3 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

3 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İiyatce Mam Tiyatro ile edebiyat Biribirlerinden ayrılıyorlar mı ? Bir zamandır. san'at muhitlerinde tiyationun güzel san'atlar arasından çıkmıya, bilhassa edebiyatla aldkaanı kesmiye başladığı yolunda bir no mi nazar ileriye sürülmektedir. ticari müesseseler arasını geçtiğini, “güzel eser,, den ziyade “para getiren eser, i hedef saşdığını ve böy! san'at âlemlerini işgal öden bu münakaşanın serpintileri bazen bizim gazetelerimizde de görülüyor. Tanınmış Fansız muharrilerinden Mösyö François Porche'nin tercüme ve istibas ettiğimiz aşağıdaki makalesi, bu meselenin Kransada gaçlıdiğ ü vaziyetini teşri edivoe. seyri ve bu , Tiyatro ile edebiyat arasında| r İftirak var mı?. Böyle bir su # eğer daha evvele giden ve| Tânsadan © çıkılmadan Fransız | ik devri düşünülecek © olursa anasız görülebilir. Bu takdirde ıYatro ile edebiyat arasında tam * uzlaşma görülür. Bu uzlaşma- Nenbariz delillerinden biri ömey, Rasin ve Molyerin teşkil | “tikleri teslistir. | Romantizmin kahramanlık de- #lerinde bu uzlaşma hali baki aldı. Bunun an'anesini müdafas Kin de “Hernani mücadelesi,, ya Pildı, zafer de bu ayrılmaz çiftin tefine kazanıldı. Şu suretle edebiyat sahneye ı rağbetsizlik göstereceği yer- Onu fethe gayret ediyordu. Ye Ai hareketi canlandıran şey pro- ganda gayesiydi: Reisler gayet Matik ve tabiyeci olduklarından tün yazı janrlarından yalnız ti- Patronun en büyük inkişaf kuvve ine malik olduğunu ve bu kuvve- "in her halde daha doğrudan doğ-' Ya müessir olduğunu biliyorlar: | » Onun için meslek nazariyeleri- uygun bir dram san'atı hallet- hek endişesini beslerlerdi. Bu uyu a çift arasında ilk geçimsizlik, iüteakıp devirde gözüktü. Henüz Uzuşulmamıştı. Fakat karşılık ücadeleler, somurtmalar başla - “. Tiyatro adeta bir koca vaziye - ne düştü. Edebiyatsa nezaketine “cavüz edilen, gitmekten, bir müj t ayrılmaktan bahseden bir ka! in halini aldı. Bu değişmenin, tarihi tesbit e- yemez. 1845 sıralarında diyebi - 'riz. Hügo ve Vinyi sahneden ay- İmışlardı. Müse, ilk bir mağlübi- Stten meyus olarak, oynanmasını üşünmeksizin komedyalar yazı- Yor ve Revue des Deux mondes'da Meşrediyordu. Daha “Edebi,, ma- hiyette janrlarda, “san'at için,, for Mülü galebe çaldıkça, bahusus li- tik şiirde ictimai meşgalelerden | Ayrılık, asrın gürültüsünden kaç - Nak, hafaya, sırra doğru gitmek yli tebarüz ettikçe tiyatro sırf Büzellikle alâkadar olan edibe, be- Uiyatçıya, şaire çekinilmesi Jâ -| i gelen ifade tarzların en ka- a şekli gibi gözükmiye başladı. İma Fis gibi tiyatro sosyologla- muharrirden ziyade bir nevi a- kat gibi telâkki edildi. , Filhakika Flaubert sahne üze- »de bir teşebbüs yaptı. Fakat affak olamadı. Dostu Bovil - nüfuzunu kabul ettirmiye mu Aifak olamadı. Böyle sebepler » “tismda üstat janrı tenkit etti, aUdu'mime'im kâğıtları o arasında 0” Gram rasınıcları bulundu. Fa | halka hitap ettiğine göre vuzuhu i romantizmin