. dirdim... “Ben İstanbula gidece - ğim,, diye bağırıp duruyordu. 2. Reklâm Ali Vehbiyiparmağr Kiciz inli - yerek muayenehaneye girdi. Dok- torun karşısına çıktı. — Merhaba doktor * bey, beni arkadaşmız Cemil bey gönderdi. — Memnun oldum. Cemil ne âlemde?, — İyidir. Size çok selâmı var. Benim parmağımdan mutzarip o!- duğumu görünce: “Haydi, dedi, doktor Perteve git de, tedavi etsin.,, — Uzatın elinizi bakayım. Ali Vehbi parmağının sargısmı çözdü: — İşte doktor. — Dolama!... Ama fena bir do- lama. — Demeyin!, — Bu nevi dolamalar, sukütane dir. İhtilât yapar flegmon olur.. — Eyvah!., şarkı söyliyemiye - ceğim. — Siz şarkı mı söylersiniz?, — Evet doktor, hanendeyim. — Sesiniz güzel midir?, — Oldukça iyrdır doktor, — Şimdi duyarız. Parmağı tuttu, sıktı. — Ali Vehbi sıçradı. — Aman.. Aman.. Aman dok- or... Canım doktor... Dayanamıyo rum, taları telâşa düşüreceksiniz. — Affedin... Elimde Şimdi ne yapacaksınız?,. Sıkma - yın doktor... Ay ay ay ay.. Vay vay vay vay... Bittim aman.. Aman a- man. Ne azap yanıyorum. . — Bağırmayınız efendim. Doktor bir neşter aldı. Ali Vehbi gene fırladı: nız?.. Aman doktor.. tor., 6 Parmaği bir mengeneye sıkışıp : kabı. değil. | Mezbahadaki sarfiyat ödenm m İbi aya, Ng gt yap okuduğum için harbiyeden yetiş - mediğimi, gayet tabii olarak te - mas etmediğim veyahut aynı yer - de vazife aldığım zeyalın beni ta- nımamakta haklı olduklarını söyle dim. Berlindeyiz .. Trenımız Berlin istasyonuna geldığı zaman hayret içinde kal - dık. O muazzam Berlin garı kâmi- len Osmanlı ve Alman bayrakları ile süslenmişti. Büyük bir kıt'a as - ker bize resmi selâmı ifa için gar- da mevki almışlardı. Trende bizi karşıladılar. Gara indiğımız zaman en evvel ve en i çok gözüme çarpan, Alman nefer- İlerinin kıyafetlerı, askeri terbiye - lerinde göze çarpan intizam ve fev kalâde © kuvvetli disiplin idi. Meftuniyetinim gizlyemedğim yolsuz ek mi li ımiyec Istanbul Şehir hir Meclisinin dünkü toplantısında konuşulanlar İstanbul Şehir meclisi dün bi- | seseye rağbeti celbetmek noktasın İ rinci reis vekili Cadrettin Ferit Be- yin reisliği altında toplanmıştır. Geçen celsenin zaptı okunup kabul edildikten sonra Doktor Tevfik Sa | lim Paşanın Şehir meclisi azalığın dan istifa ettiğine dair olan tezke- resi okunmuş, istifa kabul edil- miştir. Azadan Pariste bulunan Refika ! Hulusi Behçet Hanımın bu devre içtimalarına iştirak edemeyeceği - ni ve mezun sayılması isteğini bil- İ diren tezkeresi okunmuş, kendisi- : | i talebeden olduğu gibi — Bu kadar bağırmayın, has -| nebi talebe ile vatandaşları mües- ne bu devre müddetine izin veril- miştir. Mülkiye encümeninin Burgaz a- dasının Çınarcık sokağında bir pa- zar yeri açılması muvafık görül - düğüne dair olan mazbatası kabul olunmuştur. Konservatuvarımıza bir zaman - danberi ecnebi talebe de devam etmektedir. Konservatuvar mü- dürlüğü, ecnebi talebeden de Türk ayda 150 kuruş mu, yoksa daha fazla mı ücret alınması hususunda tereddü de düşmüştü. Yeni yapılmakta o- lan talimatnamede ecnebi talebe - nin Türk talebeden fazla ücret ver mesi lâzım geldiği yazılı olduğu İiçin konservatuvar müdürlüğü na- sıl hareket etmesi