Konferansın kapanması Reşit Galip Beyi, çocukla ( Alman murahhasının mühim beyanatı Konferansın bu neticesinin mes'ulü; takip edilen sistemdir; diyorlar Londra, 27 (A.A.) — Konferan | sm kapanış celsesinde (| Rayiştag umumi müdürü M. Şabht gösterdi- ği misafirperverlikten dolayı İn - giltereye teşekkür ettikten © sonra| konferans programına dahil mese- Jelerden herhangi birinin bir anlaş ma suretile neticelenmiş olmama - sından dolayı teessür © ve teessüf | duyduğunu söylemiştir. M. Şaht sözüne şu suretle de- vam etmiştir: “Komitelerin (o karar suretleri | 1920 de toplanan Brüksel konfe- randan sonra beynelmilel her top- lantıda eşleri mütalealar tavsiyelerden başka bir şeyi havi”değildir. “Konferansın uğradığı bu aki- betin mesuliyetini o herbangi bir| kimseye yükletmek yanlış bir ha » reket olamaz bu neticeden ancak takip edilen sistem mesul tutulabi- lir. “İktisadi bünyeleri biribirinden esaslı surete farklı olan altmış dört | devletin vaziyetlerini ayni zaman da bir takım vaziyetler ve karar suretleriyle tayine imkân-olmadığı ortaya bütün (bütüne çıkmıştır. Bazı milletlerin milli paralarında- ki istikrarından bile bile vazgeç “| melerinden sonra kambiyoların is- tikrar ettirilmesi meselesi üzerinde bile anlaşmıya imkân bulunamadı. Böyle bir siyaset beynelmilel eşya mübadelesinin iyiliği ve selâme - ti namına teessüfle karşılanabilir. Bununla beraber hakimiyet hakkiı- na malik © herhangi bir devletin milli iktısadiyatını korumak için lüzumlu gördüğü tedbirleri al - mak hakkına sahip olduğunu ta- nımamağa da imkân yoktur. “Muhtelif milletler kendi mem- leketleri dahilinde iktısadi muva- zeneye kavuşmadıkça yeni bir dün ya iktisat konferansının muvaffa - kıyetle neticelenmesi mümkün ola- maz. Milletler biribirine güvenip bel bağlamaktan vaçgeçmedikçe ve bunlardan her biri iktisadi buh ranm hakkından gelmek için güçü yettiği kadar çalışıp çabalamadık- ça beynelmilel mesai iltifakı fiil sahasına çıkmış bir hakikat halini alamaz. “Iktısadi vaziyeti beynelmilel | krediler yardımı ile muvakkat bir müddet için hafifletmek gibi za- rarlı bir usul yerine bundan sonra — her devletin iktısadi İstikrarı ken- di kuvvetiyle tesis etmek arzusunu ve azmi sahip olmalıdır. Bu yolda sarfedilecek gayretler en iyi teminat mahiyetini haizdir. Beynelmilel kredileri | açanların, bundan memnun kalması lâzım ge lir. “Bu celsede söz alan murahhaş- ların hepsi borçların oOancak eşya ihracatı ve sây ve amele müteal - lik mükellefiyetler vasıtasiyle öde nebileceğinde ittifak etmişlerdir. Geçen seneler zarfındaki vakalar yüzünden borçlar ile ödemek kabi liyeti arasmda öyle bir nisbetsizlik hasıl olmuştur ki, vaziyete yeni şeraite göre bir düzen vermek ge rekleşmiştir. Halbuki bu yolda bir düzen o veriş ancak muhtelif rülmemiş umumi| rTaz gütmeksizin, memleketlerin iktısadi menfaatle- rinin ve ferdi alacaklılara sit men faatlerin imkân dairesinde korun- ması suretiyle mümkün olabilir. “Borçların oOödenmesi borçlu: memleketlerin gelir kaynaklarına zarar getirmemelidir. “İnsanlık âleminin istihsal faa- liyetini şimdiye kadar o muhtelif teşebbüslere yatırılmış sermayenin bir kısmının mahvolması bahane- olsa, de- sine de göstermekte | (Baş tarafı 1 İnel sayıfada) bu sayede kurtarmıştır, Kazanın vuku bulduğu yer Fe - ner kulesinin İstanbul cihetine tesadüf eden açıklarında bir nok- tadır. Bu nokta Fenerbahçe ile | mişti. Beş çocuğun beşi de bu su- e sudan çılmışlardı, Reşit Galip Beyin koluna, sıkı yapışmışlar- kimisi kimisi omuzlarına #ıkı dı. Yalnız altıncı kız suda kalmış- Sporculuğu kurtarmıştıf dibe ga den su içersine inmeğ$ | bir vaziyette idi. Eğer © kalmış olsajifi | içersine dalmış, İ miş, üçüncü defa | daha | nın ölümü muhakkak * Belvü otelinin arasındâki koyun | tı. O suya dalıp çıkıyordu. Fakat | mı kurtaran kayıkçı vam elmesini mi, icap elliğini ya- hut içtimai buhranı bizi umumi bir karışıklık uçurumuna sürükle- mesini — kollarımızı bağlayıp du- rarak — beklememiz mi? Lâzım geldiğini düşünüp soruşturmak mecbüriyetinde bulunuyoruz. “Bazı memleketlerin geride kal mış hayat seviyesini bunlardan.da ha ziyade ileri gitmiş memleketler deki maişet seviyesine yaklaştır- mak suretiyle çalışma kuvvetleri- de siyasetine te- mizi yeniden işletmek vazifesi beynelmilel iktrsat reltüp eden gayeler arasında yer bulmalıdır. “Alman hükümeti de beynelmilel mesai iştirakine hazır bir halde ( bulunacaktır. Alman hükümetinin gayesi değişmiyecek- tir. Bu gaye şudur: “Daha iyi bir istikbale yeni bir ilerleyişi mümkün kılabil- mek için “harpten sorra baş gös - tereh mali ve iktisadi bozukluk ve fenalıkları sından uzaklaştırmak.,, ileride doğru dünyanın her nokta - Ümitler söndü! Londra, 27 (A.A.) — M. Ruz- velt tarafından M. Mac Donalda gönderilen, İngiliz başvekili için bil& ani ve şaşırtıcı bir hadise teş- kil eden telgraf daha evelce beya natta bulunan bazı hatiplerin söz lerinden daha soğuk bir şekilde karşılanmıştır. Çünkü herkes M Ruzveltin meselâ konferansın pek yakmda mesaisine yeniden başlı yacağına dair teminat vermek kabi linden heyecan uyandırıcı bir söz yazmış olmasını bekliyordu. Fa- kat bu telgrafın içindekiler anlaşıl dıktan sonra bu ümitler de sön - müştür. M. Rozvelt'in M. Macdo- nald'a gönderdiği * telgraf Londra, 27 (A.A.) — ransın bu sabahki celsesi, hasları öğle yemeğini yemeleri için tatil edilmeden evel (o M. Cordell Hull Ame:ikün reisicümhuru M Ruzveltin M. Mac (o Donalda gön- derdiği bir telgrafı İngiliz basve - kiline tevdi elmiştir. M. Ruzvelt bu telgrafında M. Mac Donaldın konferans reisi si - Konfe- murah- fatiyle gösterdiği gayret, sebat ve| sabırdan dolayı duyduğu hayran- liğı ve samimi hürmeti bildirdikten sonra diyor ki; “Yer yüzündeki milletler kendi- lerini karşılıklı surette (alâkadar «deh meseleleri hiç bir kin ve ga - açık özlülük ve açık sözlülükle müzakerede devam imkânına malik bulunuyorlar. “Biz Amerikalılara gelince, bü gün biz diğer milletlere ilişiği olan meseleleri konferans toplanmadan evelki zamanlarda (olduğundan daha iyi bir surette (O kavriyoruz. Ayni zamanda memleketimizde & şi görülmemiş bir surette beliren iktisadi vaziyete (karşı koymak maksadını gözeten Amerikan si - yasetini diğer milletlerin ayni zih- Kazanın olduğu yerin krokisi: Siyah çizgi kayığa bindikleri, nok- talı çizgi kurtulduktan sonra gö- törüldükleri yeri gösterir. içinde değil, daha açıklarındadır ki yukarıda bir kroki (şeklinde mevkii işaret edilmiştir. | (Kazanın vuku bulduğu saat tam öğle zamanı idi. Herkes ye- | iz mek yemek için kenara, gölgeye | çekilmişti. Denizde kimseler gö» | İ rünmüyordu. Onun için Reşit Ga lip Beyin yelkenli kayığı alabura olduğu vakit etraftan kimse bunun farkına bile varmamıştı. Esasen kaza mahalli sahilden epice açık- |ta olduğundan görülmesi kolay da değildi. Kayık ters gelir gelmez tabii Reşit Galip Bey ile içindeki altı genç kız ve çocuk hepsi denize dö- külmüşlerdi. Reşit Galip Beyin Jilk işi bir eli ile kayığın bir tarafı- İni yakalamak, buraya tutunarak | denizde bir istinat noktası vücuda getirmek; diğer eli ile de denize dökülen çocuklarını toplamak ol | | du. | Evvelâ en küçük.. Reşit Galip Bey iptida içinde ayağına bir cisim deydiğini hissetmişti. Bu cismin O çocuklar- dan biri olduğunu anladı. Derhal elini suya daldırdı. Hakikaten bu en küçük kızı İsmet (o Hanım idi. i Reşit Galip Beyin elini suya dal dırınca çocuğun saçları parmakla İ cuğun başı meydana çıkmıştı. Bu- nu sırtıma doğru attı. Küçük İsmet can acısı ile babasının boğazına İ sım sıkı yapışmıştı, bundan sonra Reşit Galip Bey kızların o hepsini i birer birer sudan tek eli ile çıkar- miş, hepsini de sırtına doğru çek» niyet ve hüsnü niyetle derpiş ede- ceklerine de inanıyoruz. Bu yol- da bir fikir teatisi gelecek zaman- İlarda gittikçe daha kuvvetli suret- İ te hissedilebilerek (| ilerilemeleri mümkün kılacaktır. İşte bunun içindir ki konferansa akim kalmış nazariyle bakmıyorum. “Bilhassa sizin göstermekte ol- duğunuz dirayet, maharet ve se- ! bat sayesinde daha büyük ve daha İ ehemmiyetli (o meselelerin tahlil ve tetkikine odevam edilecektir. Bütün dünya tarihinde (şimdiye Ikadar halledilmemiş bir şekilde baş gösteren hal ve vaziyete karşı i koymak için yeni yeni o düzenler | kurmağa Jüzum vardır. Bütün dünyanın belini doğrultup kalkın- İ ması için durup dinlenmeden ça- lışacağımıza güvenebilirsiniz. Çün kü biz konferansın mesaisine de- vam etmesinin birçok sahalarda a- meli faydalar husule getireceğine | kuvvetle inanmış bulunuyoruz.,, deniz | rına dolanmıştı. Derhal çekti. Ço- | onu eli ile tutup alamıyordu. Çün- kü altıncı kız ile kendisi arasmda iki metre kadar mesafe vardr. | © Reşit Galip Bey elinde bir bas- İton gibi bir vasıta olsa i onu da kendine çekebileceğini, bu uzatarak suretle kazazede kızların altıncısı- nr da kurtarabileceğini ! Bu sırada kayığın yekesini (yani dümenini tutan uzun tahta parça - sını) çıkarmak, bunu hatırına gelmişti. Kayık ta elden gidince kullanmak Bunun için elini uzatıp ta uğ- I raşmağa başlayınca (kayığın kiçi suya batmış, bu suretle kendilerine i istinatgâh hizmetini gören kayık lelinden kurtularak (kendisinden uzaklaşmıştı, İşte felâketin en acıklı safhası burada başlamış © oluyordu. Zira Reşit Galip Beyin kollarını, omuz larını, başını sım sıkı tutmuş olan beş kız çocuğu ne kollarını, ne de başını oynatmağa imkân O bırak- mıyordu. Yalnız ayaklarını su i- çinde teperek (o müvazenesini mu: hafaza etmeğe çalışmaktan başka çare kalmıyordu. Fakat bu çare kâfi gelmiyordu. Kayık elinden kurtulduktan sonra artık beş çocuk ile beraber batma ğa başlamıştı. Reşit (o Galip Bey bacaklarını çar - | pıyor, fakat gene müvazeneyi te - İ mine muvaffak olamıyordu. Reşit Galip Bey tehlikeyi gö- rünce bir taraftan su içinde böyle | bütün kuvvetile uğraşmakla beraber, diğer taraf- tan çocuklara (İmdat!) diye ba- ğırmalarını söylemişti. Onun için içocuklar bütün kuvvetleri ile ba - İ gurmağa başlamışlardı. Fakat da - kika dakika tehlike artıyor, etraf- tan hiç bir imdat alâmeti görün - İ müyordu. Son defa, suda... Reşit Galip Beyin başı bir, sonra bir defa daha su içerisine girmiş - ti. Bütün kuvvetile uğaraşarak iki defa suyun yüzüne çıkabilmişti. Her çıkışta ancak bir miktar nefes ans rneranaannn ru yyumaamsyasksmsussaseeoasan | alabilmişti. Artık başı üçüncü de- i fa olarak suya dalmağa başlamış İt. Hatta dalmış, başı su içinde İ tamamile kaybolmuştu. Bu sırada Reşit Galip Beyin ü- zerindeki çocuklar korkularından uğraşıyorlar, babalarının bası üze“ rinde büyük bir siklet terkil edi- yorİn», onu suya batırıyorlar, fakat bir taraftan da — garip bir hâdi se olarak — “Baba! Baba! batı- yoruz!,, diye bağrışıyorlardı. Fa - kat zavallı çocuklar tabii babala rmın başının çoktan sular sine gömülmüş olduğunu düşüne- miyorlardı. İşte tam bu sırada idi ki kenar da İtalyan tebeasından Petrö is - minde bir kayrker ile Trabzonlu Eyüp isminde diğer bir Türk gen- ci kazazede çocuklarm (sesle rini duymuşlar, birer kayık ile im- datlarına koşmuşlardı. Reşit Gelip Beyin baldızı kur tarıldığı zaman artık O tamemen ümitsiz bir halde idi. İki defa su içeri düşündü. |” dan çıkarır çıkarmaz Bi İ kendini bilmez bir bsl©? nu görmüş, baş aşağıya l ağzından epice su çi , Nasıl kurtarıld! İ & Galip B ladına ilk — Beni gelip kurislf man arık kendimi ti bir halde bulunuyordum sağ kolumu, sonra sol ke tiklerini; ve beni bir W ne almak istediklerini Alamadılar, | Bu sirada belimde bir i dum, Bu acı benim i | kayığa atılırken kenarın İsmdan neş'et ediyordü: | acıyı duyduktan (o son/# artık bilemiyordum. Ke”'& belmişim. Bir aralık lı bir uyku içinde imişin “| İsettim, Kulağıma bir W ! geliyordu. Ben bu sesle ta bir takım adamlari” | gürültülerine benzetiy©” di kendime “Bu adamla” İnsana rabat çi pıyorlar? uyutmuyorlar!,, diyordü i mü açtığım vakit kendim. içinde iki büklüm olm. yette buldum. Benim dan kalkmak, doğrul mümkün değildi. Derh# rıma gelen çocuklar oldur İlar nerede?,, diye telâ | “Onlar kurtuldu, daha I Merak etme dediler İsrar ettiler.,, 40" Hâdisenin bundan yel derecede malümdur. ii ilâve edelim ki Reşit i elbiseleri ve” , denize düşmüş ve kay? di landuğu için kazada” yk ğı zaman hemen çurç bütün ziyette bulunuyordu. “ yö şahsını da kurtaran İ nrmıyorlardı. Orada” , çi İ bulunmuş, çuvalm içer rek yarı beline kadar. İ sonra birisinin caki | bu suretle Belvüi oteli” i burada arkadaşı NeciP i İ yardımı ile bazı 09" i olarak ta gene Necip di bir terlik almıştır. Bir rada kaldıktan sonr# | vine götürülmüştür. İ geemmerrnenenineseri ( Yurtda$ Yazlıklarını y9 tığı giyimliklerde” vi Mili iletisi Mİ 2 | *) Şehitlerini dl io AGUS' Gülcemal “* 4 yazsa