KAŞ. AR he Rk. kk ki ARR... kei ğa a İL ki 18 Mart VAKIT'ın Edebi Tefrikası: W 23 e m m m - Bir Yastıkta Kocayın.. — Bu kadara saadet demek ca - iz midir? Senin gibi sıcak, ateşli kalplere bu kadarla iktifa etmez - ler, Daha fazlası lâzım... Bedia, helecanla sordu: — Meselâ? — Meselâ, beklenilmek ve bir gün iki olmak için, bu gaye ile yal- nız yaşamak... Bunun için Raşide ve Raşide gi- bi daha binlerce kadın, hiç bir fe - dakârlrktan geri durmamışlardı... “İşte Nevin de, hayatta böyle şey - lerle alâkadar olmadığı halde, âşık olmuş bir kadm gibi konuşuyordu Demek hepsinin hakları vardı. Yavaş, yavaş, düşünceli bir ta - vırla dedi ki: — Hayatta insan her istediğini yapamıyor Nevin. Kader ne ister- se o oluyor. — Doğru. Ben de istediğini yap diyor, kaderin iyi olsun temenni e- diyorum... Eski hüsranların acısı nı çıkarmak için, fazla monden ol- ma. — Ben monden değilim. Bir iki ahbabımla konuşuyorum. Gene e vimde oturuyorum. Okuyorum... Yalnız bazı bazı kendimi unutmak istiyorum, Kalabalık, caz, dans, iç ki ve bu âlemin kaygusuza benzi- yen gürültüsü beni avutturuyor. Sırf avunmak için geziyorum. Nevin dikkatle dinliyordu. Son- ra dedi kir — Sen hiç deği: in Bedi- a. enç kızken de “ böyle heyecanlı ve ateşin idin. Fa- kat şimdi kendine dikkat et, Ken- dini koru,. Artık genç kız değilsin, genç kadınsın. Genç kadınlar çok kere kendi ateşlerine yanarlar. Bedia güldü; —Benim kimseden korkum yok. — Kendinden kork, — Kendimden de korkmam, Kündimi kadar çocuk değilim. İçimde böyle arzu da yok. Hayatta münasebetsiz bir şey ya- pacağımı sanma, Nevin, arkadaşma alay eder gi- bi baktı: — İçinde her hangi bir arzu ol - madığına haydi inanayım.. Fakat hayatta öyle tesadüfler vardır ki.. — Tesadüflerden ne çıkar? — Çok şey çıkar Bedia, — Hiç bir şey çıkmaz. — Öyle deme, arzuları doğuran tesadüflerdir.. Tesadüfler, insanım karşısına fırsat kolliyan insanlar çıkarır. Hele senin gibi genç, gü - zel, hâmisiz bir kadının karşısına bu adamların sürüsü birden çıkar, Belki de birinden biri çıkmıştır bi- le... Birden, Bedianın dudaklarının ucuna bir isim geldi. Montekarlo - da karşısına çıkan adam, fırsat gözliyenlerden biri değilmiydi? Birden, izzeti nefsi galeyana gel di. Göğüs kabarttı: — İstiyen karşıma çıkabilir, de- di, fakat ben yüzüne bile bakmam. Buna emin ol Nevin, bana kimse sokulamaz, Nevin gülümsedi: — Bravu sana. Fakat mademki kafana bunu koydun, şu halde, faz la boş kalma. Kendine başka türlü meşgaleler bul... Meselâ, gel, bera ber çalışalım. Ben dikiş dikiyo - rum, yün örüyorum. Sen fukaraper ver dispanserinde çalış, Bedin düşündü: — Memnuniyetle, dedi, fakat Yazan: Mediha Münir acaba işe yarar mıyım ?.. Ben böy- le bir işe yarıyacağımı zannetmi - yorum. — Ben zannediyorum. — Aldanıyorsan? — Aldanmıyorum. Maamafih ısrar da etmiyorum. Düşün kararı- nı sonra verirsin. Evvelâ yarın kongreye gel. Senelik kongre var. Bir senelik mesai raporunu dinler- sin. — Peki Nevin, ne istersen onu yaparım. — Ama bunu ben istiyorum di- ye değil, senin içinden gelerek yap. Hayatını yalnız buna hasret. Bedia gülümsedi: — İyi ama Nevin, insan hayat ta yalnız ekmek ve su ile