lâzım geldiğini i belediye reisliğinden sormuş, be- İlediye reisliği meseleyi Şehi — Bu da ne?.. Ne yapacaksı -| » Canım dok-| ir mec- lisine, orası da mülkiye encümeni- ne havale etmişti. Mülkiye encümeninin hazırladı- ğı mazbata okundu. Encümen, ec dan ayırmamak lâzım geldiğini, o- nun için onlardan da ayda yüz elli kuruş alınmasını söyliyordu. Azadan Avni, İsmail Şevket, Mehmet Ali ve belediye reis mu- avini Nuri Beyler bu mevzu hak- kında söz söylediler. Nuri Bey meselenin bir karara bağlanması- nı ve icra makamına vuzuhla ha: reket imkânının verilmesini İste - di. Öteki hatipler Türk konserva- tuvarında okumak için ecnebi ta- lebenin müracaat etmesinin Türk sanati namına sevinilecek ve teş - vik edilecek bir hadise olduğunu, bu itibarla ecnebilerden fazla pa- ra alınmasının doğru olmadığını söylediler. Yapılmakta olan talimatname henüz meclise gelmediği için onun bir maddesinde şöyle veya böyle yazılı olmasının icra makamı tatbikatta tereddüde düşürmesinin doğru olmadığımı, şimdilik yeni bir karar alıimasına imkân görül- mediği ve eskiden olduğu gibi mu amele yapılması lâzım geldiği ka- rarlaştırıldı. İstanbul sular idaresinin alım satım ve ihale işleri için tanzim e- dilen talimatname lâyihası, bele - diye reisliğinden gönderilmişti. ne havale edildi. de teşkil edilen idare heyeti reis derildi. e ilemi see Âk Ay yy yy yy yy ay Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade İzzet Fuat Pş.nın hatıraları) e. yy gg yg ya gg gg ay Berlindeyken fayton içinde dik b yıklı bir zabitin geldiğini gördük. İ Bu imparator “Vilhelm” idi. Ayy yg By yg yy Ayyy çin Nizami paşaya derhal bu Ben Pariste Sehsir mektebinde | ilk intibaı söyledim. — Bak gördün mü haklıymışım dedi. Evet haklıymış. Cidden pek ho şuma gitti. Böyle bir hali başka bir yerde hatta pek sevdığım Fran sız odrusunda görmediğimi daha doğrusu göremediğımi itiraf et - tim. Berlin garında bizi selâmliyan | heyet arasında asıl mihmandarı - mız ve kayserin pek çok iltifatına | mazhar olan binbaşı Holzen bulu- | nuyordu. Bu zat benim de çok ho-| şuma gitti. O kadar şen, o kadar şakacı ve o kadar bilgili bir asker- di ki... Bizi karşılarken daha ilk daki- kada bizde sempati uyndırdı. Bü - yük bir merasimle gardan çıktık. Biraz da yorgun olduğumuz için! doğruca misafir edileceğimiz (Kay İ zer Hof) oteline vardık. Otelde bize ayrılan daireler çok muhteşemdi. Pariste bile emsaline nadir olarak tesadüf edilen bir o - telde istirahat etmemek imkânı varımı? Va sö Biraz MDA sonra TİRN dostumuz ve mihmandarımız (Hol zen) geldi. Kendisi bize daha isti- rahat edıp etmiyeceğimizi sordu. Vazıyetrmizden artık tam derece - de yorgunluğumuzu aldığımız gö - rünüyordu. Biz gülmeye başlayın- ca: — Haydi.. dedi.. Biraz gezinti yapalım.. Açılırsınız. Arabada Ni- zami paşanın oğlu Osman Niza - mi beyle ben ve bir de Holzen var dı. AMY tam benim istediğim ve beğendi - ğim güzel atlar.. Berlinin en meşhur caddesi olan (Ihlamurlar) da geziyorduk. Arabada karşımızda oturan mihmandarımız bize mütemadiyen tafsilât veriyor ve kendi tatlı şive siyle bunlara hikâyeler ilâve ede- rek bizim mütemadiyen alâkamı - zı celbetmiye çalışıyordu. Yol çok güzeldi... Iki taraftan gelip geçenleri, arabalıları görün- ce tam bir modern memlekette ya- larmı tetkik eden tetkiki hesap en- cümeni, evvelce meclise o sene zarfında orada yolsuz sarfiyat ya- pıldığını bildirmiş, bu paranın sarfedenlere ödetilmesi lüzumunu ileriye sürmüş, Şehir meclisi bu teklifi kabul etmişti. Şimdi bele- diye reisliği, meclise gönderdiği bir tekzere ile bu hususta tetkikat Fg yy yy ile geçiyor. Korkuyor, milletten Ci Açık, güzel ve şık bir araba| İlün manasıyle muazzam bir yapıldığını, tazmini icap ettirmi - yen yeni bir vaziyet görüldüğünü, binaenaleyh meselenin yeniden Kavanin ve mülkiye encümenleri- ! Şehir meclisine arzedildiğini bil - Sular idaresin- diriyordu. Ismal Şevket Bey söz alarak: ve azalarına ne kadar ücret veril- | Meclisin bu mesele hakkındaki ka- mesi hakkındaki belediye reisliği | rarmı evvelce verdiğini, şimdi be- tezkeresi bütçe encümenine gön - | İediye reisliğinin bu karara tiraz mahiyetinde olan mütaleasının tek Mezbahanın 929 senesi hesap -irar meclise gelmesinin doğru ol - nn Eyy yn şadığımı hissediyor ve adeta ye — den gıpta ediyordum. Bir aralık bilmem my olda! Uzaktan yıldırım süratile bir ba gelmeye başladı. Bu bir b du. Faytonun içinde be si miğfer ve üzerinde de kanatla” il çılmış bir kartal kuşu olan bir * ei l bit vardı. Bu zabit sert ve dik ei yıklarını kaldırmış, kaşlarını © | mıştı. Bizim arabayı görünce bir” denbire hayvanlarının dizginli nı çekti ve arabayı yava. bizim arabamıza doğru Ml zen birdenbire selâm aldı. BU lâm çok teklifsizce ve mülefia olduğu için bizim de hoş gitti. Biz de selâm verdik. O Lİ lâmı aldı arabasını sürdü ve gi” İti. Bu adamın kim olduğunu renmek için Holzene sordum. — Kimdir?. Bu sualımıze karşımızda ol ran alman zabiti sanki demir ©”. ve çelik dilli bir ağızdan çıkan © nameyle göğsünü kabartarak Ki” ; saca: o — Kayzer1... cevabımı verdi: Meğer bu zat Almanya imp# toru haşmetlü İkinci Vilbelmmi?”. | O gün geç vakte kadar dışarda #. zerken hep gözümün önüne bü?” bir imparatorun korkmıyarak, # meden yalnız başına tek bik 4” bada gezmesi geliyordu. Son nu Abdülhamidin hareketiyle Pi or kayese ediyordum. İki inşai Biri bir fert gibi serbest geZ” memleketi için çalışıyor.. öl haremden selâmlığa bir ordu ask küyor. E Teşrifatsız üç gün m Otelde teşrifatsız olarak hak | üç günlük geçen ömrümüz mu s kak ki hayatımın en tatlı, en ” i li olarak geçen üç günüdür. Bu hayatı belki istemiyenle” olur. Fakat ben sırası İn i anlatayım. Otelde geçen Günde üç defa mükellef, muta?” muhteşem, velhasıl kelimenin a, (Devami f kadini kanun yoluna müreesi edilecekse belediye reisliğinin rayı devlete müracaat etmi zım geleceğini söyledi. bu tezkerenin kavanin enci ne havale edilmesini, ret <a verilecekse bu cevabın “lat gelmesi muvafık olacağını ri di. Bu teklif kabul edildi. Mahküm olmuş, mami bitirmiş işçilere belediyece YA” den iş ruhsatnamesi verilip e miyeceği meselesi hakkındaki İğ imi encümen mazbatası * dilmek üzere kavanin ve m 8 encümenleri-3 havale edildi! Â sonra içtimaa nihayet veri Şehir meclisi pazartesi gü di on dörüe toplanacaktır. v5 atakan. e dağ