n ME KISKANÇ e mmm Nakleden : Selâmi Izzet ğ “gra omuzunda, elleri elimde | metresim olduğunu söyliyecek ol - | Hâdise bir şoförle timarhaneden gözlerinin içine bakar ve o | sam, bunu duyacak olsalar, kı - yeni çıkmış bir deli arasında vu - sak sözü söylerdim: 7— Seni seviyorum! Zaman bile hemen elini elim- den çek | Yar. €r, avucunu ağzıma da-| — sus! derdi, İş an © coşardı, Boynuma sarı- 1, saçlarımı okşardı.. Zaj ya hemen firsat bulup | — Beni seviyor musun Behire? rhal biraz gerilerdi. — Biliyorsun, — Ama söyle. — Buraya gelir miydim?. — Kuzum Behire söyle. — Neden?, düğün Eğer “Seni seviyorum, de - ni duyarsam, dünyanm en mes | Hüsanı olacağım. > Ne çocuksun! > söylememek için öperdi. . 07 Peki, hiç değilse, azıcık sev. | düğün söyle, N — Tabit, Kaçmak, kollarımdan kurtul - için, sağına, soluna bakınırdı. uç 77 Behire, canım Behireciğim, Seni azıcık seviyorum,, de. — Evet.. a söylemiyordu. ; ık inattan vazgeçtim. Hisle- *, çocukça sözlerle meydana çı- ordum. — Beni beğeniyor musun? — Ey çok BEeğeniyorum. > Bana fenalık etmiyeceksin Ne Ma» — Hayır. — Yemin eder misin?:* — Yemin ederim. ai : — Sen benim hayatımsm, ha - Atımsm Behire, — Evet... Birkaç gün içim vahat ederdi, Mi bulurdum. My Vi İncan, aylarca böyle biribirine Yaşıyabilir mi?. Behireye beslediğim aşk; beni ğı uçurumdan bihaber olu - düm; randevu günlerinde bekle - eli ; ona kavuşunca sevincim; tt kaçıracağım endişesi, ar - aşlarından kıskanmam, Ferdi- a karşı beslediğim kin ve nefret; haa mlakı ıstıkrazsızlık, bütün lar huylarımı değiştirmişti, ka bir adam olmuştum. Evvelâ zayıfladım. ii, Piza aynaya bakardım da, dü bir kemik kaldığımı görür a Derilerimın kemiklerime sa © “diğ hissederdim. Gayet yumuşak huyluydum. inirli, asabi, kavgacı bir adam Bı, Hastalarımı çekemiyorum. i işime tokatlamamak © için öğ "mi güç zaptediyorum, Kaba <r söylüyorum. Terbiyesizleni- Yorum, ya tanedeki işlerimi ihmal edi Artık, beni Behireden ayıran, 1. kayala tamamile birleştirmiyen pe lânet ediyorum. Ahbapla - 2 kaçıyorum. o Yabancılara p a orimm. ir a ç Behirenin aşkı beni çıldırttı, di kendime düşünüyorum: we sersemlik bu!... Bir kadın » ki hayatım için, su, ekmek, r elzem. Ama eğer onun “ogi bile İle Yİ rg İ geçerek Yassıören izi malümata göre; bilhassa on gün idenberi â | yamet kopacak.. Halbuki, e sene sonra, ondan da, benden de bir avuç kara toprak kalacak!,, Yeni bir huy peyda ettim. ği © VAKTın Edebi Tefrikası : 78 AMNNMNAMAMIMN) Bir şoförle bir deli| Meteliksiz oradan oraya | dolaştı, durdu Evvelki gün şimdiye kadar en - der işitilmiş bir vak'a (olmuştur. ku bulmuştur. RR... maya vE R Başmakaleden Devar ihtimalinden ileri geliyordu. Gün lerden ve haftalardanberi büyük milli bayramı &n zengin süsler, en güzel renkler, en parlak ziyalarla karşılamak için o hazırlık yapan halk bu uğurda bir çok emek veri- Kaçık tabirine uygun olabilecek | yor, herkes kendi takati nisbetin- deli, üstü başı yırtık bir haldedir. Ve Samatyada mahalle aralarında de para sarfediyordu. Bayramdan bir kaç gün &vvel soğuyan ve yağ- Behireyle meşgul olan, konu - * dolaşmaktadır. O esnada oradan murlıyan havalar o halde devam şanlarım