12 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

12 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

53 — VAKTT 12 Müyrs 1933 Harikulâde Aşk ve Macera Romanı —e— TENİ yy —— Na, 62 İ Kadınlara Hâkim NN Kapının açılması ile alevler da-! gösterdiği için, şimdi bu muazzam ha şiddetle yükselmiş ve yangının | servetten kalan ve gene bir hayli çıtırtıları çoğalmıştı. İçeriden Kon | olan servete Kadri kondu. | | tun sesi duyuluyordu: — Ey şeytan.. Geliyorum... Sana geliyorum. Ve müthiş bir çığlık... Alevlerin içinden yükselen büsbütün başka bir alev.. Kont Villanonun ruhu!. | yareci Süat ile Madmazel Luiz ha- Kadri, omuzlarını kendisini kur- tarmış olan adama dayıyor. A -| dam: — Şurada, diyor, bir kayık var. Kaçalım.. — Ne diye kaçalım, diyor Kad-| tik. Daha ileri vararak ben üç po- ri, madam ki artık o yok.. Ne diye kaçalım, Hoş yarın olsun bu uğur- suz yeri ebediyen terkedeceğim. | Fakat delikanlı hayretle soru -| yor. — Kimsiniz siz?.. Bir Türk ol- duğunuz görüşmenizden belli.. Si- zi burada hiç görmemiştim. — Evet.. Fakat ismim size bir şey öğretmiş olmaz ki.. — Nasıl olmaz.. Bizi muhakkak bir ölümden kurtardınız. Size ebe- diyyen minnçttarız. Teşekkür ede- bilmemiz için isminizi öğrenmek isterim. Lütfen söyler misiniz? O zaman, yabancı adam ismini söyledi: — Polis müdiriyetinden Ferdi. İM Polis müdürü ömründe bu ka - dar heyecanlı bir vaka dinleme - mişti. Ferdi hikâyesinin burasına gelince sordu: — Ey sonra?. — Sonrası efendim bu kadar. Ertesi gün adadan bir sandalla ay- rıldık, Burası Rodos adası civarın- da haritalarda bulunmıyan 1ssız bir ada imiş. Kont Villano vaktile bütün Avrupanın ilim, zekâ ve gü- zelliğine hayran olmuş olduğu bir Italyan asilzadesi imiş. Büyük bir aşk neticesinde bir az kaçırmış. Kadınlardan hem intikam almak hem de güya onlar hakkında bir | eser yazmak için bütün bunları dü şünmüş. Kadriyi İstanbulda iken ve küçükken yanına almış. O za- manlar henüz 15 yaşında olan de- likanlıyı maksadına bir alet etmiş. Parası da çok olduğu için muaz- zam bir teşkilât yapabilmiş. Bir gemici bizi, altı saatten fazla sü- ren'bir söyahatten sonra Rodosa getirdi. Orada olan biteni hem bi- zim könsolosa, hem de İtalyan hü- kümetine anlattım. Gidip tahkikat yaptılar, Vaziyet tesbit edildi. İh- liyar;kont, varis olarak Kadri Polis müdürü sordu: — Peki amma, nasıl oldu da o- raya, adaya şüphelerini davet et - meden girebildin?. — Ha.. Evet.. Size evvelce tay- disesini anlatırken, şöför kıyafeti ile ve güya polisten kaçar bir va- ziyette onlara iltihak ettiğimi söy- lememiştim galiba. Hattâ onlarla beraber polisle mücadele bile et - lisi de vurdum. Tabii bunların ev- velce hazırlamış olduğum bir plân neticesinde şakadan ve tıpkı polis hırsız oynar gibi yaptığımı söyle - meğe haçet yoktur.. İşte bundan sonra benden ne diye şüphe ede - ceklerdi. — Polis müdürü gülerek ayağa kalktı: — Tebrik ederim Ferdi Bey, de- di, vali Bey ile görüşeceğim. Ter- fiiniz için.. Ferdi, polis müdürünün sözünü kesti: — Sizden istediğim, dedi, sade- ce üç ay izindir beyefendi. — Üç ay izin mi?, — Evet. Amerikaya gideceğim. — Amerikaya mı?.. Ne müna- sebet?. — Bir izdivaç meselesi için. Kadri ile Jeneviyev... Kendilerini kurtarıp Rodosa getirdiğim za - man bana karşı derin bir muhab- bet gösterdiler. Ben de, ne yalan söyliyeyim, daha pek o kadar ih- tiyar'olmamakla beraber kendile- rini çocuklarım imiş gibi sevdim. Hele Jeneviyev.. O melâike gibi Şimdi, bir mesele var. Kız henüz rüştünü isbat etmiş değil. Gidip Amerikadaki vasisinden müsaade almak lâzım. Aksi takdirde iki se- ne daha beklemeleri lâzım gele - cek. Halbuki onların sabırları ar- uk son raddeye gelmiş.. Bana da öyle derin bir itimatları var ki.. Rica ettiler.. Bir türlü reddedeme- dim. Polis müdürü kaşlarını çattı, ya- rı alay yarı ciddi: — Evet, dedi, hakları var. Ma- amafih size üç ay izin verecek de- ğilim. Sadece vazifenize devâm için Amerikaya gideceksiniz ve izin, İstanbulda, işinizi bitirdikten sonra döndüğünüz zaman ayrıca hakketmiş olacaksınız. SON Muallimler birliği | senelik toplantısı | Baştarafı Birinci Sayfada Muallimlerden Beşir, (oŞevket Beyler söz alarak 3500 zü müteca- viz azası bulunan Muallimler Ce- miyetine karşı muallim arkadaş- ların bigâne olmasından şikâyet edilmiş ve birliğe daha fazla alâ- kadar olmaları için bazı temenni- lerde bulunulmuştur. Bu esnada) söz alan 27 inci ilkmektep mual - limlerinden Arif Bey muallimlerin Muallim Birliğine karşı aldığı s0- ğuk vaziyetin, sebeplerini izah e- derek demiştir ki: — Muallimleri birliğe bağlıya- cak hiç bir iş yapılmamaktadır. Birliğe gelen muallimler hademe -! den başka kimse ile karşılaşamı- yor. Hademe de süpürge sopası ile kapıları gösteriyor. Maamafih arkadaşlar da bü işte haklıdır. On- | lar da şahsi teşebbüslere girişe «| rek kendilerine iyi bir vaziyet el - de etmek için çalışmak isterler. Nitekim bundan bir buçuk se- ne evveline kadar Muallimler Bir- liğinin altında bir matbaa vardı. Bu matbaa muallimlerin iyiliği ve bilgilerini arttıracak risaleler ta - betmek için muallimler O tarafın- dan kurulmuş değil bir şahsi te- şebbüs eseri idi. Arkadaşları birliğe bağlıyacak esasları daha iyi düşünmek lâzım- dır.,, Arif Beyin sözlerinden celse uzadığı için beş dakika isti- rahate karar verilmiş ve bu esna - da Arif Beyle Tahsin (Demiray Bey arasında mühim bir dövuş hâ- disesi olmuştur. Kavganın içyüzü Muallim Arif Bey Muallimle- rin birliğe gelmemelerini izah e- derken Muallimler, Birliği altında | ki matbaadan bahsetmişti, Bu matbaa birlik umumi kâtibi olan muallim Tahsin Demiray Bey tarafından kurulmuştur. Tahsin Demiray Bey umumi kâtip olduğu için birliğin alt ka - tında bulunan boş odalarda mat- baasını kurarak çalışmağa başla - mıştır. Muallim Arif Beyin söylediği sözler Tahsin Demiray Beyi asabi- leştirmiştir. sonra Bu esnada celse de tatil edil - diği için azalar sigara içmek için odalara dağılmıştı. Birliğin kâtiplik vazifesini ya «| pan Tahsin Demiray Beyin teyze-| si olan bir hanım vardır. Bu Ha- nım da içtimada dinleyici olarak bulunmaktadır. Muallim Arif Beyin Oomatbaa! UANRENAEA NA EAABAAEUEAAAAAAYARAAMAASANERAArAserrsrasasassasassesesssessrsss» | hakkındaki sözleri üzerine yeğeni | Darülfünunun ıslâhı işi me üzerinde çalışmakta (olan profe- sör M; Malehe'in ve fakülte reis - lerinin iştirakile o Ankara Maarif vekilinin reisliğinde yapılan bir toplantıda Reşit Galip Bey fakül- te reislerinden mensup oldukları fakültelerin ıslahı Oüzerinde bi- T rapor hazırlamaları istemişti. Bu raporların hazırlanması işi- ne dünden itibaren fakülte Mü - derrisler Meclisleri (o tarafından başlanılmıştır. Resmimiz; İlâhi- yat fakültesi müdderrisler mecli - sinin dünkü toplantısmı gösteri- Tahsin Demiray Beye büyük bir! tecavüz olduğunu (telâkki ettiği için pek çok asabileşen bu hanım celse tatil edilince Arif Beyin ya- nma giderek, matbaadan ne için bahsettiğini sormuş ve bu sırada çok garip surette idarci kelâm et - miştir. Muallim Arif Bey hiç tanıma - dığı bir hanımın kendisine garip surette sözler söylemesinden şaşı - rarak: , mu riza Tıbbiyeliler bayramı münasebetile 2 Türk hekimliği ve tari! te yaptığı hizmetler Şarkta araplara mal edilen bir çf hastaneler Türklere aitti Tıp Talebe Cemiyeti, Tıbbi; liler bayramı vesilesile mükemmel bir broşür hazırlamıştır. Bu broşürde tıp tarihimiz hakkında vardır. Bu atada i yi B. in dikkate değer bir tetkik maka - lesi bulunuyor. Tıp tarihim yeni malüm wakaleyi Türk tabab “Türk tababeti çok eski bir kı- deme maliktir. Türk tıp tarihinin yalnız Osmanlı hanedanının Türk camiası başına geçmesinden son - bir çok raki edvarından muhtelif vesile - | lerle bahsedildiği halde ondan ev- vel en büyük Türk devleti olan bü yük Selçuk İmparatorluğunun muhteşem tababeti hakkında hiç bir şey yazılmamıştır, Türk devletinin dokuz asırlık bir tıp mazisi vardır. Bu şerefli mazi yeni yeni mesai ile genişle - mektedir. Lâkin bu tetkikat mu- ! hallet bir eser halinde henüz top - Türk | lanmamıştır. Tıp tarihimizi milleti iyi tanıdıktan sonra Avru- paya tanıtmak borcumuzdur. Ana | vatanda bu dokuz gsırlık tıp tari - | himizden maada Türk milletinin tıp mazisi pek evvellere gitmek - tedir. Türklerin beşiği olan Orta Asyada daha kadim bir tababetle- | ri vardır. Tetkikatımızı oraya ka - dar ilerletirsek Türklerin tababe - te verdikleri ehemmiyetin derece- sini anlamış oluruz. . Türk tababeti tarihi bütün mil letlerin tıp tarihinden daha eski - dir. Sumerlerde, eski Mısırlılarda, Skitlerde Türk tababeti mazisi- nin malı bir çok vesikalar buluyo- ruz. Bütün bu tetkikatın bir araya gelmesi, büyük bir tıp tarihinin a- na hatlarını çizdirecektir. Bugün yalnız Türk tıbbınm de- Zil, bütün dünya Lip âleminin göz bebeği olan İbni Sina, Buharada doğmuş, ve Türk memleketlerin » | sabi vaziyette bulunan Tahsin De- miray Bey hızla Arif Beyin kolun- dan çekmiş ve odaya koyduktan sonra kapıyı sür'atle kapamıştır. Bir dakika sonra Arif Bey bir tekme vurarak kapıyı açmış ve dişarı çıkınca içtima salonuna da- hil olarak avazı çıktığı kadar şöylece bağırmıştır: — Arkadaşlar.. şimdi tehdit &- dildim. Tahsin Demiray Bey beni odaya kapayarak sen neden böyle işlere (o karışıyorsun?.. Dedi üze- rime yumrukla yürüdü. Bende kapıyı tekmeliyerek çıktım. Hade- me de şahittir... Arif Beyin bu sözleri