28 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

28 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Varmış, , aranıp taranıyor Yirmi gün Sonsuz Defineler —emsasansensrreranensaamamenasase sar sAAANENEN Çatalcada bir define evel Bulgaristandan 95 aşında bira dam gelmiş; parayı almış ; 4 Çatalca ve Gülerkila za man, za» ine aranır, bu çalışma gün Üni er fakat sonunda bütün İh Sr söner, defineden eser bu- m Bünlerde gene define me- Bünmad, ortaya çıktı, vilâyetten alıy, e alanlar olduğu gibi işe edi da olduğu haber veril- elin Çatalca civarında bu aa en biri O aranmaktadır. define hikâyesi şudur: yöne 299 Rüş harbinde Istanbula nh mühimee bir paaryı Ça - sn bir eskiya çetesi fakat paraları götüre- di Terkos gölü civarında bir müşler ve gömülen yeri madan bulabilmek için bazı işa- e şlardır. Aradan sene- lar bu çeteden sağ kalan Dez tir. Topal köylü gece, misafiri u - yurken define plânını ele geçirmiş ve yanına on beş kadar köylü ala- rak araştırmıya başlamış ve gece sabaha kadar on beş köylü çalığ - mıştır. Sabahleyin Bulgaristandan ge - len adam kendisine oyun edildiği- ni görünce kızmış, işi nahiye mü - dürüne haber vermiştir - Definenin bulunduğu yer Çatal- caya dört saat mesafede terkos de- resi denilen yerdedir. Nahiye mü - dürü, jandarma müvacehesinde kazılmıya başlanmış ve plâna gö - re yer kazılınca büyük bir taşın ü- zerine harçla tutturulmuş büyük bir nal bulunmuştur. Rivayete gö- re bu nalın ucunda bir tel varmış ve bu telin ucu defineye merbut muş. Şimdi telin ucu bazıl, harıl a- ga anda yaşıyan bir adam | ranıyormuş. Sün evvel Çatalcaya gelmiş, | Mülg, İneye yakın bir yerde gö - Vip geçin cüz'i miktardaki ikinci | be kazarak paraları al - Ru Sekilip, gitmiştir. Para ie 95 yaşındadır. Aldığı isi ibi ömrünün sonuna e Bulgaristandan gelen adön: — Eğer define bulunmazsa elle- rimi kıtır, kıtır keserim diyormuş. İşittiğimiz define hikâyesi bu... Bakalım sonu nasıl çıkacak. Diğer taraftan vali muavini Ali Riza Beye bu defineden haberdar li Bunun için a- | olup olmadıklarını sorduk. meydana çıkarı!ması- e bir arkadaşına havale et: Plünm, vermiştir. İkinci a- yi ta evvel Çatalcaya gel- Sisi yalnız başına başararır a anlıyarak misafir kaldığı! * adamdan yardım istemiş- Ali Riza Bey dedi ki: — Bize iki günde bir define a- ramak için müracaatlar yapılır. Ve biz de istenen müsaadeyi veririz. Fakat bu gibi define hikâyelerinin sonu çıkmadığı için Çatalcadakin- en haberdar değilim. Früüsa — İtalya Arasında surer sarsasasammns000 une 2010088 se8eENAEEMEREANA ANNE SAA SAE RENAN İki taraf hudutlarında sıkı bir hazırlık var isler Alman ve Italyan tayyare- in kalelerini basmasından korkıyor dada Sulh ve müsalemet ce- | dünyanm en mühim kalelerden bi- kkında malümat gel-| ridir. Londrada çıkan “Deyli K sinin muhabiri İ - dir dai Tansa hududundan geç - Me Yanm insa ettiği yeni kale- İyi ek es, — Ve bunlara dair mü- yazmıştır. Muhabir mid diyor ki: Yö Müsolini tarafından, ne olunan İtalyan or - Yı endişeye düşür- Yan milliyetperver - name Korsika ve Tu» ga iadesini istemek- i bütün bu yerler rn ali hududundan a kadar uzanan Sy bir mahiyet - Fransaya giden içine tahkim edilmiş ve kaleler oyulmuş - de İtalyada, Mont evrene giden Lt ba- lik