| | e. Harikulâde Aşk ve Macera Romanı İş AR my Kadınlara Hâkim Nakleden - fa. — Ne de olsa, mektuptaki ihtiraslı | ları renkli idi. Maamafih camla - sözler genç kadını ürkütüyordu.| rm arkasından kalın demir par - Bu meçhul adamın kendisine sa-| maklıkların gölgeleri görünüyör » hip çıkmak düşüncesi bütün mev| du. cudiyetini isyan ettiriyor. Selma seviyor! Ona, sevgilisinden başka kimse malik olamıyacak. Buna e- mindir. Aşk hisleri geç uyanmış o lan Selmaya, iyi neticeler verme- miş bir kaç maceradan sonra, Zev kin ne olduğunu Ramiz öğretmiş - tir, ondan bir başkasma kendini verebileceğini tasavvur edemiyor, zira, ona, kendisini, bütün varlığı ile, ruh ve vücudü ile vermiştir. E- ger, bu vadide kendisine bir taar- rüz vaki olacak ise Selma, kendi. ni son noktasına kadar müdafaa edecek. Fakat, Selma, bu ihtimali hiç dü şünmek istemiyor. Kendisini mu « hakakk şaka olsun diye kaçırmış- lardır. Esasen, D. İ, imzasmı atan © mektup sahibi her halde onu tanıs © yor. Üslübünün fazla mübalâgalı E © vaziyetin tehlikeli olmasma rağ - | © men bu mektubun bazı yerleri, Sel © — manın gurururlu okşamamışta de- ğildir. Evet, muhakkak bu adam onun tanıdığı bir adamdır. Hat- ta evine bile gelmiştir, Yoksa, o- mun kırmızı güllere olan iptilâsı- © mr nasıl bilebilir?.. Bu düşünceler Selmayi biraz teskin eder gibi olu © yer. | Oo Fakat birdenbire hatırlıyor ve | o titriyor. O akşam Darülbedayide | o yeni oyniyacağı bir piyes vardı. | Burole bütün ümitlerini bağlamış- E > İı, ve onu, şüphesiz Darülbedayie © o giderken kaçırdılar, Fakat ne za“ man? Dün mü? Evelki günmü? Şimdi anlıyor. Kendisini, bir ra | kibesi kaçırtmıştır? Bu kim olabi- © lir? Bedin Müvahhit H.? Hayır, e böyle bir teşebbüste bulunmak- tan çok uzaktır. Şaziye? O da ola — maz. Halide? Selma gülüyor, o - nun rolleri muayyendir ve bu mu ayyen rollerde eşsizdir. Geriye © Kim kalıyor? Yedek olarak rolü- mü ezberlemiş olan Cavide, oi Selma”buna da ihtimal vermi - , yor, zira, bu küçük artist, baş rol © öyniyacak kudrete filân değildir. O halde bir intikam meselesin- den mi kaçırıldı? Şüphesiz bunu nerede ise öğrenecek, : Salma, asabi bir hareketle mek- — Otubu buruşturuyor. O ne?, Mek - - tubun arkasında bir yazı var, Ba A kıyor. Üzerinde “Apartmanın > plânı, yazılan bir resim var. Son - ra altında şu satırlar: © Bu mektubun sokulduğu kapı - « dan, her sabah, o gün yemek iste- © diğiniz yemeklerin bir listesini ver meniz rica olunur. Yemekleriniz öğleyin saat 12 ve akşam saat 7 de verilecektir, Yatak odan düzeltilmesini © arzu ettiğiniz anlar, > tuvalet odasma geçmeniz rica olu Bur. © . Plânda apartımanın içinde bir © banyo odası olduğu gösteriliyor - du. Selma aradı. Karyolasının baş © ucunda, sürme bir kapı buldu, aç- ot. Burası, fevkalâde güzel ve bi- © manın mimarisi aksine olarak âsri “bir surette yapılmış bir banyo oda Pembe mermerden olan ban ye dairesinde en son sihhi teçhi - © zat vardı. Bir masanm üzerinde © en pahalı ve nadide kolonyalar, “podralar, kremler ve aletler vardı. ii | rilküâlâde bir nefasette idi. İ bu albümün ii yandaki | Yatak odasından sonra Selma, bir oturma odasına geçti. Bürası yuvarlak çok güzel bir oda idi. Geniş bir camlıktan içeriye bol bir aydınlık geliyordu, Fakat tam lar buzlu ve gayet kalın idi. ve a- sılmıyordu. Odada hiç bir mobil- ye yoktu. Sade bir divan ile küçük bir masa vardı. Divanın üzerinde, birçok şekilde sayısız küçük yas- tıklar vardı. Masanm üzerinde, küçük bir vazo, bu vazonun içinde bir tek kızıl gül vardı. Bu gül, ha- Öteki odalardakilerin en güzeli, en mağrur gülü. Selma bu güle bakarken, vazo » nun yahında kalın ve köşeleri de - mirli bir albüm gördü, aldı ve a- çar açmaz haykırdı: Albümde sekiz adam resmi var dı fakat bu adamlarm hepsi feci, korkunç, müthiş birer yüze sahip tiler, Aman yarabbi! Ne çirkin ne iğ- renç başlar! Kimisinin gözleri müthiş surette şaşı ve âdeta şakaklarında, kimi - sinin alınları dar ve ağızlarında kazma gibi dişler, kimisinin yü « zünden irsi bir aptallık akiyor, ki misinin mel'un suratında katil ma nalar, Selma, şiddetle albümü kapıyor ve onların hayalelrini gözlerinden silebilmek için uzun müddet göz- lerini kapalı tutuyor. Bu resimle- rin acaba manaları ne? Neiçin ©- raya bırakılmış? Bu sualin cevabını Selma, göz- lerini açar açmaz alşyor, zira, albü mün üzerinde, o ana kadar göre“ mediği bir yazı var. Bu yazı, albü mün kalın ve pürüzlü kapağının | üzerine yazılmıştır, ve şunları! söylüyor: “Ey kadm! Onun olmak için, indekilerden birisi- ni Aşığın olarak seç!,, (Devamı var) 100 180 er re a eesansAn AAA) Gümüş paralar Madeni pars basılması hakkındaki kanan tntbik sulasına iinde tedavülde bulunan 24,591,286 adet birer Tirnliklar ve nikel 25 ka ruştaklar, 15, 3 ve yüz parahik bronzlar 5, 10 20 ve 40 paralık nikri paraalr peyderpey ortadan kalkacaktır. Buzün tedavülde bulunan nikel ve mah-| İnt bronz mesirtkit adet ve kıymet itiburile yöyle tasnif olunabilir.: 11.481491 nöet 25 kuruşluk nikel 19.550.043 |, bir kuruşluk mikel 68.793334 ,, yirmi paralık nikel MikMAG 400 on paralık nikel 04.400.000, beş paralık nikel Yekün: 315.818.163 parça adedi. Kıymeti: 4.517.874.28 lira, 254098.307 ndet bir kuruzluk mahlüt nikel 25.088 afet on paralık ranhiğt * Yekün: 25.940.095 parça adedi, emare erin on kuruşluk bronz beş Kuruşluk bronz 638 yüz paralık bronz Yekbin; 60.560.039 parça adedi, Kiymeti: 3.145.095.00 Yin Yeni gümüş paralar 100, 50 ve 25 kuruş» tık olacaktır. Niker paralar is, halin sikel- den, 10, 5 ve 1 Kuruşluk olarak inal edilecek tir» —e Bugünkü konferans İstanbul Halkevi Reisliğinden: Bugün saat (17) de ressam Naz mi Ziya Bey tarafından (Ressam muhterem Hoca Ali Rıza Bey) hakkında bir konferans verilecek tir. Herkes gelebilir . Bu münasebetle alt kat salonda bir de sergi tertip edilmiş ve üs- tadın yüz elliye yakin eseri teşhir Misketkdikekiiell ili aberler İ Oda işleri görüşülüyor Ticaret Odası Umumi Meclisi dün öğleden sonra Oda salonunda her zamanki gibi toplanarak Oda işlerini görüşmüştür. Dünkü görüş menin esası 1932 senesi Oda bi- lânçosu idi. Bu bilânço en ufak maddelerine kadar okunarak kabul edilmiştir. Bundan sonra maliye, kazanç, itiraz komisyonlarına Oda İdare Heyeti tarafından seçilen azaların vazifeleri tefrik edilmiştir. Odaya senelik paralarını vermi- yenlere ceza yazılması kararlaştı- rılarak toplantıya nihayet verilmiş tir. 100 bin kilo şarap i Dün Triyesteye Türk malı ola- rak 100 bin kilo şarap satılmıştır. Gümrükler ve inhisarlarda mütehassıslar Gümrükler ve inhisarlara ait iş- lerin düzeltilmesi için fikirlerin- den istifade için çağırılan mütehas | sıslar çalışmaktadır. Hükümet bilhassa gümrüklerde- ki muamelenin muntazam olması- nı ve kaçakçılık Oo mücadelesinin şiddetlendirilmesi için bazı karar- lar vermiştir. Gümrükler ve İnhisarlar Vekâle ti Müsteşarı Adil B. yeni yapıla” cak işler hakkmda şu (o malümatı vermiştir: — Lüzum görüldükçe kaçakçı” ik mücadelesi şiddetlendirilecek- tir. Gümrük mütehassısmın raporu alınca derhal mütehassısın fikir- leri tatbik edilecektir. Bogaziçinde karaya otu- ran Rus vapuru Hakkında Soyet konsolosu- nun bir izahı İstanbul gazetelerinin ecnebi menabiinden alıp yazdığı habere göre Boğaziçinde ka.aya oturan Harkof nam Sovyet vapuru uzak şarka külliyetli mikdarda levazı - matı harbiye götürmüş. Bu husus- ta İstanbul Sovyet Jeneral konso - j losluğu: 1) Mezkür vapurda hiç bir tür - lü levazimatı harbiye olmadığını, İ ve yükünün ancak arpa, yulaf, bak la, soda, ağaç mamulâtı, mensu - cat ve zirai makineler olduğunu, 2) Vapurun da gidecek yolu u - zak şark olmayıp Londra, Roter - dam, Hamburg olduğunu 3) Vapurun karaya oturmasın- dan dolayı yükünün boşaltıldığını ve bu yükün boşaltıldığı sırada Türk gümrük, polis memurlarının ve Loyda nam sigorta şirketinin murahhaslarmın da hazır bulun » Arnavut düğü vu... ü cinayeti bir kardeş cinayeti midir! Müddeiumumi ile suçlu vekili arasınd: münakaşalar : Bahçede keşif kararı Davutpaşa civarında yapılan bir Arnavut düğününde, kavga netice- sinde Arnavut Ramazanı (o öldür- mekten suçlu Arnavut Hüdainin ve bu vakaya dair bildiklerini sak- lamaktan suçlu düğün davetlilerin den on üç Arnavudun muhakeme- sine, dün İstanbul Ağırceza mah kemesinde devam olunmuştur. Bu muhakemenin ber celsesin- de olduğu gibi, dünkü celsede de mahkeme salonu tamamile dolmuş tu. Suçluları uzaktan, © yakından tanıyan bir çok Arnavut, bu dava safhalarını büyük bir alâka ile ta- kip ediyorlar. Suçlu Hüdai, öldürenin kendisi olmadığını, onu Ramazanın kar- deşi Rifatın kurşunla yere serdiği ni ileri sürmektedir. Vaka esnasın da hazır bulunan on üç suçlu da, Hüdainin vurduğunu görmedikleri şeklinde cevap veriyorlar. Her bis ri, o sırada, bir şeyle meşgul oldu- ğundan bahsediyor, Ramazanın kimin kurşunu ile (vurulduğunu farkedemediklerini söyliyorlar. Diğer taraftan suçlular arasında bulunan Karanfil isminde bir Ar- navudun, kendi adamı olan Hüda- iyi, Ramazanı öldürmeğe teşvik et- tiği iddiası vardır. Davanın mah- kemeye geliş şekline göre, esasen düğün yapılan bahçedeki masalar dan Karanfilin ve Hüdainin otur- dukları omasaya Ramazanın — davete rağmen — oturmak isteme- mesi üzerine, asıl kavga, Karanfil- le Ramazan arasında çıkmış, Hü- dai, Karanfilin adamı olduğu için, onun iğbirarırı (o ortak olmuş ve “vur!” emrine uyarak tabancayı çekip aleş etmiş. Ölenin kardeşi Rifata gelince, suçlular, öldürenin Rifat olduğu- nu iddia ediyorlarsa da, o, muha- | kemede suçlu yerinde değil, sade- ce vakanın şahidi yerindedir. Dünkü muhakemede son şahit- ler dinlenilmiş, bir şahit dinlenilir- ken suçlu vekili Cemil Bey, “Vaka dan sonra, Rifat, kardeşini alkan- lar içerisinde bırakıp niçin kaçmış- tır? Bu, şüpheyi onun Oo üzerinde toplıyan bir şeydir” diyerek, söz- lerine şunları katmıştır: — Müddeiumumilik o makamı, muhakemenin başmdanberi Hüda- inin mutlaka katil olduğu kanaa tile hareket ediyor. Halbuki, haki- ki vaziyet böyle değildir. Hüdai, duklarını bildirmektedir. i Tramvaydan yuvarlana- rak yaralanan kadın Dün bir tramvay kazası olmuş, bir kadın başından yaralanmıştır. Şehremininde oturan Cideli otuz beş yaşlarında Emine H. 823 nu- maralı vatman Süleymanın idare ettiği 76 numaralı o tramvayla gi derken ahbaplarile lâfa (dalmış, Lâlelide ineceği halde o istasyona geldiğini farkedememiştir. Tram- vay istasyondan kalkacağı sırada masumdur !,, Netice olarak, suçlu vekili'dü- ğün bahçesinde keşif yapılmasını, istemiş, Müddeiumumi Kâşif B., müddeiumumiliğin tahkikat hâki- mi kararile suçlu olarak gösterilen Hüdainin bu cinayetin faili olup olmadığını anlamak için, lehinde ve aleyhinde gördüğü bütün izle- rin üzerinde dikkatle yürüdüğünü kaydederek, bu arada evvelce dü- ğün bahçesinde esaslı surette ke- şif yapıldığını hatırlatmıştır. Suçlu vekili, şahitlik eden Şeh- Selma oradan yemek odasına | edilmiştir. Sergi 8 nisana kadar geçti, Burası yatak odası gibi dö -| hergün ziyaret edilir. Duhuliye işin farkma varan Emine H. acele | Terini Serkomiseri Necmi Beyin ile yerinden kalkmış, tramvay bu ifadesini kabul edemiyeceğini söy sırada hareket etmiş (bulunduğu lemiş, komiser, kendisinin tam bir halde yere atlamak istemiştir. Fa- | bitaraflıkla bildiğini. anlattığına kat muvaffak olamamış © ve yere işaret etmiş, sonra dinlenilen bir yuvarlanarak başından (yaralan şahit te, “ben, Rifatın kurşun at- mıştır. Tramvay derhal durdurul. | tığını gördüm” demiştir. muş, kadın hastaneye götürülmüş-| (Reis Aziz Bey sormuştur: tür, — Onun attığı kurşunun müte- e İSİMİ b veffaya rastgeldiğini de gördü! mü? — Hayır! Suçlu vekili, şöyle demiştir: — “Müteveffa” nın ne oldi nu anlamadı ki, efendim! Sorgu, ölenin ismi tasrih edil rek tekrarlanılmış, bunun üzerin€) “gördüm elbette!” demiştir. Azadan Tahir Bey, bu şal ifadeleri arasındaki biribirine u* miyan bazı noktalara dair ya çekmiş, ölenin o mirasçıların!” vekili Osman Nuri Bey de bazı €i hetler etrafında sorgularda bulu muştur. Bir şahidin ifadesi arasi” daki uygun öolmayış noktaları ü rinde de azadan Nusrat Bey ba? şeyler sormuştur. Davanın bütün iddia ve müds” faa şahitlerinin dinlenilmesi bit miş, Müddetumumi Kâşif Bey, su6 lu vekilinin yeniden keşif isteğini muvafık görmüş, şahitler bahçedi hazır bulundurularak keşif yapık masmt istemiştir. l Mahkeme, bu isteğe uygun ols" rak karar vermiş, azadan Tahir B: tam salâhiyetle naip tayin edilmiş muhakeme, başka güne bırakılmı#' tar, ayağa kalkm 13 yaşında çocuk Bir ip yüzünden ağabe- yisini öldürdü MECİTÖZÜ (VAKIT) — Burs da herkesi teessüre veren bir cinayet oldu, küçük bir çocuk ağabeysini öldürdü. Vak'ayı bil diriyorum: | Kasabaya üç saat mesafede El van Çelebi köyünde Otlamaz o lardan on üç, on dört yaşların da Mustafa oğlu Haşim, kardeşi yirmi beş yaşlarındaki Mehmetl€ “Araba ipini sen kullanacaksın. ben kullanacağım!,, diye kavga e mişler, küçük Hâşim hiddetlenii ce belindeki kamayı çekip ağabe yisinin üstüne saldırmış, okamay! Mehmedin sağ oyluğuna saplamı# tır. Mehmet, yaralandıktan on bef dakika sonra ölmüştür. Küçük ka” til yakalanmış, adliyeye verilmiş * tir, Keşanda kanlı bir dövüşme ğ KEŞAN, (VAKIT) — Keşa* nın Yeni mühacir köyünde bir taf la meselesinden köylüler arasın * da kavga çıkmış, sekiz köylü ağıf surette yaralanmıştır. Kavga yeri” ne Keşan jandarma kuvvetleri git miş ve hâdiseye sebebiyet veren * leri yakalıyarak Keşana getirmiş" lerdir. Camii soymuşlar Adanada Ankaralr Ali oğlu Y4 suf, Ereğlili Osman oğlu Süley * man ve Sivaslı Mehmet oğlu Meh met isimlerinde üç kişi iki ile şehre girerlerken şüphe üzeri” ne yakalanmışlar ve çuvallar be“ şaltılınca içlerinden yirmi adet 45 ! van ve kilim çıkmıştır. Hırsızlar"! bunları Acıdere camiinden çaldık ları anlaşılmış ve çaldıkları eşy#* larla birlikte adliyeye teslim edi len bu üç hırsız istintak hâkimli” ğince sorguya çekildikten sonr8 haklarında verilen tevkif karariy” le hapishaneye konulmuşlardır.