My gg yy yg © Fransai o — ec — V'KIT 8 B. teşrinn 1933 MR) İransada “Intikam diyagram “mmmmmım Yazan: Mediha Münür EF; tin Kenan pa- ,aımla evlenme- di. Kenan paşa ğına kadar| güzeldi. şkindi zannetme Balçık ea iki güzel erine pek ye H. ku yakışıyorlar ,hem de| yorlardı. | Bir gülle yaz olmaz. Altı ay sonra Şadan bey karısı na ihanet etti. Genç, dinç, gürbüz ,levent gi- bi bir kadınla karısını aldattı. — | Bu kadın şen dul İkbal hanım- dı. İ Hem dul, hem şen hem de çap- kındı. Kendini üç günde Şadanın| kolları arasma attı. | İffetin bu işten haberi olmadı. | Ama kaç gün?, Al gömlektir, giz- Ji kalmaz derler. | Şadan herne kadar ihtiyatlı hareket ettiyse de, mesele meyda- na çekti. İffete bütün delilleriyle ispat ettiler, gene kocası İkbal ha nımla münasebettedir İffet yemin etti: İntikam ala - caktı. Hemen ihtiyar teyzesine gitti, akıl danıştı. Teyzesi ona a kıl öğretti. | ” Ertesi gün İffet dört arkadaşı ile beraber teyzesinin yanında bir | — toplantı yaptılar. Müzakereye gi - riştiler. — Evvelâ kadını cezalandır <| mak lâzım!. — Evet, fakat nasıl cezalandı-! ralım?. «5 Kolay; yalnız:siz İkbal ha- nımı buraya getirmenin bulunuz. — Bu da kolay. Benim abpa- bımdır. Yarın buraya getiririm. — Alâ. Yarm dörtte burada| © buluşalım. İ Ertesi gün, hiçbir şeyin farkın- | da olmıyan Şadan bey karısına: ; — Hava güzel, haydi gezmiye — gidelim, dedi. —-Ben gidemem, rim gelecek. — Öyleyse ben yalnız gide - rim. Saat üçte, İffetin misafirleri geldi. Bir saat sonra da Ikbal ha- | nım teşrif etti. İffet kendisini pek iyi karşı-| Tadı, Çaylar içildi. Bir aralık ,damdan düşer gibi İffet, İkbale dedi ki: -r Sanki ne diye kocamın koy nuna girdin?!., | çaresini i İ misafirle «| Böyle bir suale maruz kalaca- | ————— Filhakika Mülâyim © pehlivan! üç gün evel mevsim mahsulü olan | Edremit balmdan biraz (fazlaca! yemiş, üstünede bol su içmiş, | duyduğu veca üzerine doktora mü racast edilmiş, doktor | istirahat tavsiye etmiş imiş. Buna rağmen! ârbelâsı olarak çıktığı O Hüseyin pehliyanın karşısında beş çeyrek saat kadar mukavemet göstermiş, | ği ? - yenilmemiştir. Hekem heyeti; otuz yere gelmeden cihan pehlivanlığı | yaparak şöhret alan Kurtdereli Mehmet pehlivandan, Balıkesir li İsmail Beyden, Edremit beledi “ye reisi Cevdet Muammer Beyden ve Edremitli Numan zade Yusuf | dayet Beyden müteşekkil idi. Ruhi Naci yıl sarti İ zerine atlıdılar, kadını soydular... | karısına dedi ki: i olursa — kabul edemiyeceğini bil | nelmilel bir tarzda kontrol edil » | a | ridir. i mek hususundaki ğını hiç beklemiyen İkbal sende - | ledi, haykırdı: — Bu da ne demek?.. — Sus!... Ben her şeyi biliyorum. | iffet zile bastı. İçeriye dört ta | ne, iriyarı kalfa girdi. İkbalin ü - İnkâra oyeltenme, İkbal bir gömlekle kaldı. Yüzü koyun yatırdılar... Ellerine birer kızılcık sopası aldılar. Kaba etle- rine çaldılar sopayı. İkbal hanım ağlıyor, haykırı - yordu. | Nihayet dayak bitti. İffet ha - nam: — Eğer bir daha senin kocam- la görüştüğünü duyarsam, bir da- ha dayak attırırım! Odadan çıktılar, İkbal hanım giyindi, dışarı fır- ladı. Kapınım önünde Şadana ras - geldi. — Sevgilim, sen Neden gidiyorsun?.. Dur be raber gidelim. Lâfını bitirmedi, suratında bir İtokat şakladı.. » Şadan: burada mı - sın?., » * Günlerden bir gün Şadan bey Yahu, Ikbal hanım delirmiş ! galikp... Beni ne zaman görse yum ruklarını sıkıp kaçıyor. İffet hanım başını salladı: — Zavallı kadın.. Güzeldide.. Bilhassa vücudu çok güzeldi.. Fransız teklifi Almanya silâh bırakımın-! daki müsavatsızlıktan şikâyetçi LONDRA, 7 (A. A.) — Alman | hükümeti diğer büyük devletlere şifahi nota şeklinde verdiği ce - | yapta, silâh kuvvetlerinin bir tec- rübe devresi zarfında kontrola tâbi tutulması hakkındaki Fransız | teklifini — silâh kuvvetleri husu- sunda şimdi mevcut müsavalsız - lıklar bu devrede devam edecek dirmiştir. Alınan malümata göre Alman hükümeti silâh kuvvetlerinin bey- | mesine başlanılacağı tarihte Ver - say muahedesi mucibince | bulundurmasına müsaade olunmı- silâh tedarik etmesi için kendisine müsaade verilmesi hak- kında Almanya tarafından elinde ileri sürülen talebin de kabul edilmesi lâzım geldiğini şart koşmaktadır.. Almanyanın istediği bu harp tayyareleri, tank, ağır top - çu kuvvetleri ve denizaltı gemile: silâhlar Almanyanın bu yolda bir ce - vap vermesinden maksat silâhları azaltma konferansının” büsbütün inkıtaa uğramasının önüne geç - mes'uliyeti ge-| lecek hafta Cenevrede toplana - cak çİsr murahhasların üzerine at | maktan ibarettir. Nara atan sarhoş İ Evelki gece saat 20,30 da Eyüp- te İslâm Bey caddesinde 12 numa | rada oturan Kerim oğlu Hamza sarhoş bir halde nâra atarken ya: kalanmış, hakkımda kanuni taki. | bata başlanmıştır. i ( lidir. Av İ sonra tüfek boşaltılmalıdır. İ ediyorsunuz. Dikkat. İşte | değil. Avcılık mektebi (Baş tarafı 6 wer sayıfda) Simdi bazı ihtiyat nasihatleri: Tüfeğin namlusu hiçbir zaman di- ğer bir avcıya doğru çevrilmeme arazisinden Buna benzer ve en iyilerinden çıktıktan | Treni uçuracaklardı! Makedonyada yeni i leri evvelki akşam Belgrat - Ati - uçurmağa Komiteciler na semplon ekspresini teşebbüs etmişlerdir. türeyen Bulgar ç teleri nasıl yakayı ele verdiler ? ATİNA, 3 — Bulgar komiteci. | lamış, müsademe saatlerce müştür, Komiteciler fişekleri P tince teslim olmuşlardır. | Müsademede üç Sırp askeri 12 kadar nasihati artık söylemi - | bu maksatla Gevgili civarında Mi | biri reis olmak üzere dört kor yorum. Biraz sonra ava tamamen | lofça köprüsü üzerine dört bomba | teci ölmüştür. hazırlanmış olduğuma bükmedil- di ve muallim bana: — İlerleyiniz. sdedi. mişsiniz ,av arıyormuşsunuz ilerleyiniz. Sağdaki bir kuş çıkacak... Uçuşunu takip küçük kuş... Hop... Onun sayhasiyle be - raber bir makinenin harekete gel- gibi | diği işitildi. Siyah bir şey funda- | ıktan çıktı ve otların arasında uçmıya başladı. Tüfeğimi omuz - ladım ve ateş ettim. Vuramamış- tım. İkinci bir kuş daha çıkıyor. Tüfeği tekrar omuzladım. Ateş et- tim. Gene vuramamıştım. — Fena değil.. O kadar fena Tüfeği biraz fazla aşağı - dan tutuyorsunuz. Yeniden yola koyulduk. Ve bir on metre kadar ilerledik. Her taraftan, otlara gömülmüş küçük raylar geçen çukurca bir çayırlı - ğa geldik.. — Dikkat, işte size bir tavşan, hop!.. Bir lâhza sonra ve madeni bir tavşan bütün süra- tiyle çayırın sathı mailinden aşa - ğıya doğru iniyordu. Ateş ettim. İlk kurşun boşa gitti. Fakat ikin- ci atışta vuruldu ve bir kere sıç - radıktan sonra kaskatı ölü olarak düş Tavşanlarla biraz daha uğraş- tktan sonra kuşlara döndük. Her yerde, patikaların kenarlarını çe- viren fidanlıkların, odun kesilen | ormanların, büyük ağaçların üs - tünde bir sürü kuşlar peyda olu - | yor, bazıları seri kanat darbele - | riyle uzaklaşıyorlar. Ağaç arala -| rındn sıvışıyorlar, bazıları da sağ- dan soldan benim üzerime geli - yorlardı. Bu kuşlar ebonite benziyen kı- rılabilecek (obir maddeden yapıl- mış safihalardan ibaret balçıktan güvercinlerdi ve baltrap denilen bir makine tarafından havaya a - ulıyorlardı. Mösyö Gastin: — Yedi hektarlık arazimde, çalılıklar arasına veya hendekler içine gömülmüş 28 baltrap vardır, dedi. Ve onların yerleri o şekilde | tayin edilmiştir ki, attıkları bal - çıktan güvercinler talebelere al - çaktan veya yüksekten uçan kuş - lar, havaya kalkan kuşlar, avcı - nın üzerine doğru gelen ilâh gibi canlı avlarda olabilecek bütün a fundalıktan ! | tekerlekli | -İlarak Ereğli - Filyos koymuşlardır. Tren (o geçerken va olacağı gibi köprü de yıkıla - caktı. Komiteciler Bulgaristandan gel mişler, askere görünmiyerek bu| işi yapmışlardır. Yalnız o sırada hat o bekçisi kendilerini görmüş ve koşarak i vak'ayı haber vermiştir. Askerler hemen çeteyi takibe çıktığı uzakta bulunan bir gibi istasyonlara da ma'ümet verilmiş» | tir. Sırp askerleri çeteyi Smokovi- ormanında | çe sıkıştırmışlardır. Burada şiddetli bir müsademe baş Fransız radikalları VIŞI, 7 (A.A) Radikal sosyalist kongresi, dünkü top'an - tısında şu karar suretini kabul et- miştir: Son intihabattan sonra ar- ka arkaya biribirinin yerine ge - İ çen 3 kabinenin milli müdafaa büt İ çesinde Fransanın emniyet ve se - lâmetine zarar vermeksizin, belli başlı tasarruflar yapmıya muvaf - fak olduğunu nazara alan, yeni baştan silâhlanma yolunu kapa - mak ve beynelmilel bir kontrol teşkilâtı yapmak için bu günlerde beynelmilel (o müzakerelere gi - rişildiğini “göz “ ödünde * kongre Fransanın taahhütleri çer- çevesi içinde en az çok selâmet temin edecek asri bir müdafaa İevazımı vücuda getir » I mek hususunda hükümete itimat gösterir. Buseneki Nafia işleri ANKARA, 7 (Hususi) — Bu sene yapılması İâzrmgelen nafıa işleri meyanında Filyos « Ereğli hattıyle, Ereğli ve Mersin liman - ları, Antalya - Afyon hatları için müracaat &den gruplarla vekâlet müzakerelere devam etmektedir, Filyos - Ereğli ve Ereğli, Mersin li | manları için birçok gruplar meya- İ nında birkaç Fransız grupu da | mevcuttur. Bu Fransız grupları verecekleri paraya mukabil hat ve liman malzemeleriyle diğer bazı İ malzemenin kendilerinden alın - masını şart koymaktadırlar. Bu teklif'ere müsait cevap verilme - mekte ve bazıları henüz tetkik dev resinde bulunmaktadır. İlk iş o - hattiyle E İ bombalar patlıyacak, tren berha xl Avda i-| Yutan | masrafla en! Birkaç yaralı” vardır. Çete efradının dokuzu Bul ristandan gelmişti. Onu da o ci" | ahalisindendi. Bunlar hat boyu diğer bombalar da koymuşlard Yakalananlar Gevgiliye nakleö mişler ve sıkı bir isticvaba W tutulmuşlardır. i İ Hâdise Sırbistanda büyük * i heyecan uyandırmıştır. o Sırbisl daki his, komitecile! Sırp - Bulgar yakınlaşmasına # ni o'mak için bunu yaptıkları mit kezindedir. Hâdise dolayısile plon treni Atinaya yedi saat gelmiştir. umumi Cenevredeki teklifler LONDRA, 7 (A. A.) — Al maslahatgüzarınm dün sabah hf; riciye nazırı Sir Con Simonu Zi ret ederek Cenevrede yapılan t©j; lifler hakkmda Alman hüküme tinin başlıca mütalea ve itirazl# nazırına bildirdi resmi mahfellerde teyit edilmek tedir. Bundan başka maslahatgü?! silâhları azaltma hakkında yak!” da yapılacak müzakerelerde Al manyayı M. Nadolninin temsil rını hariciye Çiğ barajı bu ay teslim edilece! Fakat irtifat yüz üç metre olm lâzımgelen barajın bugün hen doksan sekiz metresi (o yapılmıf beş metresi ikmal edilememiştini. Taahhüdün vaktinde yapılnı# ması yüzünden çıkan ihtilâfın li için meclise müracaat edilece! tir. Meclisten çıkarak bu sene 98 1 pılması lâzımgelen nafıa işlerin “ | den en başta gelenler Filyos « reğli hattile, Ereğli ve Mersin li manları, Antalya - Afyon ha için müracaat eden gruplarla ve İj kâlet arasında müzakerelere de vam edilmektedir. Müracaat edenler arasında bif kaç Fransız grupu da vardır. Fr#fi sız grupları verecekleri | paraf” mukabil hat ve liman malzemel€” -İrile diğer bazı şeylerin kendil€ tış tarzlarını öğrenebilmek imkâ - | reğli limanının inşaları düşünül - İ rinden alınmasını şart koymakt#” nını verirler, Düşününüz ki bal - çıktan güvercinler yerine ben bu suretle talebelerimin bacakları a-! ten adam için 30 frank, diğer te -| mektedir. ö.amansnan ..... s.ransasrrasu. i dırlar. emme seeenee hih olarak söyliyebileceğim r& * rasına canlı avlar da gönderebi -1 | ferrüat da hariç. Bun'ar cem'an | kamlar şunlardır ki ,mektebimizif'l lirim. Fakat bu onlara mal olur. — Ah.. Evet. Çünkü. — Talebe yalnız muallim için ve güzergâhındaki güvercin ve tavşan fırlatan makineleri işletmi- ye memur adama para vermez, ay pahalıya | ni zamanda harcadığı tavşanlar ve kurşunların parasını da vermek | mecburiyetindedir. Düşününüz ki, | bir kurşun bir franktan fazla e - der. Bir güvercin aşağı yukarı 70 santimdir. — Yani böylece bir av dersi kaça gelir?. — Muallim ve makineleri işle- eğer 30 kurşun atmışsanız ders bi şına 80 frank kadar tutar. Ve bir avcı olabilmek için de hiç ol - mazsa dört beş ders lâzımdır. İlik defa için benim av listem o kadar fena değil. 500 gram bal- çık ve biraz da paslı iki demir ji tavşan, Bir sonuncu sual: — Kaç talebeniz var7. — Fazla talebe alamam. Çün- kü her talebe ders esnasında b tan başa bütün av sahasını ii eder. Sabah derslerinde en fazla beş, altı talebemiz olur. Size sa - al) İ senede 40 bin balçık güvercin, bin diri güvercin ve 100 bin kur * şun harcanır. İlk avcılığımın hatırası ola * İrak vuramadığım güvercin'erde” | bazılarını aldım. Çünkü vurulan “İİ jlar tuzla buz olmuşlardı. Tavşa” lardan almadım. Söylendiğine j- onları oldukları yerde bırak * | mak âdettir.. Ne tuhaf av değil mi, vurduğ” İ nuz avları o'duğu yerde bırakıyff sunuz da vuramadığınızı alıyor * sunuz. Bedi Selâm!