Bal Mi bre. » Ve İtalyanlar burasına “ölüm kale- si,, diyorlar. Sebebi de, kalenin keş fi ve inşası esnasında bir çok ame- le ve mühendislerin düşerek ölme- leri, yahut infilâklar esnasında par çalanmalarıdır. Bu kale üç katlıdır. Gizli yollar bütün katları birleştirmekte ve bu suretle kalenin eteğinden tepesi - ne kadar her tarafile muhabereye imkân hasıl olmaktadır. Çamberton kalesi, Fransızların ! Janus tepesinde inşa ettikleri ka- İ nelmilel taahhütle Yeni kaynaşmalar Küçük itilâf ve Dörtler misakı *lFransız meclisi murahha- sından izahat istiyor CENEVRE, 27 (A. A.) — Yu - goslavya hariciye nazırı omösyö Yevtichin beyanatı, dörtler misa - kı hakkında Mösyö Pol Bonkurla | yapılan, mükâlemelerden sonra küçük itilaf devletleri arasında bir inbisat hâsıl olduğuna alâmet gi - bi telâkki edilmektedir. Diğer ta- raftan Leh efkârı umumiyesinde de tahavvül husul bulacağı da tab- min edilmektedir. Zannolunduğuna göre (Mösyö Pol Bonkur icra edilmekte olan müzakereler hakkında kendisini dinlemek istiyen meb'usan mecli- si hariciye encümeninin bu arzu * sunu is'af etmek üzere Parise git- mek tasavvurundadır, Bundan başka, hükümetçe mü- zakereler yapılmadıkça misak pro jesi imza edilmiyeceği gibi, önü - müzdeki haftadan evvel bu husu - sa müteallik bir beyanname neş - redilmesi ihtimali yoktur. Milletler konseyinde Cenevre, 27 (A.A) — Milletler konseyi, dün umumi bir celse ak - detmiştir. Konsey, müzakere etmeğelü - zum görmeksizin bir çok raporlar kabul etmiştir. Bu arada bilhassa Persal Oyl arasındaki itilâf var - dır. Konsey, mali komitenin Avus - turya, Yunanistan, Macaristan ve Bulgaristan'ın mali' vaziyetleri hakkındaki raporunu ve Romanya ile Milletler Cemiyeti arasındaki teknik teşriki mesai yapılmasına müteallik olan itilâfın tasdik edil- mesini tasvip eylemiştir. BELGRAT, 27 (A. A.) — Milk li Yugoslav parlâmento klübüne mensup meb'uslar, hariciye nazı- rından harici vaziyet hakkında i- zahat vermek üzere meclisi içti « maa davet etmesini talep etmiştir- Hariciye nazırı M. Yevtiç, Ra- kek istisyonuna vâsıl olduğu za - man gazetecilere beyanatta bulu - narak şimdi artık dört devlet misa- kına ait müzakereler (e dolayısile fazla endişeye kapılmağa mahal ol madığını, misakın metninin geçen 16 mart tarihinde M. Musolini ta- rafından teklif edilmiş olan me- tnden pek farklı bulunduğunu söylemiştir. Bu misakm ahkâmı, bu husustaki hattı hareketini evvel ce tesbit etmiş ve Cenevrede bir kere daha teyit ve tasrih eylemiş olan küçük itilâfın menfaatlerini hiçbir suretle müteessir edemez. Küçük itilâf yakında Pragda aktedilecek içtimada noktai naza- rını tasrih edecek ve esasen bey - r ve mevcut mu leye hâkimdir. Her iki memleket abedelerle temin edilmiş olan men te bu kzlelerin muhafazaları en asil ailelerin evlâtlarına bırakmış- tır. Fransanın asil ailelerine men - sup olan gençler istida ile müra - caat ederek Alpteki kalenin muha fazasına tayin olunmalarını iste- mekte ve buraya getirilmektedir. İtalya da ayni hattı hareketi ta- kip ediyor ve memleket bilhassa asilzadelerini buraya gönderiyor. Her iki taraf ta birbirlerinin ka lelerindeki sırları anlamak için tay yareler uçurarak resimler alıyor. Fransızların en çok endişe ettikle- ri nokta, havadan tarruza uğra - maktadır, Fransızlar bu endişele - izi grammer ze Piya e biri faatlerine hakim kalacaktır. Şayet böyle bir misak aktedile- cek olursa, bu misak, ancak mil - letler cemiyeti misakının kadrosu ve ruhu dahilinde aktolunabile - cektir. ya arasında bir harp vukuu takdi- rinde yüzlerce İtalyan ve Alman ' tayyaresinin derhal hudutta birike ceğini ve bu kaleleri bombardıman edeceğini söyliyorlar, Fransızlar casusluğa karşı ga - yet şiddetli tedbirler almışlardır. O kadar ki bir Fransız askeri, ken- di yatak odasının eme ğı için ha yönderilmişti. 7 — VAKIT 28 Mayıs 1933 m Memleketimizde Verem Istanbulda ve İzmirde salgın; ölüm . miktarı ve nisbeti “Ankara Halkevi içtimai yar- dım komitesi,, bir neşriyat serisine başlamıştır. Bu #erininilk eseri “Verem,,dir. Doktor Can Osman Beyin yazdığı yazıda çok kıymet- li bazı notlar görerek bundan baz: kısımları alıyoruz: Verem eskiden beri malüm ve yalnız anılması bile insanları kor- kutan bir hastalıktır. Veremin in- sanlara dehşet salması sebep Ol - duğu ölüm adedinin çoğluğundan- dır. Veremin mucip olduğu ölüm miktarı hakkında bir fikir vermek için bazı rakamlar dökelim: Almanyada 1904 senesinde ve - remden 100 bin kişi ölmüş ve ve - remlilerin adedi bir milyonu buldu İ ğu tahmin edilmiştir. Almanyada 1892 kolerasında koleradan 8947 | kişi ölmüştür. Halbuki aynı sene- de veremden 122152 kişi ölmüş- tür. Demek ki verem bir senede bu büyük muharebe telefatının bir misli fazla ölüme sebep oluyor. Bize gelince İstanbul şehrinin son yirmi beş senelik umumi vefi- yat ve verem vefiyatı cetveli göz- den geçirilirse yirmi beş senede ve remden ölenlerin miktarı (69014) i rakkamını bulmaktadır ki, senede 1 2760 kişi veremden ölüyor demek Iran hükümeti ile İran'da petrol iş- | letme inhisarına malik olan Anglo | tir. İstanbulun nüfusu bu istatisti- ke esas olan senelerde en yüksek bir tahmin ile bir milyon olduğunu farzedersek vefat nisbeti on binde 27,6 miktarını bulur ki İstanbulun nüfusu 700 bini tecavüz etmediği- ne nazaran ferah, ferah vefiyat nis betini on binde 30 sayabiliriz. Di - ğer şehirlerimizde bu nisbetin da - i ha az olduğunu iddia edebilecek e- limizde bir delil yoktur. Meselâ İzmir de vasati olarak senede 344 kişi veremden ölmektedir. İzmir şehrinin nüfusu yüz elli bin olduğuna nazaran burada da - hi nisbet hemen aynıdır. Verem vefiyatını umumi vefiya ta nisbet edersek bu nisbetin yüz - de onbeşi bulduğunu görüyoruz yani yüz ölüm vak'asından on be - şini veremden ölenler teşkil etmek tedir. Bizdeki verem vefiyatını diğer memleketlerle mukayese edersek Fransada 10 binde 21, Belçikada on binde 11, İngiltere 10, İsviçre 9 ve Almanyada 15 tir. Şu halde bizdeki verem vefiya- tı saydığımız memleketlerin hep - sinden fazladır. Evvelce meselâ 1895 senesinde Almanyada verem ölüm nisbeti on binde 24 idi, diğer memleketlerde de fazla idi. Fakat 20-30 seneden beri bu memleketlerde yapılan verem mü- cadeleleri tesirile verem ölüm nis- beti bugünkü miktarlara inmiştir. Veremin çokluğu hakkında yal- nız verem ölümü tam bir fikir ve- remez. Malüm olduğu üzere verem her zaman ölümü mucip olmaz. Bir çok veremliler hastalıklarını bilmeden aramızda dolaşmakta hattâ işlerile güçlerile meşgul ol- maktadırlar. Bir