7 ip” —— VAKIT 22 Ağustos 1933 Ayn .. Hemen odanıza koştum ve! sizi... | Nasıl, ne halde olduğu - mu benden daha iyi bilirsiniz. Daha eşikten adımımı atar at-| maz boynuma sarıldınız: — Ne kadar betbaht olduğumu | Çok | tasavvur edemezsin Nuri!... | , betbthtım!. — Ne var?, Ne oldu?.. Hiç bir şey olma» Betbah- — Bilmem... dı... Bir çok şey oldu... tım.. Şimdi burada müsaade ediniz de bir parantez açayım, çünkü lâ - zım gelen nasihatleri vermemin sr rasıdır. Odanızda ayna varsa kal. | dırmız. Bir kere zannedersem ay» nanm modası geçli. Sonra da ay- na insana uğursuzluk getiriyor... Tasadüfen gözüm aynaya ilişti.. Başımdan aşağı soğuk sular dö-| küldu zannettim.. Ben çok gülünç“ tüm, siz de tıpkı bir melodram ak- törüne benziyordunuz. gülmemek, | sizinle alay etmemek için, başımı önüme eğdim, izkarpinlerimin ucu na baktım... Parantezimi kapıyo- rum: Nasihatimi ister dinleyin, is ter dinlemeyin.. — Nuri, Nuri, seni çağırttım di. ye beni ayıplama., Artık taham « mül edemiyorum. Susuyordum. Yere bakıyordum. > — Tasavvur edemezsin!. Anim yamazsın |. (Müsaadenizle pek iyi anlamış- tım, ne yapayım, ki duvarda ayna vardı, eker ayna olmasaydı...) — Çektiğim ıztırabı tasavvur e- demiezsin... Her şeyi yapacağım, ne olursa olsun yapacağım, fakat burada durmıyacağım. Aynaya bir göz attım ve gene hemen önüme baktım. — Beni iyi dinle Nuri. Söyliye- ceğim şey çok ciddidir. Benim gi- bi bir kadın, böyel bir şeye karar verirse bir daha kararından cay - maz, (Ben sizin fikrinizde değilim, değildim.. Fakat kararınızı din - ledim.) Kat”; bir sesle dediniz, ki: — Kocamı sevmiyorum !. (Bana kemali ciddiyetle söyliye ceğiniz şey bu muydu?. Ben bunu daha nişanlandığınız zaman bili» yordüm... Siz zeki bir kadın mısı- nız?. Kocanızı sevmediğinizi tam beş senede anlıyabildiniz.. Halbu ki beş dakika kâfiydi..) — Nuri beni kurtar!.. arzum... Benim | (Cümlenizi bitirmemiştiniz, fa - kat lüzum yoktu: Sarihti. Sizden beni uzaklaştıran şey malımiz oldu. Alnınızı omzuma dayadınız, vücu dürüzü kollarıma bıraktınız.... Ha. rarelinizi göğsümde duydum...) Kabahat benim mi, sizin mi, ay- nannf mı?... Her neyse, bunu ge çelim.. O gün söylemem lâzım ge len şeyleri bugün yazıyorum.. Ri. ca ederim dikkatli okuyunuz. Biz çocukluk arkadaşıyız. Bizi ne zaman beraber görseler sorar - lardı: — Ne zaman evleniyorsunuz?. Siz uzaklara gittiniz. İlk sene | bir 'ki kart postal, kısa bir kaç mektup yazdınız... Nihayet hiç bir şey yazmaz oldunuz.. Günlerden bir gün gene buluştuk.. Artık ço- cuk değildik... Yalnız kalır halel i man daha sabretmenizi söyledim. | betinizi duyarsam çok muztarip o- İrasız bir genci tercih etmiş olsay- ! | dığı halde söndürmüştür. alar Yazan: İzzetoğlu maz size: “Seni seviyorum,, dedim. Siz de bana: “Beri de seni seviyo- rum,, r ledliniz, "u kadar kalmadı.. Sarmaş do| laş olduk.. Bahçeye çıktık.. Akasyalar al- tında dolaşırken, ileride çok mes'ut ve çok rahat olmak için bir kaç za- | Bir gün sizden bir mektup al- | dım. Yazdığınızı biliyorsunuz.. Da- | ha fazla bekliyemiyordunuz, ihti - yar fakat zengin biriyle evleniyor dunuz... Anneniz ve babanız ev- lenmenizi istiyordu... Evlendiniz.. O zaman siz beni reddetmişti - niz.. Bugün ben sizi reddediyorum. Filvaki evvelâ beni düşündüğü. nüz, beni çağırdığınız için teşek - kür ederim.. Fakat hayır, ben is- temiyorum... Acılarımızı çok merhametsiz bi- rine anlattınız.. Acılarnızı din - dirmek istemiyorum... Sizin başka bir erkekle münase « lacağım... Ama ne yapayım.. Sizi affedemiyorum Leman, Eğer bana, gene benim gibi pa- dınız, bu derece kırılmazdım.. Fa» | kat bana serveti tercih ettiniz. Sizi affedemiyorum Leman. Artık fazla yazmıyacağım. Şi » | ze muvaffakiyet temenni ederim., | Hayatımızda rol oynamak isteme- diğim için de beni affet Leman.. Şimdi son söz olarak size tekrar nasihat ediyorum.. Bu nasihati kendi hesabıma değil, sizin hesa « bınıza, sizin iyiliğiniz için veriyo. rum: Odanızdan aynaları kaldı. | rınız. Aşk hususunda erkek, akşi- | ne tahammül edemez — Nuri. .“. Aynaları kaldırdım — Leman. Otomobil çarptı Şoför Reşadın idaresindeki 2126 numaralı otomobil dün ge- ce, saat 21 de Beyoğlunda Yeni çarşı caddesinden geçmekte iken Yani Hristonun köşe başındaki sandıkçı dükkânma toslayarak burdahaş bir hale gelmiş şoför Reşada bir şey olmamıştır. Yemek ve yangın Sofular mahallesinde Imamba. yıldı sokağında oturan polis me muru Hamdi Efendinin zevcesi evin üst katında mulbak gibi kullandığı bir odada yemeğini yeni yaktığı mangalın üzerine koyarak çıkıp komuşuya gitmiş. Bu esnada hanl harıl yanmakta olan mangaldan etrafa birkaç kıvılcım sıçrıyarak yangın çık- mış ve gittikçe büyüyen yangın üst kattaki diğer odalara da yü- rüdükten sonra pek geç anlaşıla- rak itfaiyeye telefon ettiğinden bu yardımcılardan evvel itfaiye ye- tişerek büyüyerek mahalleyi kap lamak istidadında olan bu yangı. nı evin Üst katındaki üç oda yan- Avustuya Başvekili Romada istikllâl üzerinde ısrar etti Roma 21 (A.A.) — M. Dol fös bu sabah gidecektir. Stefani ajansı şu tebliği yapıyor: Riçyo- ne mülâkatında, M. Mussolini, Avusturyanın bayatı ve istikbali Tuna meselesi heyeti umumiyesi ve halli dörtler misakının faaliye tine bağlı olan daba genis mese- leler bakkında İtalyanın noktai nazarımı İe'yit etmiştir. M. Dolfüs, Avusturyanın istik- i Jâli prensibinden hareket ederek bütün komşuları ve bilhassa İtal- ya, Macaristan ve kabil olunca Almanya ile bir sulh ve teşriki mesai s'yaseti takip etmek ârzu- sunu bildirdi, M. Mussolini ile M. Dolfüs, telkik edilen meseleler Üzerine fikirlerinin uygunluğunu müşahe- de etmişlerdir. Cermenler ittihadı Hitlerin açıktan açığa gayesi bu... Paris, 21 (A. A) — “Ajans Ekonomik et Finansiye,, M. Lo- yit Corcun, beynelmilel vaziyet hakkında yazdığı bir makaleyi “Orta Avrupanın Cermen ır bir araya toplıyarak kuvvetli bir hükümetinin açıktan açığa itiraf eltiği gayesidir. Hitler siyaseti- nin muvaffakıyeti Avusturyanın iştirakine bağlıdır. Avusturya hü- kümeti buna muhalif olduğun- dan Hitler propagandasının ilk maksadı bu hükümeti devirmek» tir... M. Loyit Corç yazıyı şöyle bi- tiriyor: “Iitler bükümetinin gayeleri bugün, dar ve mürteci bir mik liyetçitiğin bütün kuvveti ile mü- tearnz ve askeridir. Bu itibarla muhtemel neticelere karşı kom- şularının asabiyet göstermesine hayret etmemek lâzımdır. Buğday primleri Paris, 21 (A.A) — Bir ziraat bayramı münasebetile söylediği bir matukta ziraat nazırı M. Köy, buğday ihracına yalnız gümrük resimleri verilmek suretile müsa- ade edildiği hakkında bazı Fransız ve ecnebi gazetelerin tenkitlerini (oyersiz (o bulduğunu söylemiştir. Hakikatte ihtiyaçtan fazla olarak ithal edilmiş buğ- daylar mevzuu bahistir. Esasen Frapsa, tağyir adilmiş buğday primleri hususunda feda- kârlık ve değirmen resimlerini indirerek buğday sarfiyatını dü- zeltmek istiyen milletlere misal olmaktadır. Küçük bir tayyare ile Avrupanın devri Burje 21 (A.A) — Fransz tayyaresi Andre Japy dün saat 17,35 te Hamburgtan geldi 85 beygirlik küçük bir turizm tay» ŞEvelki gece Tahtakalede Tele- fon sokağında 35 numsralı Esrail Salkiye ait kezzap deposunda bir yangın çıkmıştır. Yangın bü- yüyerek etrafa sirayet etmeden yetişilerek söndürülmüş ve tahki- kata başlanmıştır. yare ile tek başına olarak Ar rupayı devreder bu tayyareci 5000 kilometre yapmıştır. Tayya- reci bilhassa Moskova, Leniagtat Oslo ve Kopenbagı ziyaret et- miştir. Bu tayyare ilk defa olarak Sovyet Rusya'da seyahat eden turizm tayyaresidir. neşrediyor. Bu makalede şunlar | denilmektedir : kından olan bütün milletlerini | Nazi federasyonu yapmak Hitler | —-—iB— ayskrim yediğim gibi onlar da kü- ru ekmek ve su ile iktifaya mecbur kaldılar. Kendilerine verilen gü» zel yemekleri bir türlü yemiyorlar dı. Maamafih akşam gayet hoş | geçti, Vapurun güvertesinde dans et « tik. Mis Şikayoyu bir müddet aras | dıktan sonra buldum. Hayret için zellerine benzemiyordu. Onlarda- ki cazibe kendisinde yoktu. İri yapılı, kumral, hututu veçhiyesi muntazam, göğüs ve kalçaları iri, i omuzları muntazam, göğsü küçük | bir şeydi. Müsabaka sonunda dördüncü o- lanı ondan bin kat daha güzel ad- İdederim. O, siyah gözlü, narin yapılı, lâtif bir kumral kızdı. Maamafih benim kanaatim bu ! meselede para etmezdi. Ticari bir mahiyeti olan müsabakada halkın i kanaati bile asla mevki tutmuyor- d | Son müsabuka Son müsabaka günü geldi. Bu Benim Galvestonda aç kalarak| de kaldım. O, öteki Amerika gü- | Nasıl Güzellik —— — Kraliçesi Oldu Yazan : Raymonde Al du. Mağarada iki yaldızlı # | vardı. Bunlardan birinde | senesi dünya gözeli ilân edil lan Mis Nevyork oturuyordu. Kolislere gittik, Bazı Am“ k güzellerin siyah mayoları ** yah çorapları vardı. Mis Şi#9) nun mayosu beyazdı. Bu hali daha yapılı görünüyordu. Mis İtalyâ, beyaz mayosu * yet güzeldi. i Benim açık mavi mayomut merinde mavi, beyaz kırmiğ işlenmiş bir toka görülüyordu” larımı Amerikalı kızlar gibi i mışlardı. Buklelerim ensemdi kıştırılmıştı. Mis İtalya bana bir az fazl mimiyet gösteriyordu. Nasıl © duğumu ve müteheyyiç olup 95 dığımı sordu. Acaba kazan#" na benden fazla &min mi Yoksa Amerikalı rakiplere bir tesanüt hareketinde bul ğa mı lüzüm görüyordu?. de kendi ibtirasını bir az unu &sasen iyi olan tabiatına ki bırakıvermişti. Güzelliğimizi birer birer gö" güzellik müsabakasının saçma ve gülünç olduğu muhakkaktı. Fakat müsabakanın yapılmasına itiraz €- denler, asil itiraz edilecek nokta - rara değil, saçma sapan şeylere iti- raz ediyorlardı. Bir çok matbu ve küçük broşür İler alıyorduk. Bunlar, kendimizi teşhir ettiğimizden dolayı bazan din, bazan ahlâk nokti nazarından samimi tenkitler yağdırıyorlardı.. Plâjların boyunca yaptığımız ge- İ zintilerin neresi gayri ahlâki idi bilmem.. Maamafih bunlar kadar can sıkıcı şey görmediğimi tasdik | ederim. | Sabahleyin banyo elbisesi ile kendini teşhir etmek günü şehrin | berberlerinden geçirilmek, akşam balo elbisesi ile teshir edilmek lâ. | zımdı.. | O sabah saat sekizde halk, ote. lin salonunu doldurmuştu. Asan- sörden çıktığım sırada, arkadaşla» | rrmın hepsini salonda buldum. Çı- kar çıkmaz bravolarla, alkışlarla, | takdirlerle karşılandım. Biz, hal- kın bu tecessüsünden kurtulmak is- tiyorduk. Fakat ne mümkün?. | Şimdi müsabaka yerine nasıl! gidecektik... çok idi ki arabalarımız ilerliyemi- yordu.. Bizim, juri heyetinin bek- lediği tiyatro binasma gitmemiz lâ- zım geliyordu. ! Bize geçit temini için arabala - | rin geçeceği yolun iki tarafına ip- ler germişlerdi. Arabadan indiği miz sırada ipler koptu. Polis me- murları on dakika uğraştıktan son ra bize yol açabildiler. Nihayet içeri girdik, i Halk, bu nümayiş esnasında bana karşı fazla teveccühkâr gözüküyor du, Maamafih bundan bir şey bek- | liyemezdim. İşin evvelden karar laştırıldığını bana söylememişler miydi?, İlk defa olarak annelerimiz ve analıklarımız yanımızda değildi... Onlar doğrudan doğruya tiyatro salonuna gitmişlerdi. Bu salonun orta yerinde iki met re genişliğinde ve elli metre bo - yunda bir yol vardı. Bu yolun ö- İ nünde sahne görülüyordu. Sahne- | deki dekor, bir mağara gösteriyor- İ kalı takdim edildi. Kalabalık o kadar! geçirdik. Sahneye çıakcaktık: kse bir numara verildi, . Avrupalılar Amerikalılara rıştırılmışlardı. Benim n orta yere isabet ediyordu.. Perde açıldı. Bir sipiker b tuk söyledi. Sonra müsab girenleri birer birer halka etti. Bir alkış, bri ıslık tufi koptü. Islıkları duydukça #i niyordum. Mis İtalya Ameri ların ıslık çalarak takdirleri! harettiklerini söyleyince bir kin oldum. Yoksa ıslıkları dil ca kaçacaktım. Mis İtalyanın #irası geldi vakte kadar duyulmamış bir © ve ıslık gürültüsü yükseldi. v Yy vestonda yerleşmiş olan bütütğğ”| yanlar, onun için tezahür yapfiği koşmuşlardı. Zaten Ameri# rın bu takdirleri boş değildi. İtalya bugün gayet güzeldi | feti, Mis Şikagonunkine müt K “ vik idi. Mis İtalyadan sonra iki i i , 1 İ Nöbte bana gelmşti. Kalbi detle çarpıyordu. Mö: di Ifin, Küba vapuru süvarisinif nemin, gazetecilerin bütü ni i zihnimde devran ediy” “Doğru dur, söylei” yağına hakma, başını kaldif © bessüm et!.,, demişlerdi.. d , Aciba Amerikalılar gibi * ve cazip bir tavırla yürüye! mi idim?. Her bir takdimde” ra müsabakaya giren bir yapıyordu. Salonun yolun# den bir dakika durmaklığı” tavsiye etmiş'erdi. Okadaf heyyiç idim ki söylemeseler racaktım.. Bütün projöktörler bas idiler. Ve ziyalarının şid lerimi körletiyordu. Önümü görmiyordum. Ben görünür görünmez. niye süküt oldu. Sonra vi İ yükseldi.. Şapkalar, eldiy* vada uçuyordu. Islıklar, “ bravolar biribirine kareyi Başım dönüyordu. Iki SÜÜÜ yol, bana dar gözüküyorÜ"' gelemiyeceğimi sanıyordu” tan kimseyi görmiyordü”” yi) ps deli | | Li i İ | | (Devam