yaşamaz. Ademle Havva bile yalnız böyle yaşamamışlar. Nevin başını salladı: — Anlaşıldı, dedi, sen hayatta kendini koruyamıyacaksın. Onun için sana son bir tavsieyde buluna cağım. Dikkat et, hiç değilse çü rük tahtaya ayak basma! e — Bonjur Hanımefendi! Hayat ta bu kadar talili olduğumu zan - netmiyordum.. Size burada tesa - düf etmek cidden talih! Nazif Bey şapkasını çıkarmış, Bedianın önünde iki büklüm ol - muştu. Memnuniyeti hem sesinden, hem de içi gülen gözlerinden anlaşılı - yordu. Bakışlarında, Bediaya geçmişi, Montekarloyu hatırlatan pırıltılar vardı. Bakışları imalidi. Bedia ile Nazif Bey, Galatasa - rayda açılan, güzel sanatlar resim şubesinin ilkbahar sergisinde kar- şılaşmışlardı, O gün hava güzeldi.. Bedia soka ğa çıkmış ve yolu üstüne gelen ser giye girivermişti. O gün, İstanbula ender gelen ilkbahar günlerinden biri idi. Ha- fif hafif esen rüzgâr ne çok soğuk tu, ne de, tepelerde alevlenen gü» neş çok sıcaktı. Tatir, sünbüli bir hava idi. Bedia, şık giyinmiş ve bu güze! havaya nazire yapmak istiyormuş gibi sokağa çıkmıştı. Serginin salonlarında uzun kal mamış, her tarafı şöyle bir dolaş- mış, resimlere birer kere göz at - mış, sonra çıkmıştı. İşte, çıkarken, tam kapmın ö - nünde Nazif Beye rast gelmişti. Bedia, hayretten mi acaba?. kıp kırmızı olmuştu, Nazif Beyin uzanan eline, elini vermişti. Kü - çük, ince parmaklarında, kalm sert bir elin temasını hissetmişti. Kalbinin çarpmtısını durdur - mak için, bir kere, geniş nefes al - mıştı, Devamı var) Tutuşan vapur ANVERS, 17 (A.A.) — Hint keneviri yüklü olduğu halde dün sabah Anvers limanma gelen Schvarzenfels gemisinde kenevir« lerin tutuşması yüzünden büyük bir yangın çıkmıştır, Neft yağı do lu birçok tenekelerin gemiden du şarı çıkarılmasına muvaffakiyet el vermiştir. İtfaiye kuvvetlerinin an cak bir kaç gün içinde ateşi sön - dürebi! i sö ir. DİLİMİZİ ŞA Yeni 15 kelimenin| ve kullanılışları Gadir — (Zulüm, cefa etme bir işte aldatmak) kıyma Bana kıymaymız. i Gaflet — (Aldanma, idraksiz, | dikkatsiz, habersiz olma) dal-| gınlık i Bu ne dalgınlık? Gaile — (Şer, âfet, belâ) sıkıntı Yeni bir sıkıntı daha! Galebe — Üst gelme, yengin,| yenme, | Ganimet — doyumluk, vurgun, çapul Garez — Maksat manasında | karşılığı istek, dilektir; gizli düş- manlık, gizli maksat manasında kelime Türkçe sayılır. Garip — Yabancı, şaşılacak. Gavamız -—— (örülü sözler) Çetinlikler. Gaybubet — Gözden irak olma, Ayrılık, Yetiklik Gaye — Son, uç, dilek Gıda — Azık, beslenti Gıma — (Türkü söyleme) ırla- ma. Girdap — Anafor, kuyu (deniz- | ciler söylerler) Gurur — (Bir şeye güvenip al- danma, bir şeye güvenip övünme) kendini bilmezlik, koltuk kabart | ma Günah — (Tanrı buyruğuna | uymuyan iş) Suç. 6 ıncı liste Mehmet Nurettin Beyin bulduğu karşılıklar Facia — Acıklı inci Fahiş — Yaman, aşırı Fahri — Cabadan, öğümlük Faide — Kazanç, ası, fayda Fail — İşler, yapar Faiz — Artı, ası Fani — Yalancı, geçici, geçkin Yalancı dünya, geçici vunma - lar, geçkin ihtiyar( Piri fani) Fatih — Açan, elalan Fazıl — Bilge, üstün, tekin Fazilet — Üstünlük, tekinlik Feci — Korkunç, yılınç Korkunç, yılınç bir cinayet Feda — Yola verme