—6s — VAKIT 23 Mayıs 1933 217 sene öncebir Türk sefiri 28 Yirmi sekiz Mehmet Efendi tarafından Parise gönderil hediyele: Fakat Fransız Kralı o Zaman otuz Efendinin bu sefateti seyahat Mehmet EF mazur görüleceğimizden eminiz. İşbu sene binyüz otuziki tarihinde bu fakir şanlı Osmanlı devleti ta- rafından Fransa kralı yanma elçi oldum. Fransa elçisi tarafından Tüccar kalyonlarından bir Fran - 8ız gemisi verildi. Gene o yıl için- de eylülün yirmi altıncı günü ge- miye bindim. Ve batı vaktinde yo- la çıktık. Hemen Allah yolumuzu açık etsin. Ve iyi havalarla işimizi bitirip gene yurdumuza selâmetle dönmek nasip eylesin. Bugünden başlıyarak bu kitaba başımızdan gelip geçecek şeyler yazılacak ve gidip gelişimde uğ - radığımız yerlerin ahvali anlatı - lacaktır. Yardım Allahtandır. Cuma gecesi hava çok yağmur - Iu, biraz da fırtınalıydı. Saat ikide kaptan yemek yiyordu. (Lapseki)- yi bir saat kadar geçmiştik. Kal - yon kenara yakım olduğu için ka- raya oturacaktı. Birdenbire öyle ah vah çıktı ki anlatılamaz. Et ra'tan imdat istemeğe başladık. Karat: Beyt Fiiyut besi Merde ve feryat pl nut Göyüki derin Künbedi firüzn kesi hist © Hele yakınımızda bir (çeklove) © varmış. Bağırışımızı ( işidince bir sandal alıp yanımıza geldi. Bu sandala bir kaç adam binerek © (Lâpseki) kadısma ve kumanda - na haber ettik. Bunlar bir kaç ka © yek hazırlamışlar. Fakat bunlar da ancak sabaha karşı (o geldiler. Ve ; hiç faydaları olmadı. Zira biz kur- —Otulmak için yol ararken batı saati sekize gelmişti. (Kalyon bir kaç kere başını ve kıçmı küt küt yer - İere vurup oynamıya koyuldu. © Bizlerse (Hay vura vura para - Tanacaktır. Kimse de yardımımıza gelmedi. Artık işimiz Allaha kal: dı!) derken gemiciler: (Müjdeler olsun., Kalyon kurtuldu!) diye ba- Zırmağa başladı. Doğrusu bugün kurtulmamız hiç te ümit edilmemişken sanki me - lekler bize imdada yetişti de kur » tulduk. Allaha bin şükür olsun. Oradan hareket ederek ikindi den azıcık evvel Boğaz hisarda demir atık. Orada üç gün kaldık © ve kurban bayramının ikinci günü yola çıktık. Çoka adasında hava “pek güzeldi. Amma ondan sonra | günbatısı esmeğe başladı. Tam on iki gün fasılasız esen bu © rüzgârla inayeti hakla mezkür a- yın yirmi beşinci günü Malta ada- sına vasıl olduk ve limana girerek demir attık. Bir hafta orada kal - dık ve 1133 senesi Muharreminin üçüncü pazartesi günü (ki çarşam- ba günü de Kasımdı) yıldız gibi bir hava esmeğe başlamıştı. Ha - reket etmek istedik, fakat rüzgâr limana doğru estiği için çıkış güç- tü, Maltalılardan çektiri istedik .. Onlar iki çektiri verdikleri için palamar taktık ve bizi limandan undan tam 2i7 sene evel ikinci Suhanahmer O zaman Fransız Ken' meşhur 15inci Lüi idi, Yirmi sekiz Mehmet Eföndiye Padişah f vermişti. Padişahın niyeti Fransa boşa gitmişti fendinin zekâ ve irfanile irfan cihetinden memlekete ço şeyler kazandırmıştır ki bunun başında matbaacılık gelir. Yirmi sekiz Mebmet Çelebi bin bir meşakkata yaptığı bu sevahatı (evka lâde