——8 — VAKIT 28 Ağustos 1933 ikâye | RESSAM Yazan : Mediha Münür Salonun köşesindeki maroken koltukta oturuyordu. Sol eliyle tuttuğu paletinin üstündeki renk kümeciklerini fırçalariyle biribiri- ne karıştıyor, renklerden renkler doğuyor, ve bu beş on tüpten nasıl çıktığı o anlaşılamıyan, yüzlerce renk önündeki; biraz evvel ne halde iken, şimdi ne hale geldi- ğini bilmiyen Tuvale, asabi bir elin san'atkâr kıvranışlarile dö külüyor.. Boya, fırça ve bez pir | çe portre doğuyor, hiç- | ten bir san'at vücude geliyordu. Ressam Emin, saçları biribirine | karışmış gözleri modelinden ese- rine, eserinden modeline çevrili- yor, günlerdenberi uğraştığı sow portreyi ikmal edebilmek için büyük bir asabiyet, fazla bir is- tical ile çalışıyordu. Renkler o renklere karışiyor, renkler tuvalde yerlerini bu'uyor, ressam çalışıyor, model sobir- — Sızlanıyordu. Emin, son bir renk dalgasını | resmin saçlarına döklüklen sonra birkaç adım geri çekild:. Modeline : — Bitti, dedi, sen de kurtul- dun ben de; ve arkasından ilâve etti, keşbe ressam olacağıma bir kundura koyacısı olaydım. Yerinden kalkmış, ağzında ci- gara resmine bakan Nihat bir kahkaha koyverdi : — Çocuklar bile bu söze gü- lerlet Emin, senin gibi büyü bir | şöhroti olan İnsanım ağzına bu söz biç yakışmıyor.. Ressam Emin, — Dinle Nihat, diye başladı, şu koltuğa otur, bir cigara daha yak ben sana şöbretimin mace — — rasını avlataceğim. , “Bugünkü gibi hatırımda, öyle bir hatıra ki bu.. Gün geçtikçe kuvvetini kay betmedi. Her geçen gün, beni © batıraya bir parça daha yak- laştırdı. Bundan tam sekiz sene evvel- di.. O zaman daha seninle ta- nışmıyorduk.. Hayatımın iki zevki vardı.. Biri resim yapmak, öteki modellerimi, güzel kadınlardan intihap etmek. İşte o vakitler bir genç kızla tanıştım.. On sekiz, on dokuz yaşlarında ya var, ya yoktu. — Bende ondan ancak bir iki yaş — büyüktüm. Daha ilk görüşüşü- dü, resmini yapmak istedi- ğimi söyledim. Kabul etti. Atel- yeme gelecek, bana bir gün modellik edecekti, Yola getirdim, diye seviniyor- dum. Söz verdiği gün, geldi. Bak nasıl iyi hatırlıyorum, arka- sınd£ siyah bir manto, başında siyah bir şapka vardı. Kıyafe- tinde itina edilmiş bir itinasızlık göze çarpıyordu. Bu genç kız güzeldi, hem ne kadar güzel bilsen ?.. Anlatamam güzelliğini... Bunlara gerçi lüzum da yek. Geç kaldığım, eve dönemedi ğim geceleri üzerinde geçirdiğim şezlonga oturdu: — Haydi san'atkâr yap!.. Fırçalarıma sarıldım, az za- manda, resim aşağı, yukarı bit- mişti., O; hiç sesini çıkarmıyordu, gözleri bazan bende, bazan atel- resmimi yemin duvarlarını süslüyen dü: vatlarda dolaşıyordu.. Bazanda tek tük manasız bir kaç kelime konuşuyorduk. | — Teşekkür ederim Hanıme- fendi, artık resminize bitmiş de- nilebilir. Ben, onu bütün İ Tuvalde (o tesbit edebilmiştim. Bu ilk ve son şaheserimdi. İ “Ayağa kalktı, ahenktar bir yürüyüşü vardı. Resmine uzun uzun baktı.. sonra güzel gözlerini İ bana çevirerek nar çiçeği rengin- deki dudaklarını büktü: — Ben bu kadar güzel deği j m kil. Fakat o, cansız, rubsuz tablo- dan kat kat daha güzeldi. Elimi sıktı, kapıya kadar teşyi ettim.. Bilmem neden; ne o fazla birşey söylüyor, ne de ben her zamanki gibi gevezelik edebili- yordum. Gitti, yorgun bir halde onun boş bıraktığı şezlonga düşer gibi oturdum. s5 Tablonun bir kopyasını