e eu 2 Şişliye değil, Cenubi Amerikada - — bir öksürükle mendili kan doldu. sum var.. Bir kahvede © otururuz, — Şişliye kadar mı dedin geli- rim! © boynunda © tramvaydan indik. - den rolüne devam etti. © Ni gülüşü ile teşekkür edemedi.. 4 sında bayılmış yatıyordu. © tenör, artık Amerikada kalmak is- © temedi. İtalyaya döndü. Ve sev- © smda, kendi villâsı Bellosguardo'- ZAKIT 21 Temmuz 1933 İHİK Â YE mam | Gönüllü kondüktör Sıcak bir gündü. Buram buram | teşkil eden bir kahveye terlemiş bir halde tramvaya atla - dım. Tramvay kalabalık değil - di. Boş sıralardan birine, manda göle yuvarlanır gibi pattadak o « turdum. | — Bilet! | Kondüktörün yüzüne bakma-| dan bir lira uzattım.. İ — Taksim!.. — Al biletini, buda paranın üstü, nasılım bakalım?.. Bu kadar lâübali konuşan, hatırımı soran tramvay kondüktö- rü de kim olabilirdi? Başımı kal - dırdm.. —ALA'.AL, Kondüktör arkadaşım Suphi i- di.. Hayretle adeta alay eder gi- bi: — Beğenmedin mi, kondüktör de allahm kulu değil mi?... — Öyle allahın kulu amma Su- phiciğim.. Senin kondüktörlük et- meni tuhaf buldum.. — Düşmez kalkmaz bir allah... — Eskiden bir de sen vardın.. , — Yahu Suphi, Sen zengin a- damdıtı! — Ne yapalım böyle oldu!. | — Demek servetin mahvoldu. | Hiç bir iş bulamadın, tramvaya köndüktör oldun. — Hayır, servetim mahvolma- dr. , Bu smada tevakkuf mahalline zelmiştik, Bir kaç kişi bindi, bir- “aç kişi indi. Suphi yeni gelenle- ve gitti. — Bilet!.. Gözümü arkadaşımdan ayıra- mıyorum, Serveti mahvolmamış, | fakat tramvayda kondüktörlük ya- piyor. Ne garip iş., İ — Söyle bakalım bu halimi me- rak ediyor musun? Suphi işini bitirmiş yanma gel- mişti, — Tabii hem öyle merak ediyo- rum ki; — Merak ediyorsan Şişliye ka- dar gel!, Orada yarım saat paydo- Merakım o kadar fazla idi ki, ki Şiliye gel anlatacağım deseydi, hiç üşenmeden gidecektim., Tramvay, dan dan dan Beyoğ- Yu caddesinden geçti, Taksimi geç- ti. Harbiyedeyiz derken © Şişlide durdu.. — Haydi gel gidelim. Suphi koltuğunda bilet kutusu, çantası, ben yanında Müşterisinin hemen hepsini tramvay (o amelesi | hastalandı. Kuvvetli Fakat kimseye bir şey sezdirme- Fakat ha- yatınm son alkışlarına artık ebe- diyyen maziye karışmış olan neş'e- Büyük san'atkâr sahnenin arka- Ölümün yaklaştığını hisseden gili vatanı Napolinin sıcak hava - da hayata veda etti. Celile Enis ik lr ç Yazan : İsmet Hulüsi girdik. Suphinin onlar arasında büyük bir kredisi olacak ki, kendisini hür - metle selâmladılar.. Hattâ biribi - rine büyük âmirleri demek olan kasketi sırmalılar bile, hürmette | kusur etmemek için diğerlerile ya- rış eder gibi: — Hoş geldiniz Suphi Bey1.. Diye arkadaşıma iltifat etmek- ten geri kalmadılar.. Suphi kahveciye seslendi: — Arkadaşların hepsine çay | kahve götür.. Bize de iki kahve.. Bir masada karşı karşıya otur- duk.. — Hadi söyle, dedim, ne yüz- den kondüktör oldun?.. — Bir aşk yüzünden!., — Anlamadım. Yani sevgilin ille kondüktör olacaksın diye ısrar mı etti?. — Hayır canım.. Bırak ta an - latayım., Bundan tam iki ay evvel- di, Şişlide bir dostumu ziyarete gitmiştim. Dönüşte yayan geliyor- dum. Harbiyeye yaklaşmak üze - re iken karşı taraftan gelen genç güzel bir kız nazarı dikkatimi cel- İ betti. Birdenbire ( dikkatle bak- mak arzusuna kapıldım. Bu kız çok güzeldi. Şimdi ne söylesem nafile!.. Tahmin edemiyeceğin ka- dar güzel!., —E, sonra!... Bu tramvaya kondüktör olmak vi bir sebep mi?.. Eğe e ETMEM Ben ilk gördüğüm ande bu kıza karşı ne dersen de, sempati, sevgi, aşk işte her ne ise onu hissettim... — Bu da kandüktörlüğün şiir tarafı olacak.. -- Alay etme!.. Hemen genç, güzel kızım yanma gidecek vaziye- timi, servetimi anlatacak ve ken- disine izdivaç teklif (o edecektim.. Fakat birdenbire sokakta bir kar- gaşalık oldu. Seyyar satıcılar. — Geliyor!.. Diye bağırarak koşuştular.. İşportaları ellerinde (adamlar öteye beriye kaçıştılar.. Bu arada genç kizi gözümden o kaybettim.. Etrafa dikkatle o baktım. Yan 80- kaklarda aradım.. Nafile bulamı - yordum.. Evime döndüğüm zaman onu elimden kaçırdığım için hüngür, hüngür ağladım.. o Günlerce sor- dum, soruşturdum. Fakat yok yok- tu. — Teessürle ne yapacağını şa- şırdın, kondüktör oldun. — Hayır canım, sözümü kes! me onu tekrar görebilmek için bir çare düşünürken aklıma (geldi. Kondüktör olurum dedim. Ne olsa | günün birinde benim kondüktör | olduğum tramvaya da binecektir.. Ben de onu tekrar bulmuş olaca- ğım., — Hakkın var... İyi düşünmüş- sün ben artık gideyim!.. — Git ben de işime gideceğim kimbilir belki şimdi tesadüf ede- rim.. Olur ya benim tramvaya bi- niverir.. Yürürken; kendi kendime: — Allah akıl, fikirler (o versin diyordum.. » » Bu vak'adan iki ay geçmişti.. Bir akşam bahçeli lokantaların bi- rinde yemek yiyordum. İçeriye çok güzel bir kadın girdi. Zarif Bir e Neden Yahudi dinine girmiş / LONDRA, 18 (Hususi) — İn - gilterenin meşhur fabrikatörlerin- den lord Melchett musevi dinini kabul etmiştir. Musevi dinini kabul edenlere, haham şu suali sorar: “Neden bi - zim dinimizi kabul etmek istiyor - sunuz?. Biliyorsunuz, ki bütün İ dünyada yahudiler tel'in, tahkir €- diliyor ve işkenceye uğruyorlar?,, Haham, ayni suali lorda sor - | Ee İ muş, lord da şu cevabı vermiştir: — Biliyorum ve bunu bildiğim | için de sizlerden olmak istiyorum. Avusturya aleyhine Hitlerciler yaman bir nümayiş hazırlıyorlarmış! Dün Münihten gelen bir yolcu, Avusturya ahvali hakkında şayanı dikkat malümat verdi. Alman mik li sosyalistlerin umumi karargâhı Münihtir. Orada, başvekil M. Dollfussa karşı kuvvetli ve aleyh - tar bir nymayiş hazırlanmaktadır. Milli sosyalistler, Avusturya - nın Hitlere kafa tutmasına (fena halde sinirlenmektedirler. Bunun için, Dollfuss aleyhine, Viyana » dan maada, bütün Avusturya şe - hirlerinde, “ani,, bir kalkınma o- lacaktır. Bu hadise bir cumartesi günü vukua gelecekmiş. Bu hususta M. Hitlerin malü- | İ matı olup olmadığı bilinmemekle | beraber, başvekil Dollfussun, a - leyhine hazırlanan nümayişten ha. berdar olduğu ve lâzım gelen ter-| tibatı aldığı söyleniyor. Almanlara karşı Yahudilerin şiddetli nü- mayişleri ve bir konferans Londra, Hususi) — Amerika » nın meşhur avukatlarından ve altı bin müsevinin vekili M. Samuel İntermyer bugün Londraya geldi. Bir iki güne kadar Amsterdama gidecek ve hususi bir konferans ve. recektir. Bu konferansta, dünya- nın her tarafından o gelecek olan müseviler hazır bulunacaklar ve i Alman emteasına boykutaj yap - İ manı en iyi tarz ve çareleri aral | nacaktır. ————— —— uzun bir boy. Bir misline daha te- sadüf edilmiyecek derecede güzel bir yüz, iri lâcivert gözler, velha- İsıl güzel, çok güzel, pek çok güzel bir kadın.. Gözlerim kadına dalmış bakar- ken kadının yanındaki şık giyin- i miş erkek, elile bana işaret etti. i Şaşırdım. Bu bizim Suphi idi, tramvay kondüktörü Suphi. Kadınla beraber benim oldu- ğum tarafa doğru yürüdüler: — Buyurun efendim.. Suphi dostça elimi sıktı. — Karım! — Müşerref oldum.. — Hani sana bahsetmiştim. — Yani şey, sen şey iken!.. — Sıkılma canım, tramvay kon- düktörü iken, nasıl düşündüğüm sibi oldu, günün birinde tramva - ya bindi.. Ve bu sayede tekrar o- na kavuştum. Evlendiki., 1936'da Paris nasıl tahrip edilecek? Bir Alman tayyarecisinin n bu başlık” yazdığı kitapta “Maten,, gazetesi, oBelçikanın “Alademi Ruayal,, (o azasında ve 1929 senesine kadar Sorbonda profesörlük etmiş olan Belçikalı M. Maurrice Wilmotte'in bir.ma - | kalesini neşretmiştir. Bu zat, Fransa ve Belçika dost. luğundan, iki memleketin, el'an b biribirinin menfaati olduğundan bahsederek, yeni bir harpte, iki memleketin, tayyare hücumları - na pek kolaylıkla maruz kalacağı" nı yazdıktan sonra diyor ki: “Tayyareci (oHeldesin da, Paris nasıl tahrip edecektir?) isimli kitabmda, cehennemi bir makinenin tarifi vardır: (Bu tay - yarelerin motörleri yağla işler. Bu suretle yangın tehlikesi bertaraf edilmiştir. Ardında ve (oönünde mitralyözler vardır. 500—1000 ki- Joluk bombalarla (© mücehhezdir. Tam bir harp âletidir. Her ada - mın vazifesi ayrıdır. Hücum, mü- dafaa, hava tetkikatı ve telsiz iş- leri ayni zamanda, hiç O sekteye uğramadan görülebilir.) Alman tayyareci bunları sakla- mağa lüzum görmemiştir. Taya - reti geçen ilk baharda, ilk tayyare. sinin ismini merasimle, Hinden - burg'un önünde koymuştur. Tay- yarenin ismi D—20.500 dür. Filvaki D—2. 500 bir U ticaret tayyaresidir. Almanyada kaçak - çılık takibatımda kullanılmaktadır. Fakat bu tayyarelerin harp esna - sında, hemen harp tayyaresi şek- (1936 | mühim ifşalar! iline sokulmıyacağını kim t6” der? Bomba atan ve İ yağmuru yağdıran bu vayyor i den harpte mükemmel isrifad? dilebilir. Güpegündüz, bu hava © Paris üzerlerine gelirler» borusu çalıncıya kadar iş 1$' çer. Bin kiloluk bir bombii “ ra istasyonuna düşer. Ki İ iki treni ezer. Diğer birçok ” i balar, duvarları, evleri, Daha başkalart i ları, kışlaları yerin dibine * Bütün bunları, hep- O tayyareci anlatmaktadir. | sursuz bir teknik eseri olan * # ptan, kan kokusu yükselm? dir. Binbaşı Helders, bütün ; rı nasıl yazmağa cesaret © tr? Bunları yazabilmek içi” / çi bir kurnazlık O bul Fakat bu kurnazlığı, tayyar* 2 asıl maksadını şimdiye kad8” © l İri yıkar. tutmağa muvaffak olmuştur" da Fransızlarla İngiltere ”*. şuyor ve ilânı harptan bir iki fi sonra Fransaya tayyarelerl€ “ cum ediyor. Makalenin muharriri şöyle bitiriyor: “Askeri müdafaamızın dö sma bir vesika daha girdi. * halde Fransız ve Belçika , harbiyesi bu eserden istifadö” miştir.,, i Bir milyon Sterline yeni bir mabet yaptılar Londra gazetelerinin verdiği malümata göre İngiliz Masonla - rm üstadı azamı ve İngiltere kra - İinm amcası dük Konot bir milyon ingiliz lirasına inşa olunan Mason mabedinin küşat resmini yapmış » tır. Hazreti Süleymanın mabedi na sıl on dört sene içinde ikmal olun- | muşsa, bu mabedin inşası da o ka» dar sürmüş ve vücut bulan mabet, Londranın en muhteşem binaların- dan biri olmuştur. Mabedin küşat resmine iştirak için dünya mason- ları murahhaslar göndermiş bu - lunuyor. Mabedin içinde 2500 kişi sığa- cak bir salon bulunmaktadır. Bundan başka mabedin on beş! küçük salonu vardır. Mütalca odaları, kütüphaneler, yemek salonları, yatak odaları ve ihtiyaç hissolunacak her şey dü - şiinülmüş ve yapılmıştır. İngilterenin krallık o hanedanı, | kilise erkânı, büyük devlet ricali masondurlar, Yeni mabedin adı müsalemet | ve güzellik mabedidir, Almanyada komünistler BERLİN, 20 (A. A.) — Volf ajansından: Thuringe'de Arnstad- dan bildiriliyor: o Terkedilmiş bir kuyu içinde komünistler tarafın - İngiltere masonları| Yeni bir tüfek Ki 4.570 metreye ka kurşun atabiliyo? | Londra, 17 (Hususi) -A | Bisley atım sahasında tüfek tecrübesi - yapıldı, SİT kadar en kuvvetli tüfekler 2.742 metreye kadar a yeni tüfek 4.570 metreye * | isabet ettirmektedir. “4 Konferans çıkmazdâ diye bir iddia LONDRA, 20 (A. A) 7 gün Bükreşe dönecek olan ” Z ya maliye nazırı M. / dün öğleden sonra ve ; ransını tam bir çıkmaz i sız yere gösteren m e şı çıkışmıştır. M. Madgearu, konferan etmiş olduğu (neticeleri | 4, bilhassa borçlanma ve b selelerini kaydetmiştir. yer 7 l nün meselelerinin ne | olduğunu bilenler için feransmın müşkülleri koymak, pratik formülle" da bir anlaşma yapılması * İ etle göstermek itibariyle ” | receye kadar memnuni duğunu ilâve etmiştir» dan saklanmış 221 mi ği fişek bulunmuş, 4 kon kif edilmiştir. Gi kada” Lond'*y nl yl) çi e