> —10 — VAKIT 17 Haziran 1933 Iktısat konfer 1899 tarihinde emteanın pera - kende satış fiyatlarının bu fevkalâ de yüksekliği fevkalâde bir suret- te hissediliyor, Fakat bilhassa bu sene (faiz miktarının yüksek olma sından dolayı) amele ücretleri pe- rakende eşya fiyatlarına tekabu! e. decek surette yükselmemiş oldu - undan bu yüzden birdenbire ya - pınm bir küçük taşı kopuyor ve sağ lam olmıyan bina çökmeğe mah - küm oluyor. Amele evvelki kadar satın alamıyor, perakendeci tacir - ler bunu görerek furnisörlerine si- . parişlerinin tenkis ediyorlar. Niha. yet iş büyük tacirlere ve fabrikacı- larına intikal ediyor. Bunlar bu te- nakusu görünce imalâtı durduru » yorlar. Fabrikacı piyanın çektiğin den fazla imalât yaptığını anlıyor. Bu merhalede inşaat, tevsiat, tesi- sat yapmak abes olacağından iktı- sadi hayatın bilammum sefahatında her şey duruyor. Fırtınalara teşad- düm eden durgunluk! Vaziyeti ve hakikatı görmek ve duymak sıra - sı bankalara geliyor. Emniyet emni yetsizliğe inkılâp ediyor. Yeni kre- di kesiliyor, verilen krediler müm - kün sür'atle geri alınıyor. Simdi çı kış hareketi aynı inhinayı maküs veçhede takip ederek inişe inkddâp ediyor. Fabrikacı tacir stokları sü- remiyeceğinden korkuyor ve hepi- si satışa atılıyorlar. Evvelâ küçük kıymetteki eşyanın fiyatları üzerin de tenzilât yapılıyor. Fakat ber ta “cir diğerinden geri kalmış olmak * tan korkarak bütün emtiasmı satı- ığa çıkarıyor. Müthiş panik başlıyor. Evvelâ kü- çük tacirler, fabrikatörler, sonra orta derecede olanlar sonra da bü- yükler krizin neticesinde yok olu - yorlar. Harbi uraumiye Kadar te - kerrür eden bu krizlerin hepsi bol lak buhranlarıdır. Bugün kizim ik tisadiyatımızı teşkil eden sınai is- tihsalât teşkilât ve techizatı tam bir asırda kurulmuş ve vücuda gel miştir, Bazan inkişaf eden iktisa - diyat için kadro küçük ve dar ge- liyordu. Bu mes'ut yükseliş devre sini vücude getiriyordu. Kâh ikti sadiyat kadrolara uymak zarureti . ni hissediyordu, ve bu da inhitatı yani krizi doğuruyordu; ve işte bu mütemadi ve zaruri takavvülâtın ortasındadır ki bütün kapitalist sistemi inkişaf ediyordu. Harbin tahrik ve tevlit ettiği in kıta neticesinde harpten sonraki krizler artık bolluk krizleri değil. lerdir. Bolluk krizlerini artık haki ki işleme teşevvüşatı istihlâf et - mişlerdir. İptidai maddeler fiatı müthiş surette düştüğü halde gıda ve smai maddeler ucuzlamamıştır. Bir taraftan çiftçi ve amele fakir- leşmiş diğer taraftan da hayat pa halılaşmıştır. Tekniğin hararetli terakkiyatı da durmuştur. Buhar makineleri, şimendiferler, vapur - lar, elektrikçilik, esans motörleri gibi mühim ihtiraat yoktur. Bugün kü tekniğin yaptıkları mevcutların den endüstri ve antrıprizin tecelli İ ettiği sahayı tayin ve tahdit etmek lâzımdır. Bu sanayi sahası yirmin ci asrın başlangıcına kadar hemen hemen Avrupa ile Amerika Mütte bit Hükümetlerinin garbine inhi sar ediyordu, Bu yerlerdir ki müs temlekât ta dahil olduğu halde ci hana mamuwlât yetiştiriyorlardı. Kezalik müstemlekâtta bu sanayi kıt'alarına iptidai maddeler temin de şehirler, kasabalar, köyler za - rarına büyüyorlar, Ameleler çiftçi ler zararma çoğalıyorlardı. Müs - temlekelerde ise ziraat inkişaf »di yor ve organize ediliyordu. Meselâ kahve Afrikadan Brezilyaya da in ; tikal etti. Halbuki Brezilya yalnız kauçuk istihsal ediyordu. Kezalik Seylan ve Hindi Çini de de siste - matik surette kançuk zeriyatı is - atini tahdit ederek dünyanın ikin- ci şeker istihsal memleketi olmağa koyuldu. ihana kereste veren Ka - nada buğday yetiştiren ve ihraç e den memleketlerin başma © geçti. Avustralyada Yeni Zelând'da, Ar- jantinde ve Cenubi Afrikada hay van yetiştirmesi ancak yirmi otuz senedenberi vücut bulmuştur. Ka Niforniyanın ve Orjonun meyva yetiştirmesi son zamanlarda vuku a gelmiştir. Endüstri sahasının nü fusu çoğaldıkça onun iptidat ve gıdat maddeler ihtiyaçları artıyor du, İptidai maddeler istihsal eder memleketlerde çiftçierin, hayvar yetiştiricilerin miktarı arttıkça on ların sınai mamulâta ihtiyaçları da fazlalaşıyordu. Bundan başka Çin, Hindistan gibi eski medeniyetler yaşamış memleketlere kapitalizm i nüfuz ediyor. Buraları Avrupalaş tırmağa başlıyor, ve bunların fab | rika mamulâtına ihtiyaçlarını ge nişletiyor. Bu memleketler bu ma mulâtr satın almak imkânmi te - min edebilmek için ihracat zarure tini hissediyorlardı. Bu suretle Hin distan ve Çin smai o memlekelere j iptidat ve gıdai maddeler ihraca başlıyorlar. Öyle ki, Soya denilen yağ nebatının Çin; ve pirinç ile Jüt'ün “Jute,, Hindistan o dünya mütçahhidi haline giriyorlar. Bun ; dan başka meselâ Japonya gibi j sırf iptidet maddeler yetiştiren ba zı memlekciler kendi sınai mamu- lâtlarını temin edebilmek için bun ları dahilde imal etmek, yani sana yi kurmak imkânlarını buluyor - lar. Diğer taraftan iptidai mahsu- lât yetiştiren diğer bir takım mem leketlar de mamulât satın almak hususunda günden güne büyüyen ihtiyaçlarını temin edebilmek için i bir taraftan iptidai ve gıdai mad. | deler istihsalâtmi artırıyorlar, di - ğer taraftan imkân nisbetinde sa - nayi kurmağa çalışıyorlar. Bu su - retledir ki kapitalizm © sahasına / mahsus olan iktisadi bozukluk bü- | tün dünyaya sirayet etmiş oluyor. Ve Umumi harbin kamçıladığı u - pediliyordu. Sanayi memleketlerin tihsalâtı başladı. Küba bütün zira ! ait bir Japonya ile Hindistan onları takip | den mürekkep edebi bir zümre var etmek tehdidini gösteriyorlar. dı. Hatta Beşiktaşta (o oturdukları Umumi harbin parçaladığı garp | Halde Salâhattin Enisle şimdiki memleketleri iktısadiyatı harpten | Akşam muharrirlerinden Musta - çirdikten sonra harp iktisadiyatı manki yazı arkadaşlarından ve sulh iktısadiyatina inkılâp ediyor, Haşimin azat kabul etmez kölele - ve yenileştirilen kadrolar işlemeğe | rinden Beylerbeyli Tarık bu teşek başlayınca iptidat maddeler yetiş - | külle alâkalı idiler. Zümreyi diğer tiren memleketlerle olan mutat| tamalıyanlar da nışunlardı: münasebatşn bozulduğu ve cihart O zaman iyi bir şair olan şim- iklişadiyatında kat'i bir tahavvül | diki İzmit maarif müdürü Ekrem vukua geldiği görülüyor. Harpten | Vecdet, şimdi Vakıtta (fa) imza - evvel garp, dünyanın diğer aksa -| sile yazı yazan Fikret Adil, yeni memleketler bu mamülatı güçlük-| mizah gazetesini çıkaran ve şimdi le ödedikleri halde şimdi, dünya - | Zonguldak polis komiseri olan Ha nın diğer aksamı garbı kendi ipti- | şim Sami, elyevm İzmir Karşıya - dai ve gıdai maddelerile işba hali- | kasımda mühendislik ve yol müte- ne getiriyor. O halde ki garp bun- | ahhitliği yapan Adnan ve daha bir ları ödemiyor. Çünkü bu memle -| çok gençler... ketler garbm mamülâtını artık sa-! OO zamanlar en çok bu zümrenin tm almıyor. Bu hal, garp iktısadi- | his ve fikirlerine tercüman olan i yatmı altüst ediyor. Avrupa ikti -| bir de edebi (Şebap) mecmuası çı. fabrikalar artık iş bulamıyorlar. | ya Kemali de, ayrı ayrı o mecmua Amele ve halk kitlelerini beslemek ! idaresinde tanımış, o zamanki ilk işini kapital artık devlete bırakı -| yazılarım için her ikisinden de o - yor. Bu felç garp memleketlerin -| rada yaman ve faydalı teşvikler ve de iptidai maddeler istihsalâtına | takdirler görmüştüm. hatta kömür, demir, çelik istihsa- Günlerden bir yaz günü, bizim lâtına da sirayet ediyor. 1920 se -| bu edebi zümre, bu her iki üstada nesi nihayetine doğru Avrupa ve| birden bir ziyafet çekmek istedi. Amerikada işsiz amelenin yekünu| O Uzun görüşmelerden sonra ka- takriben on milyona baliğ oluyor-| Tar verildi: Her iki üstat birden du. (Bir milyon o Almanyada, bir| Eyübe çağrılacak, Bostan iskele - buçuk milyon İngilterede, üç bu -| sinde hususi sandallara binilip ak- çuk milyon Amerika müttehit hü - | şam üstü Silâhtar ağaya gidilecek; kümetlerinde.) oradaki ulu, top ağaçların loş göl- Avrupanın satn alma kuvveti -| gesinde, akşam üstü büsbütün nef nin müthiş surette azalması onu! üleşen derenin bir kenarında ye- öller, kamışlar şai ansında Türkiye Gö Dünya iktısadı ve iktisadi buhran hakkındaki fikirlerimiz Bir zamanlar, Eyüpte gençler - sonra küçük bir intikal devresi ge-' fa Ragıp ve Salâhattin Enisin o za| mını kendi mamulâtile doldurdu »| deniz ticaret müdürü Müfit Nec -; gu ve iptidai maddeler yetiştiren | det, bir zamanlar (Zümrüt Anka) | deler ithal etmek imkânsızlığına soktu. Çünkü Avrupanın satama - yınca alma kudreti olamıyacağı bundan sonra iptidai ve gıdat mad nilecek, içilecek, söylenilecek, gü- Tünecek, okunacâktı, Nihayet her i ki üstadı da davet bana düşmüştü, Çünkü ben artık bilfiil, yazıcılığa ve onlarla sıkça görüşmeye başla- gibi, iptidai ve gıdai maddeler ye: tiştiren memleketler de henüz bj -| “'#9m.,.,,,, |. silkselş Sicil lir tanxim ölcek kap - | Çek ir MENA Miili tale malik olmadıklarından kredi ei sinire > en ile veremezlerdi. İşte şimdiye ka -| gr. Kendi on çi iyor er Avi BANGE LU y çüelili| e Keeliiio. siman, beni çek ME ai << | seviyordu. Hiç hoş beşe o meydan ve tekerrür edip dururken ( şimdi| bırakmadan hemen meseleyi aç - bunun aksine olarak az istihsal et: trm; gülerek: me krizi baş gösterdi. Şimdi yal -! oo | Baş üstüne, dedi, gelirim. nız İşsiz amele değil, Avrupanın bi | Hem çok memnuniyetle gelirim! lâmum halkı açlık rstmabına düş -| Zavallı gafil ben, o zamana kadar tüler, Avrupa bu açlık ıstırabınt çe | hiçbir şeyin farkında (olmadığım " kerken, Arjantinde hububatın sa - | için ağzımdan kaçırmıyayım mı?.! tılmıyan fazlasını Jokomotiflerde — Yahya Kemal de gelecek! kömür yerine yaktılar; evvelce Vay efendim, sen misin bunu feyz ve bolluk allahın insanlara | söyliyen?. Bir de ne bakayım, hid- bir rahmeti olarak telâkki edilir -| delten zavallının gözleri faltaşı gi- ken şimdi mahsulde görülen feyz | bi açıldı ve bana öyle bir köpürüş , bir musibet âmili oldu. Zirai mem-| köpürdü ki, yoldan gelip geçenler leketler de sınai mamulât alama -| şimdi bize (Obakıyorlardı. Neden dıklarından kendi mahsulâtını sa - | sonra onun ağzından girip burnun tamıyorlardı. Bir taraftan Avrupa | dan çıkarak yumuşattım, daveti - halkı yokluk ıstırabımdan kıvra - mize gelmiye tekrar razı ettim. Fa- nırken ziraat memleketlerinde hu- | kat öteki gelmemek sartile! (*) «se bubat ve mahsulât yerlerde ve de- Üç gün sonra sünbüli bir hazi- polarda çürüyordu. Kapitalizm ik- | yan akşamı, Eyüpteki Bostan iske- , usadiyatının bozukluğunu allet -| lesinden Fikret Adilin narin iki fr- mek için gene tabiat kanunlarının | tasile hususi bir sandala dolduk ve müdahalesi lâzrmgeldi; ve tabin - | Haşimin bindiği iki çifte fıtanm tn emrettiği kuvvetli aksülâmelle küreklerine Fikretle ben geçtik. Ar müthiş bir fiat sukutu başladı. uk neşemize, keyfimize payan | uzun Fuzuliyi, Ruhiyi, 1st€ hatıra: Sazlar, kamışlar, kurbağalar ; arasında bir âlem ! züyorlardı. Burada artık kendinden geçer gibi: — || — Sen yazılarında ni$' (Terkos gölü mütevellisi) bul su yolcuları kâhyası) sun? i — Ne yapayım üstat, #* çok şiirlerinde ördek gi dan, gölden çıkmıyorsun © » Silahtarağa o akşam tam istediğimiz renkteydi terkos köprüsünden ö1€* bir şimal esintisi ile yele”? çe tıpkı yeşilbaş ördekleri” leri gibi men«vişleniyerdi , Sağ ve soldaki sazl | lıklar Haşimin susmak * K bülbülleriyle doluydu. DE olduğu için bunların, mi bulan nihayetsiz vakyakli zim dört çifte küreğin ş1P' geliyordu. Soldaki sık ve © mışlığın, o kendine m. pi tısma dalan Hâşim gülün” Tam bu sirada çocuklardi” sadi mekanizması felce uğruyor, | kardı ki, işte ben Haşimi de, Yah-! yavaşça mırıldandı: ! Akşam gene akşam, gefi Göllerde bu dem bir kam5" Biraz sonra, daha gü varmamışken bir gece veren ulu ve top ağaçların” ki bahçenin önüne geldik.” çeşit çeşit ve renk renk © kazlar, bu koyu nefti, duff yun üzerinde gerdan ku, karşıladılar, j Fazıl Ahmedin bu miti. losunu idare eden en bir anaç kaz, sandallarif/ ve çarpık bir bakışla bira” ten sonra, yabanci ns” anlamış gibi dümeni bi kırdı, sancak tarafımızd le beraber üzerimize kayı” Jadı. Haşim onlara b ii gülümsüyordu ve gene biri mevzüun tam bamtelif* “Suda yorgun, mazı t€ “Ediyor bir “Mahmulu hande “Kuğular geliyor sine * $ 4 Çayırda hemen gece kadar oturduk ve bütün det içinde hep eski, yeni tan konuştuk. Divan edi yi bilen Haşim Sami, dimden, Nailiden rindan€ kudukça Haşim coştu ve © açıldı, açıldıkça söyledi. larmeyi, Reneyi, Emil anlattı. Sonra, o zamanls”” rin kayıtsız bir âşıkı ola” yi Fikret Adille Bodleri #* ettiler ve nihayet Ekreri ben, baktık ki, bu işin ie faslın tükeneceği, bu 0 türlü nihayete ereceği yok” man: — Haydi dedik, kalka” bah yaklaşıyor! “ Sessiz geceyarısı, fersiz ca mehtapta daha era sazlarla kamışların ar ini gi dallarımız süzülürken H8* i — Aman dikkat gec rilip de kurbağalara kepi” yalım! © sadece tekemmülâtından ibarettir, | mumi teşevvüşat 1920 tarihlerine İLE İ Bu sebeptendir ki ihtira olmayınca | doğru açıktan açığa tezahür edi - He — EA iy e Diyordu. cer? sermayeyi tahrik edecek âmil or - | yor. 1920 tarihinin en karakteris - e mağrurdu. Osman tadan kalkmış oluyor. Teknik te - | tik hâdisesi olmak üzere o zamana Göz Hekimi Bizim fıta ötekilerin ortasında (*) Ayni gençler 0” rakkiyat motörü işlemeyince kapi: | kazlar bilhassa iptidai maddeler Bo Z)p, ,S, Şükrü gidiyordu. Bahariye ile | oradaki| sonra Defterdardal. pri Yahya Kemal beye de yafeti çekmişler ve di ka bir âlem geçirmisie. di talist sistemi felce uğramaktadır. | istihsalcisi olan Ainerika müttehit | İktisadi buhranın tarihçesini mü | hükümetleri kat'i surette © smai İ talea ederken kapitalizmi teşkil e- | memleketler sınıfına geçiyorlar ve 5 Mi simli emdi ii dik an eki ima nk 4 Birinci Sınıf Mutehassıs Ü| sücücük ada yavrularının arasın - Habıâli (Ankara caddesi No. 601 dan geçerken yalılarm penceresin- i den tek tük kadın başları, bizi sü- demenize nz side b öy