çıkar- mak istiyordum.. Uğraştım mu- | vaffak olamadım. Aslını kendisine göndermek aklıma geldi. (Sonu yarın) Bulgaristandan gelen murahhaslarımız An- karaya gittiler Bulgaristanla aramızdaki Tica - ret mukavelesi © müzakerelerine Türk mürahhası sıfatı ile iştirak eden Ticaret müdürü umumisi Na- ki Beyle Cemal Ziya Beyler dün akşam Ankaraya gitmişlerdir. Naki Beyle görüşen bir muhar - ririmize mumaileyh sadece: “— Vekâletten aldığım emir ü- zerine Ankaraya dönüyorum.,, de- miş ve söylenecek fazla bir şey ol- i madığını ilâve etmiştir. | Maamafih öğrendiğimize göre müzakereler iyi surette neticelen - iş ve iki taraf mukavelenin im - zalanması için çok hüsnü niyet gös termiştir, Ancak ufak bir meselenin halli | etrafında biraz müzakere uzamış * i br. İktisat Vekâletinden gelen e - i mir üzerine mmürahhaslarımızdan i Naki ve Cemal Beyler avdet etmiş- | lerdir. | Halledilmiyen meselenin eşya mübadelesindeki tediye tarzı ile | elaring mevzuundaki bazı madde- lerdir . Maamafih murahhaslarımız An. i karada kısa bir zaman kalarak bu mesele'erin mahiyetini izah ede - cekler alacakları emre göre Sofya ya dönerek müzakerelerine devam edip mukaveleyi imza edecekler - dir. ekimi Kaybolan tayyareci | Üsbonne, 27 (A.A) — Porle kiz Guince's'nde geçenlerde fır. tınaya tutularak P.jagos adaları civarında düştüğü tahmin edilen Dakar merkezinden Fransız tay- yareci oOGape'i bulmak üzere araştırmalar yapılacaktır. i Fas sultanı Paris, 27 (A.A.) — Fas sultanı, Vişiye gitmiştir. Fasa dönmeden birkaç gün orada kalacaktır. göze'liğile | Nasıl sadırâzam olurlar ? Nasıl ca- i susluk ederlerdi ? (Baş tarafı 3 üncü famız bunun müsveddelerini gör Müsveddede sadrazanim tashihler vardı. | ... |. Birinci misali anlatan, iliklerine kadar katolik tanzimatçı, tanzima ta hayran Abdurrahman Şeref B. yazıyor. Bundan anlıyoruz ki bir İ sadrazam XIX inci astın yarısında nasıl iş başma geliyor. Bugün size deseler ki: “.,.. Paşa.... sefirinin zo riyle sadrazam olmak istiyor. | Vereceğiniz cevap keskindir : i “— Vatan hainidir. İkinci misali bir Fransız masla- hatgüzarının notları anlatıyor. Bu ikinci misal XIX inci asrın ortasında nazırlar i Babıâlinin içinde devletin mahre- | miyetini muhafaza edemiyorlar . Gene anlıyoruz ki XIX inci a - İ sırda nazırlar arasında casuslar vardır. Gene size deseler ki: “— Falan hazır, falan devletin casustur. Devletin mahrem ev- rakımı falan sefaretin baş tercü - manina vermiştir. Vereceğiniz cevap keskindir: “— Vatan haini!.. . . de bize anlatıyor ki Dün Reşit Paşanın İngiliz sefi- rinin zorile sadarete getirildiği ca- yır cayır (o yazılıyordu. (Nitekim Abdurrahman Şeref Bey ve bütün müverrihler Reşit Paşayı İngiliz sefiri Kannig'in adamı olarak ta - rif ettikleri halde kimse bu dev - let adamının siyasi (o ahlâkından şüphe etmemişti. Devletin mahrem dosyasını ec - nebi sefaretlerine götüren nazır - ları siyasi ahlâk noktasında hata - landırmak kimsenin aklından geç- memişti, Fakat bugünle dünün far. kını asıl burada görüyoruz. Dü - İ nün lâkayt kaldığına bugünkü si- i yasi ahlâkımız keskin bir aksül - âmellecevap veriyor. İşte inkılâbın o değişmiş ahlâk İ kiymetlerinden biri... Sadri Etem Yer yüzü cenneti nerede imiş ? Nevyork Heraltten: Yer yü- zünde cennet vardır. Bunu 93000 kişi size isbat edebilir. Bu cen- net cenubi Okyanusta, Salamon adasındadır. Orada banka yo'- tur, fabrika yoktur, düyunu umu: miye yoktur. Bir yerde memur olursunuz. Size yiyeceğiniz, içeceğiniz, gi- z, temin edilir. Herkesin | bi tar toprağı vardır, sene- de asgari 50 dolar bir ücretle o toprağı ekip biçer. İngilterenin en zengini bir Yahudi ile evlendi Son posi göretelerinin verdiği malümata bırakan ve hayatında yirmi mil yon veraset vergisi veren vapur- cu Sir Ton Ellesman'ın oğlu bir kaç gün evvel gizlice evlenmiş ve mis Ester Solayı almıştır. İzdivaç Oo merasiminde yalnız şahitler bulunmuştar. Sir Eiles man babasından on milyonisler linlik bir mirasa konmuştur, Ken: disi halihazırda İoğilterenin en | zengin adamı sayılıyor. İşin tuhaf tarafı şudur :Gelin maruf bir yabudi ailesine mensup i sup olduğu gibi güvey de halis | hıristiyandır, Nasıl Güzellik — e a MUSİK HOLDE Foli Berjerde revüye girmiye başladım. Biri ikinci perdenin ba- şında diğeri sonunda olmak üzere iki tabloda oyunum vardı. Birisi de Benvenuto Sellini'nin modeli ö tekinde ise güzel Elen idim. İpti - i dasında Mösyö Derval'in vadinde " duracağını ve gayet kapalı elbise- lerim olacağını zannediyordum. İ0, benim janrıma bu çeşit elbise - lerin yakıştığını o söylememiş mi idi! Fakat iş başa gelince vaziyet değişti. Elbiseler çok açık idi, Sah- | meye ancak bu kadar açık çıkıla - bilirdi. Bu, beni endişeye ve yeise İ düşürdü. Son provanın yapıldığı İ gün bir gazeteci ile konuşuyor - dum. Bu kadar çıplak olarak sah- İ neye çıkmaktan ne kadar üzüldü: ğümü söyliyerek: “Bundan sonra kimseye varamıyacağım.,, dedim. Gazeteci bu sözlerimi ertesi günü gazetesine yazmış, bir gün sonra yığınla izdivaç teklifleri başladım. Bu mektuplar izdivaç ta lebi usulünün ne kadar boş oldu - dostluk teessüs edemiyordu. Ben çekingendim. Onlar beni kibirli zannediyorlardı. Gençliğime rağ - men işgal ettiğim yıldızlık mevkii beni sıkıyor onları kırıyordu. Çir- kin şakalarla irtikam alıyorlardı. Localar arasmdaki bölmeler çok ince olduğunndan locam bitişik lo calarda oturanlar yüksek sesle tür lü hayasız sözler söylüyorlardı. “| Herkes Muzik halde-beti rencide etmenin yolunu arıyordu. “Nihayet. hadden fazla rencide oldum. Her sahneye çıkışta bir tarafta çıplak kadınlar öte tarafta yarı çıplak erkekler görüyordum. Sağa (sola bakmadan sahneye © atılıyordum. Bana ahvali adiyede tabif ve mes- zükmüyordu. Beni giyeceğim el - bise hakkında aldatmışlar arka - daşlarım bana yardım edecekleri yerde, musik holde bir ân rahat e- dememekliğim için ne mümkünse yapıyorlardı. mektupları gösteriyordu. İçlerinde bir mösyö “benimle bir çay içmek zıyordu. Tiyatronun uşakları ayni | üslüpta mektuplar getiriyorlardı. Posta ile aldığım mektuplarda bundan hayırlı değildi. Dünyanın her tarafından mektup alıyordum. Fakat bu mektupların hepsinin mânası ayni idi. Nihayet kendimi muhasaraya atılmış addetmeğe ' başladım. Grillerin kafilesi oyna - dığım oyunda daima aşılacak bir mânia gibi karşımda duruyordu. le gelen Londra | Sinirleniyorum. Bir taksi arabası - çünkü böyle bir rsyin olmas! ! na beni daima o tiyatronun önün - göre kırk milyon Jiralık servet | de beklemesini söyledim. Prova | deşim olduğunu | icap ettiği el | di bir kardeşim olduğunu söy ile” yahut temsil biter bitmez otomo - | bile atlayıp kaçıyordum. Aldığım | mektuplar iptidasında beni eğlen- dirirken şimdi | başlıyordu. Aldığım mektupların | hepsi ayni mealde idi. Bazı erkek- İ ler vardır ki muhakkak bütün gü - İ zellik mükâfatı alanlara yazı yaz * mayı âdeta bir mecburiyet adde - i diyorlar. Hayatta talileri bozük | gitmiş karşılarına kimse çıkma - mış; birisine mektup yazmak isti- yorlar. Fakat yazacakları aşk mek | | tubunu kime yazacaklarını bilmi- İ almıya | ğunu biliyordum. Diğer cihetten | muzik holde oynıyanlarla aramda | leki görünen şeyler artık öyle gö- | Bir taraftan da davetler yağı - | yordu. Tiyatronun kapıcısı bana | için,, otuz bin frank veteceğini ya | hiddetlendirmiye ! cek.. Kadının yüzünü yei$ — Kraliçesi Oldum? Yazan: Raymonde Allaine | yorlar. Gazetede bir fotoğraf gö” İ rürler bir de adres okurlar: Insan* İ en saçma mektuplar göndermele"* İ için bu kadarı kâfidir. İçlerinde #” i ir yazanlar da vardır. Bu cinste j aldığım bir şiirde deniliyordu ki? i Güzeller güzeli! Kirsliçe oldümüz Niçin “Acaba bu mudur, güzel olmak ?,, diye kızararak soruşturarsumuz? İ Bü bakir duruşu nerden buldumuz? | Kalbimi herkesin siz sakışterırsmez, Yüzlinüz her dilde yol açtı sevgiye i İ Ne ahenketi bünye; ne rarvzun bir eda Küm etmez acaba canın size feda | Mükemmel değil mi? | Yaizdivaç teklifi için gel” i mektuplar: İ “Matmazel, yatakta yatıyorü” | onun için yazım biraz çirkin olu i yor. Eğer evlenmek fikrinde İl İniz şu mektubumu ihmal etmeyi. niz yirmi sekiz yasındayım, vü dum halim tabiidir. Ailem oldu” ça iyi bir ailedir. Beraberce aff | memlekette otururuz. Şimdilik i raz nezlem var. Cevap veriniz. i bulünüzü bekliyerek ( ihtirai faikamı takdim ederim.,, f Bu mektup Huy'dan geliyord” O kadar namuskârane olmu; teklifler de vardı. Kont N. N. siff jatideki maruzatta bulunmakla şerreftir. “Dostlarımdan biri Teyrinievfi ayında Hintte bir tenezzüh yap” mak fikrindedir. Bu tenezzüh # yahati altı ay sürecektir. Sayahtl esnasında mühim miktarda filmi” ler almak arzusundadır. Eğer A merikadan avdetinizde sine! Başlamak isterseniz bu ten, iştirak ediniz. Bu filmleri amsatö ler alacaklar ve bir sporcunun id resinde keyfine göre alınacakla”" dır. Maaş azdır. Fakat iştirak . denlerin bütün masrafları veril? cek ve ayrıca eğleneceklerdir. İ sıl bu iş sizi alâkadar eder mi?” Bu mektuptan daha açık, öğlen” ler vaddeden şeraiti müphem (© tan ve yalnız paradan bahsi yüzlerce mektup aldım. Ayrıca takım dalavera teklifleri de vâf Matmazelin birisi bana bir me! yazıyor.. Bu mektupta bana benzediğini söylüyor. Berabef” sahneye çıkarak meşhur Dalli W deşlerin şöhretini kırmamızı il ediyor, . Bana bu kadar benziyen kadi merak ederek mektup yazi Resmini istiyorum.. Bana bir yi” katürünü göndermez mi?. Nif kadın gelip beni buluyor.. 0". kit mahcubahe diyor ki “Evti z€ zannettiğim kadar benzerif” muşum, Fotoğraf yanıldı. Ma* fih biz gene kardeş gibi sah“ çıkalım.,, « Sr 4 Haline bakıyorum. Sonra için | esef bunun mümkün olmadi irerken bir d€ ni alatıyorum. Eğer ;* müsabaka sem herkes yalan olduğunu sağl Ğ yor.. Bu dalavereden çok #99 bi liyormuş.. Meğerse böylec* Sistirler gibi bir servet K27* 9 ve.... Küçük kızma drahoma lıyacakmış!, . ; yol Evet... Meğer benim er jar hanımın on bir yaşımda bi Ğ varmış.. Bezi mütehassısla lifleri de başkaydı (Devami var) iddiğ