Hikâ e: Ar e Map, nl vü Siçekleri alan Aldoğu Mi miyor, eğ. Kaç bir komedi. be, O komedi. h Ve Tekin Alpla Aldo- Si m ız neler olup bittiği U olup iy sanla karısının ara- itenleri nasıl bilmiyor ekin Aşiyle karısının mü Diy de bilmiyor. Di in farkında değil o! Ny “İm her zaman güler Ban Ut rTahatti,. UZ başında Aldoğu Biraz ağır, $ 2 oturan Tekin | tün saadeti orada. Hayatınm bü , | tün sadeti zannettiği şey bu arzu- arkasından bir göz bakış günahkar bir bar ma, pek tabii bakış Skin Den bazan düşünüyor: fr e senin iyiliğin için i Pİ gök Yum, Yorum. Bundan da uta- # ü : İçin va ne yapayım, senin A m, şi» Bönlümde eza du- d Aldoğu senin karındı; m karısı. Ona fena gd le. samimi ve 4 e. imi.ve dürüst er- adan daşi İçi ii arkadaştı, Kumral b sana bir şey söyliye- Söuny. Yakın zamana kadar . ilmaş Böğsü var mi, i Dik ordum. Bakmamış - kaç dep, nemiştim. Halbuki ei, a dekolte, hem de a- a “lte gördüm... Onun Aldağ” serbesttim.. Be- Benin, vi diye bir kadın ii için kadından ma - My Ne iyi bir şeydi. ” için bu arka - N lağı y yorum. Şimdi, mese - Kaç biraz fazla açacak ok X liz kapılmış gibi dav kk - ie “sky öpmek da Orluyorum... Ne can değin elim kazara en - v Mahsus değdirmiş a €nsesini okşamak- A ye Beş saniye okşa ' saydım ve beşin- derin bir nefes aldım. X orum bunları yap - ün Ke ; #tmeliyim. Çünkü v Müğgç dalan edemezsin. ğ e.“ etmen için elin- td, Sika birine kendini > *zsin,, Kendini mü- İN elinde silâhm ia birine kendini > * Onu m. let“ male tasavvur Big Biraz da sinir- Ydı. Ve bilhassa Karakedi — Kadın : vans Makleden:Selâmi İzzet vü İy doğünun salonu çiçek: | © Günün birinde Tekin Alp, Al - Çiçekleri thsan bey | seti, Nasıl mühim ciheti de | İ gözü açıldı. İnüz muradına da nail i düşünüyor: Arzusunu!.. Üst tara - ii, mdabi, anlaşma olduğu | <n kendim de utanı -| Noa. Karını heyecanlı bir ümi | canımı tehlikeye koyabilir, Güneş, | tiyormuş. Hattâ birisinin üstüne i- i Akbaharr, hayatın bütün saadetle-| halesi yapılmışmış. Bir, iki İ sini bir an fedaya hazır olabilir.| sonra Şehremaneti bu ihalei kat” - pıyorum... Dastlu - ! Ama iki kol arasmda'duran kaçş | iyyeyi feshederek park haline koy ' kolay değildir. aklımdan bile geç -| bir rini parçalamıya hazırlanıyorlar. ili ararlar ye Ka“! Kadn, İliği. En kıymetli arka- | » arkadaştır. Aldoğu da | tabanca sesi. öaşenmerynllei mene Bebeğin Millet Bebekten Ş. M. imzasile bir o » kuyucumuz bize şu mektubu gön deriyor: Millet kelimesi kitaplardan, vic ! danlardan hâk olunduğu bir de - virde Bebeğin bahçesinden (Mil - İlet bahçesi) sıfatını hiç kimse, hiç bir hafiye sildiremedi idi. Bu bah- çe hazinei hassa tarafından idare edilir, yalı kısmı bir o gazinocuya kiraya verilir, fakat içinden geçen piyade yoluna her zaman riayet o lunur, herkes orada istediği (o gibi gezer ve hazinei hassadan tayin o lunmuş bir bahçıvan, ağaçlarının çiçeklerinin tazeliğine nezaret e - derdi. Emlâki milliye idaresine geçtik- ten sonra ise yeni müsteciler (bir takım inşaata başladılar; (evvelâ bahçeyi kateden piyade yolunu kesmek için kapıları kapadılar ve bir takım bölmelerle bahçeyi aca- yip bir şekle soktular. Zavallı Mil let bahçesi bir koyun ağılına dön- dü. Şimdi hergeçen yolcu bahçesi- nin etrafından dolaşmak mecburi- doğuya, adamakıllı, bayır akıllı değil, deli gibi âşık olduğunu his- # Günün birinde de Demir Canın » » O zaman iki erkek karşı karşı- ya kaldılar. Göğüs göğüse gelen, yumruk akan iki kişi, sonra hayretle hay - kıran bir kişi: — Sen ha Tekin.. Sen!.. Evet. O, neden olmasın? Sevi- | yor! Aşkın enginine dalmış.. He - olmamış. Şimdilik yalnız ve yalnız bir şey fin gözü görmüyor. Hayatının bü- daydı. — Bunu senden ümit etmezdim. Sen ki, benim için hayatını tehli -! keye koydun!. Evet. Boğaz sahillerinde bir gün hayatını tehlikeye koymuştu. Tekin Alp başını önüne iğdi: / yetindedir. — O başka. | Bır gün işittik ki emlâki milliye — Evet'o başka şey... Insan! bakçevi müzayedeye koymuş, sa - gün mak ve halkın istifadesini temin etmek için 80 şu kadar bin liraya bu bahçeyi satın almış.. Dediler. İnanır mısınız? Bu park ve halk için Şehremaneti tarafından #atın alınan Millet bahçesinin iştira ta - rihini unuttum. Çünkü o kadar u - zun zaman geçti. Herhalde beş se neden fazla. Bu zaman zarfında ne mi oldu? Diyeceksiniz. Arzedeyim: Bahçe emanet namına icara ve- rilmektedir. Müstecir yolu kapa - dığı gibi arkadaki kısımlardan bir büyük parçayı kendisine fidanlık, odunluk, kömürlük, gübrelik, ko - yun otlatma yeri ilina mahsus seh palı reklâm yeri olarak kullanıyor. Diğer bir kısmını kır kahvecisine kiraya veriyor. Ortadaki fıskiyeli havuzu kapatmıştır. Bu kısmın ke- narında padavra tahtalarından ya- pılmış, müteaddit, manav, bakkal, dondurmacı, tütüncü dükkânlarına kiraya veriyor. Bu dükkânlar bu « laşıklarını bahçede yıkarlar. Dı - varlar parmaklıklar hep yıkılmış - tır, Hulâsa: Hamidin devrinde bile O ismine Millet bahçesi denen bu Bebeğin yegâne teneffüs yeri, beş sene ev - 2) vel halk icin para ile satn alındığı Yeni bir yol halde bugün millete ve halka yar- Hacıosman bayırı denilen ve İs- | dundan uzaktır. Zavallı halkın ço tinye tepelerinden (o Büyükdereye | cukları otomobil, tramvay altında inen yol tamamen yeniden yapıl - | kalmak, denize düşmek tehlikesi dıktan sonra seyrüsefere de açıl - | ne mâruz kalarak uzaktan yutkun mıştır. makta ve bir parça nefeş alabil - Yol, mühendis Nebil Beyin ne | mek için de ya cami önündeki mu zareti altında Belediye tarafından | salla taşlı moloz yığını olan sözüm yeniden yapılmış ve Yedikule gaz | ona rıhtımda veyahut kayalar me- hanesinin katranı ile döşenmiştir. | zarlığında vakit geçirmektedir. 140 derece hararette (kaynatılan Ss. M. katranlar gazhaneden takriben Şeker, kahve 25 kilometre mesafede bulunan! O Bir müessese Belçikadan 40 va - yola kadar hususi hazneler içinde gon şeker getirmiştir. Diğer taraf - gönderilmiş ve bu suretle yerinde | tan 18 vagon şeker daha gelmiştir. tekrar ısıtılmağa hacet kalmadan ! Bu miktar piyasadaki şeker fiatla- derhal kullanılmak imkânı hâsıl omuştur. | Katranı yola yaymak için ecnes | liraya satılıyordu. bi bir mütehassıstan istifade edil cı, uçucu, kapıcı sadeti feda etmek — O başka. Bunu ikisi de hissediyorlar. Ve alın alına, göğüs göğüse biribirle- vk al Bir kavga, bir savaş. Sonra bir Tekin Alp, Demir Canı öldür - dü, — BİTTİ — Zaruretle işlenen suç Bir ihtilâs mahkümu 138 lira ihtilâstan suçlu Kartal hususi muhasebesi sabrk tahsildar larmdan Mahmut Efendinin mu- hakemesi, dün İstanbul ikinci ce- za mahkemesinde nelicelenmiştir. Mahmut Efendi, üç ay hapse, üç ay da memurluktan mahrum kal - mağa mahküm edilmiş, fakat bu parayı dava açılmadan ödediğin * den, ayni zamanda suçu zarurete düşerek işlediğini nedametle itiraf ettiğinden, ceza müddeti bir aya indirilmiş, tecil olunmuştur. bir surette yapılmasına imkân hâ- sıl olmuştur. | bahçesi ne halde? | , HÜKÜMDAR —9— Yazan: Niyazi Ahmet — Demek Ketevan kraliçe bu- | hat bir uyku uyumamıştı. e Vücut na razı oldu öyle mi? . yorgunluğuna inzımam eden üzün —Evet, razı oldu. Çünkü o çok| tü onu oldukça hırpalamıştı. Öm - iyi kalpli ve çok iyi düşünür bir| ründe belki ilk defa rahat bir dö- kraliçedir. O biliyordu ki, Gürcü- | şekte deliksiz bir uyku uyuyacak- ler bir kaç sene daha kendilerini | tı. Yatağa girer girmez derin bir toplıyamazlar. Kendisi sarayda | uykuya daldı. j bulunduğu müddet zarfında Grü - Uyandığı vakit öğle olmuştu. cistan kuvvetlenir. Sonra hem in - | Vücudunda bir yorgunluk hisse « tikamlarını alırlar ve hem de elle-! diyordu. O, hayatında bu kadar rinden alınan © vatan toprakları... ! çok ve bu kadar deliksiz uyku u — Kendisi ne olacak, şah onu | Yuduğunu hatırlıyamıyordu. öldürmez mi?. i Yatağında gerinirken gözü yı — Kraliçe diyor ki, benden ev- tığının altında beyaz bir kâğıda vel gelen ve senelerce yaşıyan kral | ilitti- Hayret etmekle * borabez ı ğ kraliçel, na? Yağ? derhal, kendisine © bırakılmış bir ei keş eş aşa İğ ve mektup olacağını düşündü. Mek - si vatan uğrunda ölmediler mi?. > d Tiyl lemek DE İste ben de vatan uğrunda ölece - tup bir kad e iğ vu i a ğim. Evlâtlarım vatanlarını kur - kumadan imzasına VE ak vi eee edi EE TYağgeş vücudunda bir ürper Molar gok mütehaai girer” me hissetti, Beyninde bir sürü is e a eş tifhamlar dolaşıyordu. Ne oluyor - le ölçülemezdi. Bir kadın, bir kra du. Gürcü milleti ne kadar daha İlçe, Muna da gene günel dalın har şah Abbaşm oyuncağı olacaktı, yatta birçok baharlarını her şeye Çekilen azap kâfiydi artık, rağmen mes'ut geçirebilecek (bir Mektubu okumıya başladı. kraliçenin!... “Kahraman Muğrav!.. Sen de yurdumuzu kurtarmak için çalışıyorsun, Fakat birleşme - den bir şey yapamıyacağız. Bu ge- ce Sahip seni bulacak. Beraber geliniz. Görüşelim. Selâmlar. Ketevan. Muğrav, mektubu henüz oku - muştu, ki kendisini Şah Abbahsın çağırdığını haber verdiler, Acele acele giyindikten sonra Şah Abbasın huzuruna çıktı. Şah, çok mütebessim ve mültefit gö - rünüyordu. Muğravi, hususi bir a» lâkayla karşıladı. Ona, yanında hazırlanmış bir yer gösterdi: — Gel, yanımda otur.. Seninle mühim kararlar vereceğiz.. dedi. | ğrm.. Çok iyi olur, fakat çok teh- Muğravın fikrini hâlâ Keteva- likeli bir iştir. Şah sizin Ketevanla | nm mektubu kurcalıyordu. Şah Ab görüştüğünüzü duyarsa, kimbilir basın bu iltifatı onu evvelâ ku - neler yapar.. durtacak derecede hiddetlendirdi. Muğrav: Gözlerine kan hücum etmişti. Fa- — Sen çok şeyler biliyorsun.| kat, bir an aklma başka bir dü Sana daha bazı şeyler sormak isti- | şünce geldi. Ve sükün buldu. Şu yordum. anda Şah Abbasın sarayında bulu —Sorunuz efendim, bir bildi -| nüyordu. Karşı söz söylemek, bel- ğim varsa hepsini söyliyeceğim.. ki ölümü ile neticelenirdi. Kim s0- racak, kim alâkadar olacaktı. Hal- buki yapacak çok işler vardı. Bu derece büyük feragat gös- termesi, bir orduyu değil, bütün bir milleti vatan uğrunda gönül - den ölüme sevkedebilirdi. — Sahip, sen de çok akıllı ve! iş bilir bir adama benziyorsun. Biz Gürcüler hep vatan için çalı- şıyoruz. Fakat görüyorsun ik, he- pimiz dağınık ve hepimiz kendi aklımızla hareket ediyoruz. Gür - cistanı hürriyete kavuşturmak için birleşmemiz lâzımdır. Ben krali - çe Ketevanla görüşemez miyim?. Onunla konuşsam, daha iyi işler | yapabilirim. Sahip bir müddet düşündü: — Sizi görüştürmiye çalışaca — Tamara nerededir?. — Onu sarayda kimse bilmi » i 3 yor. Yalnız Ketevan dün akşam . Buyurun şahım diye cevap üstü üç çifte bir arabanın terk | ye a yoluna hareket ettiğini grömüş,...! Sah Abbas, Muğravın — fikrini Her halde şah kaçırtmış olacak.. | değiştirdiğini görünce, daha çok — Karacigay han kaçırmış ol- | Memnun oldu. Elini onun geniş o- masın?.. , muzlarına dokundurarak: —İmkânı yek.. , — Muğrav dedi. Beni dikkatle — Ne biliyorsun?.. dinle. Ben Gürcü milletini seve - — Biraz evvel bahçede Küb - | rim. Fakat sen de itiraf et ki, gok ra ile onu konuşuyorlardı. serkeş milletsiniz. rını 42 buçuk liraya düşürmüştür. | hava deliğinden sabahın alaca Bir hafta evvel piyasada şeker 46 | karanlığı sızıy ordu. Muğrav bura» Kahve fiatları hakkında şikâyet | Jacağını düşünerek, kimseye gö - miştir. Bu suretle yolun mükemmel | devam etmektedir. Ticaret odası - | rünmeden odasına sıktı, Vücudu . nn bu işle alâkadar olması, henüz | çok yorgundu. Kahetiden çıktığın | laşılamıyan bir takım çanak çöm - simya Kesir sö nağme n r ' 2 : Ne Konuşuyorlardı?. Karşınızdaki düşmanın kudre — Karacigay, Kübraya muhak tini düşünmeden saldırıyorsunuz. kak Tamaranın nereye kaçırıldı - Ve bittabi neticede zararını gene Heme öüzen!.. diyordu. siz görüyorsunuz. Bana tâbi olur k iz ve itaat ederseniz, sizene Os. A Ke kz ai manlılar ne de Ruslar!..?? Fakat iyice işitemedim. (Devamı var) Muğrav Sahiple epey — konuş 77 ———- muştu, Bodrumun tavanına yakın! Avusturyada birlâhit Sevil, 29 (A.A) — Eski bir ma- nastırın arka tarafında bir lâhit ortaya çıkarılmıştır. Lâhdin için- de otuz kadar iskelet bakiyesi ve hangi tarihe ait olduğu henüz an « da fazla kalmanın ihtiyatsızlık o-