.ER ' ziyette değilim. Şaka etmiyorum. l ti, katilin giydiği mantoyu, şapkayı, si rağmen Nahideyi Artık kurtarmak # diyorsun! M vermiş du: 'AKIT'ın Tefrikası : 45 Ra Sa 3000 00000000 e Doğru, şaka etmenin sırası değil. Ama ben de şaka edecek va- İtiraf at, ki müşkül haldeyim. Aca- ba gidip bir polis merkezine başım dan geçenleri anlatsammı?.. Elbet te onlar bir çaresine bakarlar. — Ayşe. — Ya beni katil diye tevkif e - derler, yahut deli diye timarhane- ye yollarla... : Neriman, sızlanarak omuz silk - Ayşe kızdı: — Beni ciddiye almayıp, böyle a zametli tavırlar takınma Neriman. Senin bu halin de garibime gidi - yor... Daha biraz evel, aşağıda ko- nuştuğumuz zaman, Nahidenin kurtulmasını can ve yürekten isti - yordun... Hakiki katili bulmak için bütün servetini fedaya hazırdın... Katile lânet ediyordun... Şimdi, | taktığı mavi eşarpı buldun. Buna istemiyorsun... Ama bakalım Na - hide buna razı olacak mı?.. Baks” İrm o sizin fikrinizde mi?,. — Ayşe, böyle alay eder gibi | konuşma... Nahideye acıyorum, hem de çok acıyorum... Fakat el - bete ki her şeyden ve herkesten ev vel seni düşünürüm. Avse, hıçkırır gibi bir kahkaha atta, gülmesi, ağlamıya benziyor - —a de Müfit gibi düşünüyor. sun, tıpkı onun gibi muhakeme e Neriman devam etti: — İnsim birden bire ne yapaca- ğına karar veremiyor. Buna karar vermek kolay mı zannediyorsun. Güç, bem de çok güç... Bu çok ka: # rişıkiş.. — Dinle, ortada bir hakikat var. O kız masum, Bense, ben masum değilim, Eğer onun mahkümiyeti - ne sebebiyet versek, çiinkü mah- olursa, biz O sebebiyet olacağız o— ömrümü. zü oldukça vicdan azabı çe- Mİ keriz. Ona, kendisini Emekli ğmı vadettin. Onu Müfit gibi yüz ABİ üstü mü bırakacaksın... Ne maze - vet bulacaksın? İkisinin de tanıdığı bir ses duyul — Müfitten kim bahsediyor? basi yali Müfit, açık duran kapının eşi - © Zindeydi, : İçinin sıkıntısı, deruni istırabını | 5 sizlemek için, daima gülümsüyor. du. Artık bu sahte gülümseyişe a aştığı için, dudaklarından tebes - ” süm eksik olmuyordu. Ayşenin garip kıyafetini görün- ce, hiç bozulmadı. Soğuk kanlılıkla dedi ki: — Yukarda olduğunuzu söyle - | diler, buraya geldik. Sizi rahat - sız etmiyoruz ya?. Ve birine yol verdi: z Size Safayı getirdim. . Safa tuhaf herifti. Odaya girin- ? *$ doğru karısma gidip elini sık - dai lâzımdır ya... Hayır, old Yerde durdu. Gözünü, mii N daş anın üstünde duran tabanca - Müfit sordu” rma © oluyorsun Safa?.. Ayşeyi da e, Sen karşın - sent «İm gibi ekiyor Yemi ii Eş m” “#3 MAYIS GECESİ.. — Doğru söyledin Müfit, Sahi - den cadıya bakıyor. Sonra eniştesine döndü: — Safn geldin Safa, Nasılsın? Çoktandır görüşmedik. Beni unut- tun mu? Yoksa kıyafetimi tanıya- madın mi? — Ayse. Ayşe sen misin? Filvaki birden bire Ayşeyi tanı - yamamışlı, Müfide sordu: — Sahi Ayşe mi? — Evet. Karısına da sordu: — Bu Ayşe mi? — Evet, Birden silkindi: — Peki, bu nedemek oluyor? Ayse cevap verdi: — Şimdi anlarsın. Tam sırasın- da geldin. Safanın karşımda dimdik dur- du: — Nerimandan anlıyamadığım bir şeyi ümit ederim, ki sen bana anlatırsın. Nerimana sordum sor - dum, bir türlü cevap alamadım. Şimdi söyle bakayım, beni hiç bu kıyafette gördün müydü?. Dikkat- li bak. Safa bakıyordu. Dikkatli bakı » yordu. Gözlerini dört açmış bakı - yordu. Çok uzun zaman bakma - dı, sabrı tükenmiş gibi haykır dı: — Ot. Evet, tâ kendisi!.. Ke - ö yoldan çeviren, konağa 80- biraz sonr i“ den kadım?., KM e, gi Ayşe: — Nasıl, dedi, ben sana söyle - memişmiydim Neriman? Bu ispata kâfi mi, yoksa başka deliller de is- tiyor musun? Safa ile beni anlaş - maz zanmnetmezsin ümit ederim... Uzun zamandır birbirimizin yüzü- nü bile görmedik. Her halde an - laşmış olamayız. Sonra Müfide döndü: — Safa geldin Müfit. Bu gece - ki kıyafetim sana hiç bir şey ha - tırlatmıyor mu?.. Son zamanlar hakkında duyduğum bazı şeyler, beni soğuttu. Sen zannettiğim gibi vicdanlı bir erkek değilmişsin.. Vic danın sarsılmış. a Müfit, bu sözleri duymamış gibi Nerimana dedi ki: — Sana rüyasını anlatmış... Ay- me inanır, fakat bu ina- , tehlikeli o “ Ne İmrya e —Herhalde bu rüyaya ehemmi yet verecek değilsin, — Elbette ehemmiyet vermiye- i ceğim, Rüyaya kulak bile asılmaz. Ayşeye döndü: — Haydi soyun Ayşe. Bilirsin ya, bu kıyafetini eskiden beri sev- mezdim, bugece bütün bütün sini - rime dokunuyor. Yalnız soyunma- dan evvel... (Devamı var) Kır balosu Himayei etfal cemiyeti Kadıköy şubesi tarafından 13 temmuz 933 tarihine müsadif çarşamba günü akşamı Suadiyede plâj gazinosun- da bir kir balosu tertip edilmiş - tir. Kadıköyün kibar hanımefendi ve beyefendilerinden mürekkep tertip heyeti tarafından idare olu- nan balo mevsimin en kibar ve nezih balosu olacaktır. - Davetliler için Suadiye gazino- su iskelesinden sabah saat dörtte vapur temin et ; ; i e ENİ Dilimiz ıl Dinci kısmın listesi 104 numaralı Liste . ANKARA, 30 (A.A) —T.D. 'T. Cemiyetinden: Karşılıkları aranacak arapça ve farsça kelimelerin 104 numaralı listesi şudur: 1 — Resmen, resmi. 2 — İdareten. 3 — Tamimen. 4 — Resen. 5 — Cevaben. 6 — Zeylen. 7 — İlâveten. 8 — Tadilen. 9 — Tekiden, ekiden, müekki - den. 10 — Rapten, merbuten, . 1) — Leffen, melfufen . 12 — Berhurdar . 13 — Herzevekil. 14 — Hezarfen. Muhtelif mektep mual- limlerinin buldukları karşılıklar 70 inci liste Bakırköy 2 inci mektep: Mira; Kaldırmak — İlkim; Doğan, (Akla gelen) — iltibas; Karışıklık — İtifmt; Sev - me, Okyama, sayma — İltihnk; Birleşme, Ka tılma — İitinims; ayirma — iiizam; Birinin | tarafını tutma, — İmân; Olabilmek — İma - | than; Denem» — İmtiyaz; Yer verme — im- ga; nsan isimlerinin yözilişr — İtina; Özen - | me — İtiraz; Karşılama — İlişat; Alışık - Uk. : Bakırköy 3 üncü mektep: İlya; Ortadan kaldırmak — İlham: Doğ” | ma — İltibas; Birbirine benzemek — İltifat; Güler yüzlülük gösterme — fitihak; Katıl - mak — İltimas; Yalvarma, letema — İli - zam: Gerekli olmak — İmkân; —Olabilen — İmtihan; Denemek — İmtiyaz; Başkaların - İ dan ayırt olunan — İriza; Adınr yazma — İtina; Özenme — İtiraz; Karşı çkma, satay- ma — İtiyat; Alışma, 71 inci liste 9 uncu mektep: Mağrur; Büyüklenme — Mahabet; Kor » kulu — Maharet; Ustalık — Makale; Yazı— Makam; Koltuk — Makar; Durak — Mak - bal; İstenen, geçen, beğenilen — Maksat; Düşünülen — Maktu; Kesilmiş — Makal; Doğru — Mamur; İşlenmiş, ilerde, söslen - miş — Mana; Öz — Manzara; Görünüş — Masum; Temiz, 48 inci mektep: Magrur: Güvenen — Dahabet: Çalımlı, Bü- yüklük — Maharet; Beceriklilik — Makale: kasd La Lokantanın önünde pipomu çekiyor ne Patriçya Klagenfort'un evvel- | den böyle bir şey olacağını keşfet» | tiği hakkında malümat verecek değildim ya?. İki numaranın ke- mali zekâsı meseleyi lehime hal - letmişti. Lokantadan toplandık. Mosyö Keraner, Mösyö Kiviriko, ihtiyar sağır hanım ve Kostiya benim ha- reketimden dolayı kahkahalarla görülüyor, fakat tabii ki ne maksa- da mebni yapmış olduğum onlarca malüm değil. Yalnız Petsenus' polis müdürü sert bir tavurla: “Böyle şaka ol - maz!.,, diyor. Hoppacasına yapı” lan bir hareketin bir takım siyasi meseleler tevlit edebileceğini uzun | uzadıya anlatıyor. Koca adam. Eğer böyle daha ne şakaların!!... bu mmtakada hazırlanmış olduğu- nu bilmiş olsa acaba ne derdi?. Saat sabahın beşi.. Vayidaki'de herkes derin bir uykuya daldı. Sa- muit köpekle zavallı Kulatt bile horul horul uyuyorlar.. Güneş ılıklaşmağa başladı. Kuş- lar yavaş yavaş yuvalarından çı - kıyor.. Burada Kihus dedikleri kuşlar, gri renkte tüylü eydirler, deniz yabanileri var.. Hepsi ulu- yor, ıslık çalıyor, cıvıldıyor.. Bu kuşların en büyük düşmanı Çardı kayzıdan gelen iri'kartallardır.. Onlar bu mıntaka kuşlarını siyah fondalar üstüne kovalarlar. Zulmetsiz gece artık bitti. Aca- ba şu gizli gizli hazmlanmış olan muazzam iş vukua gelecek mi?.. Bir numaralı Mösyö nerede?. Dün- yanın bir ucunda kaybolmuş olan şu balıkçılar şibih ceziresine gel - mesine imkân var mı?. Lokantanın önünde bir #edie| oturdum. Pipomu çekiyor, acı a-| cı düşünüyordum. Düşüncelerim gittikçe muzlimleşiyordu. Endişe Söz — Malam; Durak, Calgı — Makar; O - turulan yer — Maktul; Alman, Beğenilen — Maksat; İstek — Maktu; Götürü, kesilmiş — Makul; Uslu — Mamur; İşlenmiş, — Mama; İç — Munzari; Görünüş — Masum; Suçsuz. 2 inci mektep: İcap: Hiverme — icra; Vergileme — İcat; Yoktan var etme — ihanet; Aşağılama — İh mal; Bırakma, kullanmama — fan; İnen getirme, bütün İnanış — İnsan; Kişi — İzah: Açıklandırm». 1 inci mektep: Mağrur; Böbürlü — Mahabet; Korkulu On #olma — Maharet; KI uzlağu — Makale; Ya: | zı, söz — Makamı; Yer, oturum — Makar; Duruk, dureak yer — Maktmi; Beğvalimiş, sevilen — Maksat; Söz örü — Mekta; Ke simli, kesilmiş — Makul; Usumsal — Ma - #atir; Şentikli, üz yer — Mana; İstemek, di- lemek — Mantarı; Görünüş — Masum; Ko * runmaş, Suçsz « Tatbikat mektebi: içimi kemirmeğe başlamıştı. Aca- ba şu koca 2 numaralı tröst mese- lesi kaçakçıların çevirdikleri bir dalavere olmasın?. Eğer böyle bir şeyse Dün, Tim, Partiçya, Perşival ve şerikleri kendilerini taciz eden gazeteciden yakayı sıyırmak için onu atlatmışlar demekti. Beni Vaytolahkiye bırakmış, burada ne belâm varsa onu bulmamı istemiş- lerdi. Böyle ise ben ne yapacak - itım?.. Böyle düşüncelerle öldükça a - ' zaplı saatler geçirdim. Bulundu - ğum yerden körfezi tamamen gö- rüyordum. Sovyet vitori de almış- tt. Vamporu ismini alan yerli yel- kenilerden biri sahile yanaştı bir adam çıkararak tekrar uzaklaştı. Bu adam bir Sason balıkçı ola- Maharet; Beceriklilik — Maker; Duralan | çaktı. Soluk ışık içinde fok deri- yer — Makbul; Boğenilmiş — Maktu esi - İ sinden beyaz çaketi, ren derişin - | konmak var. Maamafih aptal « miş, keslik, götürü — Makul: Oldukça doğru İden kallotkaları farkolunuyordu.. | mtyan adam diri diri Mamur; Boküml — Mansar, Görünüş — Masum; Soçsür. 10 uncu mektep: Mağrur; Kendini beğenen — Mehabet; Kor Kutan, saygı veren— Maharet; Beoerllik— Makar; Oturulan yer — Makbul; Beğendes— Maksat; Düşünce — Malt; Keslimiş — Ma- kul; Oldukça doğru — Mamur; Düzeltilmiş— Müna; İç yüz — Masum; Saklı. Tanrati: Ötedenberi — Anaruz? Karşı ge- len — Tale; Baş ağrıtan — Eid; Doğrul. ma — Tusarruf; Biriktirme — 'Tanavar; Dü. günce — Tasdik; Gerçellendirme — Taslan; Diştinerek yapma — Tuanif; Ayırma — Tas vir; Benzerini yapma — Tatbik; Uydurma, benzetme — İnandırma — Tasa - mun; İçine alma — Taziye; Avundarma. Lokantaya doğru yürümeğe başla” dı. Birdenbire kalbim sevinçle hopladı Bu yürüyüşü, bu in, kedi gibi vücudü tanımı Dün | idi, Keskin gözlerile hemen beni İ se görmüştü. Kr Dünde bir değişiklik yoktu. rulan sunlleri atlatarak, aceleci, müsti ğiniz anlaşılıyor. Sağ salimsiniz gir. * N 5 — VAKIT 1 Temmuz 1933 Kapalı Hudutları AŞANLAR acı acı düşünüyordum — 18 Şimdi bu şaşıran Pnima neferi- İyal. Nasıl rimi dinledi. Ben söyledikçe | kızarıyordu. Homurdandı: tercih ederim. Bunlar hudut » hafızı olsun, yeşillerden olsun ker gibi giyinmiş mujiklerdir. balığı gibi kımıldanmasını bilm Bunlar yalnız büyük (vesi mişti, den bahsedelim. Meselâ bir sedire oturdu oradakilerin elbi ne renkti. — Bir kaçı gri biri mavi. Komünist toprağma olan — Hepsinin gri elbiseli olm ler. Fakat maviler “hususi, harekete gelirler. Şimdiye kad bu şibih cezireye onlardan gelm Çon ismi verilen hususi ala; Gepeunun en kıymetli unsurur! teşkil ederler. Bunları ekseriya zıl orduya emniyet edilmiyen b iş yapmak için sevkederler. Me: lâ asi köylerin tedibi bunlara teş di olunur, Hususiler hududun likeli,, addedilen bazı noktali tarassut ederler. Bu noktalar rayna ve Basarabyadadır. şimalde tabiat Rusyanm hud nu lüzumu miktarı muhafaza ğinden bunların gönderilmesin lüzum görülmez halbuki.. Dün çene kemikleri sıkışmış vet gi atmış olduğu halde düşünüyo du. Başını eğmiş mırıldandığ duydum: z — Her şeyi Dançiğ de, burad: çok uzakta hazırladık her birimiz başka bir yoldan ve-ayrr ayrı yahat etti. Daha iyi tedbir almak mümkün değildi ki... i Sonra bir sual ağzma geldi: . — Nasıl öğrenebilmişler? — Dançiğ de dostunuz Persi bir Macardan bahsediyordu, — Haydi Macar işi çakmiş sun. Aksayı şimal hududu vâsidi En yanaşılmaz noktadan darbe vu rulacağını keşfetmek bence imkân sızdır, Birimizi adım adım takip et miş olması icap 6 i. O vakit hatırıma yüzünü adam geldi. Toparlak sarı sakalı, ölü piliç gibi soluk iri elleri nazarlarımda ti. Bir korkak endişeye düştü yüzü insana nefret verir. b sur bir adamın endişesi ac manzara teşkil eder. Ben tarif ederken Dün" hali görüyordum. Zaten lü adamı tamamen tarif rağmen “Macar,, a benzer bulamadı. — Delikanlı! Dedi. Düşünceli dam kadere defi ilân etmez. n la alay eder farzedi vermişler. “Husust.. lerl cağız öyle mi? Belki de kaza Diri ele geçersek mi diyeceksi O vakit “sivri sinek ziyafe maz, Kendine hürmeti olan ler de “sivri sinek,. lerden sıyırma i bilirler. — Dün.. Bu “sivri sinek , de ne oluyor? Omuzlarını silkti: © — Zindancıların icat ettikl birişkence, ne olduğunu bilseniz tihanız kaçar... Daha hoş şeyle! Ci © # -y içya Kâienfergüs ne va; X Kutbun Jöngl'ü üzerinde metle ilerliyorduk.. # ç (Devamı var)