Gençler için Edebi Müsabakamız e en gözlerini oğuşturdu. Sonra o da Ziya Paşa 1997 — 1243 Osmanlı imparatorluğunun 19 uncu asrı anlayışı çok gariptir. 19 uncu asırda Osmanlı imparatorlu- ğu Avrupa devletlerinin nüfuzu altına girmiye başlamış ve bu nü- fuz Asyanın uzak şarkında ve ya | "© ye kın şarkında hemen hemen ayni zamanlarda tesirini göstermiştir. İmparatorluğun bu inhilâl dev- rinde bazı zatlar devlet bünyesin- de yenilikler yapmak istemişlerdi. Bu zatların açtığı bir çığır var- dı. Buna tanzimat çığırı denir. Tan zimat çığırının şiarı şu iki sözle ifade edilebilir: 1 — Şeklen Avrupalı olmak; 2 — Türkiyede bir Osmanlı mil- leti yaratmak! Bu cereyan yaşadığı zamanda | bir takım şahsiyetler yetiştirdi.Bur ların içinde siyasetçiler, oedipler, şairler vardı. Ziya Paşa da bunla - rın içinde yetişmiş bir siyasetçi, ve şairdir. Ziya Paşa 1243 senesinde İstan- bulda doğdu. İlk tahsilinde tama- men şarklı terbiyesi aldı. Daha son ra memlekette parlâmento hayatı- nı tesis etmek istiyen Yeni Osman- klar cemiyetine girdi. Namık Ke - malle beraber Avrupaya kaçtı ora- da hürriyet mücadelesi yaptı. Bu zamanda Ziya Paşa Namık Kemal gibi meşrutiyet idaresinin tesis edilmesini Osmanlılığın Tür- kiyedeki bütün milletleri birleşti - rerek bir mefküre halini almasını istiyordu. Bunun için Ziya Paşa gazeteci: liketti, sarayla mücadele etti. Bu devresinde Ziya Paşa, Jan Jak Rusoya âdeta âşık bir haldedir. Ziya Paşa Namık Kemalle be- raber Osmanlılık hayali arkasında koşarken bu hayalin tahakkuk ede miyeceği meydana çıkıyordu. Nite kim Namık Kemal Bey Osmanlı - lığın iflâsmı görünce islâm âlemi - ne döndü. Ziya Paşa Namık Kemalin du- yamadığı bir âlemi hissetti. Bu â- lem Türk âlemi idi. Ziya Pş. Türk milliyetçiliğini pek müphem bir su rette hissetti, Bazı yazılarile Türk milliyetçili ğine işaret etti. Ziya Paşa yaşadı- ği devirde tam hakikati bulabile - cek bir vaziyette değildi. Ziya Paşa muhtelif vilâyetlerin Valiliğinde bulundu. Ve nihayet Adana valisi iken 1297 senesinde vefat etti, Ziya Paşa 19 uncu asırda Türk *debiyatında ve Türk politika ha- Yatmda bir merhale oldu. Fakat Şunu da unutmamalıdır ki, tanzi - mat ricali içinde hakikate en çok Yaklaşanlardan biri Ziya Paşa idi. Istanbul «por klübünün çayı Pazar günü akşamı İstanbul - spor klübü aza ve ailelerine mah- #us olmak üzere Letafet apartı - Manmdaki lokalinde bir çaylı tertip etmiştir. Çayda klübe mensup bir çok aza ve bu meyanda kibar bazı aileler de göze çarpmakta idi. Çaylı dans pür neş'e gece geç Yakite kadar devam etmiştir. İs - tanbulspor klübünün aza ailele - Tine vermiş olduğu bu çaylı dans- lar muhitindeki teşekküllere ör - nek olmalıdır | kadaşın çayında - Mümahakamıza iştirik için en çek 800 ielimelik bir hikâye yakut en çok 15 mısralık Dir manzume Yazınız. Gönderilen manzume ve hikâyeler sira ile meşredilecektir. Yazıların megri bitir - ten sonra okuyucularımızın reyeirini ala» | sağır. Okuyucularımız hangi yazıyı beğendik - lerini bize bir mektupla bildirecciderdir. Yazılarınızı süratle VAKIT Gepçlik a&- —7-— Bugün müsabakaya iştirak e - denlerden Rüknettin beyin Dü- şünce manzumesile Naim Beyin (Bir kadın yemin etti) hikâyesini neşrediyoruz. Bir kadın yemin etti Kadınlar aşk vadisinde erkeklerden da - ha ileri giderler. Fukat erkekler desllukta onlara Bikdirler.., La Bruyöre Tren artık gözükmüyordu.. Sal- lanan mendiller yavaş yavaş yer - lerine yerleştirildiler. o Kalabalık dağılmıya, göz yaşları dinmiye başladı. Yalnız bir genç halâ kay- bolan treni, gözlerile arıyor, halâ içli içli ağlıyordu.. Trenin son ses- leri de işitilmez olunca ağır ağır vapur iskelesine yürüdü.. Bu genç Ahmet Suatti, Teşyi ettiği yolcu bu sene muallim olan bir genç kız. Bundan bir sene evvel; bir ar- karşılaşmışlar ve bu tesadüf onları biribirlerine bağlamıştı. Nezahet o zaman son smıfa yeni geçmiş, Suat de mü - hendise girmişti. Biribirlerine saf bir ay ışığı sevgisile bağlanmışlar- dı. Fakat vazife onları biribirle - rinden ayırdı. Ahmet Suat vazi - fenin her şeyden mukaddes oldu - ğunu takdir etmişti. Nezahete: — Git Nezahet.. Orada, son har- bin birer kabristan yaptığı güzel yurtta senin rehberliğini, senin kıymetli şefkatini bekliyen binler- ce öksüz, binlerce şehit yavrusu var. Git! ve onları yetiştir.. Öyle yetiştir ki, onlar da sevdikleri za- man vazifeleri aşklarına galip ge sin. Git ve aramızdaki büyük yemi» ni unutma... Ben burada senin için ve seni yetiştiren bu güzel yurt için çalışacağım... dedi. Ve Ahmet Suat hayatında ilk defa göz yaş - larını akmaktan menedemedi. ;: * * O gideli üç bahar geçti.. On - dan gelen mektuplar yavaş yavaş küçülmiye, soğuklaşmıya, mana - sızlaşmıya başladılar.. Ahmet Su- at vakti yok, yavruları ile çok meşgul oluyor diye düşündü. Fa - kat dördüncü bahar geçince mek- tuplar büsbütün kesildi. Ve Sua - din mektupları “Bu namda kimse bulunamamıştır, ibaresile geri gelmiye başladı. Suat sordu soruş- turdu fakat ondan bir haber al - mak mümkün olamadı. İki sene sonra Ahmet Suat mübendi- & pek parlak bir muvaffakıyetle bitirdi ve nafra vekâletinde çok iyi bir mevki sahibi oldu. Öteden beriden; — Gel seni filâncanm kızı, ile evlendirelim., gibi birçok teklif - lerde bulundular. Fakat o haya- tında ilk defa akmasını menede - mediği gözyaşlarını ve büyük ye - minini hiçbir zaman unutmadı. Çok iyi biliyordu ki evlenirse aile- sini mes'ut edemiyecekti. Çünkü © her şeyi onun için kazanmıştı. ».. Bir kış gecesi.. masmavi yıldız- Düşünce i Aysız kış gecelerinin karanlığında donmuş Kalbile oturdu da bir an baş başa yalnız. Yıkılan mihrabına vahşi baykuşlar konmuş, Kabile oturdu da bir an baş başa yalnız. Kabinin otrafmı kara izler kapladı, Her geçen lâbze ona yüz bin bıçak sapladı, Zehiri yaşlarını gözlerinden sakladı Kalbile oturdu dı bir an baş başa yalmız. Hayatının dertleri hep toplandı başında, Kederler dalgalandı gümrah kara kaşında, Saçları beyaz oldu en ategii yaşında, Kalblle oturdu da bir an baş başa yalnız. Acıbadem İ&.vır sa? Rükneddin — amma) mek istiyen çocuklar gibi onu koş- GRİ) tura koştura kolundan çekerek sü- lı bir sema... Bembeyaz damlar ve yollar.. Ahmet Suat (Pencereden tabiatın bu enfes peysajını seyve- gördü: insan dans ediyor, gülüyor, konu - şuyor, içiyorlardı,. Bu sırada bir ses yükseldi; — Mühendis Ahmet Suadin sil hatine.. Birden bütün kadehler kalktı. Kadınlar fısıldadılar: — Fakat o meydanda yok. Ne - rededir? Onu aradılar ve buldular. Yı - lışık kadınlar kadeklerini ona doğ yal ru uzatarak: j, | dan mühendis Ahmet Suat. İki el ayni samimi sesle arkadaşmı ö - perken mırıldandı: — Vay Kâzım sen buradasın ha.. Bunu hiç düşünmezdim. Eh söyle bakalım ne var ne yok. Mek- tebin, talebelerin ne âlemde? — Her şey yolunda, Suat. İki - | miz de yılmaz bir azimle çalışıyo | Tuz. — İkiniz mi? Kiminle? — Ya.. Senin haberin yok, Ben evlendim Suat. Gel sana karımı ta: nıtayım. Öyle mes'udum ki. Arkadaşına iyi bir şey göster. rükledi.. Kalabalığın arasında bir kadın grupu ortasında karısını — Nezahet buraya baksana... Suada dönerek: — Kıymetli zevcem.. — En kıymetli arkadaşlarım - biribirine uzandı.. Karanlıkta yo - lunu arıyan insanların bir yere ta- kılışı gibi biribirini buldu ve her ikisi de mırıldandılar: — Tanışmamıza memnun ol - dum. Kâzım, başka bir arkadaşımın nma giderek onları yalnız bı - raktı. Suat ona uzun uzun baktı, | Gençlerle Başbaşa Amatör artisi, Cumhuriyet Gençler mahfelinden Güzin Süleyman Hanım Almanca» dan ve Fransızcadan eser tercüme edilmezse halimiz ne olur diyor ? Cümburiyet gençler mahfelinin rojisöğ odasmdayız. Oda oldukça kalabalıktı. Mas sanm başmda ama « tör Güzin Süler « man hanrmla konu « yayorum. — Sahneye .. zamandan beri çıkı» yorsunuz? — Herkes - gibi ben de dik defa olurak mektep si ralarında o talebe fs ken çiktem. Meke tepte yaplan sex nelik © müsamere » larda mualhlimler Güzin Manım (obana çür söyle » vole başlıyan sahne hayâ e iştirakim nihayet intisabana müncer yalnız. Cümburiyet gençe maktayım. o Bibnsem aktan başlanızım. inemleketimizde yeni nayi hakkımdaki fikriniz dımlarin #lerti rTüyoruz töler rağmen film sanayi esbabımızın ulunrla kis nsz tenkiler» ehemmiyet vermiyerek daha, tiyatro reğisörü E eskiden film sanayii yalnız A- merikalılara has bir işti Sesli Çim çıkmen işin rengi değişti, Bugün her memleket ken dü? e fm çevirmek arzusunda - dır. O balde film sanayii tlilileşmektedir. diyebiliriz. Bizde de birkaç seneye kadar — Suat bey sizin için. Sizin|p, bakışta bütün bir mazi okunur | barice iıracat yapacak tir fiks sazaytinia için, diye şampanyalarını döke sa- yordu. ça içtiler. O yalvardı: — Beni bir dakika bırakın.. Ne bios, olur bir dakika... Bir dakika son- ya sizinle beraberim:, Uzaklaştı - lar, O tekrar dışarı çıktı. Şimdi ağır bir kar yağıyordu... Artık kar- şı ışıklar görünmez oldu. Düşün- dü.. Onunla böyle bir kış gecesi tanışmıştı. Bu sırada bir el omu - zuna dokundu: — Suat, dağ dağa kavuşmaz a- ma, insan insana kavuşur.. Suat diyordu. İçerde, salonda bir sürü geri döndü.. Aydınlığa alışmıyan — Sizi tebrik ederim Nezahet büyük yemininizin kıyme | tini çok güzel takdir etmişsiniz. | Hoşça kalın, mes'ut olun. Oradan ayrılırken ince bir ka- dın hınçkırığı onu teşyi etti. Bir deli gibi sokağa fırladı. Ve karlı yollardan saptı, kayboldu. Bir kış gecesi başlıyan bu saf aşk hikâyesi gene bir kış gecesi bitmişti. Yazan : Darüşşafaka Naim Süleymaniye küçükleri büyük bir gayretle çalışıyorlar Uzun senelerdenberi memleke- “imiz spor tarihinde mühim bir mevki işgal eden ve.bu sene lik Süleymaniyenin &n küçükleri fade etmektedirler. Resimlerini dercettiğimiz istikbalin Süleyma- niye (11) i bize ağabeylerinden tessatia etmiyeneğini kim Sddin edebilir. in ne düşünüyorsunuz? — Operetler; bilhama Avrupa tarz? Open retler ç vanda şünüyorum Melih Nazmi Bilmecemiz Çekmecede kaç kuruş vardı? Dükkâna gelen bir müşteri al- dığı malın bedelini dükkân sahi- bine sormuş, Şöyle bir köşede is- tirahat etmekte olan dükkân sahi- bi çekmece başına kadar gelme » ğe üşenmiş: — Çekmeceyi aç içindeki para kadar para koy da 40 kuruşunu geri al demiş. İkinci müşteri gelmiş ayni mas Ir almış, sahibinden de ayni ce“ vabı almış o da çekmeceyi açmış içindeki para kadar para koymuş ve 40 kuruş geri almış, üçüncü müşteri de ayni suretle hareket etmiş, o da çekmeceyi açarak çek- mecedeki para kadar para koy « muş ve 40 kuruş almış. ! Dükkân sahibi bilâhare çek « meceyi açmış, bir de bakmış ki, çekmecede hiç bir şeyler kalma « maçlarında Galatasarayı mağlüp | daha yüksek mevkiler temin ede - | M$- Dükkün sahibini bu akibete eden Süleymaniye klübü istikbali | ceklerini göstermektedirler. Sü - | sürükliyen bu yanlışlığa sebebi » için hayırlı bir işe girişmiştir. Klüp, birinci takım santrbafı Bülent beyi küçük takımları çalış- tırmıya memur etmiştir. Her klübün küçük takımları ol- makla beraber çalışma sistemleri - ne pek dikkat edildiği, uğraşıldığı vaki değildir. Süleymaniye takımı, bu teşeb- büsile değerli bir iş yapmış oluyor. Küçükler şimdiden büyük bir istik- bale namzet olduklarını göster - mektedirler. Her çarşamba akşa - mı muallimleri Bülent beyle an - trenmanlar yapmakta ve çok isti- leymaniye klübünü tebrik ederken ! büyük bir feragatle uğraşan genç sporcu Bülent beyi tebrik ederiz. | Mektepliler müsabakası tehir edildi Kadıköy lisesinin liseler ara - sında tertip ettiği futbol maçları havaların muhalefeti yüzünden muntazaman yapılamadığından daha müsait bir zamana terki dü- şünülmüş ve geçen hafta oynan - yet veren ilk mevcut acaba kaç kuruştur? Mükâfat kazananlar lederlerden Ka küy kız iimat müdürü Mahir Kevser, Kadiköy Yoğurtçu çayırı 120 Noğa Kümiran Hâzımlar ve Beyler bilmecemizi doğru hülledenler arasında müzafat kazlme mışlardır. Mükâfatları birer kitaptır. İdare müdiriyetinden amlar. mamış olan Kadıköy ve Galata - | üzerebir ay sonraya tehir edilmiş- saray Feyziye - Feyziâti liseleri arasındaki maçlardan başlamak tir. Alâkadar mektepler buna gö re hazırlanacaklardır. # , i | İ İ a m bütüne al m