ince nüktelerle, son derece zeki bir görü seyahamameyi onun 217 sene evelsi dilile maklcım anlamıyanlar çok vardır, Bazı kelimeleri Türkçey Fakat aslındaki inceliği muhafaza için bir çoklarıni d Mehmet Efendinin Paris seyahatnamesi »ci Lüiye verilm bir siyasi ii doğu için yirmi se Fakat siyasi cephesi bo üzere bir çok yaşında dışarı çıkardılar. Günesin batması yaklaşıyondu. Yıldız rüzgâriyle ve hiç faydaları olmadı. Zira biz Göze adası karşısına kadar var - dık. Sonra karayele tutulduk .. Arkasından gün (batısı esmeğe başladı. Her ne halse yavaş yavaş 150 mil mesafedeki Pandelarya adası civarına vardık. Dalgalar dağ gibi hareket halindeydi. Bizde mecal kalmamıştı. Bu adayı tutmak arzu eyledik . Amma ada pek küçük olduğu gi- bi limanı da yoktu. Üst tarafında biraz rahat tasavvur olunmakla| varıp rüzgâra hail olduğu yerde —demir atmak mümkün olmadı. ğmdan— orsa alabanda ettik, Akşam da olmuştu. İki üç saat geçince dalgalar rüzgârın kuvve - tiyle bizi adadan on beş mil ka - dar ayırarak artık geminin düme- nini rüzgârm eline teslim ettik ve yelkensiz kuru direkle gerisin ge- riye Malta canibine rüzgâr önüne düştük. Doksan mil mesafede La- nidoza ismi verilen küçük bir a- danın İimanı olmakla altıncı pa - zar akşamı girip mezbur limanda lenger attık. Muharremin dokuzuydu. Bu he- sabe göre altı gün hareket ettikten sonra Maltadan 80 mil mesafe kat'etmiştik Bu adanın etrafı 24 mil miktarmda taş ahırı bir yer - dir. Bir zamanlar mamurmuş, Kr lıç Ali Paşa kalesini yıkıp harap etmiş, Elyevm içinde bir keşiş, üç nefer adamla sakin olup gelip geçenin sadakalariyle geçinirler .. Akar suyu da yoktur. Meşhur ke - şiş bir sarnıç yaptırmış, bundan biraz su almak mümkündür. Am- ma çok değil.. Limanında üç dört gemi yatabi- lir, Mezkür ayın on beşinci per- şembe günü öğle üstü avni bariyle gün doğusu esmeğe başladığı için Allaha tevekkül edip mahalli mak. suda doğru gene yelken açtık . Arap yakasında Kalipe önün - den ve Bürçlü burun civarmı üç mil kadar mesafede durbünle sey» | rederek on beş mil kadar yerden! Samtro adalarını dolaşıp açıklara | çıktık ve cenabı hakkın inayetiyle ayın yirminci cuma günü alessa -| bah Tolon şehrine vardık. | Bu Fransız şehrine varmak en son vasıl olmak müyesser olmuş « tu. Karantinaya demir bırakıp on bir para selâm topu attık. Kaleler- den ve etraf limanda olan bürçler- den üç yüz para top atılıp senlik - ler ettiler Derakap kaptan vekili tarafmdan sandalla bir kaptan gelip kaptana yakın mahalden se- lâm ederek : — Hoş geldiniz, safa geldiniz. Nice günlerden beri kudumunuza muntazırdık, Devamı Var 4ler misakı Romada mühim müzakereler geçti | Alman nazırının riyase- tinden maksat neydi? Paris, 22 (A.A) — M. Geering”- in Romaya seyahatinden ve M. Mu solinin gerek muamileyh ile ve ge- rek Fransız ve İngiliz sefirlerile | yapmış oldukları mükâlemelerden bahseden Tan gazetesi, 4 ler misa- kı projesinin beynelmilel müzake- relerin ilk plânına geçmiş olduğu- nu yazmaktadır. Dört devlet misakının diğer dev letler hukukuna tecavüze meydan vermemesi şarttır. Tan gazetesi: “Berlinin hattı hareketinde görülen âni tahavvüle sebep Duçe'nin nasihatleri olduğu kadar Vaşington ve Londranın yapmış olduğu tazyiklerdir..,, di - yor, Bu gazete, diyor ki: M. Goering in Prens de Hesse'ü ziyaret etmek, M. Goebbels'in Roma seyahatini hazırlamak, M. Musoliniden M. Dollfuss'u müstakil Avusturya a - leyhindeki hareketlerinde teşvik - ten de vaz geçmsini istmk için Ro- maya gelmiş olması muhtemeldir. Yalnız Tan gazetesine göre M. Goering'in ziyaretinin asıl gayesi, 4 ler misakının mümkün mertebe süratle aktedilmesidir. Berlin'in ! hattı hareketinde görülen ani ta «| havyüle sebep, Duçenin nasihatle- ! ri olduğu kadar Vaşington ve Lon- dranın yapmış olduğu tazyikler - dir, Bu neticede M, Mussolininin | maharetini ve İtalyan inceliğini görmemek mümkün değildir. Bu manevrada Romü'nın ön a - Seyyar Terbiye ği: Çamlı Stepin uçb GYV Aİ 4 bel Sergisinde : EE TAAT 5 Çamlı bel'de Lokomotif denizden 1533 metre yüksekte. Şimdiye kadar tren bo- yuna yaylâya (tırmandı. Bundan sonra bayır aşağı gidecek. Çamlıbel steple Karadeniz Ya- İrboyu arasında bir sınır bekçisi... Çamlıbelin Sıvasa bakan yönü çır- çıplak, Karadenize bakan yönün- de çamlar, fundalıklar ve yeşer- meğe hazırlanan bir başkalık in- sanın etine dokunur gibi. Çamlıbelin (Oberisinde sert, keskin yaylânın rüzgârı Köroğlu- nun atı gibi kişniyor, Stepte gök gürültüsü (o büyük sahra muharebelerine (o benziyor. Sanki bin batarya (o biran, ateş, ini, güllesini yakıyor. Bulutsuz günlerinde stepin gü - neşi alevden bir (| silindir. Kuru toprak, kıraç yaylâ, yaylânın in: sarı, stepin hayvanı bu alev silin- dir-alunda esneyen;-“kavrular"bir yak olmuş olduğunda şüpheye ma- hal yoktur. Tan gazetesi, netice olarak, İ - talyan diplomasi mehafilinden nik binliğini kaydettikten sonra diyor ki: Hali hazırda henüz hiç bir şey aktedilmemiş olduğunu zannedi - yoruz. Fakat alelâde diplomasi yo- lu ile yapılan müzakereler mühim denecek surette ve Fransanın muh tırasının esası dahilinde ilerlemek tedir, Yani, 4 devletin teşriki me - saisi misakı, hiç bir suretle mua - hedelerin tekrar gözden geçirilme- sini istihdaf etniyecek yalnız usul meselesini ihtiva edecektir . Diğer devletlerin hukukuna hiç bir veçhile tecavüz ( edilmiyeceği gibi milletler cemiyetinin selâhi - yetlerine de tecavüz olunmıyacak- tır. Zira, 4 devletin teşriki mesaisi Avrupa sulhunun bekası için de - vamlı ve feyyaz olması bu şartlara bağlıdır. Hava kahramanları PARİS, 22 (A.A.) — Arken ji- yel Lö Burjeye geldiği zaman kalabalık bir halk kütlesi hazır bu- lunuyordu. Hava işleri nazırı da bir çok mülki ve askeri erkânla tayyarenin gelmesini bekliyorlar - dı. Tayyareciler, omuzlrada taşın - mış ve M. Cot, kendilerini tebrik elmiştir. M. Cousinet, müretebatına çok güzel bir kabul göstermiş olan bü- tün cenubi Amerikalılara minnet- tar olduğunu söylemiştir. Mumaileyh, dün akşam Lind- bergin şimali Atlas Okyanosunu geçmesinin yıl dönümünü tes'it et- miş olan Amerikan ve Fransız ri- calinden bir çok tebrik telgrafları almıştır. lir? Köroğlu ray ve travers! Stepin geceleri bulutsuz, buğu» suz. Stepin mehtabmda heybetli ve bitmiyecekmişe (o benziyen bir melânkoli var. Şakır, (şakır ay- dınlık gökten akıyor, ve yeri 1s- latıyor gibi. | Çamlıbelden sonra gecelerin yüzü değişiyor. Çamlı - belden aşağıda gece (o solgunlaşı- yor. Yıldızlar pırıltılarını kaybedi- yorlar. Güneşle insanın yüzü, gü- neşle toprağın dudakları arasın: da nemli bir perde dolaşıyor. Bu perde kâh şeffaflaşıyor, kâh koyu- laşıyor. Sonra çıplak step, enerji- yi yutan, enerjileri yaratan step az sonra ağaçlar, (yemyeşil, dur- gun bir tabiat başlıyor. Çamlıbel burada bu iki tabia- tın birleştiği yer. Denizin buğu- (lu iklimi Çamlıbelde toprak ve zi- raat medeniyetine (o yarayacak'ne kadar kıymetli şey varsa hepsini stepin uçbeyine (bırakıyor. On- dan sonra çırıl çıplak, o buğusuz, susuz kupkuru bir kadit olan rüz- gâr setepe girebiliyor. Kim bi- belki de yoktu, fa- kat Çamlıbel hâlâ (o toprağın, su- yun bacmı alan, bac almadan kuş uçurup (o kervan göçüremi- yen bir derebeyi. Köroğlunun efsaneleri Kızıl Ir- mak gibi akıyor. Irmak nasıl et- rafını sularsa, (insanların kafası da Köroğlunun hülyasile ıslak bir | toprak gibi. Sanki kafalarda Kör- oğlunun efsanelerinin izleri var. Bir köylü anlatıyor: “.— Beyim şu gördüğün taşlık- lar yok mu?, Köroğlu onların üs- tünden hem yere basmadan se İkerdi, ” Köylünün bana gösterdiği ” yığınları arasındaki uzaklık ör sekme ile, hoplama ile geçilebik cek gibi değildi. Kümeler a1” da yüzlerce metre mesafe V z Köylüyü söyletmek mış gibi (sordum: *“— Neye buradan miş? Onun atı yok mu? mesine sebep neymiş! Köylü anlattı: *“— Köroğlu yaman bir adı” dı. Burada Çamlıbelde durur: vasm Mereküm yaylâsını sefi il derdi. z “ Bununla taştan taşa A arasında ne münasebet var.” 4 sen Mereküm yaylâsı ile Çamlik arasındaki uzaklığı biliyor sun? “— Bilirim beyim, bil” Mereküm Çamlıbele 12 saatti”, “.— İnsan 12 saatlik ei kervanların geldiğini 1 rür?.. gk “.— Sen, ben göremeyiz, ( , dül) ün de olsa gene göreme. Köroğlunun tılsımı vardı. ; çin görürdü. tılsımın* ; nasi Beyim sen onun miyor musun? “— Bilmiyorum. “— Ne diye okuduna sen de pek cahilmişsin ! “— Öyle, ne yapalım?» Anlattı: “ “— Köroğluna sormuş ai iki günlük yolu nereden sün... O cevap vermiş: “.— Ben yalın ayak yer? mam. Ayağım pamukta sal Eğer ayağımı (oo pamukte” gö” çıkarsam toprağı gözleri” mez olur. İnsanın odostuda vardi manı da. Gel ozaman, 8' pifi Köroğlunun düşmanları er içi pamuklu olan ayi çalmış... Ayakkaplari Köroğlunun gözleri sür j muş. Köroğlu yale yalın ayak işte şu gör lıklardan seğirtmiş yen kabı giymiş... Bir başka köylü ile K9” duk. “— Bey dedi, şu t99* | mü... Yi gari j “Gördüm. İşte bu 1382 şafi” nun üstünde yemek ye Bu, sizin anlıyacağınI# yi i nun yemek masasıdır- 4 Stepin rüzgârı gibi * * yası da, başı boş ve * gibi iptidai! i