muallim- ler arasmda çok büyük bir heye- — Affedersiniz Hanımefendi... | sizi tanımıyorum... Onun için suallerinize veremiyeceğim.. Demiştir. Arif Bey sözlerini bi- tirirken diğer bir odada bulunan Tahsin Demiray Bey içeriye girdi- ği esnada (sizi tanımıyorum) di- yen Arif Beye: — Beni de tanımıyor musun?. Demiş ve Arif Beyin elinden tu- tarak dışarı (o çıkarmış ve umumi kâtiplik odasına çekmiştir. Çok a- cevap si Ferit Zühtü Bey ikinci açmış ve tatil esnasında olan vak-. can doğurmuş bir dakika (sonra Tahsin Demiray Bey de sap sart ve asabi bir şekilde salona girmiş- tir. Muallimler derhal tahkikata başlanmasını isterken kongre reji - celseyi adan bahsederek: — Iki muallim arkadaş arasın- da olan müessif hâdisenin tahki- kini haysiyet divanına © bırakıyo- rum. Demiş ve idare heyeti seçile- rek müzakereye nihayet verilmiş» tir. | de yükselmiş bir adamdır. “m 981,, bu koca Türk üstadı, ” hekim, ve hem de hakimdi. lefatı yüzlere baliğ olur. Lâtinceye tercüme olunmu$ j sırlarca Avrupa ve Türk tp © teplerinde okunmuştur. Tababet, âlemi, bu büyü tatla daima iftihar etmekte ” dır. Türk tıp tarihine ait, ana l ta, en eski vesikalardan biri | datgu bilik'tir. Türkistandaf ! evvel olduğu gibi, İslâmiyeti?” İ tşarından sonra da parlak bi İ deniyet devresi vardır. ON - burada icrayı hükümet eden hanlılar sülâlesi devri Türki#” en parlak devirlerinden biri” te yurdun yüksek edebiyatın? i ge bir nümune olan bu eşer irihimize ait mühim bir ve " muhtevidir. Yusuf Has Sacip 1069 da yazdığı bu eseri | Yorga Karahana takdim © | Kıymetçe Acem şehnam€ di muadildir. Bir hükümdara © idaresini öğreten bu eserin 9 il | bir kısmı doktorlara h miştir, Doktorlar en mühim mai addolun# Bu çok mühim faslı aynen i İ ediyorum: Doktorlarla muamelefii bahseder 1 — Bunlardan başka bir kaç ant vardır. 2 — Baksan görürsün ki hanlar” © diğer ilimlerden üstündür. $ — Onlardan birisi hekimdir « 4 — Bütün hastalıklara be şi 5 — Bu adamlar sanan çok İ 6 — Bunların ilâcı hayatın basri” * 7 — Insan mağ olen bütüm hastal 4 $ — Doktor görse hastalığı ii ği 9 — Kör iasan için hastalık ölü” 1) — Ölüm insana hayatın gö smıflardan v 11 — Bunları iyi tut, onlara Deil” p 12 — Bunlar lâzımlı adamlardı” / set, onları karşı borcunu yap. ai Bu kıymetli eserle anl hekim Türk camiasında | müstesna bir mevkie mali i kimlere Uygurlarca Emci ğini öğreniyoruz. Eser bd İ eski Türk milletinin hissiy#” | cüman olmaktadır. Eski Türkler hekimelrin. İrini diğer bütün ilimleri" de görüyor. Bunlar yazıtasi r kârı âleme fenni ilimler yg miştir, Nitekim 730 ds a8, müüde bir Türk hekim “© “88 faretle Tuharistandan çi ! miş ve beraberinde Çin âli ç İ biplerinin hiç bilmedikle””, tıbbiye ve ispenciyariY© tü. N n pi Çinde Huvamin isminde a0 | kim Çin tababet ve 9” vaz olup hattâ Noykir “ği İ bir de kitap telif eylem. v müddet bunların ahkâm” / müdavat edilmiş olduğ” eski müyerrihlerinde” pejti yos, zan ve ihtimal ile YA i mektedir. Bu kitabın >. p iten Çine muhaceret © | Türk hekimlerin mus“ yelerile telif edildiğin€ lanlar vardır. (| di ; (Sons, Dr, Ahmet”

Bu sayıdan diğer sayfalar: