22 Haziran 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

22 Haziran 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 MAYIS — Karışık iş —Beno ESA hiç karışık bul- Madım, Bir köşeye saklandım. Ha: tan Sıtkı bey yukarı çıktıktan son Ta gizlendiğim yerden çıktım, kaç tm. Hasan Sıtkı bey beni giderken | #örmüş. Karısını ben öldürdüm! Zannediyor. — Olur şey değil! — Kerime hanımın göğsünde ir mektup bulmuşlar. Bu mektu - da ben yazdım sanıyor. — Ama neden?. — Bunu anlatmak uzun. Ben ime hanımı evlenmeden evvel tânırdım, Bunu tesadüfen öğren - Miş, benden şüphe etmiye başla - « Miş... Ama şüphelenmekte haksız, Sünkü Kerimeyle aramda dostluk - i başka bir münasebet yoktu. , Fakat buna rağmen mektubu ben Yazdım zannediyor. — Sahiden sen mi yazdın?. — Neriman! Buna nasıl ihtimal an. Verirsin?. Bana kalırsa mektubu a yazdı. — Olabilir. Şimdi, ben sana bir MY sorayım. — Sor — Beni nerede gördün?. — Sol kaldırımın üstünde. Bir Stomobile işaret ettin, bindin. — Üstümde ne vardı?. — Fötre küçük bir şapka, uzun manto. — Evet, gördüğün bendim. E- © Str bunu geçen gün söyleseydin be Dİ büyük bir dertten kurtaracaktın. “ beni; Kerimeyle beraber gör - Müş, Onu zorla eve sokmuşum, son İİ *a koşarak çıkmışım. Safayı gör - Mömeziikten gelmiş, yolüu de - irip uzaklaşmışım. Ben değil - dedim, inanmadı. — Safanın seni nasıl gördüğünü Pek iyi anlıyamadım, tekrar eder Misin?. 'İ |, Neriman tekrar anlattı, Müfit | dikkatle dinledi ve şöyle neticelen. İk dirdi; | O— Safa rüya görmüş. a Olabilir. Fakat sen hem ben- ; den şüphe ediyorsun, hem de Na - kepler alıyorsun? — Sey, — Anlaşılıyor, beni katil zanne diyorsun... m hakça bir şey midir? ÖD uzatma, Mademki ben Ne lim, Nahide masum demektir, Bent barakılırdı. açıkça söyleseydin, o kız ser — Sana fenalığı dokunacak bir söylememe imkân yoktur, — Peki, ya mahküm olursa?. ? . — Acele ediyorsun. Bir kere se | vin Kerimeyi öldürdüğüne inana - Fakat hakikaten öldür - | iş de olsan haklısım. >— Haklı mıyım?. >— Beşeriyete büyük bir hizmet olurdun. Fakat senin bu işi a kani değilim. — Peki, neden Nahidenin ve - ini aldın. Sen ceza işlerine ka- >> Seni başka bir tehlikeden Mtarmak i için. Benden başka bir GECESİ ” — Peki, bir şey daha sorayım. — Sor. — Sahiden masum mu?. — Nahide mi?. — Evet. — Nereden bileyim? Her balde katile benzemiyor. Ortağım Cemil | Kâzım masum olduğuna kani. İ Neyse, şimdi ziyaretimin sebebini İ anlatayım. — Ne var!. — Ayşe, davetini geri bıraktığı» nı söyledi. — Evet. — Bunu neye yaptın?. — Canım istedi. — Ne sebep buldun?. — Sen sebebini biliyorsun, — Ben bir şey bilmiyorum. Bu daveti tehir etmiye hiçbir sebep yoktur. — Bence vardı. — Beyhude yere dedikoduyu mucip olacak.. — Olsun. — Bari makul bir sebep bulsay- dın. O da yok. Adeta ahbaplarını istiskal ediyorsun. — Ne yapayım?. — Ama zannediyor musun, ki rahat bırakacaklar? (Gelecekler, soracaklar, neden vazgeçtiğini an: lamak istiyecekler. — Sebebi onlara izah edemez - dim ya, — Mektupların çok fena tesir yapacak. — Ne yaparsa yapsın. (Devamr Var) Ekmek fiatı Şehrin her tarafında başka| »w başka türlü Fırınlardan başka bakkallar, seyyar ekmekçiler ve sureti mah - susada yapılan küçük ekmekçi dük kânlarında muhtelif nevi ekmek - ler satılmaktadır. Birkaç gün evvel İzmirde bu yüzden bir hâdise çıkmıştı. İzmir fırıncıları ekmek satışını yalnız fi- rıncılara hasretmek istemişler fa » kat bir türlü muvaffak olamamış- lardı. Belediyenin daima kontrol et - mesine rağmen mahlât ekmek ek - sik olmuyor. Bundan başka Fatih, Kasımpaşa ve Cibali gibi bir çok semtlerde birer haftalık kuru ek - mekler ikişer, üçer kuruşa satıl - maktadır. Bundan başka birçok büyük fı- rınlar şehrin muhtelif semtlerinde , | birer ekmekçi dükkânları açtırmış lar ve buralarda gayet ucuza ek - mek sattırmaktadırlar, Bundan bir çok fırıncılar şikâyet etmektedir - ler. €© * yo Piyasada yaptığımız tahkikata göre ekmek fiatları her yerde 10, 20 para farkla satılmaktadır. İd - dia edildiğine göre eksik fiatla sa- tılan bu ekmekler mahlüttur, Şark demiryollarındaki sui istimal meselesi Geçenlerde Şark demiryolları bi let gişesinde sui istimal yapıldığı iddiası ortaya atılmış, adliyece ta- kibat başlamıştı. Haber aldığımıza göre, tahkikat tamamlanmıştır. Neticede, baş müfettiş Refet Beyle kontrol dai- resi müdürü M, Kohen ve arkadaş larının, bu işle her hangi bir şekil- de alâkası görülmemiştir. KR em Dilimiz Dinci kısmın listesi, ANKARA, (A. A.) — T. D. 'T, Cemiyetin» deni Karşılıkları arniacak urapça ve farsa| kelimelerin 95 kumaralı listesi yadur * 1 — Fovkalide — Harıkulüde, fevkalhet, 2 — Alelihde, 3 — Bermulat, 4 — Alelitlak , 5 — Arihesap — Mahsuben, g — Hasbelisap — Hasbellirum, Türkes zarın. 7 — Kedelieap — lenbinda, lüzumunda , ledeliktiza, İedelhace, indelicnp, o indelikteza, indellözüm, İndelhace, 3 — Tahtelhiiz — Mahfağen « g — HA asul, 10 — Maşaallah, 11 — Mşaslinh. 12 — Neuzihillâk 13 — Maazallah, 14 — Herçibadahat , Muhtelif mektep mual- limlerinin buldukları karşılıklar 65 inci liste 17 inci mektep: Tanzim: Dizlemek, yoluna koymak — Tas- sit; Uzun üzün unlatmak, öğmeki — Tavsiye: iş snarlamak — Tayzih: Açma, açmak, » - gık snlatamş — “Temsilük: Yaltaklanmak, dikyukluk — Temellik; Benimsemek — Tem Kin: Ağırlık — Tenkus: Azalmak, ekailmek Tenasii: Doğup üremek — 'Tenayar: Kargı - hk — Teveesül: Ayağılamak, inmek — Ten kihat: Azaltmak — Tenkil; Uzaklaştırmak, püskürtmek. 40 ıncı mektep: Tanzim; Düzeltme — Tavaf Sanlamak — Tavsiye Tanıtma, öğüt — Tavzih; Açma — Temelluk; Yaltaklanmı — Temellük; Elde ot mek — Tenakus; Yksiklik — Tenastl; Döl leşme — Tenuzur; o Uygunluk — Tenezeti; İnme, düşme, sşağılanma — Tehkihnt; Kes- me, budama — Tenkil; Ezme, piskürme, 41 inci mektep: Tansim; Siralamı, Düzelme, Düzme — Tavsiye; Yaranma dileği — Tavrih; Açmı— Temelluk; Yaltaklanma, Dalkavukluk — Te- melik; Tutucu, yerleşme — Temkin; Daya- yanıklı, Ağırlık — Tenakus; Azaltma, elesii- me Tenasiil; Artarma, Doğup artma — Tena- | yur: Birbirine kâryı © pilanma — Tenezzül; İnme, düşme — Tenkit; arpıyma, Didişme, öl- güştürme — Tenkihat; Çoktan çıkarma, Ek- silime — Tenkil; Koyun, Atma, uzaklaştır - 12 inci mektep: Haysiyet; Değer — Heybet; Ulaluk, kor - kungluk — Heyecan: Coşmn, coşgünlük — Heyet; Görünüş, kibik — Heykel; Koca ki - bile — Hite; Oyun, #ldanak — Tümmet; Yar- dim — Hüner; Bilgi, ustalık — Hüviyet; Ben Mik, Küngtlke, 13 üncü mektep: - Meves; İstek — Heybet; Gösteriş — Meye- can; Korku — Heyet Toplülek — Heykel; Cansız Ürek — Hile; Yalancı) — Hirmemet; Gizli yardıpı — Hüner; Bilgi — Hüviyet; Var 1k, 40 ımcı mektep: Mesafe; Aralık — Mesaha; Ölçü, ölçme — Meslek; Gidiş, tutulan İş — Meskönet; Uyu şukluk, beceriksizlik — Mesküna; Yerleğil - miş, tutulmuş — Mesuliyet; Yük — Mesire; Gezinti yeri — Meşsuliyet Uğraşma, iş — Meşrep; Yaradılış, gidis, huy — Meşru: Yasa uygun — Meziyet; Üstünlük, değer, 39 uncu mektep: Haysiyet; Değer — Heves; tstek eğienee— Heybet; Korkunç — Hevocan; Coşkunluk— Heyet; Görünüs, topluluk — Heykel; Kişi ki tığı — Hile; Aldatına — Aldatan — Himmet; Kırma, yardım. — Hüner: Bilme, ustalık — Hiürviyet; Melklik, 23 üncü mektep: Haysiyet: Değer — Heves: İstek — Heye can; İç atması — Heyet; Topluluk — Hey - kel; Dikme — Hile Madrabaziç — Hüner; Cstilik — Hüviyet: Belli. 38 inci mektep: Başsiyet; Değe: — Heyecan; Coşkunlük— Heves; İstek — Heybet? Görünüşü büyük — Ile; Aldatma yen — Himmet; Yardım — Hüner; Ustalık —- Hüviyet: Özlük 36 ıncı mektep: Haysiyet; Değer — Hexes; istek, Eğlen - 6 — Heybet; Korkunç — Heyecan; Coşkun- luk — Weyet; Görünüş, Topluluk — Heykeli Diri taslağı — Mile; Acdıtan — Himmet; Kürma, Ustalık — Möviyet; Teli. 19 uncu mektep: Heves; Istek — Heybet: Gbsteriş — Haye onn; Coşkunluk — Hiyet; Topluluk — Hey - kel; Örnek — Ele, Düzen — Himmet; Yar dım — Hüner: Pilgi, 55 inci mektep: Haynlşet; Değer — Heves; bateit — Mey - bet; Gisteriş — Heyecan; Coşlunluk — He- yet; Tophuluk, o bik, görünüş — Heykel; Taslak — ölile; Düzcu — Himmet; Özden çalışm —- Hüner: Ustalık — Müviyst; Öz- Tük, benlik, Gi Kapa Hadailari AŞANLAR Iyi düşününüz!.. Bu yola bir defa giri di mi dönmesi yoktur. Sonunda ise ölüm ve işkence var .. — 10 — li dır. Mösyö Tim bir riyaziyeci ye Adet itibarile bu az görülebilir. Bu vâsi çöllerde, turpluklarda ve şimal ormanlarında yaşıyan Finua | köylülerle, Lapon ve Skolt kabile- leri ceman yekün bir büyük şehir- deki nüfus kadar bile yokturlar. Maamafih Sovyet casusları Obu halktan çok istifade ederler, Bun- lar hariç teşkilât ile irtibatı temin ediyorlar. Bizim en ziyade çekin - diğimiz kimseler bu casuslardır. Dostlarrmızm mesaisinin ne ka - dar müşkül olduğunu bu sözlerim size anlatır değil mi? Israr etti: — Evet hem müşküldür hem de tehlikelidir. İnsan karşıdan gelen tehlikeye göğüs vermekte müşkü - | lât çekmez. Fakat arkadan (gizli gizli yapılacak bir ihanet hareke - tine karşı nasıl kendini müdafaa eder? Şimdi Rusya tarafını tetkik edelim, Leningrad'dan Murmansk'a doğ ru çıkan bir demir yol hattını par- mağı ile işaret etti. bu hat Finlan- diya hududu boyunca imtidat edi- yordu: — Bu, Rusyanın aksayı Si de miryoludur. Sovyetlerin Çarlık mi- i rasından kondukları en kıymetli e serlerden biri budur. Lomboşka' - dan itibaren yani sekiz yüz kilo - metre imtidadmca bu hat askeri yalnız askerlerle kürek mahküm - ları sevkolunur. Kürek mahkümlarının çoğu si - yasi bir cürümden mahkümdurlar. Bedbahtlar türlü işkencelere ma - ruzdurlar. Fakat meselenin hissi cihetini bırakıyorum, Teknik vazi- yetine gelelim. Mösyö Tim tarafından bana ve- rilen malümatı buraya aynen geçi- remiyeceğim. Belki bu yoldan ka- çan bedbahtlar olur. Beyhude ge- vezelik ederek onların yegâne ü - midini kırmak emelinde değilim, Yalnız bana çizilen Şemadan Bol- şeviklerce de malâm olan miktarı- | nı anlatacağım: Kem civarında mahkümların toplanma kampları başlar. Tahminen yirmi otuz bin kadar mahküm bataklıklt (ormanı | kesmekle muvazzaftır. Bunların a rasında burjuvalar, eski zabitler, Rus papazları, “Kulak,, lar velha- sıl şimdiki idare tarzının düşmanı olanların her cinsinden vardır. Bu kamplar daha doğrusu kürek ce - zası mevkilerinde hayat pek fe - cidir, İçlerinde bir tanesinin ziyareti" ne müsaade ediliyor, Bu kamp O- nega körfezinin methalinde ve Kem'in karşısındaki Soloviyeçki a dalarındadır. Soloviyeçki adala - rında mahkümların en iyi muame- le görenleri bulunur. Eğer Alek - sandrovsk kampına gidilecek olur sa insan gördüğü fecaat karşısın - da şaşırır. Burada senenin sekiz a» yı müthiş bir kış yapar ve güneş İ zevkinin bu kadar fazla his gözükmez. Bürudet santigrat de - ,, munda yakalanmı has soğuk edası ile diyor ki: | — Bu kadılar keşke bir kaç a- sır evvel Kudüste doğsalardı Titüs'ün yaptığı katilâmade öldü rülseydiler. Ölmek kolaydır azap çekerek yaşamak güçtür, i Barit tavırlı adam bundan son ra tekrar esas meseleye avdet etti. Mahküm kamplarının mü Z dahilde Gepeu tarafından idareli lunmuş. Bu işe ekseriya cünha v cinayet işlemiş “Çeka,, âzası edilirmiş. Hariçte ise kızıl kordonları varmış. Fenlandiya ve bu azap arasında ancak elli mesafe vardır. Maalesef yollar ga i yet fena olduğundan kaçmak derece güçleşiyormuş. Bazı yerleri varmış; oralarda da So hudut muhafızları beklerlermiş. Profesör ilâve etti: — Bundan başka Kola şibi! ziresinde oturan o Samoyed'ler Di kilometre bir mahkümlar için bir belâ teşkil eder ler. Nakti mükâfat almak hevesiy' le kaçanları tutarlar; onların e line geçen kimse ise türlü işkı lere maruz kalır. Mösyö Tim esaslarını anlatn olduğu mesele hakkımda uzun zun düşünmekliğimi tavsiye “Kendinizi kaptırmayınız; i karar vermeden iştirak | etmeyi niz.,, Dedi eğer şimdiden çekili; sem çekilebilirmişim. Fakat işe b defa girdikten sonra rücat etn imkân yokmuş. İş başladı mı her kes kendini fedaya hazır olm imiş. Son söz olarak ciddiy belki de fazlalaştırarak dedi kit — İyi düşününüz., Meselenin ak ve ölünci kadar azap çekmek de vardır. Mösyö Timin odasından ken sergüzeşte atılmıya ve yi göze aldırmıya karar v. tim. Sonra anladımki ber nun tarif ettiği adamların kı manlığı ve pervasızlığı o yo İlk atılışım cakadan ziyade kınlıktan idi, İnsan bir işe p sızca atılır hakikat meydana ca, tehlike karşısında ricat et mek her yiğidin kârı değildir. Lr Yazın Helsinki'nin geceleri kadar lâtiftir. Zulmet yoktur. . bun parlak rengi ile şafağın zerre: n rengi sanki birbirile izdivaç Cenup şehirler henüz horul ho uyurken bu şimal şehirde tatlı lencelerin saati çalar. Güzel kız lar, Baltık suyu gibi yeşil bahriyeliler, en son moda elbi, eli giyinmiş olar zengin burjuvi bânkerler, diplomatlar cihanin h tarafmdan kopup gelmiş seyya lar (Esplanadikatır) cadde ağaçları altmda dolaşırlar. İe orkestrası Sibelyüs'ün v. çlaar. Güzel mevsimin kısa sü si zevki fazlalaştırır. YY. olun - | duğu bir memleket daha Kimi recesile sıfırdan aşağı elli ilâ nil rum. miş derecedir. Bu kamptaki mah- kümlar güç gıda bulurlar ve nöbet çilerinden bet muamele görürler. Burada mahbus kadınlar da var - Mösy5 Tim bana bir araba tererek: — Üç vatandaşımız. (Devamı ...

Bu sayıdan diğer sayfalar: