| | N | Firavunun Eiavun.. Nedir? Kimdir? Bunu Miley kolay bir iş değildir. O aa Be denizi ile Marsilyanın ii aki müthiş dalgalarla çar - tülg,, 021 sakin sular üzerinde gibi süzüldü, Kışın dâğlar ba; 8 yüksek dalgalar arasında | çikiy, ç Pboldu, bazan meydana ti, Nik, akat sonuna kadar azmet - g yi Marsilyaya vardı. Yüz,“ defa iki defa olmadı. Vi My defa hep ayni şekilde de- tün, ,* Gittigeldi.. Lâkin son dı * 9 da ihtiyarladı.. Onun hk, Bi “aaları çürüdü. Sert dalga» di, süne doğru (küt, küt) vur - | vey *rinden gelen bir sesle ce- Deği Çünkü taketi kesil- tü, 7 bu müthiş felâketlere gö- işte, "ecek kadar kuvveti kalma- Yıl li ne kadar çabuk geçiyor. Büy esabın, Mak, Sa bili yalnız Firavu - yordu. O Fıravu - iie ktan indiği gündenberi bu koy Seziyordu, Fıravun.. Bu is li ar da tarihi hiç bilmiyor Mit | $» (Firavun) kelimesini iy bir kere irkiliyor, korkuyor. LO “ Sür, it a edefe yarmak için o ka - Mig, * Bider ki.. Sesin tiç e ah, » oh demeden sizi götü- tij kep he mazlüm gemidir. bağ, plan güvertesinden et - LEZ başı önde dalgaları ğu *eferki seyahat (böyle Miyar geminin ihtiyar “syö Con Pol gemide Yay & Maaş ağında öldü. Yerine kim ek. ti han sevdiği ve itimat etti - “alg, &ptan muavini idareyi eli- Iş Yaş iyi yürüttü. Büya Mdaki gemici ne bilir? ty k dal - Wi GE Igalar bu işe çok kız - lap, ,Pürmiye kudurmıya baş yl idi "ilya adalarının açıkla - ni “ Akdenizin delirmiş dal - hi İYar teknenin o karnına gir ruklar vuruyorlardı. Ğ N bilmem nasıl oldu? W knıy kneden garip garip ses- A başladı. Genç kaptan * LK, » Sabretti,. —İleri.. dai - tan, er ma ileri. Diyerek atıldı. Gece ol - du.. Her tarafa müthiş bir korku çöktü, Genç kaptan da biraz titre- miye başladı. Ne yapacaktı? O böyle düşünürken dalgalar büsbü- tün kudurdu. Zavalir teknenin ka- burgaları kırıldı.. Baş taraf denize teslim oldu. Su lar içeriye dolmıya başladı. Acı acı i sesler yükseldi.. Kaptan güverte - sindeki genç bu sesleri duymadı. Gözleri yavaş yavaş büyüdx. Göz- bebekleri vahşileşti.. Kulakları sa- gırlaştı.. Elleri kuvvetlendi.. Ağzı kilitlendi. — Tayfalar müthiş çığlıklarla * | bağırırken onun ağzından tek bir ses çıktı: — Baş tarafı boşaltın.. Bu emir büyük feryatlarla yapıl» dı ise de biraz sonra su daha fazla dolmıya başladı. Fakat yavaş ya- vaş şafak ta söktü, kuduran deniz sakinleşti. Dalgalar akşanrki yap - tıklarından utanmış gibi sustular.. Baş tarafı delik deşik fakat büyük bir tahta ile tıkanmış (Fıravun) yavaş yavaş Marsilya limanına | doğru yol aldı. Akşam Marsilyada karaya çıkan gemiciler: Genç kaptanın elini öperken: — Ah kaptanımız.. Sizin saye - nizde bir can sahibi olduk. Yoksa biraz müteessir olsa idiniz. Şimdi i çoktan Akdeniz dalgaları arasında kaybolmuştuk.. Diyorlardı. İ Masaılc EYE EUUNENANAEEEEANEREEEDEEEEENENEEAEASANEEEEEEEEEENIN Y 2k NÜ düzel oldum.. Oh.. İZE en ! Söy, yı akın İs. NY İnan | hayva " k. 3 a kalım. Ali Efendi ara en yakın bulu - ar hangileridir. ı © m he Ak; oda terler dökmiye baş N nsesi de ka; iy m şınmıya İnaldirde. Hemen elini ense Lı, © ufak bir şey ya » &ibi e ki iN “ b arasında sıkıştırın - li Slduğunu anladı. Bir da insanlara &n ya- ir Ni olduğu geldi * cevap verdi: Cabi Efendinin başından geçenler Cabi Efendi çoktanberi gözük- müyor, Çünkü yeni bir otomobil J aldı. Onunla gezip tozuyor. gidiyordu. Birdenbire bir ağaça çarptı, Kendine gelip gözünü açtı- ğı zaman ne görsün.. Güzel bir yer de.. Güzel bir hastabakıcı hanım da başı ucunda., Cabi Efendi, — Aman hanımefendi.. Ben nerdeyim? Dedi. — Hastanede 27 numaralı oda - da.. — Ooh, ooh kurtulmuşum.. Ha- pishaneye girmemişim ya.. Hesabı en kuvvetli millet ? Hesabı en kuvvetli halk Cenubi Amerikadaki Botokud denilen ka - bile efradıdır. Bu kabile efradının her nedense hesaba kat'iyyen a « Munllim Bey, kılları ermez. En akıllı olarak ge - çinen 3 ten ziyade sayamazmış! Geçenlerde bir gün Şişliden Bü: | yük dereye otomobil ile son süratle | Sibirya köylüleri nasıl zarp yaparlar? iki dört eder, iki kere dört sekiz e- der diye hesaplanır. Bunu bildiği- miz için istediğimiz büyüklükte zarpları yapabiliriz. Halbuki Sibirya köylüleri zarbı İ bizim bildiğimiz gibi yapmazlar. Maamafih Sibirya köylüleri de 2 den fazla haneyi zarp yapamazlar. İşte size Sibirya köylülerinin sap - tığı zarptan bir nümune göstere - yim: » Meselâ 73 X 283 — neye müsa - vidir. Bizim bildiğimiz şekle göre bu- nu şöylece zarbederiz değil mi? 283 73 —— 849 1981 —— 20659 Halbuki Sibirya köylüleri şöyle yaparlar, Bir çizgi çizerler. Bir ta- rafına 73 ü yazarlar, Diğer tarafa 283 ü yazarlar. 283 ün yarısını, onun yarısını, 0- nun yarısmı, onun yarısını, onun yarısını bulurlar, nihayet bire ge - linciye kadar bunu yazar, 73 e gelince bunun da bir mislini onun mislini, onun mislini tam bir hizasmagelinciye kadar yazarlar. 283 sonu tek rakamlı olduğu için 73 ün misli alınırken tek rakamın karşısındaki rakamları toplarlar. Yekün zarp yekünudur. Rakamla şöylece yapılır: 282 73 73 146 — 146 292 584 — 564 1163 — 1168 2336 4672 9344 18688 — 18688 20655 Dikkat edilirse rakam yarısı bu- çuk geldiği zaman bu yarım atılır. 17 inin yarısı 8,5 iken 8 yazılır, Hayatın esası 4 2 1 Hayatın esası sudur. Hayat ma - kinesi su sayesinde işler, hareket eder ve bizi yaşatır. Bütün hayatın üçte ikisi su ola- | rak kabul edilmiştir. Fakat deniz- de yaşıyan ve (Venüs çiçeği) ismi- İni alan bir nevi mercan vardır. Bu mercanım yüzde 99 unun su olduğu Bizim bildiğimiz zarp; iki kere| Öyle bir sual ki ne kadar düşün seniz kolaylıkla ( halldemezsiniz. Ben size anlatayım. İryor. Güneş ile dünyanın arası da çok uzaktır. Bundan başka dünya- nın da kendine göre bir çok hare- ketleri vardır, Fakat bütün bu ha reketlerde dünyanın vaziyeti belli- dir. neş yuvarlak vaziyette her tarafa ayni derecede kuvvet veremez. He le dünyanın alt ve üst taraflarına çok kuvvet gönderemez. Güneş te bu mıntakalara az gel- diği için oraları soğuk olur. Daima bozlarla örtülü kalır. Hattıistiva neden sıcaktır? Yukardaki suale cevap verdik - ten sonra buna cevap vermek çok kolay bir iş gibi gelir. Bu da kolay değildir. Dünya yuvarlaktır. Demiştik. Hararet ayni derecede bu kürenin orta kısımlarına gelir. Bu kısım da amuden gelen güneş ışıkları altın - da çok çabuk sıcaklık alır. Bu mıntakalardaki memleketler de çok sıcak olur. İşte (Ekvatör) hattı istiva dedi- ğimiz gözle görülmez el ile tutul - kada da müthiş sıcaklar olur. İnsanlar kabalaşır. Ağaçların yaprakları sertleşir. Hayvanların çalışma kabiliyeti artar. Deniz suyu içindeki balık neden tuzlu değil? Deniz suyu tuzludur. İçinde ya - şıyan bir dakika bile ayrılmıyan deniz hayvanları, balıklar, istrid - yeler, istakozların da tuzlu olması lâzım gelmez mi? —'Tabit evet.. Demek lâzım. Fa- kat (hayat) denilen bu kuvvet bu- na da çare bulmuş ve her hayva - nın, hattâ her nebatın kendisine a- it olan hayat malzemesini hazırla- mıştır. Buna göre bir insanın nasıl | anlaşılmıştır. Haziran Bilmecesi: 1 150 okuyucumuza hediye Bu haftaki bilmecemiz beceler- den cümle teşkilidir: ğiz —ce —ne —le —eğ —bol— bol — ay — üç — in —iç —ği — di—dil —e —til —ta —ler — tep — mek —. Doğru balledenlerden 150 oku - yucumuza muhtelif hediyeler vere. ceğiz, Hediyelerimizin arasında o- yuncaklar, şeker, pisküvi, çikolata, kitap, kartpostal vardır. Hal varakalarma isimlerinizi adreslerinizi okunaklı yazmız. | Bu bilmecede kazananların isim leri Temmuzda ilân edilecektir. Hal varakalarını “Vakit çocuk sayfası muharriri,, adresine gönde. | riniz. Gelecek sene gene maz hattın iki tarafındaki mınta-! 9 — VAKIT 1 Haziran 1993 semen Şimal ve cenup kutuplar neden soğuktur ? Dünya ışığı, harareti güneşten a. | Dünya yuvarlak olduğu için; gü | hergün biraz yağ, şeker, patates ekmek gibi maddeler yemekliği - miz İâzımsa hayvanın da böyledir. Yani balıkların da kendilerine gö- re bir çok ihtiyaçları vardır. Bu ih- tiyaç içinde tuz da vardır. Deniz tuzlu olduğu için bu balık lar suyu içmemezlik yapmazlar. Bilâkis muntazaman su ile yaşar lar, Fakat ihtiyaçlarından fazlala- rını almazlar, İşte tuz meydanda. Denizdeki tuz memlehalarını istesek alama » yız. Çünkü bir insana, bir hayvana lâzrm olan tuz miktarını hayat tes bit etmiştir. Balık ta bu hayat kaidesine göre kendisine lâzım olan tuzdan fazla» İsınr alamaz. Binaenaleyh kendi vücudunda da tuzdan eser bülun - maz. Lokantada .. Küçük Ali babası ile beraber bir lokantaya gitmişti, Çorba istediler. Garson çorbayı getirdikten * sonra kaşlarını çattı. Birdenbire hastala mış gibi kıvranmıya başladı. Alinin babası zavallı garsona sordu: — Garson efendi.. Geçmiş ol « sun. Birdenbire rabatsızlandınız mı? — Hayır efendim. Çorbanız çok sıcakmış parmağımı içine sokmuş- tum da yandı... ..22m000 0000000100040 0NA1050100908 PAN EUNUE EE BANNER EEE Mektepler kapandı cici arkadaşlara kavuşacağız