hastalıklarını uzaktan | geçen bir otomobil gözüne ilişmiş | ederse verilen bütün emekler, bü - lıktan, nasıl öleceklerini tahmin e- | diyorum. ! İlk teşhisi Ali Ferdiye koy- İ | teşhise çalışıyorum. Hangi hasta - derhal: -— Şoför yanaş... İşaretini vermiştir. Tabii şoför o - tomobilini çekmiş: tün bütün değilse bile, biraz olsun i boşa gidecekti. Fakat, bereket versin, bu kor - kulu ihtimal tahakkuk © etmedi. dum: Onda kanser var. Bu men -| — Eririniz efendim. Diye nere- Bayramın ilk günü herkes gözleri- kus hastalık onu gebertecek. : Bir gece sinemadaydık. Ben en | geride otüruyordum. Önde Behire vardr. Kocası, arkadan, çıplak en. sesini okşuyordu. Her kolunu oynatış, bir kama saplıyordu. kalbime | (Devamı var) Bulgaristandan kâçan | Türklerin şikâyetleri İSKEÇE, 30 (Hususi) — Bir - kaç gün evvel Bulgar hududunu başından üç Bulgaristanlı Türk Yunanistana iltica etmiştir. Bunlar karakol ma- rifetile yakalanarak İskeçeye geti- rilmişlerdir. Bu üç kışının geriye iade edilmediğini gören ora havali si pomakları kafile kafil Yunan hu dudunu geçerek firara başlamış - iardır. İ Kaçan bu zavallıların verdikle- -«pomakları son derece bir tazyik altında bu - lunmaktadırlar. “Bü tâzyikm ne - ticesi olarak bütün pomaklar Yu- nan topraklarından geçmek sure -| ye gideceğini sormuş. Deli, otomobilin kapısını aça - rak içeri girmiş: — Beşiktaşa çek... Emrini vermiştir. Şoför, müşterisinin üstüne başı- na bakmadan, vitese basmıştır. Otomobil Beşiktaşa geldiği va - kit müşteri: — Fındıklıya... Emrini vermiş. Fındıklıda oto * mobilden inerek bir müddet etra - fı seyrettikten sonra: — Çek Karâköye... Diye tekrar otomobile girmiş - tir. Şoför, saatlerden beri İstanbu - lun bir ucundan öbür ucuna kadar taşıdığı müşterinin yüzüne bak - mış. Fakat gene bir şey söylemeğe cesaret edememiş; “Elbette bir işi var.. Belki de taharri memurudur,, diye düşünerek Karaköye gelmiş - tir, Karaköyde paraları alacağını ümit ederken deli müşteri, aradığı nr burada da bulamamış olacak ki: —Haydi Eminönüne.. Demiş * tir, Şoför Eminönüne de geldikten tile Türkiyeye hicrete karar ver - İsönra tahammül edememiş: mişlerdir. Son günlerdeki o akının sebebi işte budur. y Şimdiye kadar'40 -- 50 Türk hududu geçip Yunan karakolları - na teslim olmuşlardır. Pek çokla - rınm korkudan balkanlarda or - man ve dere içlerinde saklandık - larr söylenmektedir. Hükümet bunlara, Türkiyeye gitmelerini temin ıçın azami kolay lık yapacaktır. e GONK VURDU Ğ Reşat ENİS 1 — Istanbulun kenar mahalleleri 2 —Bömili dediğimiz yazı ve gazetecilik #lemi 3 — Beyoğlunun mahut van so- kaklar B' ronands en realist tasvir Erenç çirnükleri, hoşa giden güzellikleri acndı ner setilliklerile, olduğu gibi- güsterilmişlerdir Büdin bu üç roahitin insanları maddi ve ma- nevi ıztraplarile GONK “VUR- DU'da anlanlıyor. Uç yüz sayıfa. Renkli kapak. 