28 Temmuz 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

28 Temmuz 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 — VAKIT 28 Temmuz 1933 m | o Ecnebi edebiyatı Musiki BEETHOVEN “Bir gün bütün dünya bu çocuktan bahse decek, her yerde onun adı anılacak,, MG) : Yeki ler Bir Yudum “Daha... | Tene nn even | Necmettin Halil'in şiirleri - Istanbul, 1933, Sühulet Kütüphanesi . sabah, akşam, | nin felsefi esasları gibi iki mühim eserin sahibi, Oksford darülfünu - | nu Biyolojisti filosof Haldane ma» | teryalizme, fen, felsefe, din, hu - lin vas; Ye biriken gizli göz yaşlarından in - | cileri toplamak istemişti. Kendisi, İ nit Ha sair Necmettin ezip bi kaç mısrar mütema- ka üzerek mırıldandığını İP gitsek üzredir. Myor işte çemberi, “. Var tuttuğum yeri. İsiküha boy ieedebleri Bk — yteriler itme; zredir Bir yata var ki, sabah akşam, ; dag kaldığım dakikalar- bay Anım şair Necmettin Ha- Mn, larını ve başka mis- adiyen ezip büze- or, nah mu güzel? Şai- Srdiğim dostluğu mu mM İçine aldı? Zaman şuursuz bir i içine düşüren o ir alışkanlık mı çal hepsi, yahut hiç biri. Muhaki ir bu ak olan şu ki bir hir tarh musikisi ir âlemin cazibesi i- tey, - İçinde son yudu- dire olan. emel ka- kin a irene, vak- . e olmasına üzü - ani almak © için sırada b. Nk & p telâşını seyrederek , Üyee çizgi içine s ramasını san'atkâ Male halinde görüyorum. Vak Halil, Babâli cadde- Pek Yaşadığı için mi, ne- | | | Li. sık işitilmez; bir za- h iin Ünay de, bir zaman Adana yy; Mektep müdürü ola- N Mn geri san'atkâr, Ba - : fakat her üsveddelerini görüp nl » İsi, vel çıkan “Çakıl taş- n Mi lğ kitabında, bir genç gm iel sne Katta Aktör Kin bi, , “dibi Aleksandr Dü - dram, Nk ve ina kahraman ola- 0, Verdi İsmini eserine isim 0- NE i Aktör Kin (Kean), in büyük Mi > şöhret kazan - ia bir sahne san'atkâ - r a evvel, büyük İngi - ie uş ümünün yüzüncü Mtitay hasebetiyle İngil - Kam * Yapıldı, İngiltere- n İlkay "at simaları bu ih- ni, ettiler, Aktör Ed - 0 "k nutuklar kapı elinin ayak ucuna lu, ingiliz aktörünün Merasim esnasında data kaldığım dakikalar: | incilerin kalbinde kaldığını, Çakıl itaşlarının karie verildiğini söyli- yorsa da siz buna inanmayın. İ © Geçen yıl, Necmettin Halil İs- | tanbula, “İşliyen yara,, isimli ro - Imanile geldi, Bu yıl, Oğuzlar i- simli bir piyesinin (oynandığını İ duyduk, şimdi de yeni bir şiir ki- İ tabı bastırdı: Bir yudum daha. Necmettin Halil'in yeni “ şiirle- rinde yeni bir hava var. Yılların izi, şairin hassasiyeti üzerinde ba- İriz bir olgunluk halinde görünü- | yor. Gurbet akşamının ruhu sa- ran kuvvetli, güzel ve tatlı melân- kolisi bu olgunluğu besleyip büyüt müştür. Dinle, yolcu, ba ses onun sesidir, Sinsi adımlarla akşam yürüyor. Sanma ki rüzgürm titremesidir, O, wer yollarda etek sürüyor. Kaç, seni sarmasın esmer kolları” Necmettin Halilin şiirleri ho- şuma gidiyor; fakat, bunları bi- raz umumi buluyorum. Yukariki satırların dile getirdi- ği müessir, canlı, kudretli akşam, bilinmiyen uzak iklimlerin akşa - mı mı? Anadolu yaylâsının insanın i- İçine dolan ve göklere yaklaşılmış hissini veren engin, berrak akşam- ları mı? Bozkırın yayvan, yorgun, dolgun kederli akşamları mı? San'atte yerlilik, beynelmilelli - İ ğe yol açan bir mühim kudrettir. İ Bu damgayı taşıyan eserlere mev'- ut büyük istikbali düşünerek ve İ Necmettin Halil'in eserleri için de ayni şeyi istiyerek bu şiirlerde ba na eksik görünen unsuru işaret ettim. Necmettin Halilin o kitabında “İzmir kapılarında,, başlıklı bir kısım var. Hamasi ve talimi ede - biyatın en güzel eserleri arasında sayılması Jâzım gelen bu kısımda- ki şiirler, Anadolu harbi ilham larnı canlandıran muvaffak eser - lerdir. İ Refik Ahmet için ihtifal gösleriyor. | turları halinde olmayıp, ancak kül lâsa her cepheden hücum eden bir kitap neşrelti: Materyalizm. | Tezini kuvvetle ve sağlam bir muhakeme kalkaniyle müdafaa e- den âlim, eserinin “Doktorluk ve operatörlük müesseseleri,, “Biyolo jik veçhelerden kâinat,, isimli ilk iki faslında hayatın tetkik ve te - tebbüü, öyle parça, parça tecrübe tüpleriyle ve yahut rıyaziye düs - şeklinde muvafık olacağını müna- kaşa ediyor. 0:10, 8 İngilterenin en çekingen ve u- tangaç şairlerinden Walter de la Mare altı sene içinde yazmış ol - duğu şirleri 146 sayıfalık bir ki - tap halinde çıkardı. The Tlee- ting (geçici) on dokuzuncu asrın deli ve anlaşılamıyan o çocuğu Blake gibi kendisini anlatmıya ça- lışan şairin en güzel, içli keder ve sevinci ayni kuvvet ve hayalle birleştiren; ölüme ve hayata karşı da ayni tebessümle bakan ve hiç göz kırpmıyan şiirlerini topluyor. Nazmının ahengini, biraz mizah, realite ve engin hayal ve “hisle İ çeşniliyen De la Mare, hiç şüphe yok ki, son eseriyle yeni bir lisan | konuşan, bizde şiirin yeni ve gö - rülmemiş dünyalarını açan özlü ve | ülkülü bir şairdir. On manzume - cikle eser bastıran heveslilerin bu şairi okumalarını bilhassa dilerim. »... Karısı Nadezda Krupskaya ta- rafından kaleme alınan “Leninin hatıraları,, nın ikinci cildi 19070) den 1917 senesine kadar olan vak- aları anlatıyor. Kocasına tam manasiyle arka- daşlık eden Nadezda, Leninin bü- tün hareketlerini ve işlerini ya - kından takip ettiği içindir ki, ese- rinde Bolşevik liderinin (o alelâde bir hayat tasvirini yapmıyor. Kita- bın birçok yerlerine yerleştirdiği vesikalar, raporlarla esere adeta tezci bir mahiyet veriyor. Bununla beraber bütün sayıfalarmda içti »| maları, konferansları, kavgalariy- le Lenin canlanıyor. Leninin Troç- ki ve Plehanof gibi büyük, nüfuz- lu fırka adamlariyle olan ihtilâf - Ludvig Marin von Bethoven 1770 de, Ren nehrinin neşelendir- diği küçük ve şirin (Bonn) şehrin de doğdu. Sarhoş bir baba ile ve - remli bir annenin bu çocuğu, haki- ki bir sefalet yuvasında gözlerini ilk ışıklara açmıştı. İhtiyar büyük baba, Ludvig von Bethoven yav- rim asır evvel (tuvers) den Fele - menkli mühacirlerle hicret etmiş ve (Bonn) da yerleşmişti. Musiki sayesinde kazandığı cüz'i para ile fakir bir hayat yaşıyordu. Oğlu Joharin Kolonyanın büyük bir ki lisesinde tenor olduğu halde para sını içkiye verir, evde veremli ka - aç kalan çocuklarını düşün- rısını, şün- Bethoven mektep tahsilini mezdi. görmedi. 13 yaşında hayata atıla - | rak Bonn şehrinin kilisesinde orga nist oldu. Küçük san'atkârın dehasını der- hal keşfeden Archi Duc Franş ken | disini Viyanaya Mozart'ın yanına gönderdi. Mozart Bethoveni din- İedikten sonra, “bir gün bütün dün ya bu çocuktan bahsedecek,, de - mişti, Fakat dahi hoca bu dahi ta-| lebe ile meşgul olamadığı için Bet- | hoven tekrar Bonn'a dönmek mec- İ buriyetinde kalmıştı. Son günleri - ni yaşıyan zavallı veremli annesi, yavrusunun yanımda ölmek istiyor du. Bedbaht annenin son arzusu yerine geldi. Fakat istırap, bu se - falet yuvasına, karanlık ve ağır bir sessizlik içinde çöktü, Bu ev, bu ha yat Bethoven'in hassas ruhunu i- çin için kemiriyordu. Bu hali sezen iyi kalpli komşula. rı Madame Breuning, Bethoven'in | kendi ailesine, çocukları arasına al dı. Breuningler Bethoven'in kede- rine iştirak ederek şefkat ve mu - habbetle ona sarıldılar. Fakat o, küçük bir sözden bir volkan gibi kudurur, hudutsuz bir hırs ve öfke ile kendinden geçerek bağırmıya başlardı. Fırtına geçtikten sonra bütün haksız aksiliklerini hoş gö - ren Breuning'lere bir kat daha medyun ve mahcup kalarak kendi mizacma isyan ederdi. larını da ayrı bir zevkle okurken, he Leninin, ne de karısının, Cene- veden Çarlar memleketine dönen boleşvik liderinin Rusya tarihinde oynıyacağı rolü. evvelden bilme * diklerini © öğreniyoruz. Kitap şu satırlarla bitiyor: “Halk komiserleri komitesi ku: rulmuş ve şefliğine de Lenin se * çilmişti..,, » İspanya cümhuriyetinin mukad | deratımı elinde tutanlardan, baş| İ vekil ve harbiye nazırı M. Azana, İ ayni zamanda kuvvetli ve kolay İ yazan bir yazıcıdır. Şimdiye ka - dar, Paris ve İspanya sahnelerin - de oynanan iki piyesiyle ve çeşitli mevzular üzerine beş kitap yaz - mıştır. Eserlerinden “Una Politi - ca,, cümhuriyet idaresini muhte - lif cephelerden mütalea ve müna- kaşa eden değerli bir etüttür. ibrahim H. Dahinin kalbine ilk aşk heyeca- nını, sade, ince, güzel Eleonor Bre. urüng sundu. Bethoven sevgilisi- nin yanında hislerini a du. İki genç, aşklarını kelimelere e kare Mi Fakat Bethe- ven hayatını kazanmak ve ilerle - mek için daha fazla Bonnda kala- mazdı. Avusturya Kralı 1 Joseph için yaptığı kompozisyonu Viyana da (Heydn) 6 göstermek (üzere Breuning'lerden ayrıldı. Genç âşık, kalbinin sırrını Viya- nadan bir mektupla sevgilisine aç- tı, Hasretini avutmak için, “Eleo - | nor,, dan kendi eli ile bir sveter ör | mesini rica etmişti, Sevdiği genç kızdan ilk ve son istediği şey, bu küçük hatıra olmuştur. Bethoven, Heydn'den iki sene ders aldı. Viyana sosyetesinin ka- pıları kendisine açılmıştı. Etrafın- da dehasma hayran olarak topla - BEETHOVEN İnu himaye etmek için hazırdılar. Haşin, katı sözlü, üstü başı pe- rişan adam Viyananın riya ve kom pliman sosyetesinde de sevildi. Yal nız onun dev kudreti salonlara sığ» maz, ancak yalnızlığın hudutsuz luğunda, musiki abideleri şeklinde yükselebilirdi o, büyük sosyetelere yabancı olan derin bir samimiyet- le arkadaşlarını ve insanları sever di. Arkadaşlarına: “Benim param oldukça siz de parasız kalmıyacak sınız. Param, vaktim, her (o şeyim sevdiklerimindir. Sâyimin bütün semeresini frkaralara, bedbaht in- i sanlara vereceğim. en büyük bir sanatkâr değil, bir insan olmak is- tiyorum,, derdi. Saadet getiren bu iyi hisleri kır- mak için, tali büyük adamın kapı- sını çaldı. Musiki dahisinin kulak larmda bir uğultu başladı, Betho- ven o zamandaki haleti ruhiyesi ni arkadaşına yazdığı bir mektup- ta açıkta anlatıyor: “Kulaklarımdaki uğultu, gün - den güne artıyor, Doktorlar sebe « bini anlamıyorlar. Hastalık ilerli « yor, Bütün toplantılardan, insan * lardan kaçıyorum. Çünkü onlara “ben söylediklerinizi işitmiyorum, sağırım,, diyemiyorum. San'atım musiki düşün! Ne ağır, ne ezici bir istırap, Allaha ve kendime lânet e- diyorum. Dünyanın en talisiz insa- nı benim. Yalnız rica ederim bu halimden kimseye bahsetmel,, Celile Enis Vagner ihtifali Büyük musiki üstadı Richard Vagner'in ölümünün ellinci yıl dö- nümü münasebetiyle Almanyada ihtifaller yapılmaktadır. o Alman başvekili Mösyö Hitler, bu ibtifa- le iştirak etmiştir. Başvekil, Ber - linde verilen programın birinci devresine dahil bütün konserlerde hazır bulunmuştur. Bir Alman baş vekilinin Vagner ibtifalinde bu » lunması ilk defa vukubulmakta - dır. Muhtelif Alman hükümetleri, bu konserlere gitmek için bilet a- labilecek v;ziyette olmıyan genç « lere dağıtılmak üzere birçok bilet- nan prensler, prensesler, Dükler o- ! ler tedarik etmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: