Büyük Hikâye : 4 Karakedi — Kadın Manumununnmussmun MazledenSelâmi İzzet emuğ mi İzzet Beyin yeni çıkan Deli ro- | Her kadın, Mn, ne € kadar çirkin olursa ol - arsa g ar herkesten uzak du dey ursun bir sevda havası için > ister.Hattâ,bunun aksi hn Yemin etseler bile onlara inan i m Kendilerine karşı bes sal siyat eskidikçe kıymetini beder Onlar daima yeni ve eğin Yenilik isterler. İsterler ki, mg ie meşgul olunsun, etraf- Yapıl, dönülsün, her dedikleri ç in... hear edin, bir koca, bunu doğ mi? N kocasından bulmadığı şeyle- nd, buluyrdu. e yy seli İhsan Bey ondan ayrıl - * Mütemadiyen onunla meş - |,, Yor. etrafında döneniyor, Mm Mediğine peki diyordu. Kaza- doğu biraz surat edecek olsa, Nin gözleri yaşarıyordu. Ona, mübalâğalı şeyler söylü - baliğ” Fakat Aldoğu, o sözleri mü alı bulmuyordu. asi ama Aldoğu, kızım, evlâ - ida bu değildir. Saadet seydir, A ti, va belki de başka sey değil - u, İhsan Beyi sevmiyordu. sevilmektir. i de kadınların sevdikleri değildir de, aşktır. / Kin; ide kadınlar bizim tahmi - a Zden cok daha basittirler, ay Mr. ümürleri oldukca sevebi- - ii bir şartla, ki bu adam d p ” a on çi günkü zibi sevsin.. Belki, |» aksini de iddia edemem... Sin, *©, biz şimdi sade Aldoğu- li i gPahsedelim, ag tan düşünceleri, kocasına söy N inden anlaşılıyordu: im . arlık eski Demir Can de - san bir hafta bir yere gitse, m» « kalın bir kart bile yazma: il olur?.. Sana telgraf çek- A | Ny Ama bana kur yaptığın za - © » beni yirmi dört saat gör - sekiz sayfalık mektuplar a» Bi, nağmeler. e bütün gün nerede oldu - ' *», © sormadın.,, Dm günü Neciplere geli- e AR Bana sordun mu?.. im gitmek istemiyor mi gitmek istemiyor mu - ; #tiyorum ama, sen gene i Hay kere sormalıydın...,, » kocası onunla meşgul ol- Nk şeker istediği za - a, isi alıyor, çiçek istediği 9 disi alıyordu. Halbuki al ona demet demet Saha şeker getirirdi. li ? isterlerse 25 kuruş yev Süel, Olsunlar, bir kadına e; vi TI Zaman milyoner ke- i Kalaaaş edi görünürler, ti- k kay, nları gibi, dertleri, ij hi, Suları, meslekleri yok- p Okay ayeleri vardır. Ken ha bi, ına beğendirmek, ili, * Kere kendilerini be - * © zaman akılları a gelir,, İşlerine güçlerine ti de kadınlar için < saadet, Gİ » Beyi BU ga a ya BAM pa gg # geçinmiye kâfi gelmediğini anlar- lar. Ama, o zaman da kadın bir şey İşey anlamaz... Kadınlar, daha ro - mahtizm icat edilmeden romantik- ler... Bir sevda havası.. Bu havada yaşadılar mı, sıhhat leri yerindedir. Eğer bu havayı bu | lamazlarsa, tik nefes olurlar... Ve doktorları kendileridir. “Kızım, burada rahat nefes ala- mıyor musun?. Kolay!., Hava de - diştir...,, Tebdili hava, onlar için tebdili aşktır. nun arasina girsen nafiledir. Bü - tün gayretin boşa gider. Aldoğuya ne lâzım olduğunu an İadın ya.. ! Haydi göreyim seni, » # # Kısa, basit bir komedi oynamak i lâzımdı. | İşte bu kadar. | Filvaki bu komediyi oynamak İ biraz acıydı.. Hattâ izzeti nefsini de ayaklar altına alması lâzımdı.. ! Çünkü Aldoğu, onun hislerini sa İ mimi zannedecekti. Inanacaktı, Bu da aşağı yukarı ihanetti. Ama, adam sen de.. Kadınlarla bu kadar ince eleyip sık dokumak olmaz... Kadmlar bunu pek tabii görürler, Bir adam, en samimi arkadaşı - na, ihanet edebilir... İ Elbette, bir kadın uğruna neler | yapılmaz! En kötü hareket, eğer kendileri “en yapılıyorsa,-gayet makul VE uvafiktır, Aşk bu... ! Tekin Alpm ilk imalı sözü üzeri ne Aldoğunun gözleri dört açıldı. Evvelâ şaştı, Yani bir saniye | hayret etti. İkinci saniye hoşlandı. | koltukları kabardı, Adeta (Devamı var) i Halk musiki cemiyeti Halk musiki cemiyeti azaları dün öğleden sonra fevkalâde su- rette toplanarak yeni sene idare heyetini seçmişlerdir. re. Yapılan tasnif neticesinde Nec mettin Osman, Burhan Kerimi, İhsan Altay Beyler ekseriyetle ida re heyetine seçilmişlerdir. Etibba Muhadenet cemiyeti tenezzühü muhadenet * ve te * avün cemiyeti 3 ağustos per- şembe günü mutat yaz ge zintisini yapacaktır. Şirketi Hay- riyenin 65 numaralı vapuru köp - rünün Boğaziçi iskelesinden saat Etibba köy ve Kalamışa uğradıktan son- ra Adalar etrafında bir gezinti ya pacak ve 20.30 da Suadiye plâj gazinosunda akşam yemeği yene gezinti daha yapıldıktan sonra ayni iskelelere uğrıyarak Boğazi « çinden gelecek davetlileri de iske lelerine birakacaktır, Vapurda ve Suadiyede mükemmel bir müzik mutena parçalarla eğlenceye neşat verecektir.. Ayrıca artistler tara« | fından yapılacak varyete numara ları da vardır. i Azizim Tekin Alp, ne yapsan, | ne etsen, ne kadar İhsanla Aldoğu | j cektir.. Saat 2 de Marmarada bir | > li Bir tenkit 'Selâmi İzzetin bir romanı münasebetile Nöro - Psihiatri gazetesi Selâ - manı münasebetile şu dikkate Şa- ama istisnasız her devama başlarlar ve paralarının, | yan tenkidi yazıyor: Selâmi İzzet'in (Deli) si iki ro- mandan müteşekkildir. Eserin nüyesini teşkil eden bi- rinci roman, zevcesini arkadaşla - riyle yakalıyan veya yakaladığını zanneden bir şahsın histerik haleti | istemedi. Muğravın gözlerini'dik- fecriyelerini (biraz da, uyuşturucu ilâçlardan şüphe ettiğimizi sakla” mayız.) tasvir etmektedir. Bu lev- i ha alelümum histerik haleti fec - i riyeler gibi “erotik,, fantaziler ve iyi müşahede olunmuş “basari,, ha yallerle doludur. Fecir halinin u - yanmasına sebep olan muharrik, uzun müddet cinsiyet hayatından uzak yaşamış ve mutasavvıf bir dervişin elinde büyüyen “Ali Ku- li Han,, ın birdenbire içtimai ha - i yatta “kendi aşk ülküsüne,, müşa- İ bih hafif meşrep bir kadınla tanış- masıdır. Tabii mütehassıslar bu mihanikiyetin kudretini idrak e - derler. Eserin bukısmında, Selâmi İz - zetin muvaffakıyetle açmış oldu - ğu Freud mihanikiyetlerinden yer müsait olmadığından bahsedemi - yeceğiz. Nüveyi çerçeveliyen sathi roma na gelince: bu ikinci roman yukar- da ismi geçen Ali Kuli Hanı zevce si ve zevcesinin âşıkı tarafından kapatılmış olduğu bimarhaneden kurtarmıya çalışan bir gazeteci « İ nin, ef'al ve harekâtınr, daha doğ- rusu, rüyasını ihtiva etmektedir. Eserin bu kısmı 19 uncu asır cin- net telâkkilerinin tesiri altında - dır ve bu sebeple zayıftır. Fakat muharriri de bundan mes'ul tut - mak, “nevroz, psikonevroz, psikoz ve hali tabii,, gibi 4 halet arasın - daki farkı lâyıkiyle kavramamış olmaşmı tenkit etmek istemeyiz., Esasen kalemini tahteşşuura bı- i raktığı vakit, canlı “onirizm,, sah- neleri yaratmasını bilen bir mu - harrire — Selâmi İzzet tasvirde tahlilden daha kuvvetli gibi gö - rünüyor — Karşı da haksızlık ola- caktır. Eserin en kiymetli yeri, Freud- un (Rüya içinde rüya) dediği şeyi bulması olmuştur. Eroin ve emsali Zehirciler 200e yakın dosya emir kemede Türk ceza kanununun 403 üncü maddesile müteakibi olan ve u- yuşturucu maddelere mütedair bu- lunan eroin, morfin, kokain, esrar gibi şeyleri satanlar, alanlar, ka - çak süretile ithal ve ihraç edenle- re ait olan davalara İstanbul ad- liyesindeki dokuzuncu ihtisas mah- kemesince bakılmakta idi. Iki gün evvel Adliye vekâletinden gelen bir telgrafla bu kabil (© davaların 18,30 da davetlileri alarak Kadı. / bundan sonra İstanbul gümrüğün- deki 8 numaralı adli ihtisas mah- kemesince bakılmasinm tensip e- dildiği bildirilmiştir, Bu telgraftan sonra müddeiu- mumilik dün, müstantiklikte ve mahkemedeki (200) e yakın dos - | a EY 7 5 — VAKIT 29 Temmuz 1933 Sele — Kübra kimdir?. Yabancı adam cevap (vermek miş cevap beklediğini görünce: — Kübra, dedi. Sarayın kız; dır. Onun hakkında birçok riva - yetler vardır. Fakat hiçbiri doğ - ru değildir. O, bir vakitler sara - yın en nüfuzlu kadınıydı. Şah o - nun bir dediğini iki yapmazdı. Fa kat son zamanlar da şah da on - dan şüphelenmiye başladı. — Niçin şüpheleniyor?.. Yabancı bu kalın : duvarlarla çevrilmiş bodrum katta bile duyul masından korkuyormuş gibi sesi - ni alçaltarak: — Şahın kimseye itmadı kal - madı, Karacigay hana bile.. Fa - kat ne yapsın ki, bugün en acar kumandan odur. En tehlikeli işle- ri ona gördürebiliyor. Bir senedir Karacigay han Kübra ile fazla a - lâkadar olmıya başladı. Şah Küb- raya hanla görüşmemesini tenbih ettiği halde, onunla (o görüşüyor. Bunun sebebi de Karacigay ha - nın sırrı öğrenmiş olmasıdır. — Ne sırrı?.. - Kübranın kim olduğunu!.. Muğrav, gündüz Karacigay ha- nın bir tokatla bayılttığı kızın Kübra olduğunu anlamıştı. Demek | ortada bir de sır vardı. Ve bu sır, o kadar mühimdi ki, Kübra faşe- dilmemesi için şahın emrinden de harice çıkıyordu. Muğrav kapıya doğru döndü. Çıkacağı esnada aklına gelen fikir le geri döndü: : — Peki, bu gete yarısı orada ne konuşuyorlardı. Sen ne (diye onları takip ediyordun. Yabancı adamın titrediği far - kedildi. Bir saniyede yüzünün ren gi solmuştu: — Şimdi bana bunları sorma - yın. Beni affedin. Bir gün gele - cek, eğer bu sarayda kalırsanız hepsini öğrenecekisniz. Muğrav, aklına geleni yapma” dan, öğrenmek istediği şeyi vak - tinde öğrenemeden içi rahat etmi- yen bir adamdı. Bu serseri kılık - kı adamın kendisine akıl öğretme- sini nasıl hazmedebilirdi. Yum - ruklarını sıkarak üzerine yürüdü: — Boğazını sıkıp gebertmemi mi istiyorsun. Öğreneceksin ne demek?.. Ne biliyorsan çabuk söy le.. Ben şah Abbasm sarayına is- tirihate gelmedim. Öğrenecekle - ceza vermekte olduğundan bu ka - bil şeyleri imal edenlerin de tah - kikat ve muhakemeleri gümrükte - ki sekizinci ihtisas mahkemesinde yapılacaktır. Bu tadilât bu kabil eroin imal edenleri pek müteessir edeceğine şüphe yoktur. Tadilden evvel bu gibi kaçakçılara ancak ve ancak ruhsatsız ecza imali cezası olan pa- ralı cezalar verilebiliyordu. Yeni konuna göre, bunların ce- zaları bir seneden beş seneye ka- dar çıkarılmış olmaktadır. Yeni kanunun bu şekilde bir ta- ya 8 numaralı ihtisas müddeiumu- | dile uğraması, içtimai hayatımız - miliğine gönderilmiştir, 8 numaralı ihtisas müddeiumu- misi Reşit Bey geceli (o gündüzlü in sonra, bu dosyaların elelerini bitirmiştir. Uyuş- turucu maddelerin tadiline sit o- lan kanun eroin imal edenlere de ida menfi cihetten çok © büyük bir rol oynayan uyuşturucu maddeleri yapmak ve bu yüzden hemcinsle- rinin hayatları pahasına keselerini şişirmek sevdasında bulunanların akıllarını başlarına toplamalarma kâfi gelecektir. |rimi bir gün evvel öğrenmek iste -İ yım. Yalniz bir şartla.. O şartı ka ei izlendi AŞK DELİSİ Yazan: Niyazi Ahmet rim. Yabahcı kurtuluş olmadığı n: anlamıştı: — Peki, dedi. Hepsini anlata bul etmezseniz ve o şartı tutaca ğınıza yemin etmezseniz, ben parça parça doğrıyacak (olsan: bir kelime söyliyemem. Bu sözler o kadar kat'iydi ki Muğrav ister istemez razi olmal icap ettiğini anladı. — Peki, dedi. Şartlarını kabu edeceğim ve riayet edeceğim. — Peki o halde.. Şimdi di yiniz.. Benim ismim Sahiptir. mi beş senedir bu sarayda; z hın bana çok itimadı vardır. Bi çok şeyler bilirim, fakat hiçbil şey bilmem. Şimdi şah beni krali: çe Ketevânm muhafazasına me mur etmiştir, Muğrav bu korkunç bodrumun kalm duvarlarını yerinden sarsa - cak kadar şiddetli bağırdı: — Ne?. Ketevan mr, hanki Ke tevan?. , Bu bağırış, Sahibi de yerinden sıçratmıştı. Fakat tecrübeli ve e “ mektar Sahip derhal kendini top: lıyarak Muğravı itidale davet et- ti; — Burada yakalanırsak, ikimi de mahvoluruz. Şah Abbas sari larında her duvarın kulağı » derler. Bu sarayda bulunduğu müdetçe bunu bir an bile aklınız- dan çıkarmamalısınız. Fakat Muğrav bunları duymu - yordu bile. Ketevan.. kraliçe Kete- van buradaydı ha.. Muğrav, dişle- Tini gıcırdatıyor ve mırıldanıyor « du. — Şah Abbas artık çok oldu. Gürcistan, bu acem şahının hiçbir zaman kölesi olmıyacaktır, Onlar, mert, asil insanlardır. £ Elbet bir gün intikamlarımı alacaklar.. Muğrav, intikamın ergeç alı - nacağından emindi. (Yalnız işler çok karışık gidiyordu. Gürcistan kuvvetleri tamamiyle o dağılmıştı. i Her şeyden evvel bu kuvveti bir araya toplamak lâzımdı. O Sahip, Muğravın ne düşündüğü» nü anlamış gibi: , — Muhterem efendimiz. doğa cak gün yaklaşıyor.. Yalnız ihti . yat lâzım.. Saatini beklemi — Onları bırak bunak il Ketevanı buraya kim getirdi. j — Teymuraz!., A — Teymuraz öyle mi?. | adam.. Gürcistan tahtının da na - musunu ayakların altına aldı. Ken disinin şah yardakçısı olduğu yet- | miyormüş gibi, Sahibin gözleri sulanmıştı: — Kahraman çocuk.. d AL. danıyorsun. Taymuz vatan en bir kraldır. Peyker han Tiflisi is. tilâ ettiği vakit, kaleleri de mu « hasara etti. O vakit Ketevan bir mektupla şaha geldi. Mektupta Gürcistana zulüm © yapılmaması | nı rica ediyordu. Gürcülerin artık isyan etmiyecekleri de ilâve edil « mişti. Şah bu sözün her zaman ve- rildiğini, fakat fırsat düştükçe da- ima akın ettiklerini ileri sü ri Beni temin sini eiercimelilii , ki bir kraliçesiniz, Gürcistan hu - dutlarmdan küçük bir taarruz © lursa, sizin tehlikede bulunacağı » j nızı bilsinler. $ © Gemma mr) i ünik kd ei 4