şahsın veremli o- lup olmadığını anlamak için yapı- lan pirket taamülü denilen usul ile yapılan tetkikatta verem hastalığı» nın daha doğrusu verem intaninin insanlarda yüzde 75 nisbetini bul- duğunu gösteriyor. Verem bu kadar korkunç bir ken- | hastalık olduğuna nazaran verem den korunma ye olup olma- iadeli Haan İşini hastalığın mahiyetini ne suretle yayıldığını vereme bulaşmamak i- gin ne gibi tedbirler lâzım olduğu- nu bilmek lâzımdır. İnsan veya hayvanlardan her hangi bir vasıta ile insan vücudu - ne girer, Verem mikrobu hurdebin le görülebilir. Eniyiet suyunda ürer üremesi için en muvafık hara- © ret insan derecei harareti yani 37 derecedir. Vücutten harice çıkıp dağılan mikroplar bu derecei ha * rareti bulup çoğalamazlar ise ay * larca uyuşuk bir halde kalırlar, Sonra muvafık gıda ve harareti buldukları gibi uyanarak çoğalmı- ya başlarlar, Bu mikroplar hangi azada ise o azayi zehirleyerek ha - rap ederler ve girdikleri vücudu öldürürler. Bazı hayvanların vereme isti - datları fazladır. Inek, kuşlar, kur- bağalar, balıklar gibi. Bazı hayvan larda ise verem az görülmektedir. Keçi, koyun, ve eşek gibi, fakat bunların mikropları ayrı ayrıdır. Yalnız inek ve insan verem mik - ropları birbirine pek yakındır. Ya ni insan verem mikrobu ineklerde ve inek verem mikropları insanlar da verem hastalığı yapabilir. Mikrop öldürücü ilâçlara saat « lerle mukavemet eder. Verem mik robunu öldüren en büyük düşma- nı 100 derecei hararette tutmak ve güneş ziyasıdır. Yirmi dakika zarfında güneş ziyasına maruz o - lan verem mikropları ölür. Hay van verem mikroplarını insan ve- reminde ne dereceye kadar dahli olduğunu tetkik için 1912 senesin de Londrada toplanan beynelmi - lel bir komisyonda 1602 insan ve - reminde 1464 vak'a yüzde 90 dan fazla insan verem mikrobu bulun muş 126 vak'ada inek verem mik- robu ve üç vak'ada kuş verem mik robu bulunmuş ve 9 vak'ada insan ve inek verem mikropları karışık olarak bulunmuştur. Keza Alman sıhhiye dairesinin neşrettiği cet - vele göre en ziyade vefiyatı mu - cip olan akciğer vereminde inek verem mikrobunun nisbeti azami yüzde 10 nu geçmemektedir. Demek ki akciğer vereminde yüz de yüze yakın bir ekseriyetle in « san verem basili bulunmaktadır. O halde verem mikrobunu yayan, veremi bulaştıran başlıca menba? Hasta yani veremli insandır, ve veremli insanları da en tehlikelisi akciğer veremine müptelâ olanlar dır. Veremlinin her tükürüşünde çıkardığı balgamda milyonlarca verem mikrobu vardır. Veremin geç'nesinde bu balgamların büyük tesiri olduğu gibi birde taze tükü- rük damlalarile mikrobun gelmesi vardır. Bir insan iki metre uzağı - na bir ayna koysa bu aynaya karşı öksürse aksırsa hattâ hızlıca ko - nuşsa küçük, küçük damlaların bu Aynanın üzerine yapıştığını görür, Güneşte öksürdüğünüz zaman dam laların ne şadar uzağa gittiğini gö- rürsünüz. Bir çok insanlar konu - şurken böyle tükürük damlaları sa çarlar. Demek ki evremlilerle gö - rüşmek karşılarında oturmak çok tehlikelidir. Böyle damlaların için deki taze mikroplar doğrudan doğ ruya ağzımıza girerek verem yapa bilir, Bir veremli ağzmı tükürük | hokkasına yaklaştırarak tükürse gene etrafa böyle damlacıklar sa- çar. Veremlilerini ca ge-

Bu sayıdan diğer sayfalar: