İvi l ta, een yanında kalmasını is - | İL, lenir, Gitmek Oüzere ayağa f Ne ım zaman, hallerini gör -| İydin! Olga göz yaşlarını sil - | ip Büyük Hikâye :5 Acaba Yalan Mı? mus NakledenSelâmi Izzet iğ si mütevelli Mehmet Bey, Olim -|| yp man anladım ki, yalnız istemi . Böklüydi' hedi ti ye Bökliyer | * “Yo, dünyada sizi bırak- i, © Seceyi beraber geçire * Miz, diyeyim. Sn de bunu dedim. Eve da - ve Yaf, ektim. Fakat sana, o ku - kle görünmek istemiye - it > İzzetinefislerini kırmak im, İl d, Türümeğe başladık. Senin ev - ; ağ A dğımı, yemeğe gelmiye - et da, söyledim. Onları yemeğe ettim, | ir lokantaya gittik. Samimi - pin hissettiler ve bütün başla b) iy aleni anlattılar. Uğradıkları tleri birer birer saydılar. fn, Siktük. Bir otömöbile bindik. n otele birakacaktım. Olga a başladı. Annesinin bü - Yi, sattığı şeyler onu harap et- Mi. Çok müteessirdi. Otele gel - ke e, ber odalara çıktım. On- Mr ettim. Çay ısmarladık. di onuştuk. Gece yarısını bul- 0 Zaman evime gelmek iste - - Bilmem sen de öyle misin. İn hk Sok dertliyken, derdini döktü- er giderse, bütün bütün kine beyaz oldu. Madam Kari- *limden tuttu. Bir şey söyle - diler, Fakat gidecek olursam * lerini hissettim. d “8 rin “odasında mı kal- 2 dp, — Yalma; WE dim bile Çok geç va- b Çok geç v ) ie” kadar konuştuk. Sonra bir 1 ME yim belki. üç saat i uyudum. Sabahleyin erken- atm indik. Orada veda ayrıldım. i ağa, emek geceyi onların oda - > “otelde geçirdin?. b Tabir; | O Hangi otelde? ley bileyim ben. Bir gün is» i Yel, “ral gideriz. Her halde bi lurum. Birçok yollardan R, Siklik amma, bulurum. A Ülunun arka taraflarında bir Sabir bey, "iğ, “Öylediğine tamamiyle ka - — Hay abirciğim, çok canin sıkıl- May” İyi uyudun mu?, Kimbilir ik, "eler gelmiştir?. Muhak - de e beraber olduğuma indir... Bunu düşün - My mi?.. Hata ettin. Hayat - yap akla gelmedik tesadüfler lir, ba” cevap vermedi.. Kim yg de karısının sözleri tvin yaklaştı; sordu: Bin, dargın mısm?. *m. Bana uzun bir bi - » Ya yalansa?. eli misin?. Böyle bir Uydururum?, Sen ken- i yerime koy. Ya yarın «ye, Olgaya tesadüf edi - he, in dibine geçerim. Bye Zaman sokağa çıkışım. N alanı #imdi tesadüf edece- İdi, Meydana e çıkacak, 1 Na Hayatım zehir ' değ in var hep böyle aca - | | 7 7J 5 i i lJediğine emindi... Fakat ihtiyar - karısının uzun bir| agg | # Sabir bey hazin hazin karısının yüzüne baktı: — Bütün bu anlattıkların doğ: ru mu?. — Yemin ederim doğru. Doğ - ! ru değilse allah canımı alsm. ! — Yemimetme,., inandım. Karısını bağrına bastırdı.. Ona i inanmıyordu. Karısının yalan söy- | ladığını düşündü. Bu yaştan sonra | yegâne saadetinden de mahrum kalacağını düşündü. Sevdiğinin ya mında mes'ut bir ömür geçirebil - mek için, muztarip olmayı tercih etti.. Esasen sevdiği kadının ona hürmeti vardı. Ona dosttu. Hiç de &ilse, yalan söylemek zahmetine katlanıyordu. — BITTI — | Almanyada cezalar şiddetleniyor Ölüm cezasının teşmil edildiği vak'alar Berlin, 3 (A.A) — Hükümet, ö» lüm cezasını şu vak'alara da teşmil etmeği düşünüyor: Adliye, polis ve Hitlerci milis | âzalarına karşı suikast ve cinayet; İ metinleri devlet emniyetini ihlâl e- decek matbuaların Almanyaya it- hali veya ithal teşebbüsü; Kanunlara itiaatsizlik cürümle- iri; Prusya hükümeti © tarafından teklif edilen bu tedbirler hususun ida Adliye nezaretinde dün bir kon feranş yapılmıştır. Derim; TAA) — Prusya di i yet meclisi reisi M, Goerin, Prusya İ ceza kanunu sistemini şiddetlendi. ren kanun lâyihasını ilân etmiş « tir, Kanun, cezaların tatbiki için hususi memurları kaldıracak bu işi Alman o müddeiumumilerine vermekte ve af için hususi murah- has vazifesini de “kaldırmaktadır. J Af salâhiyeti, Prusya meclisi resi» | nin bir imtiyazıdır . Bundan sonra, Prusyada idam» lar ,cinayetin ağırlığı asılmak veya kurşuna dizilmeği icap ettirmedi: ği takidred baltayla yapılacaktır . Kanun ağır hizmetler ve hapis re jimlerini de tanzim etmektedir . Alelâümum mahpusların yaşama seviyesi, insanların yaşama seviye sinden aşağı indirilecektir. Kanun, mahpuslara Osinema seyretmek, konser ve radyo dinlemek hakkını da vermemektedir. Sanayi umum müdürü İstanbuldaki fabrikaların ham maddeye olan ihtiyaçlarını tesbit ! etmek üzere şehrimize gelen İktr - | sat Vekâleti sanayi umum müdürü Recai Bey dün akşam Ankaraya gilmiştir. Recai Bey birkaç gün sonra tek. rar şehrimize gelerek tetkikatına devam edecektir, b sn Galataseray işine ait bir dosya Galatasaray lisesi “idare işine dair açılan tahkikat evrakının vi - lâyet idare heyetince tetkikine de- vam olunmaktadır. Çok büyük bir dosya halinde bulunan bu evrakın tetkiki yarın olmazsa pazartesi gü nü muhakkak bitirilmiş ve tahki - ardır. Bu yeni bir! kat bir karara bağlanmış olacak »| cak kara liste İkusat tır, kirin? alel ini eski İstanbul Bir mecmua aleyhine Açılan davaya bakıldı Galatasaray klübü muhasebeci - | piyal mecmüasının “İncili çavuşun asri mukallitliği, ,başlığı ile yazı- sını şahsi tahkir eder mahiyette görerek mecmua aleyhine bir dava açmıştı, beş bin lira tazminat isti- yordu. Dün saat 3 te ikinci ceza mah» kemesinde başlanan . bu davada | mütevelli Mehmet Beyin vekilliği- vi & 2. İ müddeiumumisi | Esat Bey derühte etmiş Olimpiyat mecmuası sahip ve neşriyat müdü- | rü Sadun Galip Beyle yazı sahibi Eşref Şefik Beylerin vekilliğini İs- | mail İsa Bey almıştı, Olimpiyat sahibi o Sadun Galip ve yazı muharriri Eşref Şefik Bey- ler: > — Bu yazı ümumi mahiyettedir. Her taraftaki sporda iyi ve fena tipleri kastediyor. Biz kat'iyyen Mehmet Beyi kastetmedik.. Meh- met Bey arkadaşımızdır. Selâmla» şırız!. Dediler, Mehmet Beyin vekiki Esat Bey: | — Bu iş bir spor ihtisas mesele- | sidir. Mecmuayı okuyan kariler ve sporcular Mehmet Beyin kastedil- diğini anlarlar. ve müvekkilimin istidasında da bazı isimler vardır. Onların celbi ile meselenin tenviri ni isterim, Olimpiyat vekili gösterilen isim lerin şahit olamıyacağını, ancak ehli bibre olacağını şahit çağırma- ğa lüzum olmadığını, Mehmet Be yin kastedilen tipe benzemediğini, hali vakti yerinde bir zat olduğun- | dan makalenin Mehmet Beyle alâ” To ini pe AĞA Esat Bey Bu hususa ayrıca cevap vereceğini muhakkak surette şahit lerin celbini istedi ve mahkeme de şahitleri çağırmak üzere talik edil di. Çağrılan şahitler: Galatasaray klübü reislerinden Ihsan İpekçi, Naim Cemil, İsmail Müştak, Mehmet Salim Beylerdir. Bir şoförün beraeti İki ay evvel o Taksimden Büyük dereye gidip dönerken Büyükde - rede bir kıza çarpan ve tevkif e » dilen şoför Yahya Efendinin mu - Yadigâr fazla bir şey söyleme- den dışarı çıktı. İki arkadaş Erzu- ruma yakın bir kasabanın büyük | taş hanlarından birinde bulnuyor- lardı. Hana bir hafta evvel gel -| mişlerdi. Kara oğlanın — Genç Os manın bir ismi de Serdengeçti Karaoğlandı — vücudundaki ya - ralar henüz kapanmamıştı. Yadi- gâr dışarı çıkar çıkmaz kapı ara -| landı ve bir genç kız başı uzandı. | — Güllü sen misin?. | — Benim Osman.. Genç kız endişeli endişeli Os - | manm yüzüne bakıyordu. — Gene mi sefere Osman?.. Karaoğlan Güllünün kırmızı yanaklarını okşadı. — Nereden duydun, diye sor - du. Aptal Yadigzâr bir sır saklıya- maz ki. — Değil.. O demedi. Ben duy - dum. — Demek dinledin.. — Dinlemedim.. Dün gelen at- klar söyledi. Ketevan sultana gide. cekmişsiniz. Güllünün gözlerinde merha - metli've müşfik bir bakış vardı. Bu kahraman genç daha ne kadar çarpışacak, tehlikeden ( tehlikeye koşacaktı. Birden gözleri buğu - landı. Sekiz sene evvelini düşün - dü. Aras nehrinin kudurmuş kö - püklü suları yalçın kayalara çarpa | rak parçalanıyordu. Güllü babası, anası ve kardeşi her saniye bat - mak üzere olan kayıkta son ne - feslerini alıyorlardı. Ölüm korku- suyla gırtlaklarını parçalarcasına | bağırmaları, beyin döndürücü bir uğultu arasında ağızlarından çık - miyordu. Kurtuluş ümidi kalmamıştı, Ba | bası kayıktaki eşyalarım (o hepisni suya dökmüştü. En kıymetli eşya- lar karşısında zerre kadar teessür duymuyordu. Güllü, bu kadarını hatırlıyordu. Bundan sonra, ağzı - | -5 — VAKIT 4 Ağutos 1933 AŞK DELİSİ HÜKÜMDAR Yazan : Niyazi Ahmet Hep buralarda gezecek değilim ya. Oraları da görelim. Güli cevap vermedi: — Sana oradan güzel şallar getireceğim Güli.. i Hanın kapısmda atlarım tepin- dikleri ve kişnedikleri duyuluyor- du. : Güliz — Babam geliyor, dedi. im i - Gideceğimi biliyor mu?.. Güli elindeki mendili dişleriyle buruştururken, başıyla evet... işa * retini veriyordu. Gözleri dolmuş i gibiydi. Konuşamadığı, tıkandığı belliydi. Osmanın gözlerine bak - ti — Hasta, Osman babam çok hasta,, Güli son cümleyi bitirdikten sonra yüzünü elleri içine alarak hınçkırmıya başladı. Osmanın, hiç ! bir vakit kalbinin emrettiği tarafa baş çevirmiyen gencin de gözleri yaşardı. Osman yalnız çarpışmak ve galip gelmek hırsıyle işlenmiş bir vücuttu. O, kayıkta boğulmak üzere kurtardığı bu baba kızı da bu arzunun verdiği zevkle yap - mıştı, Onları bir hana yerleştirme» ge gelince; bu daha çok Yadigâ rm ısrarı ile olmuştu. Yadigâr; — Osman demişti. Anamız, ba- bamız yok, tasa etmiyoruz, Fakat dara geldiğimiz vakit başımızı s0- kacak bir yerimiz olmalı., “Bu sözü, Osman da doğru bul- muş ve Pasinlerde kasabanm yay lâğı olan bir yerde bu hanı satın almış, Gülinin babasına vermişti. Hanın kazancı Güli ile babası ve hizmetçi Salihe yetişiyordu. Gülinin babası aralık kapıdan girerken müthiş bir öksürüğe tu tulmuştu. Güli koşarak gitti. Kol» tuğundan yakalıyarak yürüttü. O « cağın yanındaki peykeye oturttu. İhtiyarın halâ öksürüğü dinmemiş. ti. Güli, — Baba, diyordu. Niçin kalk- ve na dolan sular ve kayığın bir kena | tm. Birkaç gün istirahat etmek lâ- rından öbür kenarına çarpmaktan ! j x hakemesine dün devam edildi. Ça- ! ğırılan şahitler ölen kızın aklında ! bir köy evinde misafir oldukları - biraz bozukluk olduğunu otomo - bilin nizami yola gittiğini ve iyi idare edildiğini bu işte şoförün ka- bahatı olmadığını söylediler. Mahkeme, şoförün gayri nizami bir hareketi görülmediğinden be - raetine karar verdi , 3000 Köylü cıgarası | Kasımpaşada Kulaksızda Na » lıncı sokağında oturan Rıdvan bü- yük bir sepet içinde 30 köylü cıga- rası götürürken görülerek yaka * | lanmıştır . emini Dürüst olmıyan tacirler hakkında tahkikat Dürüst hareket etmiyen ve ti- caret âdetlerine uygun (muamele yapamıyan, bilhassa ihracat mad- delerini teftiş eden tacirler hakkın da tahkikat yapılmaktadır. Bunların bir kısmının isim ve firmaları tesbit edilmiştir. Tahki- katın hitamını müteakip hazırlana Vekâletine gönderilecektir. Kğ ei ala mütevellit baygınlıkla kendini kay | | Osman da ocağın yanına gel - İ betmişti. Gözlerini açtığı vakit, | isti. — Baba.. dedi. Hasta basta nı, kardeşinin ve annesinin boğul. | kalkma, j duğunu, babasıyla kendisini iki | kişinin kurtardıklarını söylemiş - lerdi. İşte onları kurtaran Serdengeç- ti Osmandı.. Osman onları köy e- vinde bıraktıktan sonra bir daha görünmemişti. Fakat köylüye ken- dişi gelinceye kadar misafirlerine bakmalarını tenbih etmiş ve bir geli yn j aylık da para vermişti.. Osman bir hastalığı götülmüş i ay sonra gelmiş ve baba kızı şim- Adana, 3 (A.A.) — Mıntaka- diki hana getirerek yerleştirmişti. | mız sıtma teşkilâtının o mücadele O, arkadaşlarıyle en azılı eşkiya - | faaliyeti muvaffakıyetli neticeler larla çarpışır, yaralanır, hastala - | vermektedir. Bu sene Adanaya | nırsa buraya uğrar, Güllünün min- | gelen 20 bin amele arasında yalnız net ve sevgiyle taşan masum bakış- | iki bin amelede sıtma görülmüş ve : ları karşısında şifa bulduktan son bunlar da tedavi edilmişlerdir. ra tekrar macera peşine koşardı. Sıtma mücadele teşkilâtı Silif- Bir hafta evvel hana geldiği va- | kede, Anamur havalisinde sıtma | kit kolunda, kaba etlerinde ka - | hastalığının mütekâsif bulunduğu | panmamış biçak, kargı yaraları köylerde geniş bir surette faaliye- j vardı. Bir hafta içinde Güllünün | tine devam etmektedir. Bu mınta. ihtimamı ile bunlar i İhtiyar donuk gözlerini evvelâ z kızına, sonra Osmana çevirdi. Yut kundu: Ş (Devamı var) M Adanada sıtma 2000 Amelede sıtma kapanmıştı. ; kalarda mevcut bataklıkların ku - Güllü adeta yalvarıyordu: / rutulması isi de yapılmaktadır. — Gitme Osman.. orası çok u- Mart aymdanberi 80 o binkan zak. Tanımadığın yerler. muayenesi yapılmış ve 300 kilo ki — Tanımasam ne olur Güllü. | nin dağıtılmıştır. ii > li e ila Yk