li İ VAKITIN AKIT'ın Tefrikası : ; 37 İ3M MAYIS GECESI se /Zinci — Tün ediyorsun. Fena ediyor- Sun, Çıkacak dedikodular “canını > sikacak. Bak görürsün. ağ Neriman, adliyede | Bördüğünün ertesi günü, alkıp Sa-| . baba dostu Nafiz beye gitti. l Bu ihtiyar zat, Nerimana daima | hide, dedi, yavrum ayakta dura *| büsün muamele etmiş, güler yüz Sördüğünün ertesi günü, kalkıp Sa "iin dostuydu. Nerimanı görünce kalktı, güle- “Tek elini öptü. — Sizi buraya hangi güzel rüz | Bâr anı?, Neriman ziyaretini o maksadını. | Nahideyi | dört açarak bu muhteşem, şık, za- Delinriz kısmın listesi, ANKARA, 22 (A.A) — E.D, T. Cemi - yetinden: Karşılıkları aranacak arapça ve — Biri var. Kerime hanımı ben | tursça kelimelerin 08 numaralı histesi şedür: öldürdüm zannediyor. — Siz mi?. Genç kız dikkatle, gözlerini rif kadına baktı. — Bana böyle dikkatli bak Na- yım da, iyi bak. — Söyle bakayım, beni bun | dan evvel görmüş müydün?. — Hayır. — Emin misin?. — Eminim. Bugüne kadar, sizin kadar güzel kadın görmedim . Nerimanın sararmış yüzü pem- anlattı, Adliyede bir mevkuf kız | beleşmişti. Börmüştü, onunla görüşmek istiyor > du... Müsaade almak i için tavassu : ihtiyacı vardı. Nafiz bey gülümsedi ve biraz — Bu kız kimdir?. — Nahide. — Es! Nefiz bey Safayla Kerime ha ) imi seviştiklerini biliyordu. De - l diki; Ni Tavassuta hacet yok, Tevkif İ sye g'dip görebilirsiniz. — Bir kâğıt verseniz . — Benim kâğıt vermemden bir' Vİ “3 çıkmaz. Maamefih müddeiu - İİ Mümilikten bir kâğıt alırım. Neriman, müszade aldı ve tev | © Kifhanenin kapısından girdi. Bü - Yük demir parmaklıklı kapıdan © Beşen sonra iliklerine kadar | ürperdi. Buraya beni kapıyacak olsalar e sam Olma bundan iyidir. “Kocasına, günahsız ve masum © duğunu ispat etmesi elzemdi.' js için de Nahideyle görüşme ! ça karşı bir merhamet hissetti. Fakat sahiden bir o masumun vu, yoksa bir katilin mi önünde ol unu bilmiyordu.. Genç kıza dikkatli baktı. Ade ğe Adam öldürmesine İmkân voletu. O da, kendisi kadar| i Masumdu. (” Sordu: — Benimle re görüşmek isti - #sunu zhanımefendi?. Miz? | Nerimanın sesi titriyordu; ir Nahide Kanım sizsiniz değil N — Benim efendim. © Neriman, gayriihtiyari genç kı: “n boynuna sarıldı. Ve ikisi de | N n ağlarıya başladılar. l » Ağlamak, ikisini de açtı. Gün - gi enberi öyle için için muazzep : dı, ki ıstırapları göz yaşla Ni hafifledi. Yatağın kenarına oturdular. ei bana her şeyi anlat e Nahide başından geçenleri ve , na gelenleri anlattı. Neriman, genç kızın saçlarını ktuyor; > Zavallı yavrucuk! diye söy- Kısa bir süküttan sonra: > Nahide.. dedi. Genç kızın, müşfik bir sesin 3 söylemesi üzerine, başmı, Neriman omuzuna dayadı. : devam etti: Nahide, biraz daha gayret et senin yerine buraya beni Nahideyi gördüğü zaman, genç | Kimsi -! MN ki iz eği dn İLİ — Evlâdım, sen benden çok da- ba güzelsin. Arna iyi düşün, beni İ gördün mü?.. Belki başka bir kı - lıkta görmüşsündür. — Hayır, görmediğime eminim. ! Neriman derin, rahat bir nefes aldı. — Girdiğiniz zaman Kerime İ hanımın odasında gördüğün kadın nasıldı?. Nahide gördüğü kadının şekli» ni tarif etti, sın?. — Görsem tanımam, ama se - , Sini duyarsam tanırım. — Ben olmadığıma eminsin de mek?. — Hayır, siz değilsiniz. Ama o da sizin gibi ince ve uzundu. — Beni Kerime hanımı öldür - mekle itham ediyorlar. İşte sen de İ benim biçimimi ona benzetiyorsun. Belki de bendim. — Hayir, onun gibi yürüyorsu» nuz; fakat sesiniz onun sesi değil. Bin kişinin içinde ohün sesini tanı rım! — Sesinde ne vardı?. — Soğuk, sert, dik bir sesti. Hem şivesi bozuktu. | — Benim de şivem bozuktur. Aslen çerkesim. Şivem biraz çetre- ! fildir. — Hayır, siz değilsiniz. Odada gördüğüm kadm başkasıydı. Ne - den inanmıyorsunuz?. — İnanıyorum. Nasıl inanmam, ki Kerime hanımı ben öldürme - dim. Bu sözlerini, beni itham ede- nin duymasını isterdim. Bana o i - nanmiyor. (Devamı var) i Harp malâllerine ve şehit yetimlerine İstanbul Harp malülleri cemi - yeti umumi merkezinden: 1 — İcra ve iflâs kanununun, ! 82 inci maddesinin (8 numaralı! yi. bendi mucibince harp malüllerinin | ve şehit yetimlerinin maaşları hac zedilemez. 2 — Bu defa Büyük Millet Mec- lisince kabul buyurulan ve resmi gazetenin 31—5—933 tarihli nüs- hasında neşrolunan 27—5—933 T. ve 2228 No. İr kanun mucibince harp malüllerinin ve şehit yetim- lerinin terfih zamları ve tütün ik- ramiyeleri de haczedilemez. 3 — Haciz işlerinde müşkülâta uğrıyanların derhal ve 30 senesin- de Hisarda ve 31 senesinde Aksa- zim Sait oğlu Süleyman Beyin ma- aş muamelesi ikmal edilmiş oldu - ğunda paralasını almak için he- men merkezi umumiye teşrifleri ri. ca olunur. ie — Onu görecek olsan tanır mı- ray Hasekide oturan birinci mülâ- | 1— Binsin —..,a,... e mebni, 2 — Binaenaleyh — Binnborin, 3 — Maamafih — Mahaza « 4 — eVeselâm, g — Merhaba, g — Dahiri , 7 — Minmaye g — Ve saire, ş — Bilitibar — İtibaren » 10) — Büâhare — Muahharen yı — Bilyası. 13 — Bülâvnerta, 13 — Meğer, 15 — Meğer ki, Muhtelif mektep mual- limlerinin buldukları karşılıklar 66 inci liste 17 inci mektep: Huysiyet; Değer — Heves; İstek — Hey * a ; Gösteriş » Heyecan; Coşkunluk — He- yet; Toplaluk, görünüş — Hile; Düzen — enli Örden çakışma — Büner; Biliş, us” talik — Hüviyet; Bellik, 5 inci mektep: Haysiyet; Değer — Heves; İstek — Hey - bet; Korku verme — Keyeonn Coşma — He yet; Görünüş — Heykel; İyi o yapı — Hile; Oyun dizenbezlik — Hizmet; İstekle sarıl - ma — Hüner; Biliş biline — Hüviyek; oluş, Kişinin oluşu. 2 inci mektep: Meçent Özenti — Heyet; Görünüş — Ele; Düzen, oyun — İlüner; Bocerim, 31, 51 inci mektep: Haysiyet: Değer — Heves; Istek — Heyo- can; Coşmu, coykunluk — Heyet; Görünüş, duruş, kılık — Heykel; Cansızlık — Hile; O» yan — Himmet; Yardım, imeci — Hüner; Bilme, biliş — Hüviyet; Benlik. 44 üncü mektep: Haysiyet; Değer — Havsa; İstek — Hey - bet; Gösteriş, ülülak — Heyet; Kurultay — Hile; Kandırma — Miner; Bilgi — Hüviyet; Kimlik. Tatbikat mektebi: Heves; İstek — Heyecan; © Coşkunluk — Heyet; Görünüş — Mile; Oyun, 1 inci mektep: İ Heves; Geçiei ek — Heyecan; Yürek Joocanluğu — Heyet; Takım, kurultay — Hile; Dek, oyun — Himmet; Vermek, yap < mak, sürekli çalışmak — Hünür; RI göstüri- wi — Hüviyet; Oluş, İçyüz, ZI inci mektep: Haysiyet; Değer, benlik — Hevas; İstek — Heybet; Korku, ululuk — Heyecan; Coş - ma — Heyet; Görünüş, topluluk — Heykel; Kalp — Hile; Aldatom — Hizmet; Varlık gösterme — Hüner; Bilme, biliş — Müviyet; Benlik içyüz. 48 inci mektep: Haysiyet; Değer, Mn, Sayılış — Heves; İs - tek — Maybet; Büyüklık, Korkungluk — Mer yecan; Ooşma, İç KAYKUSU — Heyet; Görünü, Duraş — Heykel Tapıntı, Varlık benzeri — Hile; Oyun, Aldatmak — Himmet; Çalışma, Iyilik — Hüner; Bilee, ustalık — Hüviyet; İ Benlik belirtisi, 4 üncü mektep: Heves; İstek — Heybet; Büyük korku — Hile; Aldatmak — Hirmet; Yapmak — Hü ner; Iş — Trüviyet; Varlık. 9 uncu mektep: Haysiyet; Değer, tatar — Heves; İstek, eğ tence — Heybet; Korltitan — Heyecan; Coş mn, coşkunluk — Heyet; Görünüş, Sli İ Heykel; Tunçtan taştan İnsan — Hile; aldalnm, tuzak — Himmet; Koruma, e destek — Müşer; BUZ, Ustalık — Hüviyet; Aslı, kendisi beslile, 41 inci mektep: Haysiyet; Değer — Meves; tstek — Hey - bet; Güçlü, yüce biçim — Heyecan; İç kabar ması — Heyet; Topluluk, birlik — Heykel; EC ME EN VE 5 — VAKI 28 Har'ran 1933 Kapali Hudutları AŞANLAR > Kurtlar, Ayılar, Renler, Lâponlar me- denileşen mıntakadan kaçıyorlar... i ie : Dedi. Arabada Baron Roçilt, mu| harrir Franssi dö Kruase ve Pren: ses dö Brölyi vardı. Yol arkada - $ım bona diğer meşhur kimseleri | birer birer işaret ediyordu. Ara - larında İngiliz sefiresi, zengin bir Arabistan fıstığı taciri, İzlandadlı bir koyun kralı vardı. Birdenbire borular çalındı. Davul sesi ve as - ker yürüyüşü kulaklara çarptı. Bir (Süo jelus Kuntak) alayı manevra elbisesile geçiyordu. Ar-| kasında sıhhiye bölüğü, mitralyöz bölükleri ve tankı vardı. (Süojeluskuntak) lar munta - zam efrat değildir. Teşkilâtları İs- viçre milislerininkini andırır. Gö - nüllüdürler. Halkın her tabakası - na mensup kimselerden toplanır * lar. Çoğu burjuva, memur ve köy -| lüdür. Ayda birkaç gün manevra yaparlar ve zamanlarının bakiye - sinde işlerile meşgul olurlar, Finua ordusu yalnız elli bin kişidir. Bu milli ordu bolşeviklerin muhtemel bir tecavüzüne o karşı teşkil edilmiştir. Gönüllülerin vü- cuda getirdikleri kuvvet bu sene iki yüz bini buluyor. (Fenlandiya- nın nüfusu üç buçuk milyondur) Bunlar gayet iyi nişancıdırlar. Hep si sporcudur. Hulâsa üç buçuk milyonluk mesut bir millet. Büyük şimal yolu | Şimali Fenlândiya yolu (ikinci) sınıfta yataklı vagonu ve “banyo salonu olan muntazam bir trendir. i Helsinki ile Kovanyeni arasındaki | sekiz yüz kilometre mesafeyi otuz İ satte kateder. Kovanyeni bu hat tın son noktasıdır. Şimal kutpu da- iresine yaklaşıldıkça (tabiattaki medenilik eserleri azalır. Tarlalar gözden kaybolur. Evler biribirin - den açık mesafededirler. Bundan sonra mavili, sarılı, ebegümeci renkli çiçeklerle bezenmiş o çayır mıntakası başlar. Deha sonra or - manlıktır. Orman mıntakası buz - lu denize kadar dalgalarını götü - ren ve denizle sanki (mücadeleye şalışan bir mıntakadır. Ormanlığın arasıra olan mey - danlıklarında Lili, Kokola, Komüs, Ulu gibi kasabacıklar görülür. Tu- na kadar geniş nehirlerin orman kümelerinin arasında aktığı müşa- hede olunur. Bu nehirler baş dön- dürücü şelâlelere maliktirler. Or - ! manda kesilen ağaçlar bu nehirle- e re atılır. Nehirler cenaze sürükler- miş gibi ağaçları (o mınsaplarına doğru alır götürürler. Rovanyennide lokomotif (Kut- pu şimali dairesi) yazılı bir levha civarında durdu. Tren burada ni- hayet buluyor. Rovanyenni üç bin Zn viçim yapma — Hile; TW - | nüfuslu küçük bir şehirdir. Ays - — Hilenmset; Göç, Yünlım — Hüner; He Se bilme, biliş — Hüviyet; Besilik, 3 üncü mektep: Heves; İstek — Heybet; Korkunç — Mü- viyet; feiklik, (Şi. Türkçesiy İ Yeşilköy mektebi: Haysiyet; Değer — Heves; İstek — Hey - bet: Büyüklük — Heyecan; Coşkunluk — Heyet; Görlünliş, işe aynlanlar — Hile O - İ yun « Hümmet; İstekle çalışma — Hüner; | Biliş, nee iş — Hüviyet; Rildiren, 20 inci mektep: Maarif; Bilgi kaynağı — Mabet; Tünmma yeri — Marifet; Bilgi — Maruf; Tanınan — Maslahnt; Kârlı 5 — Masiniyet; Sağlam » uk — Matbuat; Basılmış yazlyar — Max - but; Derli topin, belli olan, ele geçirilmiş — temi İnce söz — Mazmün; Suçlu bi - — Mazhariyet; Kavuşma, erişme, berglerle dolu sahille bu şehir a - rasında yedi yüz kilometrelik bir mesafe vardır. Bu da sağlam yapı” k bir otomobille iki günde kato - Tunabilir. N ... Fenlandiyanın bihakkin iftihar ettiği bu yol hakikaten insan meha retinin bir harikasıdır. Bundan az zaman evvel buralarda kurtlar, xl yılar, hakimdi. Arazi turpluk, cü - mudiye morenleri, cesim göllerin! ve sellerin vücuda getirdiği garip iltisaklarla örtülü bir mmtakaydı. Şimdi medeniyet buraya yavaş ya- İ simde soğuk, açlık ve korku bu “rülür. Bu çiftlicik Bahri M vaş sokuluyor. i Kutup gecesinde buralarda mü hiş fırtınalar olur. Yazın bile ku - tup tarafından esen şiddetli rü rüz - gâr kasırgalar çevirir. Her mev - umrandan mahrum mıntakada hük münü sürerdi. İki senedenberi Fen lândiyalıların açtığı yol her # değiştirdi. Ok gibi düzgün güzel senin kenarında müstemlikler leşiyorlar. Her on (o fersahta çiftlik kuruluyor. Birçok se - lar buraları gezmeğe geliyorlar ve kese dolusu para döküyorlar. Yol» cu her akşam güzel bir Ren geyiği kebabı yer gece bir yatakta yatabilir. Bu ölüm d ımı hayat kaplıyor ve dolayı: eski şiirinden birşey been İ ük ne kurt ne ayı bulunam Lâponyalılarla Baslar pi medeniyet ülkesinden u Yol arkadaşım Vuotila inik ci nede olan tebeddülât hakkında bir çok malümat verdi. Bu nazik Fin eenbitefR?-- shr dshr dsh rshrsss landiyalı ve zevcesi ile trende bil dik olduk. İkisi de başları açık arkalarında çanta ve yeşil keter den tayyareci kombinezonu o ğu halde Valdoda bulunan h rını ziyarete gidiyorlarmış. o Valdo şimalde bin kilometre w u zakta Norveçyalı fok avcıları! bulundukları bir adaymış. Biz beraber Otokar'a otuz kadar yi cu binmişti. Bunlardan çoğu iğ i çizmeli, Finua köylüleri, biri ihti- yar rahip, morina balığı avlam giden iki İsveçli; (balayı se- yahatine !!! çıkmış bir Alman aile ve sıcağa rağmen yüzünü sıkı sarmış bir adamdı. Vuotila Laponların m hakkında bana dedi ki: —Lâponlar resmen protest dır, Fakat hâlâ eski alihlerine t dır. Fakat hâlâ eski ilâğlarına ta - parlar. Bu ilâhlar, adalar, kı dir. Oralarda sihirbazlar ateş ve fırtına perileriyle temasa miş. Yolu çizerken Laponların tap tıkları kayaları berhava ilâh tanıdıkları dağları delmek lâzm geldi. O vakit kaval yola lânet etiler, asim i çekildiler. ve — Ya Renler?. sapi — Onlar da yolun kurbanı o dular, Renler kutubu şimali ivaz rında yetişen Lihen yosunu ile gr zı dalanırlar, Halbuki bu yosun ö lerin mezarlarına konan çe ) de çok güzel durüyor. Geçen seni yalnız Almanyaya 5 milyon lihen satıldı. o Böylece yolun iki ta « rafında ne kadar lihen varsa top- landı, Ormanlarda, #teplerde, b larda garip garip çiçekler gö yor. Kış gelince burada bilya de dikleri karda biten ağaç çileği y tişecektir; Bazı defa ufkun bir köşi kırmızı tahtalı bir çiftlik binası gö > eğ rE di 3 "ortasına (konmuş benzer. Bu inziva evli İşama tarzını tasavvur ediniz, K oldu mu sıfır dereceden aşağı kı i derece soğuk olur, ay güneş denilen hayatmen görülmez e (Devamı Var) til,