€ — V*KIT 8 Eyl 1933 GE vü Z m — Aramızdaki fark Cenap Beyefendi, Lâkin dava o değildir. Siz, Bir gazeteci arkadaşımızı yarı | “Parmak hesabı,, diyerek — alla- açık duran yakasından zarif fani- | ha şükür, vezni benam £terkibini lânız görünen pijamanızla kabul | kullanmamışsınız — yeni bir nes - ettiğiniz günden haftalarca evvel, | lin, yeni bir yol yolcularının, içi- iri puntolarla yazılmış adınızı Bir. ne Sakaryayı alan ve Anadolu lik gazetesinde görmüştüm. Genç | stepinden nağmeler getirmiye ça ve hızlı bir kalem, “Evrakı Ey-! balıyan edebiyat ve nazım ölçüsü- yam,, muharririni kıyasıya hırpa- genç bir gırtlağın çıkarabileceği gür bir sesle: yor ve size — Susunuz! diye bağrıyordu. Pendiğe giden trende okudu- ğum bu yazı hakkında fikeimi s0- ran bir arkadaşıma: taşkın bir heyecan nümunesi! diye ceYap vermiştim, Hakikaten hiç de fena değildi. Çünkü içinde yaşadığımız ileri asırda artık gençlerimizden yamrı yumru “Tammât,, lar yaz- malarmı bekliyecek değildik. — Susunuz! Bu genç ve dinç — Hiç de fena değil; kumandadaki isabet size de ya - pacağını yapmış olacaktır ki, gün- ler ve haftalarca sustunuz. Yazı- sını yazmış ve kalemini divitine koymuş olan Yaşlı bir yazıcının gösterdiği bu saygıyı benimle be- raber birçok okur yazarların tak-| dir ettiğine emindim. Meğer bu tahmin ve takdir boşunaymış ve siz nefsinizi Pariste bir (gencin “Hayvan, ,dediği Viktor Hügo ye- rinde göstermek, rahmetli Samih Rifatın bir iddiasına sığınıp aru- zu müdafaa ve hece veznine hü- cum eder gibi görünerek edebiya- tın bütün yenilerini, yeniliklerini batırmak için fırsat kolluyormuş- sunuz. “Edebiyyatı cedide,, nin (Ara- fat) dağı, doğura doğura bu cılız tavşanı doğurmamalıydı. Hiç de tavaf niyetinde olmadı- ğınız halde “Haç yolunda,, başlı- ğı ile yazdığınız yazılar, belki za- manı için, yeni şeylerdi beyefen- | di; fakat Akşamın anketinde yer alan cümleleriniz fena halde hacı yağı kokuyor ve oruçla alâkanız olmadığı halde ramazan günlerin- de karaladığınız “Tiryaki sözleri, nizden ziyade bu geri fikirleriniz | kabağı patlamış bir tiryaki ağzın- dan çıkmışa benziyor. Kısa satırlar içine geniş mana- lar yerleştirerek ve bunlara o meş- bur zekânızla masumane bir de eda vererek öyle bir tazallim e- dişiniz var ki bütün bir Türkiye halkını merhametten merhamete düşürebilir. Aruz aleyhtarlığı vardır, diye çırpınıyorsunuz. Sanki ilham pe- Bakırköyünün (üzerinde martı sürüleri gibi dolaşıyor ve siz devlethanede gene pijamanız Ve zarif fanilânızla oturup bu pe- rileri rilerden kapacağınız ilhamları a - ' ruz vezniyle yazamıyor, (zincire Yurulmuş bir Promete gibi kıvra- mıyorsunuz., Kelime yok beyefendi, aruz vezni püskül- lü fes, yahut arap alfabesi gibi yasak edilmiş bir şey değildir. İl- ham perilerinizi koğmayınız da edeceğiniz e şaheserleri bize #ağışlayın da tekrar tekrar basa- lum. ve çabukluğuna lüzum | nü baltalıyorsunuz. Yoksa, vezni — yahut parmak hesabı — nazımdan beklenen ahengi ve mu- sikiyi vermiyen bir ölçüdür iddi- İ asını savurarak bu ölçü ile yazı lan birçok garp eserlerini edebi - | yat ve ahenk hududu haricine at- mak sizin gibi Pariste apartman | satın almış bir beyden beklene - l mez. Siz hece vezniyle yazamıyor - muşsunuz, Olabilir. Hiçbir zaman sizi Türkteki san'at ve muvaffa - kıyet kudretinin bir şahikası ola « | rak tanımak aklımızdan geçmedi. Sizin ak saçlı kafanızın yapama - dığı çok şeyleri Türk gençliği yap- mıştır, zin “Peyam,, gazetesinde müzey » yen üslübunuzla mukaddes bir ! Anadoluya geçenler ve istiklâlin, zaferin çetin yollarında ayakları kanaya kanaya yürüyenler onlar » dı; “İnkılâp,, başlıklı Oo makaleler yazn'anızn sirirlenenler de ona « çük kardeşleri. Hec» vezni sizin içi: çardaktaki olgun bir üzüm sal- kımı gibidir. Zatı O münşiyaneleri Lâfontenin kuyruğu kesilmiş til - kisi gibi garip bir kurnazlıkla her kese kuyruğun bahsediyorlar, yiksek Siz hece veznine değil, gençli- ğe çatıyorsunuz ve sizin istediği » niz aruz değil, dünkü düşünüşün, dünkü inansızlığın dilidir. Balkan bozgunundan yazdığınız bir manzumede: sonra Osmanlılığın ne farkı kaldı, Cellâdına yalvaran bir koyun- dan? Demiştiniz. Dünkü dil, dünkü vezin ve dünkü sanat telâkkisi iş- te o koyunun cellâdına yalvarışı- inim inleyişini — onu da edemedi ya— İ mı, cellâdının önünde inim terennüm edebilirdi. Koyun as * lan oldu ve cellâtların leşelri Sa- karyadan İzmire kadar uzanan topraklarda çoktan çürümüşlerdi; farkında değil misiniz? Onun için biz cellâtlardan ürkenlerin edebi- yatını her şekliyle inkâr ediyoruz. Dahasını söyliyeyim mi? Sizi in- kâr ediyoruzda parmak hesab nr yaşınıza yakışmak bir hafiflik- çinizi tanıyoruz, Çünkü o, gülle taşıyan kağnıların yanında yürü - müştür. Dumlupınarda yatan meç- bul asker belki de onun ağabeysi idi. Siz de genç olduğunuz za - man eskilere hücum eder missi - niz ve doksanıncı defa olarak din liyoruz, Muallim Naciyi harap et- mişsiniz. Sade türkçe için yaptığı hizmeti dil tarihimizin unutmıya - İ cağı ve bir Irak nehri karşısında: Tunalaştın gözümde gittikçe ' mısramı söyliyerek yurt sevgisini hece | Hatırlamaz misımiz, zatı âlini- | | mahmuzu hicvederken gizli gizli | manasızlığından | le kendisine mal ettiğiniz hizmet. | EE pe Atinada Toplanan Kongre Atinada “Teknik odası,, nım tertip ettiği senelik beynelmilel as- ri mimari kongresi toplanmıştır. Bu oda, 1928 de, 24 mimar ta- rafmdan teşkil olunmuştu. Bu kon greyi iktısadi ve içtimai ve teknik nazariyeleri ayni olan mütehas - sıslar iştirak etmiştir. Sekiz mem- leket kongreye murahhas gönder- mişlerdir. Kongrenin ruznamesi şehir teşkilâtıdır. Atinada toplanan Avrupa mi- marları asri mimari hakkındaki noktai nazarlarını izah etmişler - dir. Resim Çorçil Tablo yapıyor İngilterenin meşhur siyasisi Mis | ter Çurçil hem muharrir ,bem ha- tip, hem de ressamdır. Boş vakitlerinin çoğunu resim yapmakla geçirir. Bu sene yaz ta- tilini Fransanın cenubunda geçi - ren Mister Çorçil orada bir takım levhalar yapmakla meşgul olmuş- tur. Londra gazetelerinin muha - birleri bu artist siyasiyi resim ya- parken yakalamışlar, ve resmini alıp gazetelerine göndermişlerdir. Bu resmi iktibas ediyoruz. bize büyük bir heyecanla anlatan Naci ile sizin aranızdaki mesafe- yi bizim inanışımızla sizin düşü - uzaklık kadar diliniz nünüz arasındaki mübalâğa etmiye nasıl vardı?. Gençliğinizde şöhret abidele - İ rinizi çiğniyerek kendi ferdiyetini- ze şöhret kıvılcımı çıkarmıya uğ- raşırsınız. Bizim buna ihtiyacımız yoktur, Biz, cihanın eşini görme - diği bir gayret ve kudretle kurul | muş tunçtan bir inkılâp kütlesi| halinde sizin ferdiyetiniz üzeri - ne çöküyoruz. Ruşen