yaptığı gibi tiyatro - ÜZEL Bu fikirde olanlar, tiyatronun o gitgide e olması esp etiğini söylerler. Garp düğü tiyatro bir lotarya, az buçuk şansla büyük ikramiyeyi kazan - mak için menfur ve harikulüde bi: vasıtadan başka bir şey değildi. Ediplerin bilâhare tiyatro hak- kında besledikleri su:fikir Edgard Poe'dan ilham almış olan Baude - laire'in noktai nazarı etrafında te- öellür etti: Saf şiir mefhumu ile - riye sürüldü. Şiirde mevzu, vak'a bile maddi unsurlar, ilâhi şiir cevheri haricin: de şeyler gibi telâkki olunursa ti- yütro gibi bir janr, anlaşılmak için evvelden bir hazırlık istiyeceğine, esas tuttuğundan ve seyircileri ka- zanmak için piyesin uzunluğu müddeti gibi kısa bir zamana ma- lik bulunduğundan çok basit ve safiyetsiz görülmek icap eder. Maamafih geçen asrın sonun - Ja edebiyatın tiyatroya zıt olarak iki vaziyeti kaydedilmiştir, edebi yat daiki cereyana ayrılmıştır:| Symbolisme, Naturalisme. Naturalisme gerek mahiyeti ge- rek mevzuu itibarile müşahede ü- zerine tecessüs etmişti. Gayesi gö rülenin tasviri idi. Sahne şeklinin” kullanılmasına omuarız değildi Bundan başka bu meslek mücade: leci olduğundan > vaktile iptidai Ja maksadı için bir neşir âleti bu- luyordu. Böylece Naturalisme ti - yatroya devamlı bir eser bırak- mıştır. Dram san'atının bir devri- ni temsil eder. Bütün serbest ti - yatro hareketi ondan doğdu. Di - ğer taraftan Symbolisme ötekisi « ne aksülâmel teşkil ediyordu. Ha- yal hakikatten yüksektir. Esrar. meçhulün baş döndürmesi tecrü - beden, bilgiden, kat'iyetten güzel- dirler. Tavsif değil, ilham etmek lâzımdır. Bir peyzaj bir ruh hale- tidir ilâh... Bununla beraber talâ- kat pek menküptur, yerine telmih, istiare kaimdir! O vakit uzun müddet neşvünema bulamamış o- lan Bodler prensipleri harikulâde semereler verdiler. Şiir başkasına nakledilemez bir lisan oldu. Bira- enaleyh tam sembolizmciler, yük-| sek edebiyatla tiyatro arasında kat'i bir uzlaşamamazlık olduğu - nu söylemiye kadar vardılar. Genç iken bu “İftirak rejimi, ni tanı mıştım, o vakitler edebi mahfeller. de dram san'atınm O aşağılığının tasdikı bir san'ata iman şartı ad - dolunurdu. Bu vaziyet uzun müddet böyle kaldı; Gide'in vaziyeti gibi, Gide, #elerinlen bulunduğu Nou- t borç içinde yüzen betbaht | velle revue française'in baskı a - i nazarımda; kıymetsiz gör - dedinin çoğaldığını görünce şu Ss —pe Odeon | Yüz elli yaşında Fransanın Komedi Fransezden sonra ikinci tiyatrosu olan Ode - on, yüz elli yaşına girmiştir. Ode on tiyatrosunun kuruluşunun yü: ellinci yıl dönümü geçenlerde me raşsimle tes'it edilmiştir. Bu mü « nasebetle Odeon sahnesinde bir galâ müsameresi verilmiş, Odeo - nun tekmil trupu sahneye çıkmış- tır, Sahnede ilk adımlarını Ode - onda atmış olan bugünkü bulvar tiyatro'- “stleri de hazır bu - ınmuşlardır. Müsa & Molyerin Burju - va jantiyom ve Maled imajiner isimli eserlerile Rasinin İfijenisi- a'n ikinci perdesi temsil edilmiş - tir, Büyük Behzat Darülbedayi sanatkârların en krdemlisi büyük Behzat Beyin sah ne hayatıma girişinin yirmi beşin - ci yıldönümü münasebetile 31 i Mart Cuma günü akşamı Darül bedayi tiyatrosunda merasim ya pılacağını yazmıştık. Merasime Va li ve belediye reisi Muhittin Bey riyaset edecektir, Bu münasebetle Darülbedayi mecmuası da hususi bir nüsha neş redecektir, Mecmuanın yazı mü - dürlüğü tanmmış muharrirlerimi ze müracaat ederek bu nüsha için Behzat hakkında mütalea ve ihti: | saslarmı yazmalarını iselmiştir. Behzat müsameresihin fevkalâ- de parlak olmasi için çalışılmak * tadır, ———————— sözleri söyledi: o “Şişmanlamıya aşladı, korkuyorum!,, Fakat Gide tiyatro için yazı! azdı denilecek!. Doğrudur, Yalnız Gide'in dram diyaloğları, Roma filozofunun! Jramları gibi temsil için tasavvur adilmemişe benzer. Bu sebepten dolayı kıymetleri azalır. Doğrudan doğruya cevheri | inceliklerinden bir kısmı kitaptan sahneye nakle - dildikleri sırada tebehhur eder, Maamafih muhakkaktır ki yir. mi senelik bir müddettenberi ede biyatla tiyatro arasında bir yakın- laşma husule gelmiştir. Veiux Colombier'nin tesisi bu uzlaşmanın tarihinde mevki tu - tar. O, uzlaşmanın başlangıcı ma- hiyetindedir. Şüphesiz o Copcau, 1913 te mevcut tiyatro kabul etmiyordu. Hatta onu baştan aya- ğa değiştirmek arzusunda idi. Fa- kat hiç olmazsa tiyatronun san - atm yüksek bir şekli olabileceği - ni ideal olarak kabul ediyordu. Veiux Colombier meydana çık. madan evvel Duhamel, Romains, Coludel sahne için yazılar yazmiş- lardır. Bugün şair olsun, romancı ol - sun birçok edipler hayallerini, fi- kirlerini, tasavvurlarını,üslüplarını tiyatroya nakle çalışıyorlar, Gi - râudoux gibi bazıları tiyatro gö - rünüş kanunlarına uyduğu için bu intikalde kazandılar. (Diğerleri vaktile kıymetsiz görülen bu san- atın güç bir san'at olduğunu saf lilâne bir hayretle farkettiler, Vel- hasıl edebi muhitler | tarafından tiyatroya gösterilen rağbetsizlik gittikçe kaybolmaktadır. ANATLARS Edebiyot Bir Macar edibi Inkılâp harbimize ait bir VARIT muhabirine beyanatta buluna. Meşhur Macar edibi iegedüs Şandor Peşteden yazılıyor: Macarlar arasında öteden berı Türk dostluğu kuvvetidir.Türk is- tiklâl harbi sıralarında burada bir çok Macarlar, Türklerin muvaffa- kıyeti için dua ve ibadet etmişler. ! di. Bugün de Macaristanda Tür- kiyeye karşı duyulan alâka büyük tür. Meşhur Macar ediplerinden He gedüş Şandor son zamanlarda bu alâkanın yeni bir delilini göster- di, Türklerin istiklâl harbine ait bir eser hazırlamıya başladı. Hegedüş Şandor Budapestede 1875 senesinde doğmuştur. Baba- sı Macar ticaret nazırı idi, anne » si Yokan Yolan, dünyaca tanınmış olan büyük Macar şairi Yokai Mo- run amca kızıydı. Kendisi mühen- dislik için Budapeşte darülfünu - nunda okudu ve mühendis diplo - ması aldı. Sonra Budapeştede Tu- na nehri üstünde yapılan köprüle- rin inşaatında çalıştı. Hegedüş Şandor iki «ene kadar şimali A - merikaya gitti, ilk defa yazılarmı orada ingilizce çıkan k mec Resim Iki milyoner kâdının | tertip eltiği sergi Nevyorkta yeni Wildenstein galerisinde dikkate şayan bir ser- gi açılmıştır. Amerikanm iki mü- | him zengin kadını, Misis Graham Fair Vanderbilt ile Misis Charles Morgan Jr. bu sergiyi bir hasta - hane ve bir çocuk bakım yurdu menfaatine olmak üzere tertip et- mişlerdir. Bu iki milyoner kadın kibar âle- mine, maliye, spor, tiyatro, ve sine ma mahafiline mensup birçok san at meraklısı tanınmış kimselerin a matör olarak vücuda getirdikleri tablolorı, heykeller ve diğer san'at eserlerini bu sergide toplamışlar- dır. San'at hayatı haricinde tanın- mış kimselerin vücuda getirdik - leri san'at eserlerinden yapılan bu sergi, Nevyorkta büyük bir rağ- bet ve alâka uyandırmıştır. Bu sergi ilkbharda Londra ve Parise de nakledilecektir. yazıyor mualarda neşretti. Büyük harp za- manında mühendislik zabiti iken Rus cephesinde bulundu. Hegedüş Şandor edebiyatla o « tuz senedenberi meşguldü. Şimdi- ye kadar yazılan eserleri elli cil di bulur. Bu elli ciltten otuz iki cilt neşredilmiştir. Yazdığı eser « ler arasında bin kadar küçük hi » köye vardır. Altı tane roman, on yedi piyesi vardır. Bunlardan al - tısı Macar, Alman, Avusturya, Romen, ve Amerika tiyatroların - da oynanmışlır. Şimdi Japonyada büyük bir tiyatroda oynanacaktır. Hegedüş Şandor'm yazıları şiradiye kadar on beş dile tercüme ve neşredilmiştir. Bazı hikâyele « ri türkçeye de çevrilmiştir.Bunları türkçeye çeviren meşhur Türk dil âlimi Dr. Ragıp Hulüsi Beydir. Hegedüş “ indor otuz sene ev- vel Türkiyeye gitmiş ve Anadolu- yu gezmistir. Bu seyahatten sonra “Altın güneş vatanında,, ismile Türklere ait bir kitap neşretmiş - tir, Şimdi de Türkle meşguldür. Meşhur edibi VAKIT gazetesi na- mma ziyaret ederek yeni eseri hakkında malümat istedim. Hegedüş Şandor diyor ki: “.— Yeni dünya tarihinin en büyük ve en şayanı dikkat sima « larmdan Gazi Mustafa Kemal Pa» şanın idaresi altında bulunan kar- deş Türk milletini ve onların yap. tıkları istiklâl muharebesini, hallernın ruhunu Macar mesi larrıma daha yakından © tant , istiyorum. Vak'ası Türk muharebesi zamanında geçen bir roman yazmıya karar verdim. Ro- manımın mevzuu hazırdır. Fakat eserimi daha çok (o hakikatleşmiş bir halde vücuda getirmek için bir kere daha Türkiyeye gitmek istiyorum. Ümit ederim ki bu çok sevimli işi yapmıya muvaffak ola- cağım. Vegh Yenö KüçükŞanzeliye sara- yını yapan sam'atkâr Fransanm meşhur küçük Şan: zelize sarayının mimarı olan Mösyö Charles Girault Pariste öl müştür. Mimar Charles Girault, 1900 senelerine doğru büyük bir rağbet kazanmış olan ve o zaman memleketimizde de art nouveau ismile tanınan mimarideki modern üslübu ortaya koymuş üstat san - | atkârlardandı. Eyfel kulesini yapan sam'atkâr Parisin meşhur Eyfel kulesini ya | pan mimar ve mühendis Gustave. j | Eiffel'in doğuşunun yüzüncü yıl dönümü geçenlerde Pariste tes edilmiştir. Bu münasebetle Fran » ve vücude getirdiği eser hakkında ik yazılar çıkmıştır, sız sanat gazetelerinde sanatkâr” a i İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: