öznpe okıyyyer ye O — 4og yg; “apunıng yusAH Höroznur akpıınuı uapodıymuz Hayr Ej okıpsuue7z — (snpny) £og ıgığuğıy dısey 149p9pp91 uvurüz o urlpkosjıg Nunğnpjo re uy nö9y “amayok ürşuorypeu uoures1 Pp YENE (#89n9u 9A unuofyzjığ nun$apunmg utu; yep Apar ogi *nairununyng og VEN tp Yeprw yuuf s4 £og YeyiN mumu uopodı;pe op 1940 18 134 yediye, apo unALogoş epey ve) 14 soüeapye Ureaap nnyna ope SA nnjna un) west ng SA mjo yepvusı epumpyvy rejuejo dıs yat WE) mpztuyje nurajeu yeyeş juyöug O esin opuyarezou suturez 497 *umzodıuyığ vuruldu e Ryunö “ıSop epuryepş — £og aryvsgj *gzruypdını apomgey ueuez 4 Ippipa uifey eoyjasna 1sıpoou “ng Igenigğ “15| >p9 ue) okureyuy Fasıpusa yp ığıpouno orada bile duymamıştım. Harun Hilmi Efendi (Tekirdağ) — Esasen yle bir şey olmuşsa Tayyıp Efendinin de ma - matı vardır. Şeyh Tayyıp Efendi (Ankara) — Filvaki yan- noldu; fakat. © Harun Hilmi Efendi (Tekirdağ) — Demek rettep değildi. İlyas Sami Efendi (Muş) — Beyefendi, vilâ tı şarkiye mccelesinden sonra tahkikat için gön- en memurlara, kendileri tarafından emir ve - ylediler. Halbuki bidayette tehcirin, or- nun harp esnasında maruz kalmıs olduğu tehli- ye müz'eniden yapılmış olduğunu buyurdular. timal ki ordu için mevcut olan bu tehlikeyi bir ıs kendi gözüyle görmüştür. Binaenaleyh böy- bir tehlikenin mevcudiyetine dair hükümete ge- n vesaiki resmiye de tehlikenin hakikaten ve cid- olarak mevcut olduğu iş'ar edilmiş midir? Ol ptaki vesaik. Çocukların katlini ben de sizin gi- işittim, diyorlar, Acaba bu hususta muhaberatı miye mevcut mudur?. İbrahim Bey — Hayır; buna dair, yani gerek hcir ve gerek sulistimale müteallik kat'iyyen res- bir müracaat ve şikâyete muttali değilim. Ge - —528— “ozi zapokrfnge nekoy ui unuo 3A sojıpop “Jung “404 NSV,, so9u(49p “zıpau yajeza1 ng veye jzru «sğnndek yezejo yruaysyra vUNUEY 1g ltoyaj “efe ##d,, Suazn Unung “pop “npopumediyşjes von “vp uapupuyums) “ag “npjo amg3ow 9119y97 miöl 90179 urusa) Yuyya ru? ununplo SA yeuroymş n£ mpao ydapeuorulg aca yegni9j Izeg UTİJ yuyma museyıs Oo ununpıg,, sarezsu adıgıey 70yBA zur -n$npao? Ti9jojazotu ng zı SA Wiozğou sopojosu yoz -apo? uşlusoA Morezau okijiyep yerejo ogronu Agugsa vpumyey oş9sowu ng — Log wıyvag) “y9 ureaop 9uas ynöng 1g “Tığ -9p un3 sig öjosonı ng *gyouap ou Sruzoruyığı Yor - oyn — (gieinsapny) £eg ıgileiiy dıseg “amğrayıpo 24129) ep sejuo peyaop vA #rano yenı oyoyezos ng mu uopodıpe oaozn yemryo yıpuuyonu Ng oi ppnsa ear ig zruyek lanirmurjo anczoul dey uupeuxısuns Igığ ng uopo4ıype Tu e vesikalar 2 VAKIT m ilâvesi — No, 39 ibrahim Bey — Bendeniz haremişerif ve hüc- rei saadetin pek lâyık olmıyacak bir şekilde bu - duğuna muttali oldum ve o zaman evkaf nazırı hi olduğum için gidip bir hizmet edeyim, de- dim. Eğer bu sualden maksat, imaret meselesi ite u husustaki malümatımı söyliyebilirim; fakat bu malümatı orada değil, burada öğrenmiştim. Fil - hakika hükümet, Hüseyin Paşa hazretlerine karşı ber türlü teshilât yapmıştır. Yalnız iki şey yap - mamıştır ve bu da meclisi vükelâ kararile değil - dir. Hükümetin yapmadığı şeyin birincisi silâh me- sriesidir. Hüseyin Paşa on beş bin mavzer istemis, bidayeten ciheti askeriye bunu vermiye razı ol - muş; fakat sonra galiba beş bin tüfenk verilmiş, maahaza bunun da verilip verilmediğini bilmiyo- rum. İkinic mesele de iaşs meselesidir; Hüseyin Paşa ahalinin iaşesi için yüz veya iki yüz küsur bin Hira istedi ve hariçle muvasalası olmadığını da esbabı mucibe olarak bildirdi. Bu talep üzerive ihtiyacın ne nispette olduğumu anlamak için i Yâm olundu. Bilâhare de galiba Suriyeden * ihetine gidildi. Hüseyin Paşanın diğer bir te ş ki, bu da veliabtlık meselesidir; evlâda intikal meselesidir. Maamafih bu teklifi de red - —513— yedek ari nefse eişmne : ma ag — (snpny) £og ıgisesiy dısey wipe notıgyıes 1oyoa ng uoumuez — £og unyegj “Nane 47940) UOJIp9 “gyz üepuyere rejueputunsj eposoyy — soy unurigopozdt 1rokısneny ıeojemu ep “unpyey UNUO Zyu3s49j4ge NUNg *janpunuey ıSuvy unuey üepdef yerejo zi£vön oyalıuusul Nİ Şey sag *wipyıdop yo9ap6p93 dip? eylasi TryvA Hapyıpap ““zmaodide& ojıgesey zizey 1grepy,, :ep ieşunuuj Mayse uressokum guy runujunuvy Ipuo)j pisvu *uog “1pasd98 o Uoysıpoouu oyyoms O YA 29p9 Jngüyj ep mupuo yıoyna nefoy ygs — dog uyg “gaolamakng ou epuupyey sej une) Hoy UaİOİ YEPYJONA ISIPAJA) — SİON “an? Tipe) UEĞİ yere ueRynyİnuz iyrey topoppeur izeg uop9 diasej Tü -repourendu ujyey oji yeaou Vejo Up UYJAYIMLU epowoyeynu ninsn SA madlunzeli wvope wo - ue oürye YUY!U EİyipeLujo Yyuyuşvanın uda histir ve bu, devletin, riilletin namusuna mütcal- Hk bir meseledir. Tahkikat yapacaks. n yakanızdadır, kim b: Ida rekele cür'et etmişse onu zatı ilâhinin huzurunda söyler gibi yazacaksınız.,, dedim. Bu komisyonlar dahiliye nezareline merbut ol- duğundan muhabere ve raporları nezareti müşarü- nileyhaya aitti. Bilâkare bendeniz nezaretien çe - kileniştim. Reis — Şimdi kavaidi bukukiyeye ve ruhu in- saniyete münafi kanunlar tanzimi mevzuu bahso- luyor; zamanı âlinizde böyle kanunlar yapılmadı mı?. - İbrahim Bey — Bendenizin zamanı nezaretim- de yaptığım kanunlar, sulh hakimleri kanunu ve heyeti celilenizden geçen hâkimi münferit kanu - nu, icra kanunudur.Ve bunlar ihtiyaci mübrem ol- duğu cibetle muvakkat olarak neşredilmiştir. Son- ya kâtibiadil kanımu ile ceza kanamunun bazı mad- deleri tadil edildi. Meselâ on beş yaşını ikmal €- denlerin ihtidası kabul ediliyordu. Bunu yirmiye çıxardık ve ihtida muamelesi bu swetle takyit « diklikten sonra bazı körük çocuklar İmeyordu. Binaenaleyh bunun ön sadile yirmi yaşını ikmal etmemiş inas için ebe- —516— şö2pno) pusu) yek ayıyı me esinerjo Tonet op » usodtumun pesedis unajaagı,, selHapa sunj“1 1g 18 un3ıpoj£os op Urmop SA UISLDA Lapasv oynu vu -1gtAv9 pıse unung *10po yeğdee) Suldoşopru İiadez -3U eseA yodyn sow! 4g ikejop uerung 1507 nj “Yok Zımşununpe UOp20j9j9s3tu ng UnZIğ Lİ dA wuyjayna ısypoou 49198 “)34') — fog Ulyuagj *Ynpaokusı yeeşuv nung “ap zig — (snpnyi) &og ıgtieiiy dısvy “dofuNadA Mafaravoonuz ruz -0409 UMEJUO Ydajeuotuğ “goes Su İyon vu ng “ope yigiz) uapsuno Jesynsı odıuosropen ık -2723 ng 'npyof Loguy Up uruuğud WUZYpUS o ğıpemjo zımayuruyjevi vuyzig Uopoppuunu uvpdek epipyey tpuoyg Meayoz vweympgy uepzmauj “iepuyze şosopesur eiyepj “amimreundek oyun) »tul UrUyYfayna “rejung 94 ıyğumonuğağ doâ ng eprj » ONA istey 1sıppouz irep vung — Aeg unyesoj inpjo vel oğısaykoz ULrajuepuuuim; »SyOL “İppse ie ojyesynsi okimosopeai “tu oje yayma 1s1yosU 3a dıvıpuzaıp sojcoyıpo o epi Yuek “ışünund ve hareküttan dolayı muahaze ve mes'uliyet kar- şısında bulundurmak muvafıkı madelet oolmasa gereklir. Hilmi Bey (Basra) — Bu vekayi duyulduktan sonra bu işlerin önünü almak için meclisi vükelâda müzakere cereyan etmedi mi?. : İbrahim Bey — Neler söylenildi bilseniz. Viktor Bey (İstanbul) — Fakat karar tahtında bir şey yoktur, değil mi?. İbrahim Bey — Kat'iyyen resmi bir sey yok Mur; hatta zannediyorum ki Zöhravi Efendi mese Jesi için sadaretten yazılan teakereye harbiye ne- Zareli cevap vermemiş. Necati Bey (Bolu) — Bura dair vescik intişar gelmiş miydi. Bundan be;ka vesaik var mıdır?. Ibrahim Bey — Hangisi?, Necati Bey (Bolu) — Meb'uslara da tevzi edik miş miydi?. £ Seyit Ali Haydar Bey (Asir) — Aliye divanr harbi kararları, Ragıp Nişaşibi Bey (Kudüs) — Hayır, vilâyas tı şarkiye meselesi, İbrahim Bey — Onu hükümet neşretmedi; de hiliye neşretti. Kagıp Nişaşibi Bey (Kudüs) — Dahiliye nez 325 YON Lo mia nlnvor. 1“ 'a N