5 Haziran 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

5 Haziran 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İn Ja lll e üyük HMET HA ölünün GAZi — “Bize Yeni harflere dair ilk defa fikir 2 için Dolmabahçe sarayma edilenler içinde Gaziyire- dg a Zörmeğe gidenlerden biri ım, eca çoktu. Mi adesesine zerre kadar İatğrar yoktur. o Binaenaleyh, — aletinin keşfile (portre) Ihın vazifesine nihayet bul- Mazarile bakanlara hak ver - *nce müşküldür, Şekil ve Men 2iyanm inikâslarına göre iç tahavvül eder. Bu itibarla rte, Sehrenin, evsafı muayyen, Min, &, tecellisi yoktur, Fırça sanat sim edeceği çehre üzerin - müddet hayatın cezir ve tol hi tarassüt etmek v onu bir tayı #vvüllerinde zapteylemek trip, ihayet hakiki hüviyetin İş tarı sezmeğe ve görme - ak olur, Fotoğraf, bu di- “ hil ve terkip kudretine ma ni, ildir, Onun için, hassas cam tsressüm eden şekle bir Ymeti izafe edilemez. Görde. Kü düm Fotoğraflara nazaran biraz yorgun, biraz $mış bir vücutle kar- Zönnederken, kapı - eek ağı ten göre,, isimli kitabından — İdan bir ziya dalgası halinde giren mütekâsif bir kuvvet ve hayat te- cellisi ile birden gözlerim kamaş- tı: Hadekaları en garip ve esraren giz madenlerden masnu bir çift gö zün, mavi, sarı, yeşil ışıklarla ay - İ dnlandığı asabi bir çehre... Yüz - de, lında, ellerde bir sıhhat ve ba har rengi... Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar.. Bü - *üw zenberekleri çelikten, ince, yu muşak, toplu, gerilmiş, terütaze bir uzviyet, Altı yüz senelik bir devri bir ande ihtiyarlatan adamım çehresi, eski ilâhlarınki gibi, iğrenç yaşın hiç bir izini taşımıyor. Alevden coş gun bir nehir halinde, köhne tari- hin bütün enkazımı süpüren ve ye- İ ni bir âlemin tekevvününe yol açan fikirler kaynağı baş, bir yanar dağ zirvesi gibi, taşıdığı ateşe lâkayt, | | mavi sema altında, samit ve müte- | bessim duruyor, Kendi yarattığı şimşekli bulutlar dan, fırtınalardan ve etrafma dök |tüğü feyizli seylâbelerden yegâne i müteessir olmıyan, meğer onun genç başı imiş! Ö' yünün bönim için en büyük ni İmeti, o efsanevi başı yakından görmem olmuştur. ERKEK kaka, in gi muharriri o Sırrı Beyin Kipi dikkat Bulduğum ikinci su- Ş Ban mı güzel, erkek mi?.. Ki, öğ sual, dünya dünya yüz binlerce defa so : aş Sikiy * kadar defa da cevabı .. ilyyat, meseleyi kn ekine halletmiştir. Tabia- iy Ahedesi de bediiyyata hak ie hayvan cinslerinde erke- MN bi, © İŞİ çirkindir. Bunu i ve va Keçi, cılız, sarkık * < a, ok çehresile erkeği » *ke,, Sülünç bir hayvandır. va ik da, hiddep burnu, adali e play, li ve gergin göğsü alar üzeinde a ettiği erinden üfka iy biz Ra zannedilir ki i her nizamı âlemin na- i Güny gözden geçiri- karti, ia anlamakta üstat bi, “naniler “Teke,, den ili, abu vücude getirmiş- k mak Mutaarrız (Pan), ke- Pat ape kıllı baldırla- : v buynuzları ve çe- ile “Teke, nin ilâ- €sidir. Miskin inek A arasmda da aynı , insa, labilir. Tavukla hekç, ÖYDE cinse mensup // 0 baya eder, biri o er, > “Gurebahanei lâklâkan,, isimli kitabından— kadar çirkin, diğeri o kadar gü: zeldir. Hilkat, tavuktan bütün e- sirgediklerini horuza ibzal etmiş- tir. Tavuk, bodur şekli, şerefsiz çehresi, nizamsız hareketleri ve nahoş sesile korkaklık, oburluk ve dar akıllılığın tam bir enmuzeci iiken, horos, rengârenk şafak ma- denlerinden dökülmüş zannedilen zengin ve muhteşem tüyleri, iç içe girmiş akik ve yakut halkaların - dan yapılmış âteşin gözleri ve mercandan masnu cengâverane i- biğiyle, feragati nefis, mertlik ve kahramanlığın mükemmel bir tim- i salidir. İplik boyunlu, kuru ka- falı alık kısrağın yanında, alnın - da perçemleri, boynunda yeleleri i ve kırları dolduran kişnemeleriyle | gergin at ne şanlı bir mahlüktur!. i Tavus, ceylan, sülün, aslan ve hemen bütün hayvanların erkek ve dişisi arasında yapılacak mu - kayese bizi aynı neticeye götürür. İnsan cinsinde de dişinin erkek: ten daha güzel olması için hiç bir sebep yoktur. Kadının süslenme- ğe muhtaç olması, saçlarını bir u- zatıp bir kısaltması, hayvan kürk- lerine sarılması, frtraten güzel ol- madığının ve bunu kendisi de bil- diğinin kâfi bir delili değil midir? Erkek suni süs vasaitine tenezzül “etmez, zira erkek güzelliği buna i müftekir değildir. , ? j İM sayıfası i “Faust ,, un Mürekkep lekeleri — “ Frankfurt seyahat- namesinden — Frankfurt'a gelene herkesin sor duğu şunlardır: — Eski şehri gezdin mi? i — Roçildin evine gittin mi? — “Goethe,nin evini gezdin mi?. Frankfurt şehri meşhur zengin Roçildin, ve şair (Goethe)nin va- tanı olmakla iftihar eder. Vardığı- mın ilk günü (Goethe) nin evine koştum. Romanyalı hasta arkada - şımla beraber. Gün pazardı. Eski bir İstanbul sokağını andıran gürültüsüz, ten - ha, temiz, İo$ bir sokakta eski bir İstanbul konağının tokmaklı kapr- sı önünde durduk. Ve bir elektrik zilin düğmesine dokunduk. (Goet- he) ne kadar büyük bir şair olur- sa olsun, ölümünden yüz sene son- ra, bütün duvarları, bahçeleri, mey danları taze sarı çiçeklerle doldu- tan bu neşeli ve güneşli sonbahar sabahanda loş bir sokktaki loş e - vinde kendine kâfi bir müşteri ka- labalığı bulabileceğini pek te um- muyordum. Şahlanan maddiyetin ruhunu ifna etmesi icap ediyorsa, artık harikü- lâde'fenmi Keşifleri sayilamıyacak bir hale gelem, semada'koca (Zep pelin)i uçurup kuşları eski bir ma kine gülünçlüğüne düşüren, atlan- tikte (Bremen) vapurunu işitilme miş bir hızla kaydıran, hava azo - tundan (sun'i gübre), odundan (şeker), kömürden (benzin) çıka- ran şu altın gözlüklü, kenevir saç- Ir, golf pantolonlu kimya muhare- besi hazırlayıcıları genç (Herr dok torlar) vatanda eski bir şairden başka bir şey olmıyan (Goethe)yi ölümünden yüz sene sonra ziyaret edecek iki'kişi bile bulunamaz di- ye düşünüyordum. Meğer aldan - mışım, Bir mezara işim gi bi soğuk bir ürperme ile açılan ka- pıdan içeriye girince hayretten do nakaldım. Burada ruhun aydınlığı bir şafak ziyası gibi Yüzümüze vur du. Evin içi talebe yaşmda çocuk- lardan, kızlardan, şık kadın ve er- keklerden, yaşlı efendilerden mü- teşekkil gayet temiz ve mütehey - yiç büyük bir kalabalıkla dolu idi. Bunların hepsi de Almandı, yani bizim gibi tecessüsün oraya çekti- ği seyyah ve yabancı nev'inden vâhi ve lâkayt bir gölge yığını de- ğil, (Frankfurt)un zengin iki üç aile sinden birine mensup olan (Goet- he)nin konağı kuyulu idi. O zaman lar kuyusu olmak bir aile için mü-| yafında nefes alıyordu. Yüz sene him bir imtiyazdı. Ancak Roçild- lerin, Goethe'lerin kuyusu vardr. Umum için sokakta çeşmeler akar dı. Mutfakta (Goethe) ailesinin muhteşem kuyusuna hürmetle bak tık. Mutfakın duvarları üzerinde dizili duran elli altmış tatlı ve pas ta kabı (Goethe) nin annesinin ne sıcak bir ev kadını olduğunu gösteriyordu. Ev, olduğu gibi mu- hafaza edilmişti. Bütün pencere - ler eskisi gibi çiçekli ve tül perde- liydi. Şairin hatırası bu evin her ta yi ğü olmez eee 83 di 9 — VAKIT 5 Haziran 1931 e yazıları BiR YAZ GECESi HATIRASI — “Diyale ,den—- İşveyle, fısıltıyla, gülüşle Olmuş şebi sevda gene bihap. Oklar gibi saplanmada kalbe Düştükçe semâdan yere mebtap. Buseyle kilitlenmiş ağızlar, Gözler neler eyler, neler işrap ; Uçmakta bu âteşli havâda Vaslet demi bir kuş gibi bitap ... BAŞIM Bibaber o gördeme gelmiş konmuş Müteheyyiç. mütekallis bir baş, Ayırır sanki bu baştan etimi Ömrü ebrama muadil bir yaş! Ürkerim kendi bayalâtımdan Sanki kandır şakağımdan akıyor. Bir kızıl çebrede âleş gözler Bana güya ki içimden bakıyor! Bu cehennemde yetişmiş kafaya Kanlı bir lokmadır ancak mihanim, Ah yarabbi, nasıl birleşti Bu çetin başla bu suçsuz bedenim? Dişi, tırnakları geçmiş etime Gövdem üstünde duran ifritin. Bir küçük lahzayı ârâma feda Bütün alâyişi namu sıytın! WWE UDE — “Göl sastleri , nden - Denizlerden Esen bu ince bava saçlarınla eğlensin, Bilsen Melâli hasretü gurbetle ufku şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin | Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesa, Ne de alâmı fikre bir mersa Olan bu mavi deniz Melâli anlamıyan besle aşina değiliz. Sana yalnız bir ince taze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer Bu sefil iştiha, bu kirli nazar Bulamaz sende bende bir mana, Ne bu akşamda bir gamı nermin, Ne de durgun denizde bir muğber Lerzei istitarü istiğna, : Sen ve ben Ve deniz Ve bu akşam ki lerzesiz, sessiz Topluyor buyu ruhunu güya, Uzak Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak Bu nefyü hicre*müebbet bu yerde mahkü uz, saremsmaasassss aa ss9sananusan s411299NUUEUEEERNN0N Faust'u bu masa üzerinde yazdı. Bu lekeler Faust'un. lekeleridir!,, dediği zaman kalabalığın son had de varan merakı ve heyecanı, ışık halinde gözlerden taştı. Herkes © mukaddes gölgeleri yakından gör- evvel içinde canverdiği oda, mem- leketin her tarafından yeni gönde rilmiş çelenk yığınlarile dolu idi. Sanki şairin cesedi henüz kaldırıl- mamıştı ve havada esen şan ve şe- refinin ıtrı o sabah açmışiri bir a g kırmızı gülün kokusu gibi taze ve | mek için, medeni nezaketi unuta » kuvvetliydi. | rak masaya yaklaşmak üzere ken- Nihayet şairin çalışma odasma | dine bir yol açmağa çalişiyordu. vardık. Kafileye kılavuzluk eden | Bu hayran güzlerde lekeler, mü- memur, üstü baştanbaşa mürek - | rekkep lekeleri değil, fakat bir e- kep lekelerile kaplı eski bir yazı bedi lâcivert semada, namütenahi masası önüne gelip te “Goethe yıldı

Bu sayıdan diğer sayfalar: