30 Temmuz 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

30 Temmuz 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ir R, in Sâyesind. ri “age daha iyi gidecekti. Eğer e levik ihtilâli üzerine | Diş, alı mülkü zaptedil -! Ha paranız kalmış, İstanbula us sabık zengini idi. #ta ticareti yapmıştı. İs Kana, z hemen bir pastacı dük - "Xİ olarak girdi. Elindeki dükkânm iş en o kadar tenevvü - ar, oğlunun bu küçük! ” Kul, irdenbire şöhret kazandı matifetini başkalarına Mold an evvel dükkânda or - > ve si 4 gi pl 7 Me Spy yg — Âli... Sizi tebrik ederim. — Teşekkür ederim. Şimdi beni bu saadete, servete nail eden para- nızı da size iade edeceğim. Hem de! derhal.... Ve Petro cebinden iki bir lira çıkararak (oOKulanın'e pastacının ağzı açıkta Petro: uzalınca, kalmıştı. | — Artık on sene evvelki hirsız- lıkla uğradığınız ziyandan dolayı hiç bir teessürünüz kaldı mı?. Diye sordu. Kulanin: — Evet, hem pek büyük. Dedi. Keşke beş bin lira çalaydınız. EDT INN YAZILAR ski bir hırsızlık © wn, A yy yg a gay Güzel bir dil Ahmet Arif bütün meclislerde bir çok lisana vakıf olmakla kendi- ni tanıtmıştı. Hattâ (Çince bile bildiği herkesçe malümdu. Bir gün Beyazıt (o kahvelerinin birinde arkadaşı ona dedi ki: — Bana bak Arif madem ki çin. ce biliyorsun şu yanımızdaki ma- sada oturan Çinli gençle bir kaç kelime konuş ta göreyim. — Pek âlâ, Ve Arif yanındaki masaya doğ- ru ilerliyerek: — Mek dedi. Şau Yang Hao. Çinli O omuzunu O kaldırarak | mırıldandı: — Şenk.. i i ğü neden böyle dik dik bakıyor. yemden sordu: yemis e meri iculnğmmi, yaliık gasmekai kpokiğia Geli şi Nim, Z mı? ira M ben? 0 ar lirayı in Dare Nü N » on bin lirası bulunup ta Mar tam caddede açsaydı.. P, tak lann bugünkü haline Bir sf A Mayo dersiniz ama, galiba al - | uz, — Ki aldanıyorum, siz Mösyö değil misiniz? Beni tanı- İbi, i zda kâsadar iken sizden | ç Salip kaçan Petro değil aman hatırladı ve Petronun ye Yret etmekle beraber| ody, de k »Petro bi ; yle 8idi hey... Dedi. Sizden! için izinizini bulamadı RL, j Dahi Orada hayat bana gül ” bir servet yaptım. E - Salak ediyordu. Beyoğlu caddesinde mak için dolaşırken i çekti, başını çevirdi. | bir adam © kendisine ediyordu. Hani şu on sene evvel abul etti. Bir kahveye salınca doğru Ameris | bir servet.. Şimdi, ar- yemek niyetindeyim. arda yerleşeceğim. da ne arıyorsunuz ?. t ediyorum. Kız — beş yaş büyüksün.. « KA man yalnız bana alt olmasını istiyorum. | LL e © Vapurda diplomat A yy yy yy yg Erkek — İlimiz bir yaşta değilmiyiz ? Geçti o zamanlar... O dediğin beş sene evveldi. Şimdi sen benden — Bana dedi ki Çinde doğmuş oradan geliyormuş, bütün © ailesi ölmüş. — Hepsini söyledi mi bunların? — Dur bakalım uzun müddet Pekinde yaşamış ve şehrin birçok ticarethanelerinde çalışmış. — Yahu hepsini söyledi mi bun- ların? — Yahu bırak ta anlatayım. Dedi ki; Çinde kendisi de bir ti- carethane sahibi imiş, fakat iflâs ettiği için Avrupaya gelmiş burada Türkiyede iş yapmak ümidinde i - miş. — Azizim, bu anlaşılır şey de- gil, Bir kelimenin içinden bu kadar lâkırdı nasıl çıktı.. Rica (o ederim sor bakalım İstanbul hoşuna git- miş mi?. Bunun üzerine Arif tekrar Çim liye seğilerek bir şeyler © söyledi. Çinli hiddetle şu cevabı verdi: — Çau hong kong fençentin sibiyent hau koutin siyenping. istiyorsun ? Kalbimi mi, para cüzdamımı mı ? — Yahu ne dedi, allah © aşkı- na? parçasını kapmıya alıştı da... ye gg Üç arkadaş, güvertede mişler, Cuma tatilini geçirmek için adaya gidiyorlardı. Vapur