Eşrefin vesikalı bir ese- rinde ayda beş yüz kuruş aldığı yazılan Tevfik Fikrete Servetifü - Esikden tiyatroda lüzum gö - ürldükçe sahneyi dolduran kala - balığın vazifesi, gösterişten iba » retti. Bu kalabalık, sahne içinde, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşırdı. Bugün sahneye girmek bir hayli yorucu bir iş oldu. Bu- gün sahneyi dolduran kalabalığın her ferdi, yalnız zahmetli olmak- la kalmıyan, uzun ve yorucu me - Ecnebi eserleri . — İngiliz melikişşuarası Mase fi- İ eld ağustos ayı içinde ingiliz kra- liçesi Mary Stuart'ın idamını tas- vir eden küçük bir manzum dram neşretti, : . Hitler cereyanı dolayısile Al- manyadan uzaklaşmak mecburi - yetinde kalan meşhur Alman ro - mancısı Thomas Maun,nın on iki eserden mürekkep bir kitabı çıktı. Eserde hars, sosyalizm, beynelmi- lelcilik, Niçe, Froyd, Tolstoy, Les- nig, Dürer, İbsen ve Vağnere da- ir etüt ve mütalealar vardır. ». . Bu arada Piedmont'taki evin- de bulunan Nur Mahal isimli ki - tabın muharriri o Harold Lamb başlıca kahramanı Ömer Hayyam olan bir roman hazırlamakla meş guldür. »»# Uzun müddettenberi Berlinde neşredilmekte bulunan Alman u - mumi tarihinin dokuzuncu — cildi de son günlerde çıktı. e Sekizinci ciltte liberalizmin doğuşu, Bis - mark devri ve yeni Alman impa- mübalâğalı adeseniz, kendi genç - liğinizde ve hatta ihtiyarlığınızda ne acaip varlıklar ve Okudretler vehmediyor! Pariste tanıştığınız bir Fransız delikanlısırın Viktor Hügo “Hayvan,, demesini misal getire - rek Türk gençliğini istihfafa yel- tenmeyiniz. Viktor Hügo sizden çok, amma çok büyüktür Cenap Beyefendi ve Türk gençliği ““Hayvan,, bile demedi. için size nundan altmış lira maaş verdiren Mehmet Nurettin saiye istinat eden hareketler yap“ mıya mecburdurlar. İngilterenin Vie - Wells tiyat” ro mektebine devam eden talebe“) nin bir piyes için nasıl çalıştığın! gösteren yukardaki resim, kalabs” | Iığa iştirak eden her ferdin 99| yaptığını yapacağı işi öğrenmek için nasıl uğraştığını vuzuhla car” | landırıyor. Son zamanlarda çıkan . Kitüptur ratorluğunun kuruluşu anlatılmak i tadır. Bu dokuzuncu cildin hususiy&| | ö, bütün eserin Almanyadan ba” ka diğer dünya kuvvetlerinin ta * rihlerine hasredilmiş ve bu tetkik” | lerin kendi sahalarında mütehas | sas ayrı ayrı âlimler tarafından ya" zılmış olmasıdır. 5 >. 1930 senesinde Amerikada 7 yaşında olduğu halde ölen Kolon biya profesörlerinden şair Wood berry'nin biri şiir, (120 sayıfa)) diğeri seçilmiş mektupları oi sayıfa) olmak üzere külliyatı nef” redildi. Hiç şüphesiz ki Şelli, Ke ats veya Byron ayarında olm# makla beraber özlü bir şair diy* ünalan Woodbery'yi, gene bu sü" tunlarda bahsettiğimiz Valter de la Mare şöyle tarif ediyor: “EsK zamanlarda insanlar belki de al” kadem kalınlığında duvararla ks” palı şatolarda otururlarmış Bur# larda misafir severlik gizlenirmif İşte Vudberi de böyle kendi içini i çekilmiş, gizli yaşardı.,, a Meşhur İtalyan tarihçisi ve A“ rupanm en tanılan muharrirleri” İ den Guglielmo Ferrero, “Sezar” hayatı,, isimli 526 sayıfalık ve b Romalı diktatörün antifaşist fiki İ lerini tebarüz ettiren bir kitap Y dı. Amerikada pek büyük bir â“ lâka uyandıran bu eser ingiliz© İ ye Oksford üniversitesi profesö' tarafınd” lerinden, Zımmern | çevrilmiş olması ayrica bir deği kazanmaktadır. Ibrahim