75 KURUŞ Sühulet kütüpanesi ÇIKTI N A e i ri ğ ipe ei Si “kğ — Birader sen bana daha çok ! çektireceksin hele şu paraları ver de, sonrasına bakarız.. Demiştir. Fakat müşteri anlamamış gibi, otomobilden inmiş gitmek istemiş İtir. Şoför omuzundan yakalayın - cas —Peki o halde Eminönüne çek.. Demiş. Artık otomobilin benzini de kal mamış olduğundan buha imkân olamamış, şoför: — Sen paralari ver.. Otomobil buluruz. Cevabini vermiş. Fakat mukabele görmüştür: — Ne parası?. Yarın gel vere - yim. — Nereye?.. — Nereye istersen, Şoför neden sonra işin iç yüzü - nü anlamış. Deli müşterisini polise haber vermiş. Şoför yaktığı benzine mi, çekti- ği eziyete mi yansın ?.. $ Harbiyede Fatih tramvayma şöyle binmek istiyen Kiryakiçe isminde | bir kadın, muvazenesini kaybede - rek düşmüş, ağır surette yaralan - mıştır. Kiryakiçe hastaneye kaldı. rılmıştır, $ Aksarayda Bostancı iskelesin de çımacı Süleyman iskelede te - mizlik yaparken, aynı mahallede oturan Mustafa taşla başından ya- ralamıştır, $ Şehzadebaşından Edirnekapı- ya giden 415 numaralı tramvay! yirmi beşer, otuzar kuruş açıkları | arabasının basamağından atlamak istiyen Dursun muvazenesini kay- bederek düşmüş ağır surette yara-| tehacümden dolayı Ankarada ga: lanmıştır, ğ Yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. “ ni uykudan açıp ta havaları iyi bu lunca geniş bir nefes aldı. Bu su - yayılan halk kütleleri Gazinin gü- İzel ve heyecanlı nutkunu pek iyi dinledi; büyük bir intizam içinde geçen resmi geçidi pek güzel gör- dü, Vakıa Ankarada yağmur ol- maması hemen her tarafta az çok toz bulunması demektir. Fakat yağmur korkusundan ( kurtulan halk toz ve toprağa bin kere şük - retmiştir. Bu sene resmi geçitte izci genç- ler gibi, genç hanım kafileleri de vardı. İzci kıyafetindeki genç ha- nımlar yeni bir hayata doğru sür- atle ilerliyen Türk milletinin istik- balini canlandırıyorlardı. Gazinin millete hitabesi baştan nihayete kadar derin bir heyecan içinde dinlendi. Fakat bu heye- can, hitabenin en sonundaki “Ne mutlu ben Türküm diyene!,, cüm- lesine gelince bütün gözlerde yaş damlalarına inkılâp eden bir şid- det peyda etmişti, Gazi Hazretlerinin hitabelerin - de en ziyade nazaraı dikkati cel - beden bir nokta da güzel san'at- lara temas eden fıkra idi. Çünkü Gazinin bu fıkrada güzel san'at - lara hususi bir teveccüh eseri gös- termesi resim, musiki, (edebiyat gibi güzel san'at şubelerinin mem- leketimizde yeni bir terakki mer- halesine yaklaştığını gösteren bir beşaret manasını ihtiva ediyordu. Bunun için İstanbuldan, büyük bayram münasebetiyle, Ankaraya gelmiş olan bazı güzel san'at men- ! supları bayramdan sonra çok mü- tehassis olmuş görünüyorlardı. Dö- nüşlerinde meslektaşlariyle görü - 'şerek güzel (o sana'tlar sahasında İ yeni bir toplanma ve teşebbüs için hazırlanıyorlardı. Ankarada bayram günlerinde gazete satışı bir hâdise şeklini ak #uştır. İlk günde seksen bu kadar dir. Hakimiyeti Milliyenin bu nüs- hası çabuk tükendiği için pek çok kimseler almağa imkân bulama - mışlardır. İstanbuldan gelen ga - zeteler de hemen © ayni rağbetle karsılaşmışlardır. Bazı müvez3ilerin etrafına gaze- te almak için halkın toplanışı bir nevi yağma şeklini almıştır. Bir çok kimseler müvezzilerin bağrı$” malarına ve polisten istimdat et * melerine bakmıyarak © gazeteleri almışlar, o bazıları da paralarmı vermemişlerdir. . Bundan dolayı satışlar neticesinde o müvezzilerin çıkmıştır. Gene gazete alışma gösterilen zete bayiliği yapan (Akba) kü - tüphanesinin camları kırılmış İstanbul gazetelerinin her biri retle agyet geniş bir saha üzerinde | sayıfa çıkan “Hakimiyeti Milliye,, | yi almak için halk ve izci gençler İ matbaa kapısına hücum etmişler - —5 — VAKIT 1 2.nci teşrin 1Y37emm Ankarada ümhuriyet bayramı İtat zamandaki trajlarının en aşa * ğı üç, dört misli basmış oldukları halde posta gelir gelmez bütün ga” i zeteler nihayet bir saat içinde tü - ğ İkenmiştir. © Şimdi gazete almak yorlar . Ankarada bayram içinde ber * kes sevinç içindedir. şüphe yok, ki şoförlerin “sevinci çok canlıdır. Çünkü bayram gün- | lerinde burada taksiler sabahtan yor, mütemadiyen kazanıyor. o kâdar ki bayramın ilk günü büyük müşkülâtla bularak binmiş oldu - j gum bir taksinin şoförü Oaynen şu sözleri söyledi: dimiz bu üç gündedir. Ben bu oto- mobili ödünç aldım, üç gün için * deki kazançla ödeyeceğim.,, Bunun içindir ki Ankaradaki istiyenler aradıkları halde bulamır i Fakat hiç “- Efendim, bizim bütün ümi- taksilre bayram günlerinde bekle- me âdetini de kaldırdılar. Bazı * "ları bir müşteri alırken pazarlık e- diyorlar, “gidilen yerde fazla bek- leyemeyiz.,, diyorlar, İcap ederse İ ancak beş o dakika için bekleme- ğe razı oluyorlar. Bununla bera * | ber, şoförler kadar olmasa bile , Ankarada esnafın hemen hepsi az çok bayramdan istifade etmiştir , hâlâ etmekte devam ediyorlar. Ankaraya en aşağı bir hesa l 5 hariçten elli, altmış bin zi) aret (asker Odahil) (o geldiğine bunlardan hemen o hepsiaz çok” "bir para bıraklığına göre Ankara- ğ 'Irların iki katlı sevinç duymalari İ pek tabii değil midir?. Diğer taraftan o bayram yalnız “ adamları da bundan müstefit ol - " muşlardır. Çünkü nakliyat tarife - lerinin tenzilinden istifade ederek gelmiş olan bu iş adamları aynı zamanda mal nümuneleri de getir- mişlerdir, tekâmül safhalarımın halırlanma - sına güzel bir vesile hazırlamıştır. On sene evvel o çamurlar içinde, köstebek inlerine benziyen izbe - lerden ibaret dar, çamurlu, dola - yangın harabeleri ile sinek ve ha - şarat yatağı olan sıtmalı şehir ne - rede, memleketin mazisini temsil dıran âbidelerden müteşekkil Ye- nişehir nerede?. Bu yeni binalar (| şehir içinden dir. Eski senelerden (okalan bina bakiyeleri de mazinin her gün bi- raz daha uzaklaşan ve kaybolan izleridir. Ankaranın bu manzarasını gör - dükçe Mehmet Ali Beyin onuncu yıl dönümü münasebetiyle yazdı * ğı güzel şiirin şu parçalarını oku * maktan kendimi alamıyorum: “Ankara Ankara güzel Ankara ve yerliler içini bir istifade fırsatı har zırlamamıştır. Hariçten gelen iş N Ankaraya her taraftan ziyaretçi kafilelerinin gelmesi, devlet mer * | kezimizin on sene içinde geçirdiğ şık ve karışık binaları, yolları ve i İeden o şekillerin yanında bugün cümhuriyetin istikbalini canlan - fışkıran medeni imar hamleleri - akşama, akşamdan sabaha kadar ? isliyor, mütemdiyen müşteri taşı * Seni görmek ister her bahtıkara“* o “Ankara Ankara kard we taşın Kartallar yuvası iğilmez başın, i “Burcunu . seyreden dik b insin; | Tabiat nasıl Türk azmini yensin?. i Yoktan “var edilmiş. ilk şehir R b, sensin! Türk de O kulluktan (| çıktı i — Ankara, Mehmet Asım