Büyük Romanı KİMSESİZ İİ Mayıs 1933 Bunu A söyledikten sonra pi il F akat kendini igin. ka 2 soruvermişti. Hanım, sanki kabahat <8 gibi dedi ki: Bizi Şadiye telgrafla davet ma YE istemiyordu... İste - rondu ama, razı oldu. di Mo niçin? Muhsini sevmez ğer Şefika Hanımdan i başka vay, Nâsirin titriyen sesin- Memiş “yenin Muhsini sevip sev- Muya olduğunu heyecanla anla - Seli ağını hissederdi. Hanım, bunun ke Devam etti: Yır, Şadiye Muhsin Beyi farkına — SE Kendisine iyi mua - Dek ya Minnettardı. Bu min - Kanar €, ölen bir adamın son ik yamak istemedi. Feda - söyledi, Ali B. de söy- © artık kendinde de - ordu. Didar Hanım da kabul etti ha? bi Lap >—Ya ünnesi? serip indirme, Mn ? ıncağız deliye dön- kaç ay sin Bey Ge Bir A tai beri Şadiye ile evlen - olurs, a ğini ve eğer Şadiye razı — Şadiye, LU de razı Maşılacak “ke ay şey... oldu... Doğ - , Sevmediği bir Sika, i? nasıl yapılır? tin; hâl Hanımı, Nâsırın hissiya - Deği; k, Yrlyamıyordu. - Palaz venin kadar şaşiyo - bir ölünün ar - Ğ # “iti, z Yin ahsin Beyin arzusunu söyle” z de ona, bu işe razı olma- | ce şeyi söyledik. 3 da| he Derd, Yalnız ona karşı çok! Zavallı kadının aklı başın- | Sn soya gid nikâh kıyaca- ! İ | müşterisi vardır. İsmi Ahmettir. ” | tafadan veresiye kebap yemekte - . | yümüş, Mustafa bir iki kere Ah - .İ ği 174 numaralı motosiklet Yorgi Tefrika & 25 Nakleden: Selâmi Izzet Kadıköy tiseni hocalarının bul. dukları karşılıklar Şakavet — Soygunculuk, © yol kesicilik. o Şehadet — Tanıklık. Şehir — Ay, balık, Şek — Kesti- rememek. Şekil — Biçim, benzer, taslak, türlü çeşit, Şenaat — Kötü- lük, fenalık, o çirkin iş. Şevk — Gönülden istek, ' ışık. Şevket — Büyüklük. Şikâyet — Dert yanma, | sızlanma. (o Şık — Bölük. Şuh — Oynak, şakrak. Şükran — İyilik İ bilme. Şümul — Kaplama, içine alma, İst. 4 üncü mektep muallimleri: nin buldukları karşılıklar Can: Dirlik — Cefa: İncitmek — Cehit: Emek vermek — Cehen | nem: Tamu — Celâdet: Yiğitlik — Cemaat: Topluluk — Cemile: Gönül alan — Cemiyet: Dernek — Cenaze: Ölü — Cennet: Uç - mak — Cenin : Tomurcuk — Ce- nup: Aşağı. İstanbul #t üncü mektep hocala- rının buldukları karş'lıklar Rahat: Başı dinç, dinlenmiş— Reca: Yalvarış, yakarış — Rüş - vet: Yutku — Rivayet: Duyuk — Riza: Uyma — Ruhsat: Yasak yokluğu — Rükün: Temel — Rüşt Fakat ne de olsa, asil bir parasız- | Olgunluk —Rütbe: Sıra, basamak. | i lığı bırakıp yabancı bir adamm Nğame: Ezgi — Naış: Ölü — servetini kabul ettiği için kızıyor- | Nasip: Pay — Nefaset: Güzellik idu. — Nifak: Bozgunluk — Nimet: İ Buna nasıl razı olmuştu! Tanrı vergisi — Nisap: Pay — Ne de olsa, yabancı bir âdamın | Nispet: Düzgünlük — Nüsha: Sa parasına sahip olmak, pek şerefli | yı, tane — Nutuk: Söz, dil. bir şey değildi. Çirkin dedikodula- Mephut: Şaşmış — Meblâğ: ra sebebiyet verecekti... Akça — Meselâ: Şöyle ki — Met- Bütün bu hiddalini saklamak | bu: Uyulan — Metin: Öz — Mi İ mecburiyetinde idi. Bunları Şefi.» | sal;-Örnek — Mübrem:. Sayul - kas Hatim 1 bile söyliyemezdi. maz “— Mücadele: Didişme, çar - Kendin: topladı ve dedi ki: pışma — Müphem: Belirsiz — — Haskınız var hanımefendi. | Müsmir: Verimli. Şadiyey: ne benim ne de başkası- Kail: Ödünç — Kast: Tasarla- nın bir şey söylemiye hakkı yok - | ma, kurma — Kasvet: Sıkıntı — tur. Ben, bu hususta yanlış düşü - | Kudret: Varlık, güç — Kurban : Adak — Kur'a Çekiş, çeki, etti. Ona fena hiç bir söz söyliye - mezler. Ne dedikodu yapacaklar?. Dedikodu yapacak hiçbir şey yok... Hem kuzum, Şadiyeden ne istiyorsun? Sana ne yaptı? İ Ne mi yapmıştı?.. İşte bu sırdı ve bu sırrı kimseye ifşa edemezdi. Bu nikâh, onu al - tüst etmişti. Duyduğu zaman de - liye dönmüştü. İnanmak isteme - mişti, Nâsır da, tıpkı Muhsin Bey gi - bi, genç kızın kasvetine tutulmuş- tu. Şadiye onu da teshir o etmişti. O da Şadiyeyi için için sevmişti. O da Şadiye ile yaşamanın saadet olacağını kavramışlı, Fakat bir türlü aşkını itiraf etmek isteme- İ mişti, Serveti olmadığı için, işleri bir yerde yerleşip oturmasına mü- sait olmadığı için, Şadiyeyi de, az para ile oradan oraya sürüklemek istememişti. Şimdi ise Şadiye zengindi. Seni- hadanda ayrılmasına imkân yok- tu, Artık onunla evlenmezdi. Şa - diyeyi elinden kaçırmıştı artık... i Şadiye, para hatırı için bu nikâhı kabul etmiş değildi. Buna emindi. nüyorum., Şefika Hanım, gayet ciddi ce - İcabet: Uymak — İhtifal: Say-! vap verdi: gı, derneği — İhtimal: Belki — İhtisas: Duygu — İhtiva: İçinde! bulunmak — İhtiyaç: Yokluk, yoksulluk — İspat: o İnandırmak — ltham: Suçlu tutmak — İtti - haz: Alınmış. Hacim: Kaplayış — Hmi: Ko- ruyan — Hasar: Yıkım — Haslet: Yaradılış — Hasta: Çorlu — ha- zan; Güz — Havi: Kaplıyan. İst. 47 inci mektep muatlimleri nin buldukları karşılıklar Cadde: Yol, (geniş) — Cahil: Okumamış — Caiz: Yapılabilen Camit: Donuk — Canip: Yan — Casus: Gizli iş gören — Cazibe: Çeken — Cazip: Çekici — Cebir: Zorlıyan — Cephe: Karşı — Cer rah: Yaran. İstanbul: Eyüp (36) cı mektep muallimlerinin buldukları kurşt Borçlu bugün yarın diyince alacaklı kızdı Tahtakalede bir kebapçı vardır ki, bu kebapçının çırağının ismi Mustafadır. Mustafa daha genç - tir ama çok asabidir. Hele alaca- ğına gelince tamamen © şahindir. Mustafanın kebap götürdüğü bir Ahmet uzun zamandanberi Mus » dir. Arada bir borcunu öder ve tekrar yeni borç açar. Son defa nasılsa borç biraz bü- metten bu alacağı istemiştir. Ah - met: “— Bugün, yarm derken Mus- lıklar tafa buna kızmış, gebap bıçağını! O Nağme: Güzel ses — Naış (naş) çekerek Ahmet efendiye (o hücum | Ölü — Nasip: Pay — Nefaset: etmiştir. Gürültüye etraftan komşular yetişmiştir. Alacağına şahin kebap çı Mustafa yakalanmış ve hakkın- da takibata başlanmıştır. Köprü üstünde kaza , Dün köprü üstünde bir moto - siklet kazası olmuştur. Bu kazada Kirkor isminde birinin idare etti- Güzellik — Nefer: Tek kişi — Nifak: Bozuşukluk — Nimet: İyi» lik, varlık — Nisap: Bağlılık, ya - kınlık, ölçüş — Nizam: Düzen, sı ra, ölçüş — Nüsba: Parça — Nu- tuk: Güzel söz. Rahat: Dinlenme — Reca: Um ma, dileme — Risale: Küçük ya- zı — Rüşvet: Emeksiz psa — Rivayet: Duyuş — Riza: İstek, uzlaşma — Ruh: Can, beten, kuv- E vet — Ruhani: Tanrıya bağlı — isminde birine çarparak yarala -' Ruhsat: Yol vermek — Rükün: mışlır. Yorginin yarası abşından -| Temel direği, köşe — Rüşt: Er - dır. Kirkor yakalanmıştır. genlik. e İ met: Rahatlık — Nisap: Kerte —| geme — Şiar: Görenek — Şiddet: | Ruhsat: Bırakma — Rükün: Kö - | işık geçiren — Şefkat: Sevim, E-| Canip: Yan — Casus: Gözcü — TADAN YE Istanbul 38 inci mektep muallim. | he: Ön, yüz, karş — Cerrah: Ya © lerinin buldukları karşılıklar İ ra yırtan. Nağme: Ezgi — Naış: Ölü —| fstanbınl 16 ıncı mektep muatlim- Nasip: Pay — Nefaset: Güzellik lerinin buldukları karşılıklar — Nefer: Asker, çeri — Nifak: | Şafak: Göz öğarması — Şef » İki yüzlülük, uygunsuzluk — Ni -| faf: Işık geçiren — Şefkat: Esir - Sertlik — Şifa: Sağılma — Şifa - lama — Nüsha: Tane — Nutuk: hi: Ağızdan — Şua; Işık — Şu - Söz. be: Bölüntü — Şule: Yalım —Şu Rahat: Dinlenme, kullanışlı —| ur: Kendini bilme — Şüphe: İş - Reci: Yalvarma, umma — Risale: | kil. Küçük okunak — Rüşvet: İş kar-| £ slanbul 57 inci mektep muallim. şılığı — Rivayet: Dile düşen söz lerinin buldukları karşılıklar — Riza: İstek — Ruh: Can —| (Rahat: Dinlenme — Reca: Yalvarmak, umma — Risale: Söz kırıntısı — Rüşvet: Para yemek— Rivayet: İşidilmiş — Rıza: Kabul etmek — Ruh: Can — Ruhani: Ruhsat: İzin — Rükün: Bir şeyin en sağlam yeri — Rüşt: Kendini bilmek — Rütbe: Ün. 4 | Cadde: Uluyol — Cahil: Gör- güsüz — Caiz: Olur — Cali: Yap- Yan, yuğaç — Casus: Çaşıt — Sicil: Kütük — Sihir: büyü —| macık — Camit: Donuk — Canip Siper: Koruyucu âlet — Sır: Gizli | Cazibe: Çekim, alım — Cazip! — Sitayiş: Öğme — Sitem: Çı -| Çekici — Cebir: Zor, zorlama — kışma — Sütun: Direk. Cephe: Öçyeri, o alın — Cerrah: | Şafak: Günönü — Şefkat:| Yarıcı, deşici. ğ Sevgi — Şeffaf: Işık geçiren — Naış: Ölü — Nasip: Pay — Şiar: Nişan, anayol — Şiddet:| Nefaset: Güzellik — Nefer: As» Sertlik — Şifa: İyilik — Şifahi: | ker — Nifak: Ara bozmak — Nis» Konuşarak — Şua: Işık — Şube: | pet: Yakınlık — Nüsha: Sayı, tas Dal, budak, bölük — Şule: Alev,| ne — Nutuk: Söz — aydınlık — Şuur: Anlayış — Şüp- İstanbul 53 üncü mektep muallim- he: İşkil. lerinin buldukları karşılıklar İstanbul 40 inci mektep hocaları- Cadde: Ana yol — Cahil: Bil. yl gisiz — Caiz: Olabilir — Cali: Şafak: Günbeliri — Şeffaf: Yapmacık — Camit: Donuk — | Nispet: İlişiklik — Nizam: Sıra - şe — Rüşt: Erliğe erme — Rütbe: Basamak. İstanbul 20 inci mektep hocaları- nin buldukları karşılıklar Sademe: Vurma, çarpma — Sa ik: Gönderen — Samiin: Dinleyi- | ciler — Sebep: Alet — Secde: Yal | vararak kapanma — Seher: Tan ağarması — Serap: Pusarık — sirgeme — Şiar: Tutum, görgü — EN v7 İ Şiddeti Sertlik — Şifa Seğhi—| Giz Zr mi Şifahi; Ağızdan — Şua: Parıltı—| (stanbul 56 nci mektep hocaları- Şube: Bölüm, kol — Şule: Işıltı, nin buudukları karşılıklar ışık — Şüphe: Kuşku, işkil. Nağme: Hoş ses — Nefret: Iğ- Can: Can — Cefa: Hırpalan -| renmek, hoşlanmamak — Nifak: ma — Cehit: Didişme — Celâdet: ! Ara bozmak — Nispet: Ölçü — | Yiğitlik — Cemile: Yarenlik, gö-| Nüsha: Parça — Nutuk: Söz. nül alma — Cemiyet: Dernek —| © fstanbul 54 üncü mektep hocaları- Cenaze: Ölü — Cenin: Döl nen buldukları karşılıklar  İst. 12 nel ilkmektep maallimle- Nağme: Düzenli ses — Naış- rinin buldukları karşılıklar Naş: Ölü — Nasip: Pay — Nefa- Reca: “rica,,: Yalvarma, um -| set: Güzellik tatlılık — Nefer: ma — Rahat: Dinlenme — Risa -| Bir adam — Nifak: Bozuşukluk le: Küçük yazık — Rüşvet: Bir iş| — Nimet: Iyilik - varlık — Nis - için verilen para ve armağan — Ri| pet: Karşılık — Nizam: Türe» vayet: Dolaşan söz —- Riza: İs -| Düzen — Nüsha: Mıska, yazılı | tek — Ruhsat: Koyuverme — Rü- | şey — Nutuk: Lâkırdı. j kün: Kök, direk — Rüşt: Doğru| (Cadde: Anayol, uluyol —Ca- yola erme — Rütbe: Sıra. hil: Bilgisiz — Caiz: Gerek, ola - Cerbeze: Dil. kalabalıklığı —| bilir — Cali: Yapmacık — Camit: Cesaret: Yiğitlik — Cev: Boşluk | Cansız, donuk — Canip: Yan — — Cevap: Karşılık söz — Cihet: | Cacibe: Çekme — Cazip: Çeken yün — Cins: Soy — Cinsiyet: Soy i luk — Cirim « cirm: Kalıp — Ci- sim « cism: Gövde — Cüret: İle- ri atılma, yiğitlik — Cürüm: Suç. Hstenbul 23 üncü mektep muallim- lerinin buldukları karşılıklar Rahat: Üzünlüsüz, dinlenmek. — Rica: Yalvarmağ isteme — Ri- sale: Betikcik — Rıza: Uyma — Ruh: Duygu — Ruhani: Papas - lık — Ruhsat: Yol verme — Rüşt: Doğruyu görme — Rütbe: Sıra. İst, 39 uncu mektep hocalarının — | buldukları karşılıklar Cerrah: Yarıcı, deşici, Ist, Sirkeci 48 inel mektep hocaları- nın buldükları karşılıklar Can: Dirlik — Cefa: Sıkmtı — Ceha: Çabalamak — Cehennem: Tamu — Celâdet: Yiğitlik — Ce maat: Küme — Cemile: Gönül ak ma — Cemiyet: Dernek — Cena - ze : Ölü — Cenneti Uçmak — | Cenin: Döl — Cenup. İstanbul 27 inci mektep hocala rinin buldukları karşılıklar Cadde: Yol — Cahil: Sümlüm- © Nağme: Güzel ses — Nakış -| toy.— Caiz: Yerinde — Cali: Yap Naş: Ölü — Nasip: Pay, herkes! macık — Camit: Donuk — Canip: | nasibini alır — Nefer: Tek kişi —| Yan — Cazibe: Alım — Cazip? Nifak: Bozuşukluk — Nimet: İyi-| Alımlı — Cebir: Zor — Cephe: lik ,yarlık — Nisap: Kıvam —| Ön. yön. Nizam: Düzen — Nüsha: Parça—| © /stanbul birinci mektep hocala- Nutuk: Güzel söz — Nispet: Ya- rının buldukları karşılıklar Mi kınlık, bağlılık. Cadde: Ulu yol — Cahil: Bil Cadde: Ulu yol — Cahil: Bil -| gisiz — Caiz: Yapılabilir — Calis gisiz — Caiz: Olabilir — Cali: | Yapmalık — Camit: Tınsız — Ca Yapmacık — Camit: Donuk —| nip: Yan — Casus: Yabancı göz: Çekici — Cebir: Zorluk — Cep -| alın — Cerrah: Yara nuran. P eiv