“GE Az Ud GL Ri Sl gi dun , — ii GL Jı ? > Kızlar, geçen gün bir kaza geçirdim, yangın ku- he çıkmıştım. inerken o beş yüz basamaklı merdi- den kapının önüne kadar yuvarlanmaz mıyım .. > Bir şey olmadın ha, hayret edilecek şey.. , © Hayret edilecek bir şey değil, çünkü sondaki basamaktan yuvarlandım ... © Kaçırılan Kadın t gat Aşa KANA yy 9 m Bakırköyde büyük bir köşkü o -| Bana bir kaçak olduğunu, ismini ri Hikmet Bey kış yaz orada otu- | yerini söylediler, «itim Fuat Beyi hergün İstanbula işine inerdi. | evinde ve zevcenizle beraber bul - 20 ik any yy LU “k.. Akşam evine döndüğü zaman | Yum. ME e haber iz — Peki ama timarhaneye neden er” > gittiniz? gili karısmı kaçırmışlardı. — Zevcenizin fotoğrafımı gör - dükten sonra onu kaçıracak ada - mın mutlaka deli olacağına hük - mettim de onda.. Mng yy Yağmur Geçen günkü yağmurda ihtiyar bir bey sokaktan giderken genç ve zarif bir şemsiyeli hanıma raşs- gelir, Peşine takılır. Bir hayli gi- der. Tam lâkırdı atacağı o sırada kadın başını çevirince ibtiyar şa - şırır: — Eyvah bizim hizmetçiymiş.. Sonra arkadaşlarına çatarak kı- za seslenir: — Şemsiyeni ver bana baka - yım. | B ul bir adam evdekileri tehdit $ karısını sürüklemiş, bir oto- Dile atmış, götürmüştü. a Bey hemen İstanbula, “üriyete gitti, Üç beş polis me- bu işin tahkikine ve kaçırı - Vceyi bulmıya memur edildi. tilerine arkı sıkı tenbihler ya- ü İ emet Bey geç vakit evine gel- EİN, Bman kapıda üç polis memu- j kikaç yapıyordu. İçlerinden Asık göz dedi ki: j > Beyefendi, zevceniz hanıme- a > bir fotoğrafını lütfeder Ji meç Bey hemen cebinde ta - İN, | *evgili zevcesinin resimlerin İN birini polise verdi. Polis me - K tTesme bir kere baktı, sonra: pi ) Size yarın sabah zevcenizin vik, *tarafından kaçırıldığını ha - İİ im, “i Bey bu söze inanmadı. tesi sabah ayni memur me gelip te: N 4, “Yefendi, zevcenizi kaçıran tevkif ettik. Bu sabık kay - dan Fuat Bey isminde “ : hayretinden dona kala - N Hİ değil, dedi. Bu kadar A nasıl öğrendiniz? Yan- vi m, izin efendim, bu bir kera - Ya,. Sizinle dün akşam », sonra, zevcenizin fo - #ördükten sonra doğru ti- gittim. Oradan kaçmış P olmadığını sordum. Yy yg gg yy yg e — Nereden anladın ? Başında Tokatlıda bir arkadaşıma telefon etmek istiyen Ruf telefon dairesin- de bir zatın yarım saattenberi meş gul olduğunu görerek bekliyordu. Ancak bu zat telefon ahizesini ku- lağmda tuttuğu halde yarım saat - tenberi bir kelime söylememişti. A lay mı ediyor, bir şey mi bekliyor- du? Rauf “inkikaların geçmekte ol - duğunu görünce artık dayznama - dı. İçeri gir”: — Beyefendi, dedi. Eğer telefon etmiyorsanız müsaade edin de biz edelim, — Nasıl etmiyorum, yarım saat- tir karımla mükâleme ediyorum a beyim... Huy Hayımın ziyanı Hayım efendi Bakırköy treni- ne binerek eski komşusu Nail be - ye misafir gider. Akşama Okadar yeyip içtikten sonra Nail Bey mu- sevi dostunu alıkoydu. Pek de ısra- ra mahal kalmadan Hayım efen - İdi geceyi dostunun evinde geçir - meğe razı oldu. Yalnız, Hayim ef. dinin içinde bir küçük dert vardı. Dostuna dedi ki: * — Nail B. şansa inanir misin? — Bazı bazı Hayim efendi.. Ne den sordun? . Bu sabah başımdan yaman bir belâ yeçti: — Ne gibi?. — İki para etmiyecek bir mala Dişçi — Dişinizi çektim, siz kahkaha ile gülüyorsu- nuz, demek ki hiç canınız acımadı. Müşteri — Hayır, dehşetli canım yandı ama şimdi Kaynanam beş dişini birden çektirecek te onu düşü- nüp keyifleniyorum.. © Biraz Da Çiçekler .. Küçük Faik elinde koca bir bu- ket çiçekle koşa koşa bir yere gir diyordu. Yolda komşuları onu tut- buraya yelirken tam 17,55 kuruş!;y; verdim. — Hadi canım, sen öyle faka basar mısım hiç. Olsa olsa 100 pa- ra aldanmışsındır. Ben şimdi, se- nin iki para etmez dediğin mala gözü kapalı 15 kuruş veririm. Hayim elini uzattı, Nail B. 15 kuruşu verince cebinden şimendi - fer biletini çıkardı ve Nail (o beye verdi. Bu gidip gelme biletin yanan parçasıydı. Lİ Cevapsız bir sual — Hala yüzüne bu kadar pud- rayı niçin sürüyorsun?, » — Güzelleşmek için yavrum. — Peki, neden güzelleşmiyor - sun?. yy Ayyy yg yy Ayy yg yy yp e — Faik, yavrum, Bu güzel çi- çekleri nereye götürüyorsun?. — Nahide hanıma... — Aman ne güzel. Kimbilir ne kadar hoşuna gidecektir. — Zannetmem. Çünkü Nahide hanımın tabutuna koyacaklar, ee Domuzlar İsak ile Levi yolda rastlaşır - lar! İsak der ki: — Davit Beharı tanirsin. Hay- yanın biridir. — Neden be İsak?. . — Yeçen yun evine kadar yit- tim, yalvardım, yakardım. İki pa- pel borç ver, dedim. On para ver- medi. Böyle domuz yörmedim. — Kizma, küfur etme. Çünkim ben de domuzum. 1 si 3 i 5 K — Birader, galiba yeni şehir plânını tatbik ettiler.. — Üş gündür evi arıyorum, bulamadım da ondan... 1 Şarlok Şaka © Holmes Meşhur polis hafiyesi mur edilmişti. Cinayet yerinde he- nüz ıslak olan toprağa, yerdeki ci- gara küllerine, ayak izlerine bak * tı, Kendisini kemali hürmetle din - liyen etrafındakilere şunları söyle- di: —. Katil 1,65 boyundadır. Sarı saçlıdır ve saçları ortadan ayrıl - mıştır. Abali cigarası içiyor yalnız başına ve 6 beygirlik bir otomobil ile geldi, kat'i ve tereddütsüz a - dımlarla yürüdü. Adımları son de- rece müsavi atılmıştır. Parmağında yüzük yoktu, ayağındaki iskarpin» ler koyu kahv- rengindedir. Başın- i daki şapka siyahtır. Yanındaki Oo muavinlerden biri Şarlok Holmese şu suali sordu: — Affedersin tistadım, katil ka» dın mı, erkek mi? Meşhur üsta bir lâhza düşündü. Sonra: — Vallahi, dedi. Orasmı ben de bilmiyorum. Le Bir konferans Darülfünun © müderrislerinden bir zat konferans veriyordu. Beda- va vakit geçirmek için Naum da konferansa gelmişti. Yanında da iki Selânikli oturuyordu. Konferans başlamadan bir kalkıp ta: — Efendim, frkaraya yardım i « | çin hamiyetinize müracaat edece « ğiz. Diyerek iane toplamıya başla - yınca Naum bayıldı. Yanındaki Selânikliler hemen onu tutup dışa» rı çıkardılar ve ayılmca hep bir» den evlerine döndüler. Şarlokr Holmes bir cinayeti tahkika me *“ zak .