tıklım tıklım dolu idi. İçlerinden birisi: — Yahu, dedi, Dünya ne acayip j oldu. Ne arkadaş ne kardeş mu - | habbeti kaldı. Öteki: — Bu söz neden icap etti Ferit? — Yahu işitmedin mi? Bilmem nerede herifin biri öz kardeşini, a- nasını kıtır kıtır kesmiş, Sonra da bir şey olmamış gibi gidip polise haber vermiş. Ortada ne bir delil, /. | me bir eser olmadığı için polis sene | bettim. Bunun kurbanıyım.,. d lerce katili aramış, taramış, niha - yet katil geçenlerde ölürken kar- deşini ve anasını öldüren kendisi olduğunu söylemiş te iş ortaya çık- miş, Vapur yolcularından bir zat, bu sözler bitince tanımadığı gençlerin sohpetine karıştı: — Beyler, dedi. Hiç bir cinayet yoktur ki ortada iz bırakmasın. Mutlaka her cinayetin bir veya bir kaç izi vardır. Marifet bu izleri görmek ve bulmaktadır. Herkes bu garip şişman adamın bütün güvertedekilere | işittirecek âd yy yg ygs) kadar. hezlr söylediği sözlere ku -| yaydı tabii bu delil de oreda Ee lak veriyordu. Bu adam kimdi, ne demek istiyordu, söze ne diye ka-| rışmıştı? Cerbezerli adam devam etti: — Evet, size bu sözümün ne YE İzzet Efendi çocukluğundan be İri fakirlik içinde, beş para sahibi olamamış, daima züğürt yaşamış bir adamdı. Kime baş vursa, han - gi işe girse bir netice vermiyordu. — Yahu nasıl zengin olayım? Diye kime sorsa aldığı cevap birdi: — Para parayı çeker!!.. Züğürt adam zengin olmaz. — Peki ya zenginlerin hepsi ana dan doğma zengin mi idiler? — Hayır ama, para parayı çe- ker.. İzzet Efendi bu cevaplara deh - şetli içerliyordu. Kırkını geçtikten | sonra bir gün bir sarraf dükkânı - nın önünde, camekândaki paralara Arif kaşlarını çatarak cevap verdi: — Beğendim dedi, hasretle bakarken aklına gene o söz geldi: Para parayı çeker., Hemen cebinden bir gümüş me - Gİ ide yerleş - | derece yerinde ve ne derece yol ya ayy yag © Para nasıl gelir? lattı: Ben de mecidiyeyi senin altınlara tutuyordum. sekmez, altın gümüşü çeker!.. İş» te nümünesi,, yy yy yy ida olduğunu ispat için < bir val göstereceğim. — Bundan altı ay evel Yenik de bir asilzadenin yatağında bulunduğunu hatırlarsınız. Bu a mın baş ucunda birde küç kâğıt bulunmuştu. Bu kâğıt me humun el yazısiyle yazılmış, me humun imzasını taşıyan bir meki tuptu. Merhum: “Kimseden şül he etmeyiniz. OÖlümümden dol yı kimseyi (o kırmaymız. Ben günlerde kumarda 7500 lira ka: yordu. Mektubu üzerine haki ten şüpheler zail olmuştu. Fi tam cenazesi yıkanacağı sıra p maklarınımn arasında bir bez p çası bulundu. Bu bez parçası b elbisenin kumaşından kopmuştu İşte bu delil kâfi idi. Merhum b mücadele neticesinde öldürülmü O sırada katilin ceketinden bir p ça elinde kalmıştı. Bu kumaş p çası katilin meydana çıkmasın i sebep oldu. Cerbeceli zat bu O izahati ve dikten sonra: — Efendiler, dedi. Katil böy i bir kumaştan elbise yaptırm lunmıyacaktı. Elbiselerinizi Fal ri Bey fabrikasının kumaşlarınd yaptırmız! Meğer bu Cerbezeli zat bir şii ketin ilân memuru imiş!.. yy & cidiye çıkardı. Camın üstünden i şindeki altınlara tutmıya başladı. Belki altınlar uğur getirir de ce » bindeki mecidiye bir kaç altın o - lur, diye... Fakat daha cama elini uzatıp mecidiyeyi sürerken gümüş para e- linden kaçtı; dükkânı içine yuvar landı. O sırada sarraf ta başını çe- virmiş, İzzet Efendiye ne istediğini soruyordu. İzzet Efendi: — Bizim mecidiye senin dükkâ- na yuvarlandı! Dedi ve safiyane maksadını an « — Para parayı çeker, dediler. — Evet ama, dedi, Gümüş altını

Bu sayıdan diğer sayfalar: