diz lerin di di iyii yenileşmesi akkında bir konferans tir teneffüs cihazları : Meydanlar, * sahaları, bahçeler, eğlence yerleri un plânını yapacak olan i, #ehircilik cemiyeti ikinci dis M, Agache mühen- iğinin daveti üzerine An- k inde “Şehircilik ve şe nileşmesi,, mevzuu etra- , 'erans vermiştir. *ciliğin bir fen, bir sanat, i bir siyaset ve bir mistik ardır. Bütün bu taraflarını Yalnız fenni bir takım for- t kurarak şehir böyle olmalı- h, Mere inanmayınız. Çünkü liği ekseriya bir tarafa bı k Abuk şehrin evleriyle, yol iç, Yideleriyle, her şeyiyle W V8 güzel olması lâzımdır. iç arafma gelince: şehirci iyi iyatçı değilse iyi bir şe değldir. Zira şehrin hal m meyillerini bilmesi, , #hirlerini nasıl görmek is- i ti doğruya yakın bir su- n edebilmesi icap eder.,, *€ bu sanatın mali, iktısa- © bir siyaseti de olduğunu, ps para getirmek, parayı ig , ticaretini nasıl ko Kiza ettiğini de kısaca i- ti yalnız şehri kuranlar iç Onda oturanlar da şehir- ı“ir. Şehirciliğin mistik ta- . Şehirliler ei - » büyüyeceğine, e* İhanmalıdırlar.,, # şehre göre bir hekim dir. Çünkü eski şehirler Nüy iyileşmek, yaşamak is gençtir, büyümek, geliş- iç, İleşmek isterler. İşte şeh aç tan kurtarıp tazeleştire A, * kasabanın inkişafından hi temin edecek hekim dir. Çünkü eski şehir - İptir, iyileşmek isterler. ye İhtyarlıktan kurtarıp ta | *&; genç kasabanın inki- it amasmı temin ede - $elircidir.,, ii “e, tıpkı insan vücudünde AD bir (deveranı dem) hâ ir. Umumi ticaretinin za İi Yiyeceği, içeceği, gelen - i "Sri hep bu hadisenin te- v Sir. Bunlar iyice tetkik e- ey göre hareket edil - N nı dem) keyfiyeti - muhakkaktır.,, kurulurken, şehirler te n (hazım) meselesi de kan tetkik olunmak lâ - b, Malizasyon işleri tanzim Özehirlenme)nin önüne e ona geçici has- irini kovalar, tifo, sit- çin (nefes alma) hususu uy. saydıklarım kadar e dir. Geniş meydanlar, *, bahçeler, eğlence yer teneffüs cihazlarıdır. dıkça şehirde ok Şehir mütehaasısı M. Ayaş ” fakat güzel olmıyan bir adamın ya | ğa saldırmışlardır. İ şaması gayet tabii iken, güzel ok mıyan bir şebrin güzel olmasına hattâ yaşamak için bile. zaruret olduğunu, bilhassa şehircinin bunu da hesaba katması elzem olduğu- nu söylemişti. M. Agache Ankaraya geldiğin - den beri hemen herkesin Jansen plânı hakkımda neler düşündüğü - nü kendisinden sormuş oldukları - nı söyledikten sonra bu hususta mütalea beyan etmekte mazur ol- duğunu, ancak Lâtin şehirciliğinin umümiyetten teferrüata, Cermen şehirciliğinin de teferrüattan u- mumiyete gitmek sureti ile hare - ket ettiğini, meselâ Cermen şehir- ciliğinde biribirni kateden anayol - ların şehir ortasında toplandığını, Lâtin şehirciliğinde böyle anayol lara mesağ verilmekte ise de an - cak kenarlarda yapıldığını ilâve et miştir. Hfaiye mütehassısı Dün geldi, raporunu hazırlamakla meşgul İstanbul itfaiyesinin ıslahı için | belediye tarafından çağrılan Al - man mütehassısı (OM. Weinmager dün şehrimize gelmiştir . Mütehassıs sabahleyin şehirde bir gezinti yapmış, bir aralık vali ve belediye reisi Muhittin Beyi zi- yaret ederek görüşmüştür. Mütehassıs; Almanyada Kolon- ya şehrinde Ren nebrinin sağ mın- takası itfaiye teşkilâtı amiridir. Ayni zamanda Kolonyaya tabi köy lerdeki gönüllüler itfaiye teşkilâtı- na da kumanda etmektedir. İnşaat mühendisi olan mütehas- isıs 1912 denberi itfaiye işlerinde ! çalışmaktadır. M. Weinmager dün bir muharri- rimize şunları söylemiştir: “— Buradeki vazifem itfsiye teşkilâtını, talim ve terbiye işlerini ve vesaiti tetkik ederek asri itfai- yecilik bakımımdan eksikliği olup olmadığını araştırmak ve bir rapor hazırlamaktır. Vali Beyin de işa- ret ettiği gibi İstanbul belediye slm MANŞ Polis Haberleri Çocuk carihler Evvelki gün saat 20,5 ta Küçükpa zarın Hacı kadın caddesinde 17 No.lı evde oturmakta olan 14 yaşın da Mehmet ile kafadarı 13 yaşın - da Ali el birliği ile Mirza isminde- &i diğer bir çocuğu çakı ile sırtın- dan yaralamışlardır. İki ahbap çavuşla Mirza birbir- lerile anlaşamaz ve bu yüzden ara sıra kavga ederler, kâh bir taraf ö- bür tarafa; kâh da öbür taraf bu tarafa dayak atardı. Son dayak yiyen Mehmetle Ali partisi oldu - ğundan bunu bir türlü hazmede - memişler. Nihayet dünkü vak'aya İ sebebiyet vermişlerdir. Mehmetle Ali akşam Mir- zaya rast gelince: — Vay sendin değil mi bize da- yak attıran! Diye önünü kestirmişlerdir. Mir za da böbürlenerek bendim ya.. Ne zannettin baba torik. Diye kafa tutunca, zaten Mirza- ya içerliyen ahbap çavuşlar çocu - Fakat Mirzan kolay kolay da- yak yemiyeceğini onun zorlu sille» lerini gören kafadarlardan biri çakısını çıkararak Mirzayı sırtın - dan yaralamıştır. Bunun üzerine Ali ve Mehmet tutularak karakola götürülmüştür. Sebil parmaklığı aşıran | sabıkalı | Evvelki gece saat 2,5 ta Eyüpte ! Dabağhane caddesinde Şah Sultan türbesi sebilinin parmaklıklarının söküldüğü haber alınarak takiba - ta gidilmiş dıvarın üzerinden bir şahsın saklanmak istediği görüle - rek korkutmak için silâh atılmış - tır. Bunun üzerine meçhul şahıs kaçmış ve Dibağhaned: derilerin altma saklanırken yakalanmıştır, Suçlu sabıkalılardan Tatar Abdul. lahtır, Kırdığı parmeklık parçala- rı otlar arasından çıkarılmıştır, $ Küçük Mustafapaşada yeni s0- kakta oturan sandalcı Eminin 6 ya şındaki oğlu Yusuf iki metre yük- sekliğindeki duvardan düşmüş, ya hastah, ralanmıştır. Çocuk aneye yatırılmıştır. $ Galatada oturan Tanaş Beyza. de camii içindeki avluda uyurken cebindeki 70 lirası ile bir altın sa- ati sabıkalı Recep tarafından ça - i linmıştır. Recep yakalanmıştır. $ Boğaz kesende Ibrahim Efen- dinin garajında şoför Mehmet Ali garajdan 3 otomobil lâstiki ile 525 lira ve bazı çamaşır çalmış, yaka: lanmıştır. $ Bimekân takımından Hasan oğ lu Sait dün sabah Gümüşsuyunda Eksosilon apartmanına su borula- rına Lırmanarak çıkarken yakalan- mıştır, i Konyada sanayi sergisi Konya, 21 (A.A.) — Ikinci milli sanayi sergisi parlak merâsimle va ili Cemal Bey tarafından açıldı. Me | rasircde davetlilerden başka bü - İ yük bir kalabalık hazır bulundu. ! Sergiye inhisar idaresiyle beraber Ataları, yolları, tele -| bütçesini nazarı itibare alarak İtfa | 78 firma iştirak etmektedir. Kon - ii ak hatları, posta işle» gibidir. - Bunların İN, #lemesini temin edecek iş, © İnsanların yaşama - “lan unsurlarla şehir- için lâzım olan un- Se Dribriyle karşılaştır Yalnız arada bir fark “oda sıhhatli olan, N p iye teşkilâtmın ıslahı için beşon yıl içinde tedrici surette neler ya- ya gazeteleri serginin açılışı müna sebetiyle yurdumuzun iktisadi is- pılabileceğini raporumda izah ede | tiklâlini temin etmek için Büyük ceğim.,, Gazinin işaret ettiği nurlu yollarda M. Weinmager şerefine itfaiye! durmadan yürüyerek büyük ülkü - müdürü İhsan Bey tarafmdan dün | yü en kısa bir zamanda tahakkuk Perapalas otelinde bir ziyafet ve-| ettirileceğini yazıyorlar. Serginin rilmiştir. Mütehassıs öğleden son- rada şehri gezmiş, Beyazıt ve Ga- lata kulelerine çıkmıştır. açılışı münasebetiyle Gazi Hazret- lerine ve yüksek makamata tazim telgrafları gönderilmiştir. vor Muharriri : Ömer Rıza Gün doğmak üzere olduğundan Meryem, gözlerini açtı ve etrafa baktı.. Odanın bir köşesinde be-| yaz bir elbise ve beyaz saçlar gör- | dü.. Yaklaştı ve dikkat etti. Bu| bir ölü değil, canlı bir iskeleti. Bü | tün hayatı gözlerinde parlıyordu. Meryem bu canlı cenazeyi tanıdı: Essenlerin sabık reisi Teofil bi- rader bu idi. On gün evvel bu birader bir az hava almak için mağaradan çık - mış ve bir daha dönmemişti.. Me- ğer yahudiler onu yakalayıp bu - raya atmışlar.. Meryem ona bir az yaklaştı ve sordu: — Üstat!. Burada işin ne?. — Sen kimsin?. — Kızın Meryem. — Meryem, Meryem!. Senin burada, bu işkence yerinde işin ne?... — Beni esir ettiler.. Fakat sen buraya nasıl geldin?.. — Beni yakaladılar. Benim kendileri gibi aç olmadığıma dik. kat ederek nereden yiyip içtiğimi sordular.. Onlara sırrımızı ifşa etmedim... Çünkü bu yüzden bü tün biraderlerimiz mahvolurdu... Onun için beni buraya attılar ve aç bıraktılar. Açlık yüzünden sırrımızı ifşa edeceğimi zannetti - — Ölmezsin üstat!, — Yanında yiyecek bir şey var miı?.. — Bir lokma etile ekmeğim var.. Bunları yanıma almıştım... Al üstat!,, — Hayır Meryem!, Yaşamak istemiyorum.. Bunlar sana lâzım olur. Bak şurada bir az su var.. iç. İhtiyarın gözünden bir kaç dam la yaş geldi. Meryem, ihtiyarın ken disine acıdığını anladı: — Benim için ağlama üstat, — Kızım, sen nasıl buraya düş- tün?. Meryem vakayı anlattı, İhtiyar ona dua etti: — Allahm inayeti seni korusun evlâdım!. Teofil, daha sonra gözlerini yumdu ve bir daha bir tek söz söy lemedi. Meryem, ihtiyarm yanına çömel di ve ağladı. Halbuki çok geçmeden kapı a- çılarak iki adam içeri girdi ve Mer yemi alıp götürdüler, onu sütun - ları beyaz mermerden büyük bir odaya soktular. Köşede on iki, on dört adam oturmuşlardı Hepsi de muhteşem elbiseler içinde idiler. Hepsinin yüzleri deri ile kemik » ten ibaretti.. Bunlar yahudilerin sanhedrim yani mahkemei kübra - smı teşkil ediyorlardı. Meryem, buraya girdiği za - man, mahkeme bir hükmünü veri- yordu. Hükmü okuyan zat, kendi büyük babası Nenoni idi. Büyük babası ne kadar değişmişti. Beli bükülmüş, ve dişleri yeşilleşmiş - ti. Yalnız gözleri, aç bir kurt göz - leri gibi parlıyordu. Benoni son sözlerini söylemekteydi: — Sefil ve hain herif! Biz Je- hovanın evini müdafaa ediyorken sen düşmanlarla muhabere ediyor dun. Seni mabedin suru önünde ve dostların olan Romalıların karşı - sında idama mahküm ediyoruz. Bu adamı götürün ve öteki haini getirin!, d Mi; Sıra Meryemindi. Meryem, hakimlerin önünde durdu. Benoni onu tanıdı. — Meryem! Meryem! Sen mi - sin?. — Benim. Benoni heyete bakarak şu söz - leri söyledi: — Bu kız bir kimseye zarar ve- remez. Onu muhakeme etmiyelim. Azadan biri itiraz etti: — Aleyhindeki ithamı dinliye - lim. Bir diğeri ilâve etti: — Bu kadın hıristiyan değil mi?. Benoni cevap verdi: — Biz şimdilik kimsenin din ve itikadile meşgul olmuyoruz. Fakat hakimlerden biri sordu: — Kadın! Sen hıristiyan mı « —— 9 — VAKIT 22 Haziran 1933 — Kurt, Kuzu, Kartal —— Kavgası sın?. i — Evet. Hakimler birer taş (kesildiler. Fakat azadan biri bu işi bertaraf etmek istedi. — Din ve itikat meselesini bir tarafa bırakalım. Bu kadının aley- hindeki töhmet nedir?. Meryemi tevkif eden zabit iler- ledi: — Bu kadını, Romalı zabit Mar küsü kaçırmakla itham ediyorum. Hakimlerden biri hiddetle sor- du: — Kadın, bu itham doğru mu- dur?. — Onun doğru olup olmadığımı tahkik etmek size ait bir iş! — Mürtet ve küstah karı!!!) hamımızı izah ediniz!. Zabit vak'ayı izahetti, sonra muhafız askerler dinlendi. Daha sonra Kalip davet edildi. O dai. fadesini verdi ve ilâve etti: — Bu kadın Marküsü sevdiği i- çin onu kaçırmıştır. Benoni kızını müdafaa etti: — Bir kule harabesi içinde ya- payalnız kalan bir kız bir düşman zabitini nasıl ve nereye kaçırabi - lir?. Bunların hepsi tasniat, hepsi tezvirat. Bu kızın hıyanet ettiğine dair hiçbir delil yok. Onu serbest bırakalım. Fakat hâkim Simon razı olmad. — Bu kadın, Roma casusudur. Dedi. İdamını istiyorum. Benoni yerinden kalkarak üstü nü başını yırtmıya ve bağırmıya başladı: — Bu mukaddes harim için de akıtılan kanlar kâfi gelmedi mi?Bu masumun kanını da mı dökecek - siniz?. Yazık değil mi?. Günah de- gil mi?. Bu kadına karşı bir tek deliliniz yok. Allahın mukaddes ismile bu zulme karşı isyan ediyo- rum! Hakimler, evvelâ Benoniyi tes- kin ettiler, sonra tahkikata deva - ma karar verdiler ve Meryemin üzerini aramayı emrettiler. İki za- bit Meryemi aradılar. Onun inci « lerini buldular, sonra kadifeden bir kutu içinde Marküsun ona gön- derdiği mektubu yakaladılar, Mek tubun imzası kâfiydi. Hâkimler « den biri bağırdı: — Bu kadın haindir. İdamma rey veriyorum. ş Meryem cevap verdi. — Bu mektup iki sene evvel yazılmıştır. Fakat dinliyen olmadı. Çünkü hepsi birden konuşuyor, hepsi bir- den bağırıyordu. (Devamı Var)