Varımı, yoğumu yoluna verdim. Denizlide dil uğraşması DENİZLİ, 17 (A.A.) — Bura- da söz derleme işine büyük bir | gayretle devam edilmektedir. Bu- güne kadar Ankaraya gönderilen fişlerin adedi 922 yi bulmuştur. DENİZLİ, 17 (A.A.) — Ajans- la tebliğ edilen kelimeler telgrafla derhal kazalara ve kazalardan da telefonla nahiye ve köylere tebliğ edilmek suretile ayni günde vilâ - yetin her tarafına yayılması te- min edilmektedir. Halkevi 44 ki - silik bir heyet ayımmıştır. Bu he - yet her gün toplanarak anketin cevaplarını tetkik edecek ve An“ karaya yollıyacaktır. 13781 derleme fişi toplandı ANKARA, 17 (4.4) — T. D. T. Cemi- yetinden: Martın ikinci haflası zarfında yeniden cemiyet merkezine gelen derleme fişleri 4085 tenedir. Baslardın 93 & Bileelic, 168 sı Bolu, 20 si Bordur, 521 4 Çanakkale, 41 1 Çorum, 127 »i Edirne, 41 1 Krsincan, 825 1| Eskişehir, 1$ ü Gazi Antep, 149 w Giresan, | 104 0 İçil, 471 1 İstanbal, 207 si Kastamonu, 317 si Kırşehir, 56 sı Kocaeli, 658 1 Konya, | 8 i Manisa, 109 u Diersin, 100 ü Muğla, 781 Ordu, 168 sı Elâzir, 270 1 Sinop, 124 Srvas, 101 4 Tekirdağı vilâyetlerinden gelmiştir. Martm birinci haftası sonunda elde bü- hınan 9068 fişle beraber elde derleme fişleri J3181 6 varmaşlar, ! sile müterafik olarak bu gibi mü- | Ni bislerinden tecrit ediliyorlar. | hâlâ Türk çocuklarile dolup bo- MISYONERLER Türkçe karşılığı Müslümanları nasıl hıris- ,tiyan ettiler ve ediyorlar? Muharrirleri : Mu ittin Abdurrahman ve Mecdut Sait Memleketimizde bulunan muh- telif milliyetlere mensup misyo » ner müesseselerinin zararları za- man zaman sayılıp dökülmekten hali kalmamıştır. Bilhassa bir kaç sene evvel Bursa Amerikan kız kolejinde cereyan eden tanassur hâdisesi hatırlardadır. Acaba bu hâdise Cümhuriyet idaresinden sonra vukua gelenilk tanassur| hâdisesi midir? Ve acaba bu ta - rihten sonra Türkiyede böyle bir şey tekerrür etmemiş midir? Ara sıra matbuata kadar akseden ha- berler, muhtelif misyoner müesse- selerinde bu kabil tanassurların hâlâ cereyan etmekte olduğunu vazıhan anlatmaktadır. Yalnız her nedense en fazla heyecan ve asa- biyet tahrik eden bâdise Bursa Amerikan kolejinde üç Türk kızı- nın hiristiyan edilmiş olmasıydı. O vak'a üzerine şu iki hakikat te- belür etmişti. 1 — Misyonerler o Tüirkiyede hıristiyanlık propagandası yapı - yorlar. 2 — Hristiyanlık propaganda- esseselere giden çocuklarımız mil- Gün gibi âşikâr olan bu iki ha- kikat üzerine dahi bilâ istisna he- men hepsinin birer misyoner yu - vası olduğunu söyliyebileceğimiz Türkiyedeki ecnebi omektepleri salmaktadır. Bunun sebepleri ne olabilir? Bizce bunda iki ihtimal yarittir, Ecnebi mekteplerine ço - cuklarını veren ebeveyn ya bir li- sân mukabilinde çocuklarının din ve bilhassa milliyetlerini değiştire melerinde bir beis göremiyecek kadar bu gibi şeylere karşı lâkayt kimselerdir yahut ta ecnebi mek- teplerinin bir türlü bu derece mü- zir olduğuna inanamıyorlar. Ve bilhassa bu müesseselerin bugün tâbi oldukları siki kontrolü düşü- nerek hiç olmazsa şimdilik bun - larm ziyanlarından çok faydaları olduğuna kanidirler. Memlekette yüksek mevkiler işgal eden bir çok muhterem şahsiyetlerin çocukla - | rını bu mekteplere verdiklerini düşünecek olursak ikinci ihtima - lin varit olacağından şüphemiz kalmaz. Şu halde bu muhterem kimselere misyonerlerin memle - ketler için ne büyük bir âfet ol - duklarını göstermek bu hususta pek az dahi olsa malümatı olan- lara bir vatan burcudur. İşte bi- zim de en büyük emelimiz elimi- ze geçen bazı vesikalarla bu ha - kikatı meydana atmaktır. Bu neşriyatımız hemen tama - mile Amerikan misyonerliği hak: ! kında olacaktır. Belki bütün Ame- rikan misyoner müesselerinden | ziyade İzmir Amerikan kolejin - den bahsedeceğiz. Bunun yegâne sebebi İzmir Amerikan koleji me- Zzunu olmamızdır. Memleketimiz- de faaliyette bulunan Fransız, İ- talyan, Alman ve diğer misyoner | yekünu 3.301,000 doları i şebekelerinin mahiyetleri de bun- | ta idi, ğ ları daha yakından tanıyanlar ta“ rafından ortaya atılmasında bu | sayimiz müessir olursa kendimizi bahtiyar sayacağız. a Yazacağımız şeylerin tamami « le doğru olduğunu ve umumiyetle elimizde bulunan bazı misyoner Ni neşriyatına istinat ettiğini şimdi «. den kaydedelim. Misyonerlerin ne kadar müthiş © bir âfet olduklarını daha eyi an - © lamak için evvelâ umumi faali « yetleri hakkında yazdıkları rapor ve makalelerden bazı parçalar o“ kuyalım. Bu hususta İran misyo « nerlerinin yazıları belki en dikka te şayandır. Bülten nammı ver vü dikleri bir mecmuanın elimize ger çen bazı yapraklarından aynen naklettiğimiz şu yazılara tarafı - mızdan bir şey ilâvesini zait gö * rüyoruz. i “Müesseseler vasıtasile çalış “! ma,, başlığını ve Y. Christy Wil son imzasını taşıyan Bültenin elis mizde bulunan dokuz No.lu sahis fesinde şöyle bir yazıya tesadüf " ediyoruz: va “İranda bir çok insanlar hırs“ “ tiyanlığa tıp ve terbiye müessese“ leri sayesinde kavuşmuşlardır. Bu müesseseler umumiyet itibarile mckteplerin cehalete, batıl itikat» lara ve hıristiyanlığa karşı sui zanları yazmakta büyük faydaları olmaktadır, Fakat bu kâfi değil - dir. Bu müesseseler ayni zaman * da fertleri İsaya karşı sadakate | ve ruhülkuds vasıtasile akidelerini islaha çalışırlar.,, 1 “Hastahane ve dispanserlerde büyük bir tabip olan İsanın ismi ve ruhu namma hayır yapmağa © ve kilisesine dahil olacak insan, kazandırmağa çalışırlar.,, “iğ “Meselâ, İsfahandaki hastane $ hastalarını şifayap etmek husu “. sunda fevkalâde talilidir. Fakat ilk ve en mühim vazifesi müesse- seye gelenlerin ruhlarını kazan «| maktır, Hasta ile beraber arkadaş ve akrabaların da gelmesine mü “ ' saade edilir ve bu suretle hek > len İncilden haberdar edilmiş o lur, İran mutanassırlarının kilisesi hastane mürekkebatımdandır. Vel bir kaç yüz azaya maliktir.,, (Deva vari Amerika bankalarında para çoğalıyor NEW-YORK, 17 (A.A) 2 Mubtekir olarak ilân edilmek korkusu bir çok kimseleri parala-| rını bankaya yatırmağa sevket 1 miştir, Bunun icindir ki, federal reserve bankasının tebliğinde tax. davüldeki paranın son hafta zar N fında 289 milyon dolar eksildiği «“ ni bildirilmektedir.Ayni tebliğe gö © re altm ihtiyatın 327 milyon do « lar çoğalmıştır. Federal Reserve bankasının son hafta zarfında tes davülde olan yeni banknotlarş bulmak-,