5 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

5 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Budapeşte, “Hususi, — Sesi ber tak şakıyışla içte derin tesirli akis- ler bırakan, Nil kenarında bir tim- sah gözlerini tahayyül ettiren ba- "#ları ruha işliyen, gülümseyişi ve #ülüşü, hâz ve hayranlık veren a - ayip güzellikte, acayip hususiyet İ yıldız Gitta Alparla, burada, nyo ederken konuştum. l Gustav Fröhlişin genç karısı, İapeşte sosyetesinc mensup en kibar insanların toplandıkları ban Yo yerinde, en çok havuzda kal - Mak üzere, yüzme havuzuna bir tirip bir çıkıyor, her girip çıkışın- , hattâ yalnız girip çıkarken de- #İl, yüzerken ve havuzun kenarın- da oturup konuşurken de, çoşkun Ve taşkın neşesinden etrafa . neşe saçıyor, yüzme havuzunun kena - rında, keyfinden kabıma sığamaz bir halde mermerde kadeh kırar | #ibi, kahkahalar atarak, kırılıp dö | külüyordu. Budapeşte sosyetesine mensup *n,kibar insanların, bu arada F eld Marşal Arşidük Jozefin, belediye Teisi Huszarın, Budapeşte Macar icaret Bankası direktörü © Filip Aysin, maliye nazırı İmredi o ve Ticaret Nazırı Fabinyinin toplan - dıkları banyo yerinde, havuzun se rinletici suları arasmdan çıkarak kenarda kurulanıp dinlendiği bir “rada, kendisine sordum: — Yüzmekten pek hoşlanıyor - “ümuz, değil mi? , Gitta Alpada Banyoda Mülâhat : Fransa Cümhur Reisini Dübari,,ye iltifatı ! A e e > Yılız, pek yakında kocası Gustav Fröhlişle beraber “ Rakoçi marşı,, isimli bir film çevirecek. Paris turnesinde nasıl hararetle karşılandığını anlata anlata bitiremiyor! GITTA naryoyu hazırlıyanlar, Viyanalı ın “Madam ALPAR yen Berlinli bestekâr Teo Make - — Hem ne kadar bilseniz! Ben, tiyatro direktörü Hubert Marişka- | ben, Milökerin melodilerini mo - "ölsen her türlü spordan hoşlanı - | nın kardeşi Ernst Marişka ile Fay- | dernize etti, "im. Fakat, bilhassa yüzmekten! İmdi imkân var da, ber gün saat- ce burada zaman geçiriyorum. sırada sıkı işlerim olsaydı, doğ Tüsu çok canım sıkılacaktı. Bence yük bir mahrumiyete katlana - çaktım, Ah, mümkün olsa, yemeği Bile havuzun içinde yerim! — Kocanız yüzmekten hoşlan -| Maz mı? — “Gustl,, mi? Aman, ne diyor- ihuz! O da benim kadar .hoşla - har, Hoşlanır, fakat şu sırada çok Meşgul, Film çevirmesi biter bit - Mez, Viyanada rejisörlük işine me sardırdı. Biliyorsunuz, ya? Gusti,, .... Şimdi rejisörlük edi - Yor! > Evet, işittim. Ancak, gene i- İ Mtiğime göre, rejisörlük işile mu- akkat olarak uğraşacakmış. Son- na, birlikte bir film çevirecekmiş - “miz? ii Evet Viyanadaki o işi, şimdi- ba de uzun sürmiyecek. Sonra vaber Londraya, kısa bir müd - *t sonra da oradan İsviçreye gi - | (Sceğiz, isviçrede beraber “Rako- Marşı, nda oynıyacağız. a Bu film hakkında biraz iza - istiyebilir miyim? de Mevzu, .Frants (o Herczegin k lova Nabobunun kızları,, isim sahne eserinden alınmıştır. Se - | ner. — Son zamanlarda (yaptığınız turne hakkındaki o intibalarmızı öğrenmek, bana pek zevk verecek. Gerçi sizi bu müddet içerisinde yüzme zevkinden mahrum edecek sem de... Serin suya hasret bıra - karak... Gitta Alpar, bol kahkahalarına bir kahkaha daha katarak, şöyle i söyledi: — Bir müddet için hasret “kal - İ mam, daha iyi. Kavuşmanın zevki ni daba kuvvetli duyar, daha iyi çıkarırım. Ve hemen turne intibalarını an- latıverdi: : — Son zamanlarda film çevire- cek yerde sahnede oynadım. Bu su- retle Paris, Londra,. İsveç,.... Da- nimarka,.... Finlandiya... bütün bu yerleri dolaştım. Ayak bastığımız bu yerlerin hepsinde “Madam Dü- bari,, yi temsil ettim. Berlinde 200 dafadan fazla ol - mak üzere, muhtelif yerlerde şim- diye kadar 450 defadan ziyade temsil ettiğim bu rol, beni pek sar dı. “Madam Dübari,, yi lâyıkıle im, Milökerin musi! in tesiri hâ- im. Milökerin musikisinin tesir hâ lâ üzermde.... Frants Molnarm “Ar moni,, sinde koro kısmını besteli - a ua 11mm. m Bir kaç haftadan beri, bu opere- tin Viyanada da temsili için üç Vi- yana operet direktörile müzakere yapılıyor. On beş, yirmi gün evvel, kendim Viyanaya giderek bu işle yakından alâkadar olmak iste - dim. Fakat, bademciklerimden ra- hatsızlanmam, mâni oldu. Bu operetin Macaristanda ilk | temsili, 16 Eylülde yapılacaktır. ! Budapeştede tam bir ay “Madam | için direktör Dr. Aleksander Falu- dinin keşfettiği yeni bir tenor Ag- ramdan gelecek ve Ladislavs Ba- nat ismindeki bu tenor, “Röne La Valeri,, rolünü oynıyacak. Bu yeni tenor, Agramdaki milli tiyatroda, Agram operasında büyük muvaf * fakıyet kazanmıştır. . Her halde trup mükemmel, temsil ahenkli 0- lacak. Provalar başladı bile. Tem- sil gününü sabırsızlıkla bekliyo - rum! Gitta Alpar, birdenbire sustu. Bir el hareketi yaparak, gene kah- kahayla güldü: — Bak hele! Siz bana seyahat, turne intibalarımı sordunuz, ben, size neler anlatıyorum! Geçmişte- kini sorana, hal ve istikbalden bahsediyorum. Bununla beraber, anlattıklarım, İşard Tavber, Avrupada bir konser İde bir konser verdiği sırada bir ka Rişard Tavber Konser verirken hafif bir kaza geçiştirdi ! Çevirdiği filmlerde sesi hayran- lıkla dinlenilen kudretli tenor Ri- turnesi yaptıktan ve bu arada Pa- riste ısrarlar üzerie uzunca . bir müddet kaldıktan sonra, Avustur- yaya geldi. Rişard Tavber, son günlerde İşl- | za geçiştirmiştir. Konser fasılasın- da sahne merdiveninden inerken, ayağı basamaktan kaymış, beri ta- rafta duran piyanonun üzerine doğ ru sendelemiş, tutunmıya davranı- ken, sağ elinin baş parmağı piya - no kapağının kenarına hızla çarp- mıştır. | Konserde hazır bulunan bir dok | tor, tenorun berelenen parmağını ! sarmış ve Rişardt Tavber, şiddetli Dübari,, yi oynıyacağım, Bu temsil | çarpış dolayısile hayli acı duyma» sına rağmen, konseri tamamlamış- tır. Bu hareketi, sesine hayran o - lanları, bir kat daha söylediği her parçanın ve konserin sonunda dakikalarca alkışlanmış- | tır, Rişard Tavberin bu ay sonunda bir film çevirmiye başlaması muh- temel görünüyor. Ancak, mevzu ve söyliyeceği parçaların hepsi, he - Düz kat'iyyetle tesbit edilmemiştir. | coşturmuş, İ İ gene sorduğunuzun kısmen ceva - br... Çünkü, turnede hep “Madam | i Dübari,, yi temsil ettim. Hep onun! orkestray ıda kardeşim Tibor Al - par idare ediyordu. Pariste, Baron Moris dö Roçil - din Şanzelize civarındaki sarayın da şerefime verdiği suvarenin ha - | tırasını hiç unutamıyacağım. 200 kişi davet edilmiş ve hepsi gelmiş- 6. Aralarında kimler yoktu, dersi” niz! Sefirlere, en büyük (Fransız san'atkârlarına varıncıya kadar bir çok kişi hazırdı. Bana iltifatlar yağdırdılar. Fa - kat, eğer bana o gce kimlerle ne - ler konuştuğumu soracak olursa - nız, doğrusu pek öyle hemencecik söyliyemem. Hiç hatırda kalır mi7... Yalnız, durunuz bakayım,... İ bah, buldum. Avusturya İmpara - -— 7 — VAKIT lak oldu. Bir dühuliye kartı, toriçesi Zitanm kardeşi Prens Siks tus fon Burbon — Parma! Onun - | la sofrada yan yana oturuyorduk. ! Ne kibar, ne sevimli bir kavalye, bilseniz! Bana karşı çok nezaket gösterdi, bütün gece bir an bile ya İ nımdan ayrılmadı. Onunla bütün | gece neler konuştuğumuzu tama - İ mile hatırlıyorum. Prens, Zenok - | kerszelden Parise henüz gelmişti. Bana İmparatoriçeden ve oğlu Ma | | car tahtınm varisi Prens Ottodan i uzun uzadıya bahseti, Tabii onun- ; la aramızda geçen bu sohbet mev- zuu tafsilâtının aramızda kalması icap ettiğini tasdik edersiniz! Pariste iken, hasılatı hayır işle. rine tahsis olunan bir konser de verdim. Bunun için tertip olunan pe 3 Eggert Mevzuu Şubertin hayatından alınan bir filmde! Viyanada pek yakında jeni bir filmin gösterilmesine başlanacak * tır. Bu filmin mevzuu, büyük bes- tekâr Frants Şubertin hayatından alınmıştır. Ayni zamanda filme © nun bestesi, musiki ve teganni ha- linde refakat ediyor. Bu film, baştan başa Viyanada çevrilmiştir. Dekor, umumiyetle Viyananm güzel manzaralarıdır. . Oynıyanlara gelince, Frants Şu- bert rolünde Hans Jaray, Kontes Esterhazi rolünde güzel sesli Mar- ta Eggert baş rollerdedirler. Luize Ulrih de baş rollerden bi- rindedir. Diğer oynıyanlar da, Vi- yananın tanınmış san'atkârlarıdır. Frants Mozer, Raul Aslan, Otto Tresler, Anna Kalina ve Hans Ol- den. Filmin Senaryosunu Valter Rayş yazmıştır. Musiki kısmını tanzim ve idare eden, Villi Şmit « Gent - nerdir. Bu filmin bir hususiyeti de, şim- diye kadar film sahasında rol ya - pan Villi Forstun ilk rejisörlük e - eseri olmasıdır. Kendisinin bu iki cepheden hangisnde daha üstün i derecede muvaffak olacağı merak ediliyor! PPP ERA RRRMRRPPRPRRPRPRRMR MŞ müsamereye biraz garip görüne - cek bir ad takmışlardı. “Küçük be- yaz yatak balosu,, şeklinde... Na- sıl buluyorsunuz?... — Peron Nesir — Ne ise işte! Müsamere, par - bin franga satıldı. Buna rağmen salon tıklım tıklım dolu idi. O gece Fransa Cümhurreisi M. Löbrön de orada idi. Macaristanın Paris sefiri tarafından kendisine takdim olundum. M. Löbrön, beni görmüş, tanımış, sesimi dinlemiş olmaktan son derece memnun ol - duğunu söyliyerek, bir hayli iltifat etti, Tam bu sırada menajeri Emme- rih Biro, uzaktan Gitta Alpara ses lendi: — Berlinden, Paristen, Londra- dan derhal sizi istiyorlar, Madam Alpar Fröhliş! Sohbetimiz, bu seslenişle kesil - di. Gitta Alparı, birbirine çok u- zak üç şehirden ayni zamanda te- lefona çağırıyorlardı. Meşhur ol »- mak kolay mı?! — Serin sular, size bir müddet daha hasret kalacak, Madam! Gitta Alpar, telefona... hayır, telefonlara koşmak üzere ayağa kalkmış, omuzundaki sileceğe sım sıkı sarmırken, eksilmiyen, daima daha ziyade coşan, taşan neşesile, attığı bir kahkaha arasmda, şöyle dedi: — Hangimiz hangimize?! N, €,

Bu sayıdan diğer sayfalar: