VE ; . ein, X we ua Vakıt'ın edebi tefrikası: 25 MüygyatiimmoyulMiyaysriiyyastit Gönül tuzağı ımmuyintma Selâmi İzzet uy! Bir yangına sebep oldu, | — Vallahi xe istediğinizi bilmi- Yorum ki... Karı koca, her ikisi de iyi insanlardır. Aylıklarını mun | vesirler... Gönç hanım dedi ki: — Onların hususi hayatlarını Öğreninek istemiyorum. Yalnız bir *eY söracağım.. Günay Hanımın babası ne iş görür?. -—— Memurdur efendim.. — Kazı da çalışıyor mu?. — Evet, büyük bir avukatın dak tilosudur... — Nişanlı mı?. Kapıcı gülümsedi: — İşte bunu bilmiyorum... Bir *ey duymadım.. Yalnız genç bir var, sık sık gelir... Uzun boy- lu, gözlüklü bir genç bey.. İyi bir çocuk... Ama doğrusunu söy- liyeyim.. İşin iç yüzünü bilmiyo- | Tüm... Yok yere dedi kodu yapmı» | Yayım, . Genç hanım artık dinlemiyordu. ici sustu.. Hanım: — Teşekkür ederim, dedi. — Sizin geldiğinizi haber vere- Yim mi?. — Hacet yok.. Genç hanım gitti. Otemobiline binip, uzaklaştı. O zaman kapıcı Avcünu açtı. Eliğde on lira görün- “e dudaklarını ısırdı: — Vay canına!., İK i kalmadı.. , ni ne kadaç sevdiğini anlamak is» tedim.. Sen şakayıçok ciddiye al. dın... Her neyse, beni affedecek misin?. Bu da söz müydü?. Onu karşı- | sında görür görmez affetmişti.. Yüzüne baktıkça içi açılıyordu... Onu karşısında görünce mesul ok muştu... Yaklaştı, sokuldu: z -- Sahi adadan benim için mi indin?. m Elbette... Sen gittikten son- İ ra ada, benim için boşaldı... — Böyle olacağını anlıyamamış- tım.. Neden bu ay benden o kar dar uzak durdun?. Beni artık is- temiyorsun sandım.. Adaya tek» rar gidecek misin? — Niyetim yok.. — Günay ne der?. Sesi hazinleşti: — Gün ay bir şey demez.. Gür- ay benim için sadece bir arkadaş. tı. : Esmanın artık hiç bir endişesi Bülendin elinden tuttu; geniş di- vana sürükledi: — Gel burada oturalım!. Oturdular.. Bülent bir siğara yaktı.. Sigaranın havada halkala- nan dumanları arasında, taze, cn- lı, hrikulâde güzel bir yüz, bir genç kız yüzü görüyor ve bu ha- yali gözlerinden kaybetmemek is Hizmetçi Bülendi misafir salo - Muna aldı: | — Biraz bekliyeceksiniz, dedi... Küçük Hanım sokağa çıktı. Fa » neredeyse gelir; “Yemeğe ge! ni söylemişti: Bülent salona girdi: — Pek âlâ, beklerim. Hizmetçi kapıyı çekip gitti. Bü- nt eşyalara baktı.. Salon adeta! Müze gibiydi. Her eşyanın ayrı bir | kiymeti vardı. Duvarlara güzel, kıymetli tablolar asılmıştı. Biri - Bin önünde durdu: — Ne güzel, diye söylendi.. Böy- le bir tabloyu odama asmak ister- tm, Bu ârzu onu düşündürdü... Es- anın kendisini nasıl karşıliyaca- İn: bilmiyordu. Birden güzelliği Ne güvendi: — Adam sen de, bana fazla ka- fa tutamaz. Yüzümü görünce| Yumuşar., | Pençercnin önüne gitti. Elini | Sama dayayıp dışarısını seyretme- üs başladı. — Babası bize böyle bir apartı- Man hediye etmelidir. Birdenbire kalbi çarptı... Apar- ın önünde bir otomobil dur- du. Esma imdi. — Haydi bekalım!.. Yüz yüze teleceğiz. Bir az sonra kapı çalındı. Seş ler duyulud. Salonun kapısı açıl. | »» Eğma girdi ve haykırdı: | > Sen misin!.. Bülent gülümsiyerek ileriledi: bire indiniz.. Bana veda bile et- i k ve Yunam Medihiz.. i öz üstü b. | derede lidoda yapılaca! a ii elat bir | gençler bu tarihten evvel şehri: tal Esma sordu: — Ne düşünüyorsun Bülent?. 477 Hayatı! İnsan kuş gibi. Dün adadaydım.. Bugün burada | ağ mekldlmağız. s yal BEAN Senin yanındayı bir anlaşma üzerine Yunanlı yüzü- cülerin bizimkilerle karşılaşmak üzere İstanbula gelmeleri kararlaş Evet benim... Adadan birden | tırılmıştır. tiyordu.. Esma kedileşti, sokuldu: -— Neresi daha iyi?. (Devamı var) Bir dövülme iddiası Karagümrükte Hasan Fehmi paşa caddes'nde simitçi furunun- da tezgâhtar Ali polise müracaat etm'ş, Balata simitçi furununu kiralamakta olan Mustafa ile "aynı furunda çalışan Şevket ta- rafından dövüldüğünü ve başın- dan yaralandığını iddia etmiştir. Suçlular yakalanarak hakkında takibata başlanmıştır. ŞEvelki gün saat 13te Büyükada ida Nizam caddesinde 42 numaralı evde oturan on yaşlarında Niko isminde bir çosuk Nizam cadde- sinde bisiklelle gezmekte iken yere yuvarlanmış & vücudünün muhtelif yerlermden fena halde yaralanan Niko tedavi edilmek üzere Yedikule Rum hastanesine önderilmiştir. —ş-—— ii Yunanlı yüzücüler şehrimize geliyorlar Federasyonlar arasında yapılan 8 — 9 eylül tarihlerinde Büyük- bep olacaktı. Beni ağu mize gelmiş olacaklardır. #eldim.. — Sanki bunu bilmiyorsunuz! değil mi2. Adada gülünç oldum. | imiz yoktu.. Bülent gözlerine bütün şefkatini pladı., to, — Senden af dilemeğe geldim Esma... Seninle şaka ettim. Be- ğü Yunanlılarla yüz mlere serbest ve sırt üstünde Türkiye şampiyon- larından Orhan, 200 serbestte Saf- fan, *m orada iken beni pek aradı. | hi 400, ve 1500 de Salim Beyler- bayrakta Halil, Agâh, Orhan, i Saffan Beylerden mürekkep takı- mın karşılaşması ihtimali kuvvete lidir.. Bittabi ayrıca ihtiyat yüzücüler bulunacaktır. Y Meryemana kandili | Polis Haberleri komşular söndürdü Evvelki gün saat 19da Kasımg nani mahallesinde Yuğurthane sokağında Okömürcü OKostinin evinde merdiven başında duvara asılı bulunan Meryem ana kandi- lindeki yağlar birdenbire alev al- mış. Tavana kadar yükselen alev- lertavanı Ooyakmağa başlıyarak gittikçe büyüyen ve tehlikelileşen bir yapgın başlangıcı şeklini al- mış, Hiç bir şeyden haberi olmı- yarak eve gelen Kosti Efendi Meryem ananın saçaklarının alev. ler içinde olduğunu, evin de ta- yanından Meryem anananın yan- ması yüzünden alevi aldığın görünce ne yapacağını şaşırmış. Feryada başlıyarak, yananın yan- gından kurtarılması için etraftan ımdat istemiştir. Kosti efendinin avaz avaz fer- yadını işiten mahalle halkı telâş- la Kostinin evine koşmuşlar ve Meryem ananın tutuşması yüzün- den evde yangın çıktığını anlı” yarak içlerine bir telâş düşmüş. Hemen kovalara yapışarak yar: dıma koşmuşlar, Kosti efendinin çırpınmaları ve telâşlı haykırmaları arasında evvelâ lutuşup, etrafa sirayet ederek büyüyen Meryemana kan- dili yangınım söndürmüşler. Son- ra sira İçin için alevlenen fava- na gelmiş, ellerindeki kovaların bir kısmının imuhteviyatını da | tavana boşaltarak gittikçe bü. yümek, koca bir maballeyi yak- mak istidadında olan yangını söndürmüşlerdir. Yangının sön- düğünü gören Kosti efendi. biraz rahat nefes alarak, yardım bu- susunda fedakârlığı görülen ko- muşularına teşekkür etmiştir. Parasız kavun / Dün gece, saat 14 te Yalıkö- yönde balıkçı Çamur Ihsanla İstinyeli Rifat Beykozda Yalıkö- yündeki Mustafa efendinin kar- puz sergisine gelerek parasiz bir kavun alıp gidecekleri sırada, aldıkları kavunun 'parasin isti- yen ve sergide çalışan Mahmuda evvelâ çıkışmışlar, wut kavunu parasız vermek is- temediğinden üzerine saldırarak yumrukla, tokatla döverek ka- vunu almak istemişlerdir. Bunun üzerine polis yetişerek zorba alıcıları yakalamıştır. Tehlikeye düşen bir karpuz kayığı Sirkeci iskelesi kayıkçılarından Şükrü kayığma karpuz yükliye- rek Yemişten açılmış, Sarayburnu açıklarına gelince yakından ge- çen Akay vapurlarının dalgasına tutulmuş, kayığa çarpan büyük | dalgalar kendisine alabura olmak tahlikesini geçirtmiş, bu dalga- lardan bir kısmı kayığa dolarak zaten ağzina kadar tıklım tıklım karpuz dolu olan kayık batmak tehlikesine mâruz kalmıştır. Va- ziyetin tehlikesini gören Şükrü etraftan imdat istiyerek bağırmı- ya başlamıştır. O esnada Sarayburnundan geçmekte olan bir motörde bu'unan Ahmet ve Ömer efen- diler bağıranın imdadına koşa- rak Şükrüyü motöre almışlar. Şükrü motöre alınır alınmaz ge- Fakat Mah- | i şürdü, Fakat o, daima Rahimi dü. İdi. | lerinden kurtulmak akla alınmıya- | | —4j— İhtiyar kapuya doğru uzaklaşır- ken süvari kolundan yakaladı: Ama sakın ha bizim burada ol- duğumuzu söyleme... | — Baş üstüne efendim, İhtiyar kapıya çıkınca bir sürü atlılarla karşılaştı.. Bunları gö - rünce şaşırmış gibi geri döndü: — Bunlar kim?. diye söylendi. — Abazanın askerleri, tanıya - madın mı bunak?, — Affedersiniz.. Abazanın as - kerlerine hürmetim var. Evime gelenleri geri bırakmam.. Hepiniz sığmazsınız ama, içeri buyurun.. Süvari, ihtiyara doğru yanaştı... i Tam karşı karşıya geldikleri vakit karanlıkta sükütu kamçılıyan bir ses duyuldu.. İhtiyar iki adım ge ri fırlamıştı.. , Bu, süvarinin attığı bir şamardı: Köpek.. Benim dediğimi yap.. | oSüvarinin sözleri belki bitme - l mişti,. Attığı şamar, belki devam edecek ve ihtiyarı ayakları altına alacaktı. Fakat o, şamardan da- ! ha korkunç daha tüyler ürperten acı bir silâh sesi yayıldı.. Ses, 1ssız gecede derinleşirken I süvari birdenbire sendeledi ve: — Yandım... Diye inliyerek ye | re kapandı... Bu, iki arkadaşı Konyaya götü- rüyorum diye Abaza askerlerinin İ pususuna düşüren “ve bu Pusuyu bizzat hazırlıyan süvari idi: İki arkadaş, ihtiyarla muhave - relerini dinlerlerken Rahim, sürü - ne sürüne bir parça daha yaklaş» muıştı. O esnada yakaladığı kolu- inu bırakmış olan Mehmet, Rahi - min uzaklaştığını fark edince ken | disi de giderek gürültü çıkarma - mak için arkadaşının bir ihtiyat - sızlık yapmıyacağına hükmetmiş, muhayereyi dinlemeğe başlamıştı. Fakat Rahimin, hiç bir günahı ol | mıyan ihtiyarı bir tokatla yere se- ren bu alçak adamı bir saniye das ha sağ bırakmıya gönlü razi olma- dı.. Şimşek sür'atiyle piştovunu çekerek ateş atti, İhtiyar silâh sesini müteakip sü- varinin yere yıkıldığını görmüştü. Bir saniye vakit geçirmeden yerin iden fırladı, İhtiyarın fırlamasile on beş el silâhın patlaması bir ok du.. İhtiyatlı ve tecrübeli ihtiyar, bu hareketiyle muhakkak bir ölüm ! den kurtulmuştu.. Abaza askerle. ri, yıldırım gibi bahçeye dolmuş - lardı. Karanlıkta iki el daha silâh pat- ladı ve iki süvari daha kadit birer gölge halinde yerlere kapandı. Ve bir ses kükredi: — Rahim kendini kolla.. Bunu Mehmet söylemişti, Hiç bir vakit ihtiyatı elden bırakmıyan Mehmet, savaşta delicesine döğü- şünürdü.. ORahime seslendikten sonra kılıcını çekti, kalabalığa doğ ru atıldr., Kaçmak, can kurtarmak imkâr- sızdı... Nasıl olsa öldürülecekler- Bir sürü gözü kanlı serserinin el len son bir büyük dalga, karpuz yüklü ve içi kısmen su ilede lu kayığı silip süpüzmüştür. cak şeydi. Mademki ölecekler, öldürmeden MDAR : Yazan: Niyazi Ahme: "la beraber, ne Rahimde ne de Meh | mette ölüm korkusu vardı. Meh. İ met ilk atılışta bir kaç kişi devir. mişti.. O vakite kadar silâhın kim. ler tarafından atıldığını, kimlerin mukavemetine uğradıklarını bir. türlü kestiremiyen Abaza Paşa damları, önlerine çıkan Mehmet üzerin atıldılar.. ğ Karanlıkta kılıç şakırtıları kor. kunç akisler bırakarak uziyordu.. Rahim, Mehmedin atılışmı gör. dü.. Etrafının sarıldığını fark e» der etmez: g İ — Medet... Diye haykırdı. Ve bir saniyede 4 j kümenin üzerine çullandı. Uzun | ve ağır kılıcını elinde bir çırmak i gibi kullanıyordu. 2 İOİlk kurban, Mehmede mızrağı. İn: havale etmek istiyen bir serseri (o oldu. Rahim, kılıcını sapladığı bir adama bir daha bak- mıyor, gözleri delecek gövde ar» yordu. Yere yıkılan sörseri: — Yandım... Diye bağırdıktan sonra yüzü kuyun yere uzandı.. Rahim, etrafını hiç kol du.. Birden, arkasından 3 lağının dibinde imiş gibi yn , tehlike olduğunu ihsas eden bir ih tarla şaşırdı: — Arkadaş, kendini kolla.. , Bu, ihtiyarın ihtarı idi.. Rahim, ' birden geri döndü.. Kendisi kadar cüsseli bir askerin kılıcını göğsüne dayamış olduğunu gördü. Bu a. dam, arkadan yanaşmağa muvaf- fak olmuş, ve tam kılıcın saplıya- cağı esnada ihtiyarın ikazı üzerine geri dönmüştü, Rahim, kılıcın ucunun göğsüne temasiyle ürperdi. Fakat, muka. vemet edecek veya keridini kurtara cak vaziyette değildi.. Geç kal il mıştır. Bir saniye gözü, göğsüne dayanan kılıca kaydı.. Ne yaptır. ğını düşünmeden elindeki kilıci bı raktı ve iki elleriyle hasmını. ğ sına yapıştı, , Si Vaziyet çok feci idi. Asker, e. line geçen fırsatın farkinda idi. Va ci kit geçirmeden kılıcını Rahimi göğsüne havale etti. , ses oçıkarmadi. Elleri kân & sinde kalmış, kılıç göğsüne sap İanmıştı. Fakat Rahim, insan retinin üstünde bir gayret sarf da rek elleri parça parça olduğu hals de kılıcı göğsüne saplanmak! 2 daha fazla girmekten menediyor. du.. ; Uzaktan hadiseyi görmüş olan ihtiyar, vaktinde yetişememekle beraber, Rahimin kollarında son kuvvet damlası dâ bitmek üzere i. ken askerin üzerine fırladı. İlk “ hamle ile onu yere yıkmış, bir han çer darbesile ayakları altıma ermiş ti... İhtiyar, öyle bir hızla hücum etmişti ki asker O kımıldıyama« mıştı bile., Rahim yerinde sendeledi. hı elleriyle göğsüne saplanmış h çeri cıkardı. Rengi sap sarı kesil. İ mişti.. Dizlerinde kuvvet kala ii miştr.. Gözleri zifiri bir perde ile örtülmüştü. gd Kılıç şahirtıları devam ediyor. du.. Mehmedin, nefes alması, se - lumasını duydu.. ölmek erlere yakışmazdı.. Bunur- (Devamı var)